Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/311 E. 2018/918 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

TÜRKİYE
CUMHURİYETİ
İSTANBUL 10.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
ESAS NO : 2018/311
KARAR NO : 2018/918
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2015
KARAR TARİHİ : 19/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …Bank … Şubesine 13.09.1999 tarihinde 4.264,26 USD yatırdığını, işlemiş faiziyle birlikte 26.12.1999 tarihinde 4.465,00 USD olarak deftere işlenerek kayıtlara geçirildiğini, paranın … Bankasına aktarıldığını, Bankaya devlet tarafından el konulması üzerine parasını alamadığını ileri sürerek 26.12.1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesine göre en yüksek mevduat faiziyle olmak üzere 4.465,00 USD’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bank, … ve …vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; alacağın davacı tarafından … Ltd’e havale edildiğini ve müvekkili bankadan çıkarak nezdinde bir alacak haline geldiğini, davacının parasını … Ltd. nezdinde bir hesapta değerlendirmeyi seçtiğini, müvekkili banka ile … Ltd. farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, davacının talebinin haklı bulunması halinde uygulanması gereken faiz oranının vadesiz hesaplara uygulanan faiz oranı olması gerektiğini savunarak haksız davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin 23/02/2016 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekili ve ihbar olunanlar vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay ….Hukuk Dairesinin … esas, … karar sayılı, 10/01/2018 tarihli kararı ile “Dava tarihi olan 30/03/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, mahkemece, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası dava dosyası iş bu esası almıştır.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama ile usul ve yasaya uygun olduğuna kanaat getirilen yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; dava tarihi itibarı ile davanın 6502 sayılı yasa kapsamında Tüketici Mahkemesinin görev alanında kaldığı anlaşılmakla Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, talep halinde dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içersinde taraflardan biri tarafından görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, taraflarca süresi içersinde gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılabileceğinin İHTARINA,
3-Yargılama, harç ve masrafların görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 içerisinde yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim
¸