Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/293 E. 2018/903 K. 17.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2018/293
KARAR NO : 2018/903
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2015
KARAR TARİHİ : 17/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketinin düzenlemiş olduğu elektrik faturaları ile davacı aboneden kayıp kaçak, iletim, dağıtım bedeli adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini beyanla , fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; kayıp kaçak bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulamanın yasal bir zorunluluk olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 07/09/2017 tarihli kararı ile HMK’ nın 150/5 maddesi gereğince “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2017/2352 esas, 2018/153 karar sayılı 08/02/2018 tarihli kararı ile “davanın yargılaması sırasında 11.05.2017 tarihli duruşmada dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davanın üç aylık yenileme süresinin bitiminin adli tatile denk geldiği ,bu durumda HMK 104. maddesine göre üç aylık yenileme süresinin adli tatilin bittiği 31.08.2017 tarihinden itibaren bir hafta uzayarak, 07.09.2017 tarihinde sona erdiği nazara alındığında , davacının yasal süre içerisinde verdiği 14.08.2017 tarihli yenileme dilekçesi ile davasını süresi içinde yenilediği anlaşılmıştır.Bu sebeple ,mahkemece davacının yenileme talebinin kabulü ile yargılamaya devam edilmesi gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ” belirtilerek kararın kesin olarak kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Yeniden yapılan yargılamada davacı vekili inceleme yapılması hususunda takdiri mahkemeye bıraktıklarını, davanın kabulüne karar verilmesini, mahkeme aksi kanatteyse yargılama ücreti ve vekalet ücreti taleplerinin bulunduğunu beyan etmiştir.
Dava elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedellerinin davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile
Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiş, AYM’ce mahkeme denetiminin sınırlanmasının Anayasa aykırı bulunmuş ise de diğer yönlerden yapılan aykırılık iddiasına ilişkin başvuruların reddolunduğu dikkate alındığında bu durumun esasa etkili bir sonuç doğurmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu durumun Anayasaya aykırılığı iddiasıyla yapılan başvuru AYM ce reddolunmuştur.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Dava tarihi itibarı ile HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. Aynı şekilde vekalet ücreti yönünden haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısı ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 2016/12 esas, 2016/12 karar, 07/12/2016 tarihli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesinin 2016/16 esas, 2016/16 karar, 06/12/2016 tarihli kararları da bu doğrultudadır.
Bu nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan 8,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan harç, tebligat posta masrafı olmak üzere toplam 198,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafça dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
4-davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı tarafça dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
5-Davacı yargılamada kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T 13/2 maddesine göre tespit olunan 1.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸