Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/285 E. 2019/1089 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/285
KARAR NO : 2019/1089

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/10/2015
KARAR TARİHİ : 30/12/2019

İstanbul …İş Mahkemesinin … esas, … karar sayılı, 24/01/2018 tarihli görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilen ve Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı bankada 22/03/2013 tarihinde iş başı yaptığını ve 02/03/2015 tarihinde iş akdini tek taraflı olarak feshettiğini, davalının son aldığı brüt ücretinin 7.865,20 TL olduğunu, en son …Şubesinde…Müşteri İlişkileri Yöneticisi olarak çalıştığını, davalının 02/03/2015 tarihinde istifa ettiğini ve davacı bankaya ayrılış mülakatında…bank A.Ş.’de özel bankacılık alanında çalışacağı bilgisini verdiğini, buna karşılık davalının istifa tarihinden 14 gün sonra 16/03/2015 ve 03/04/2015 tarihlerinde … şubesinde bulunduğu ve davacı banka müşterilerine eşkil ettiğinin tespit edildiğini, durumun araştırılması sonrasında Güvenlik &Dolandırıcılık Risk Birimi tarafından sunulan Mayıs 2015 Araştırma ve İnceleme Raporuna göre; davalının 16/03/2015 tarihinde davacı bankanın bir müşterisi ile birlikte … şubesine gittiği ve müşterinin davalının yanında 1.549,185.24 TL bakiyesini çektiği, 03/04/2015 tarihinde vadeli mevduat dönüşü olan yine bir başka davacı banka müşterisi ile birlikte Bomonti şubesine gittiği ve müşterinin davalının yanında 1.375,946.86 TL bakiyesini çekerek hesabını kapattığının tespit edildiğini, ilgili rapora göre iki müşterinin hesaplarındaki bakiyeyi davalı nezaretinde çekmiş olmalarının eski çalışanın görev yaptığı dönemde imzaladığı sözleşme kapsamında personel ve müşterileri teşvik etmeme yükümlülüğü’ne aykırılık olarak değerlendirildiğini, aynı raporda yapılan incelemede davalının bankadan istifa etmesine yakın 02/02/2015-27/02/2015 tarihleri arasında görev tanımı kapsamındaki işlerle ilgisi bulunmayan banka müşterilerine ait müşteri sırrı ve banka sırrı niteliğindeki bilgileri işyeri bilgisayarında görüntüleyerek bir kısım müşterilerine ait bilgileri kaydettiği ve yoğun şekilde izleme yaptığının tespit edildiğini, ilgili listede davalının … şubesinde eşlik ettiği banka müşterilerinin de bulunduğunu, davalının bu müşterilerin bilgilerini 04/02/2015 ve 12/02/2015 tarihlerinde görüntülediğini, davalının davranışları ile kendisi ile imzalanan 21/03/2013 tarihli iş sözleşmesinin yanı sıra düzenlenen ek sözleşmenin 2.maddesini, bankacılık mevzuatı ve bankacılık etik ilkelerini, bankacılık davranış yönetmeliği ve bilgi güvenliği kurallarını ihlal ettiğini, davacı banka tarafından …Noterliğinin…yevmiye sayısı ile 09/06/2015 tarihinde hem davalıya hemde şu an çalışmakta olduğu muhatap kuruma ihtarname keşide edilerek paylaşılacak/tespit edilecek banka ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin sistemden silinmesi, 3.kişilerle paylaşılmasının engellenmesi için tedbirlerin alınması ve de davalının sözleşmeye aykırılık nedeniyle cezai şartı ödemesinin ihtar edildiğini, davalının ihtarnameyi 10/06/2015 tarihinde tebliğ almasına rağmen bugüne kadar davalı tarafından cezai şartın ödenmediğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla cezai şartın ve bu kapsamda yapılan masraflar ile bu masrafların yapıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte hesap edilecek şimdilik 47.191,20 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının davacı bankada çalıştığı süre boyunca görevini özen ve sadakat yükümlülüğüne en üst seviyede dikkat ederek yerine getirdiğini ve davacı tarafından da kendisine defalarca ödül verildiğini, öncelikle davalıya imzalatıldığı iddia edilen ek sözleşmenin geçersiz olduğunu, davalının böyle bir sözleşmeyi imzaladığını hatırlamadığını, hatırlayamamakla birlikte imzalatılmış ise ve var ise işbu sözleşmenin çalışma devam ederken baskı altında imzalatıldığını, çalışana baskı altında imzalatılan bu tür sözleşmelerin bir çok ülkede mobbing kabul edildiğini, ayrıca sözleşmenin bir örneğinin kendisine verilmediğini, tek yanlı ve fahiş miktarlı cezai şart maddeleri içerdiğini, davalının hiçbir müşterisine, “mevduatını çek, benim çalıştığım bankaya yatır” şeklinde yönlendirmede veya teşvikte bulunmadığını, para çekilmesi sırasında kişinin yanında bulunmanın teşvik olarak değerlendirilemeyeceğini, davalının işinin niteliği gereği işlemlerini yaptığı müşteriler ile yakın ilişki içerisinde olduğunu, davalının orada bulunmasının müşterinin isteği üzerine ve nezaket gereği olduğunu, kesinlikle iş hukukunun kendisine yüklediği yükümlülüklerine aykırı bir hareketi olmadığını, davalının görev tanımı dışı olarak müşteri bilgilere bakması veya kaydetmesi şeklinde bir eylemi olmadığını, davalının görev tanımında olmamasına rağmen davacı işveren vekillerince kendisine verilen birçok işi yapmak zorunda bırakıldığını, iddia edilen tarihlerde yoğun şekilde işveren tarafından istenildiği için … A.Ş. nin maaş ödemelerini yaptığını, her ay 1600 kişinin maaş ödemelerini hatasız şekilde kontrol ederek yaptığını ve bu ödemelere ilişkin işlemleri şube müdürünün bilgisine de sunarak, tüm e maillere şube müdürünün e mailini (CC) “bilgi” olarak ekleyerek tamamladığını, bu işlemleri yapmak için anılan firmanın hesap bilgilerine bakmasının işi gereği olduğunu, talep edilen cezai şartın fahiş olduğunu, aksi kanaatte hüküm kurulacak ise işçinin ekonomik olarak mahvına sebep olabilecek yüksek miktarlı cezai şartın indirilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılığa dayalı tazminat ve cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
SGK’dan davalının çalışmalarının geçtiği işyerlerine ait işyeri açılış belgesi, işveren bilgileri, işe giriş çıkış bildirgeleri ve HDC kayıtları getirtilmiştir.
Dosya hesap uzmanı bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 26/08/2016 tarihli raporda; davacı banka ile davalı arasında 30/01/2015 tarihli ek sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin 2.maddesindeki personel ve müşteri teşvik etmeme yükümlülüğü başlıklı düzenlemede; çalışanın iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, ayrılma tarihinden itibaren 12 ay süresince kendi adına veya bir başka şahıs, şirket, firma veya organizasyon adına doğrudan veya dolaylı olarak daha önceden bu gibi hizmetleri sunmak için bireysel olarak iletişimde bulunduğu herhangi faal veya potansiyel müşteriye bankacılık veya ilgili …al hizmetleri gerçekleştirmek veya sunmak amacıyla yaklaşmak, ricada bulunmak, nabız yoklamak veya tavsiyede bulunmak gibi satış veya pazarlama faaliyetlerinde bulunmamayı, bu müşterilerin şirketle olan sözleşmesel ilişkilerine müdahale etmemeyi veya bu ilişkileri sona erdirme konusunda teşvik etmemeyi kabul ve beyan ettiği, davacı banka bünyesindeki Güvenlik ve Dolandırıcılık Risk Birimi tarafından düzenlenen Mayıs 2015 Araştırma ve İnceleme Raporuna göre davalı eski çalışanın görev yaptığı dönemde imzaladığı sözleşme kapsamında personel ve müşteri teşvik etmeme yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin rapor edildiği tespit edilmiş olup, bu durumda davalının iş akdinin sona ermesinden sonraki fiil ve davranışlarının personel ve müşteri teşvik etmeme yükümlülüğüne aykırı olduğunun kabul edilmesi halinde son aylık brüt ücretinin 6 katı tutarında bir meblağı cezai şart olarak ödemesi gerekeceği, aksine kanaat getirilmesi halinde ise davacının cezai şart talep hakkının bulunmayacağı, davacının talebinin haklı görülmesi halinde cezai şart tutarının 47.191,20 TL olacağı belirtilmiştir.
Dinlenen davalı tanıklarından…; “ben … bankanın müşterisiydim, ben yaklaşık 2 yıl önce bir milyon TL civarında paramı bankadan çektim, ancak benim bu parayı çekmemde davalı …’nın herhangi bir etkisi tesiri olmadı, davalı ile benim bir samimiyetim yoktur, kendisi müşteri temsilcisiydi, bankaya gittiğimde kendisi ile karşılaşırdım, hoşgeldin derdi, işlemlerimi yapardı, bunun dışında bir iş ilişkisi yoktur, davalıyı…bankasından çalışmasından sonraki dönemde hiç görmedim, sanırım kendisi başka bir bankaya gitmiş , ben kimsenin tesiri ile para konusunda işlem yapmam, kendi paramı kendim yönlendiririm, o zamanda paramı sanırım ev aldım, ve bir takım yatırımlarım vardı, onun için çekmiştim.”, tanık …; “Ben davacı bankanın müşterisiydim, vadeli mevduat hesabımda param vardı, bunu gidip kendi isteğimle vade sonunda çektim, davalı ile herhangi bir samimiyetim yoktur, kendisini şubede görürdüm, bizim işlemlerimizi yapan kişi olarak bilirim, ben paramı kendi arzı ve isteğimle çektim, emekli hakimim, kimsenin yardımına ve teşvikine ihtiyaç duyacak bir insan değilim, davacının da bana bu yönde bir teşviki telkini ve tavsiyesi bulunmadı. Ben paramı çektiğimde davalı ile sadece bankanın önünde karşılaştım, zaten benim acelem vardı, paramı çektim ve gittim, hatta bankaya bir gün öncesinden parayı hazırlasınlar diye de haber vermiştim, parayı çektiğim tarihi şuan hatırlayamıyorum, o tarihte davalının çalışıp çalışmadığını tam olarak bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Davacı banka ile …bank A.Ş.’den … ve …’e ait olduğu iddia edilen hesaplara ait, hesap açılış kapanış tarihlerini gösterir şekilde tüm hesap hareketleri getirtilmiştir.
Dosya haksız rekabet uzmanı ve bankacılık alanında uzman bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 14/10/2019 tarihli raporda; taraflar arasında imzalanan sözleşme ile davalının davacı bankanın … şubesinde …Müşteri İlişkileri Yöneticisi olarak çalışmaya başladığı, davalının 02/03/2015 tarihinde istifa yoluyla bankadan ayrıldığı ve …bank … şubesinde çalışmaya başladığı, davalıya görev tanımı gereği bankanın bilgisayar sistemine giriş için yetki verildği, işbu yetki ile şubenin tüm müşteri bilgilerine ulaşmasında herhangi bir isabetsizlik olmadığı, 30/01/2015 tarihli ek sözleşmenin matbu olarak düzenlendiği ve sözleşmede sadece davalının imzasının bulunuğu, hukuki açıdan davacı bankanın söz konusu sözleşmeyi imzalamamakla birlikte kabul ederek dosyaya sunduğu ve yükümlülük altına giren davalının imzasını taşıdığı, bu sebeple geçerli olduğu, dava dışı … ve …’ün davacı bankadan önce dava dışı …bank A.Ş’nin mevduat müşterisi olduğu, söz konusu mevduat müşterilerinin her iki banka ile de farklı tarihlerde çalıştığı ve tasarruflarını her iki bankada da değerlendirdiği, her iki bankanın da mevduat müşterisi olan …’in şubedeki mevduatını 03/04/2015 tarihinde nakit çekerek …bank … şubesine mevduat olarak yatırdığı, …’ün de 16/03/2015 tarihinde nakit çekim yaparak mevduatını dava dışı bankanın İkitelli şubesine taşıdığı, bahsi geçen ek sözleşmenin davalının belirli bir sürede, belirli bir coğrafyada ve belirli konularda davacı ile rakebet etmesi yasağını içermediği, yani işçinin anayasal çalışma hürriyetini hakkaniyete uygun sınırlamalar içinde kısıtlayan genel bir rekabet yasağı sözleşmesi olmadığı, sözleşme incelendiğinde davalının genel olarak rekabet teşkil eden davranışının yasaklanmadığı, aksine ve spesifik olarak davalının, davacının yanında iken iletişim kurduğu müşterileri ile temasının yasaklandığı, dava konusu ihtilaftanda anlaşıldığı üzere davacı tarafın, davalının rakip bir kuruluşta işe başlamasını değil somut ve özel olarak iki müşterisi ile olan ilişkisine davalının müdahalesini dava konusu ettiği, bu nedenle dava konusu sözleşmenin BK.m.444 anlamında bir rekabet yasağı sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceği, bu sözleşmeyi hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da davalıyı sır saklama ve sadakat yükümlülüğü altına sokan, iş sözleşmesinin eki niteliğinde özel bir sözleşme olarak nitelemek gerektiği, davalının davacı bankadan ayrıldıktan sonra davacının dava dışı müşterilerinin mevduatlarını çekerek davalının da çalıştığı dava dışı başka bir bankaya götürdükleri ve dava dışı iki müşterinin davacı bankaya davalı ile birlikte geldikleri, bu durumda davalının eyleminin bahsi geçen ek sözleşmenin m.2’deki yükümlülüğüne aykırı olduğu, dava konusu ihtilafta davalının daha önceden çalıştığı bankada mevduatları olan ve davalının görevi gereği tanıdığı yahut müşteri bilgilerine erişebileceği dava dışı iki kişinin mevduatlarını çekip davalının çalıştığı dava dışı bankaya götürdüğü, her ne kadar dava dışı müşteriler çalışacakları bankaları seçmekte tamamen özgür olsalar da, bahsi geçen iki kişinin davacı bankadaki mevduatları çekmek için davalı eski çalışan ile birlikte gelmelerinin ticaret hayatının olağan akışına kesinlikte uygun olmadığı, davalının eski çalışanı olduğu davacıdan mevduatlarını çeken ve davalının yeni çalışmaya başladığı bankaya yatıran iki kişi ile birlikte davacı bankanın şubesine gelmesinin davalının söz konusu kişilerle birlikte hareket ettiğinin açık göstergesi olup dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, davalının sözleşmeye aykırı eyleminin sabit olduğu, dava konusu ihtilafta haksız rekabet açısından uygulanacak hükümlerin eylam anında taraflar arasındaki iş ilişkisinin sona ermiş olduğu da dikkate alınarak BK m.57 değil TTK m.54 vd.hükümleri olduğu, davalının eyleminin TTK m.55/1-b hükmü bağlamında haksız rekabet teşkil ettiği belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı banka tarafından eski çalışanı olan davalının istifa ile işten ayrılmasından sonra hem davacı banka hemde dava dışı …bank A.Ş.’nin mevduat müşterilerinden olan … ve …’in davacı banka nezdindeki mevduatlarını dava dışı …bank A.Ş.’ye taşımalarında davalının yönlendirmesi olduğu iddia edilerek 30/01/2015 tarihinde davalı tarafından imzalanan ek sözleşmenin 2.maddesi uyarınca davalının aldığı son brüt ücretin 6 katı tutarında cezai şart bedelinin ödenmesi talep edilmiştir. Her ne kadar sözleşmede sadece davalının imzasının bulunduğu görülmüş ise de rekabet yasağı sözleşmesi ile sadece işçi borç altına girdiğinden, sadece işçinin imzası yeterlidir. Sözleşmede işveren karşı edim yüklendi ise, onun da imzası bulunmalıdır ancak, işverenin imzasının bulunmaması, sözleşmeyi geçersiz hale getirmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmenin Personel ve Müşteri Teşvik Etmeme başlıklı 2. maddesinde “Çalışanın iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, ayrılma tarihinden itibaren 12 ay süresince kendi adına veya bir başka şahıs, şirket, firma veya organizasyon adına doğrudan veya dolaylı olarak daha önceden bu gibi hizmetleri sunmak için bireysel olarak iletişimde bulunduğu herhangi faal veya potansiyel müşteriye bankacılık veya ilgili …al hizmetleri gerçekleştirmek veya sunmak amacıyla yaklaşmak, ricada bulunmak, nabız yoklamak veya tavsiyede bulunmak gibi satış veya pazarlama faaliyetlerinde bulunmamayı, bu müşterilerin şirketle olan sözleşmesel ilişkilerine müdahale etmemeyi veya bu ilişkileri sona erdirme konusunda teşvik etmemeyi kabul ve beyan eder… Çalışan bu maddede düzenlenen teşvik etmeme yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi halinde, işveren tarafından yapılacak yazılı bildirime istinaden belirtilen yükümlülüklere aykırı eylem ve davranışlarına son vermeyi ve İşveren’e son aylık brüt ücretinin 6 katı tutarında bir meblağı cezai şart olarak ve bir hafta içinde, dava açılmasına ve icra takibine gerek kalmaksızın ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt eder.”hükmü düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davalının davacı bankanın …şubesinde …Müşteri İlişkileri Yöneticisi olarak çalışmaya başladığı, davalının 02/03/2015 tarihinde istifa yoluyla bankadan ayrıldığı ve …bank Hadımköy şubesinde çalışmaya başladığı, davalıya görev tanımı gereği bankanın bilgisayar sistemine giriş için yetki verildği, işbu yetki ile şubenin tüm müşteri bilgilerine ulaşmasında herhangi bir isabetsizlik olmadığı, davacı bankanın mevduat müşterilerinden …’ün davacı banka ile 02.09.2011 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı, dava dışı …bank A.Ş.’nin…Şubesin’nde 24.04.2008 tarihinde vadesiz mevduat hesabı bulunduğu, 2009 yılında aynı bankanın …Şubesi’nde vadesiz mevduat hesabı açtığı, davacı banka nezdindeki hesabını kapattıktan sonra davalının çalıştığı … Şubesi’ne değil, daha önceden de müşterisi olduğu dava dışı bankanın İkitelli Şubesi ile çalışmaya devam ettiği, …’in ise dava dışı …bank A.Ş.’nin farklı şubelerinde vadeli/vadesiz mevduat hesaplarının bulunduğu, 2011 tarihinden beri mevduat ve kredi ilişkisi içinde bulunduğu, netice itibariyle her iki mudinin de davacı bankadan önce dava dışı …bank A.Ş.’nin mevduat müşterisi olduğu, adı geçenlerin her iki bankanın da mevduat müşterisi olmasında herhangi bir aykırılık olmadığı gibi dinlenen tanık ifadelerinden de aksine bir durum anlaşılamamış olup, somut uyuşmazlıkta anılan sözleşme hükmüne aykırı herhangi bir davranışı tespit edilemeyen davalı hakkında açıklanan nedenlerle sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 805,91 TL harçtan mahsubu ile bakiye 761,51 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 5.541,03 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır