Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/279 E. 2019/480 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/63 Esas
KARAR NO : 2019/499
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/01/2018

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2018/858 E.-2019/310 K. SAYILI DOSYASINDA;

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/09/2018
KARAR TARİHİ: 17/04/2019
KARAR TARİHİ: 12/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı aleyhine alacaklı sıfatıyla davalı tarafından 21/12/2017 tarihinde İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını, talebin dayanağı olan 02/09/1997 tanzim tarihli 01/12/2017 ödeme tarihli 1.204.000.000,00 TL’lik kambiyo senedini mahkemeye ibraz ettiğini ve … karar sayılı ihtiyati haciz kararı alındığını, bilahare davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve davacıya ait araçlar, İstanbul’da bulunan tüm gayrimenkuller ve Rize’de bulunan taşınmazların tamamının haczedildiğini, davacının bu durumu tesadüfen öğrendiğini ve haksız ihtiyati haciz kararının iptali için İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurulduğunu, davacı ile ne senette lehdar olarak görünen …, ne de senedin son hamili …Şti arasında hiçbir borç veya ticari alışveriş bulunmadığını, ancak senedin ön yüzünde lehdar hanesinde adı geçen …’nin babası … adlı kişiden 1997 yılında, …’yi tanıyan … aracılığı ve kefaleti ile sadece imzaların mevcut olduğu, miktar, lehdar, ödeme tarihi ve tanzim tarihi boş olan senet karşılığında ihtiyati nedeniyle o günkü para ile 100.000,00 TL civarında borç alındığını, alınan paranın bizzat …’nin kendisine elden 1 sene içinde faizi ile birlikte ödendiğini, söz konusu evrak nedeniyle davacının herhangi bir borcu bulunmadığını, söz konusu para ve evrak alışverişi olan 1997 senedinde dosyada mevcut evrakta lehdar hanesinde adı yazılı …’nin henüz orta okulda okuyan 13-14 yaşlarında bir öğrenci olduğunu, kendisi ile herhangi bir para alışverişi yapılmadığını, senedin tanzim tarihinin 02/09/1997 olarak görüldüğünü, ancak senedin ödeme tarihinin tanzim tarihinden yaklaşık 20 sene sonrasına yazıldığını, bu durumun normal ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davaya konu evrakı keşidecinin davacı aleyhine işleme koyabilmesi için süresinde protesto çekmesi gerektiğini, anılan nedenlerle dava onusu senedin ödenmiş olması nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalının kötü niyetli davranışı nedeniyle davacının mağdur edilmesi sebebiyle %40’tan aşağı olmamak üzere davalı tarafın tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin konut inşaatı alanında faaliyet göstermek amacı ile 09/02/2015 tarihinde kurulduğunu, … Mahallesi, 26 Pafta, 406 Ada, 21 Parselde kayıtlı arsayı 20/02/2017 tarihinde konut projesi gerçekleştirmek üzere satın aldığını, …’nin davacı şirket yetkilileri ile görüşerek anılan arsada gerçekleştirilecek konut projesinden 2 daire almak istediğini, ancak nakit parasının olmadığını, peşinatı yakın vadeli bir senet cirosuyla ödeme yapabileceğini bildirdiğini, taraflar arasında anlaşma sağlanması üzerine tarafların …Noterliği’nin 01/11/2017 tarih ve … yevmiye nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşme ile davalı şirketin konut projesindeki zemin kat 1-2 nolu bağımsız bölümlerin 1.900.000 TL karşılığı …’ye satmayı vaat ettiğini, …’nin de bedelin 1.204.000 TL’sini 7 gün içinde senet cirosuyla, kalınını ise tapuların devri sırasında nakden ödeme taahhüdünde bulunduğunu, …’nin dava konusu senedi 07/11/2017 tarihinde davalı şirkete ciro ettiğini, davacının …’ye verdiği açık senedin …’ye doldurtulması ve ciro alan davacı şirketçe takibe konulmasında hiçbir geçersizlik sebebi veya hukuka aykırılık bulunmadığını, alacaklı …’nin dava konusu açık senet üzerine lehtar olarak kendi ismi yerine oğlunun adını yazdırmış olmasının bu senede itiraz için haklı bir gerekçe olmadığını, davaya konu senedin 20 yıl 3 ay vadeli olmasına hukuken hiçbir engel olmadığını, açık senedin 20 yıl sonra doldurulmasının da geçersizlik sebebi teşkil etmediğini, açık senedi doldurma hakkının süreye bağlı olmadığını, davacı ile dava dışı Sait/… arasındaki temel hukuki ilişkinden kaynaklanan savunmaların ve bononun evveliyatına ilişkin vakaların bonoyu ciro alan 3.şahıs hamil davalı şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, anılan nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2018/858E-2019/310 K SAYILI DOSYASINDA;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davcının 1996 yılında …Hastanesi sokağında büfe işlettiğini, davacının işleri nedeniyle bir miktar nakde ihtiyaç duyması üzerine yine aynı semtte işletmeci olarak tanıdığı arkadaşı …’ın aracılığı ve kefaleti ile Şişli civarında paraya ihtiyacı olanlara faizle para veren … adlı kişiden 100.000,00 TL civarında borç aldığını, bu para karşılığında …’ye aracı olan …’ın da imzasını taşıyan, davacı ve …’ın imzaları dışında tamamen boş olan evrakı verdiklerini, söz konusu evrakta tanzim tarihi, senet bedeli, ödeme tarihi, senedin keşideci ve kefilin isim ve adresleri ile lehtarının tamamen boş olduğunu, davacının söz konusu borcunu faizi ile birlikte bir yıl içinde ödediğini, ancak …’den evrakını geri istediğinde çeşitli bahaneler ileri sürerek evrakı davacıya vermediğini, aradan yaklaşık 20 yıl geçtiğini ve …’nin 2017 senesinde vefat ettiğini, …’nin vefatından bir süre sonra oğlu davalı …’nin kasada bulduğu bu evraka kambiyo senedi vasfı kazandırmak maksadı ile evrak üzerine miktar, keşide isim ve adreslerini yazdığını, sonrasına sözde topraktan daire almak amacı ile dayısının oğlu …’nin …Şti adlı şirketine verdiğine ilişkin 01/11/2017 tarihli …Noterliği’nde tanzim edilen … yevmiye nolu Satış Vaadi Sözleşmesinin dayanak olarak gösterildiğini, davacının rıza ve muvafakati olmaksızın imza dışında tamamen boş olan kendi eliyle 01/12/2017 ödeme tarihi yazdığı evrakı …Şti’ne ciro ederek verdiğini, söz konusu evrakın danışıklı olarak …İnşaat tarafından İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve akabinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, bu takip ile davacının tüm menkul, gayrimenkul malları ile bankada mevcut paralarının haczedildiğini, dava konusu senet incelendiğinde davacının ve kefilin imzası dışında tamamen boş olduğunu, davalının babasının ölümünden sonra evrakı kendisinin doldurarak kambiyo senedi şekline soktuğunu, davacının davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, anılan nedenlerle dava konusu senet bedelinin ödenmiş olması nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, davalının davacının mağduriyetine sebep olması nedeniyle %40’tan az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; babası …’nin 26/04/2017 tarihinde vefat ettiğini, babasının vefat etmeden önce davacıdan 8 kg.altın veya 8.kg altının değeri olarak ifade ettiği tutarda alacaklı olduğunu, babasının hastalığının arttığı ve evde istirahatte bulunduğu dönemde davacının imzasını taşıyan senedi çıkartarak imza, keşideci ve kefil isimleri ile adres dışındaki kısımları kendisine doldurttuğunu, senedin tarihini, vadesini, yetkili mahkemeyi, alacaklı olarak da kendi adını yazmasını babasının söylediğini, senedin bu şekilde doldurulduktan sonra babasının senedi kontrol ederek kendisine verdiğini ve sağlığı elvermemesi halinde alacağı tahsil etmesini istediğini, babasının vefatından sonra 2017 yılının Eylül ayında iş ortamından tanıdığı …Şti’nin bir inşaat projesi için Bakırköy’de arsa satın aldığını ve topraktan satış için müşteri aradığını öğrendiğini, kendisinin de şirketi arayarak müşteri olmak istediğini, ancak elinde hazır nakit olmadığını fakat vadesi yakın senet bulunduğunu, peşinat olarak senedi verebileceğini söylediğini, bu şirket ile yapılan görüşme neticesinde iki adet daire için noterde satış sözleşmesi yapıldığını ve dava konusu senedin bu şirkete verildiğini, inşaat şirketinin aldığı senedin tahsili için harekete geçtiğinde senet borçlusu davacının böyle bir borcun olmadığı iddiası ile şirkete karşı mahkemenizin … Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtığını öğrendiğini, ayrıca aynı konuya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma dosyası ile hakkında şikayet bulunduğunu öğrendiğini, dava konusu senedi kendisinin babasından aldığını, senetteki davacı ve kefil imzalarının zaten davacı tarafından kabul edildiğini, kendisinin babası ile birlikte senedin sadece alacıklı adı, soyadı, borç miktarı, ödeme günü, keşide günü ve yetkili mahkeme kısımlarını doldurduğunu, davacının senedi imzaladığı gün bu evrakın bir bono olduğunun, ciro edilebileceğinin, borcu ödememesi halinde tahsile konulabileceğinin bilincinde olduğunu, davaya konu borcun 20 yıl ödenmemesinin sebebinin davacının kendisi olduğunu, babasının borcu tahsil edebilmek amacıyla kendisine birçok kez gidip geldiğini, fakat borcu tahsil edemediğini, senedi ciro alan …Şirketi ile davaya konu senedin bu şirkete ciro edilmesine sebep olan 01/11/2017 tarihli gayrimenkul satış vaade sözleşmesinin akrabalık ile herhangi bir ilgisi bulunmadığını, bu sözleşmenin tamamen bir yatırım amacıyla yapıldığını, davacı tarafın şirket ortaklarından Toni Devli ile arasındaki kuzenlik bağını kötüniyetle, hakkında yanlış kanaat uyandırmak ve borcunu ödememek için kullanmaya çalıştığını, anılan nedenlerle davanın reddi ile davacının senet bedelinin en az %20’si oranında tazminat ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacının keşidecisi olduğu İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilen 1.204.000,00 TL bedelli (1.204.000.000.000,00 eski TL) senet sebebi ile davacının borçlu olup olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.
Celp edilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; müştekisinin …, şüphelisinin … olduğu, müşteki vekilinin; müştekinin 1997 yılında şüpheliden ödünç para aldığını, bunun karşılığında bono verdiğini, borcunu ödediğini fakat bonoyu istediğinde …’nin bonoyu evde unuttuğunu söyleyerek iade etmediğini, sonraki zamanlarda ise arkadaşı ve esnaf olduğu için ona güvendiğini ve bonoyu istemediğini, …’n’in 2017 yılında hayatını kaybettiğini, oğlu şüpheli …’nin bonoyu doldurarak icraya verdiğini borcu olmadığı halde icra tehdidi ile karşı karşıya kaldığını ifade edip hakkında cezalandırılması istemiyle şikayetçi olduğu, şüpheli …’nin suçlamayı kabul etmediğini, babasının ölmek üzere iken kendisini çağırıp suça konu bonoyu verdiğini, müştekiye altın verdiğini ve müştekininde borcunu ödemediğini beyan ettiği, savcılık tarafından yapılan soruşturma sonucu kıymetli evrak olan bononun temeldeki borç ilişkisinden bağımsız olduğu, müştekinin borcuna karşılık 1997 yılında verdiğini ifade ettiği bonoyu borcunu ödediği halde aradan 20 yıl geçmiş olmasına rağmen iade almamış olması şeklindeki beyanının hayatın olağan akışı, ticari teamüller ve basiretli tacir tavrı ile uyuşmadığı, müştekinin şüpheli tarafından icra takibine konu yapılan bononun bedelsiz kaldığına ilişkin bilgi ve belge ibraz edilmediği, bu surette şüphelinin savunmasının aksini gösteren suç işlenmiş olduğuna dair makul şüphe hasıl eden kamu davası açılabilmesi için gerekli ve yeterli delil elde edilememiş olması gerekçesi ile bahse konu olay dava ile takibe değer görülmeyerek şüpheli hakkında yüklenen suçtan kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, ibraz edilen deliller, Savcılık soruşturma dosyası, birleşen mahkememizin … Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, davacı tarafından düzenlendiği iddia olunan 02/09/1997 tanzim tarihli, 1.204.000.000,00 TL (bir trilyon ikiyüz dört milyar) eski TL meblağlı bono sebebiyle borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Davalı …’nin gerek cevap dilekçesinde, gerekse mahkememizde alınan isticvap beyanında babası olan …’nin ölmeden önce Nisan ayında, babasının kendisine hitaben davacı … Kalpaklıoğlu’nun 8 kg kadar altın karşılığı alacağının olduğunu söylediği ve bunun karşılığını o gün tarihi itibariyle hesapladıklarını ve 01/12/2017 vade tarihini yazarak üzerini doldurduklarını belirtmiştir. Bizzat davalının ikrarına göre söz konusu senedin lehtarı ve hamili davalı …’nin babası …’dir. Oysa davalı senedi düzenlerken yani eksiklikleri tamamlarken lehtar olarak kendi ismini yazmış ve senedin bedeli olarak da eski para birimi üzerinden 1.204.000.000,00 TL yazısını yazmıştır. Görüldüğü üzere bizzat davalının beyanlarına göre davaya konu senedin lehtar ve hamili davalı …’nin babası olduğu halde, bunun tarafından senet ciro edilmeden davalı söz konusu senedi gerçeğe aykırı olarak doldurmuş bulunmaktadır. Bu kapsamda davaya konu senette ciro silsilesinde kopukluk oluşmuştur. Ayrıca alacağı olan bir şahsın 20 süreyle alacağını takipsiz bırakması da hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu kapsamda gerek ciro silsilesinin kopuk olması, gerekse davalı …’nin beyanları dikkate alındığında söz konusu senedin tanzim tarihinden sonra ödendiği, ancak davalının murisi tarafından davacıya iade edilmediği, davalının murisinin ölmesinden sonra senedin … tarafından bulunup, takibe konulmak üzere diğer davalı şirkete ciro edildiği, ciro silsilesinde kopukluk bulunduğu, senede 20 yıl sonra vade tarihinin atılışı, üzerine yazılan miktarın bizzat davalı beyanına göre eski TL cinsinden dolduruluşu, senet hamili …’nin senette imzasının bulunmaması, davalının babası … ve davalı …’nin aynı zamanda davalı …Şti’nin hissedarı olması ve …’nin bu şirkette uzun süre çalışması, …’nin şirketteki ortaklığından 2017 yılında ayrılması gibi hususlar dikkate alındığında diğer davalının da senedin gerçeğe aykırı düzenlendiğini bilebilecek konumda olduğu, bu davalı tarafından sadece davacı … aleyhine takip başlatılmış olması, davalılar arasında taşınmaz satışına ilişkin gerçek bir satış olsaydı davalı şirket tarafından davalı … aleyhine de takip başlatılması gerektiği halde … aleyhine başlatılmış herhangi bir takip bulunmaması değerlendirildiğinde davalı şirketin bu kapsamda iktisapta ağır kusurlu olduğu ve mahkeme heyetimizde söz konusu senedin bedelsiz kaldıktan 20 yılı aşkın süre sonra, üstelik senet lehtarı ve hamili öldükten sonra, mirasçı … tarafından doldurulduğu konusunda tam bir vicdani kanaat oluştuğundan davacının davasının asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının tarafından açılan davalardan hem asıl davanın hem de birleşen davanın ayrı ayrı KABULÜ ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu olan 02/09/1997 tanzim tarihli, keşidecisi Cemil Kalpaklıoğlu, kefili …, lehtarı …, hamili …Şti olan 01/12/2017 vade tarihli, 1.204.000.000,00 TL (eski TL meblağlı) bono sebebiyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, söz konusu takibin davacı yönünden İPTALİNE,
2-Davalı taraflar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 82.245,24 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 20.742,56 TL’nin mahsubu ile bakiye 61.502,68 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 20.742,56 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 60.070,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 132,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”