Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/275 E. 2022/271 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/275 Esas
KARAR NO :2022/271

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/03/2018
KARAR TARİHİ:14/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’un … Hiz. İnş. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı iken diğer şirket ortağı …’nın davalı bankanın … … Şubesi’nden davacı ve eşinin imzalarını taklit etmek suretiyle onları kefil göstererek 200.000,00-TL tutarında kredi sözleşmesi imzaladığını, kredi sözleşmesinin imzalanmasından sonra diğer ortak …’nın davalı bankadan çek karnesi aldığını ve bu çekleri hayali rakamlarla doldurmak suretiyle piyasayı dolandırmaya başladığını, davacının 25/03/2014 tarihinde … 57. Noterliği’nden … yevmiye numarası ile ihtarname keşide ederek diğer ortak …’nın muhatap banka ile imzaladığı kredi sözleşmesinde kefil sıfatı ile kendisi ve eşine izafe edilen imzaların sahte olduğunu, kendilerine ait olmadığını ve bu imzalardan ötürü sorumluluk kabul etmeyeceğini, doğacak borçlardan da sorumlu olmayacağını belirttiğini, davacının sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen davalının davacı aleyhine …. Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, bu takip esnasında davacının ortağı olduğu … Hiz. İnş. Ve Tic. Ltd. Şti.’nde haciz yapılarak ticari hayatının sona ermesine sebep olunduğunu, ayrıca davacı ve eşinin gayrimenkulleri üzerine hacizler konulduğunu, bu hacizler nedeniyle davacının ve eşinin büyük maddi ve manevi zararlara uğradığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının yargılaması esnasında 23/02/2016 tarihinde verilen bilirkişi raporunda, kefil sıfatı ile davacıya izafe edilen imzaların davacıya ait olmadığı hususunun bilirkişi raporu ile belirlendiğini ve …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06/09/2016 tarihinde ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verdiğini, buna rağmen davalı bankanın bu kararı da temyiz ederek kötüniyetini sürdürdüğünü ve davacının mağduriyetinin devamına sebebiyet verdiğini beyanla davanın kabulünü, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 50.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 150.000,00-TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı banka ile … Tur. Hiz. İnş. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden …’a çek taahhüt kredisi, nakdi kredi, ticari kredili mevduat hesabı açıldığını ve kullandırıldığını, davacı … ile …’un diğer ortağı …’nın da sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçlular tarafından sözleşme hükümleri ihlal edildiğinden davalı bankaca kredi hesabı kat edildiğini, borçluya ve kefillere … 4. Noterliği’nden … ve … yevmiye numaralı borcun ödenmesi ihtarını ve kullanılan kredilere ilişkin hesap özetlerini içeren ihtarnameler keşide edilerek gönderildiğini, talep edilen muaccel borcun ihtara rağmen ödenmemesi üzerine de borçlular hakkında ihtiyati haciz başvurusunda bulunulduğunu, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını ve …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının kredi sözleşmesindeki imzalarında kendisine ait olmadığı iddiasıyla …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile dava açtığını, davalı bankanın imzaların sahte olduğunu ya da başka bir şahıs tarafından atıldığını bilme ve öğrenme imkan ve ihtimaline sahip olmadığını, alacağın tahsili için hak arama sınırları içinde hareket eildiğini, icra iflas kanunu uyarınca ve icra prosedürünün gerektirdiği ölçüde yapılan işlemlerde hukuka aykırılık olmadığını, davalı bankaya köyü niyet ya da kusur yüklenemeyeceğini, asıl mağdur olan tarafın alacağını tahsil edemeyen davalı banka olduğunu, maddi ve manevi tazminatın şartlarının oluşmadığını, davacı tarafından talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu beyanla haksız davanın reddini, davacı aleyhinde %20’ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/… Soruşturma sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, sözleşmeler, çek suretleri, tapu kayıtları, ihtarnameler, dekontlar mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, Nitelikli Hesaplama Uzmanı …, S.M.M.M … ve Bankacılık ve Finans Uzmanı …’ye tevdii edilen dosyada tanzim olunan 23/09/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının yargılaması esnasında 23/02/2016 tarihinde verilen bilirkişi raporunda, kefil sıfatı ile davacıya izafe edilen imzaların davacıya ait olmadığı hususunun bilirkişi raporu ile belirlendiğinden, …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06/09/2016 tarihinde ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verdiğini, bu noktada geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsedilmeyeceği için davalı bankanın sebepsiz zenginleşmeye dayanan tahsil etmiş olduğu paraları eğer faiz de talep edildiyse faizi ile davacıya iade borcu bulunduğu, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının açılması tarihinden itibaren davalı bankanın kötü niyetli sebepsiz zenginleşmenin tabi olduğu iade borcu altında bulunduğu, davalı banka çalışanının kefalet sözleşmesinin altında bulunan davacı ve davacının eşine ait imzaları bizzat atmış olduğu ya da bu konuda bilgisinin olduğunun ispatlanması halinde ya da mahkemenin bu yönde bir kanaatini oluşması halinde, TBK. m.116 gereğince yardımcı kişilerin fiillerden sorumluluk çerçevesinde borçlunun kusursuz sorumluluğu bulunduğu, bu kapsamda davacının borca aykırılık çerçevesinde tazminat talep etmesinin mümkün olduğu, davacının şimdilik 50.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi tazminat talep ettiği, ancak dosya kapsamındaki belgelerin zarar miktarını tespite elverişli olmadığı, hesaplamaların yapılabilmesi için davacının zararı ispata ya da ödemelere ilişkin belgeleri sunması gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(3)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilerek ve zarar kalemlerinin neler olduğuna ilişkin sunulan dilekçe de değerlendirilerek rapor tanzim edilmesi için dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, tanzim olunan 28/02/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelendiği, takibe konu alacağın … … Ltd. Şti. tarafından keşide edilen 06.03.2014 vadeli 18.000,00-TL tutarlı çek olduğu, … A.Ş. tarafından açılan icra takibinin …, … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. aleyhine açıldığı, takip yapılanlar arasında davacı …’un ismi bulunmadığı, dosya incelendiğinde …’un dosya için yaptığı bir ödeme evrakının bulunmadığı, davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerin ispata muhtaç olduğu, ispat yükümlüğünün yerine getirilemediği, ödendiği iddia edilen 30.000,00-TL tutarındaki çekin davacı tarafından ödendiğine dair hiçbir evrak bulunmadığı, davacı hakkında açılmış yedi adet takip dosya numarası bildirildiği, bu dosyaların içeriği ve hangi borçtan kaynaklandığının bilinmediği, asaleten veya kefaleten doğmuş olan borçların ödeme yükümlüsünün davacının olmasının doğal olduğu, tutarları ve kaynağı bilinmeyen bu borçların sahte imza ile alınan huzurdaki kredi ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı, tutarları belli olmayan bu alacaklar için hesaplama da yapılamadığı, davacının eşine ait aracın satış tarihi belli olmamakla birlikte 31.000,00-TL ya satıldığı konusunda noter satış sözleşmesi bulunduğu, bu işlemde kasko değeri olan 41.695,00-TL’nin, 10.695,00-TL altında bir bedelle satıldığının anlaşıldığı, ücretin ödenmesine yönelik bir evrak bulunmadığı, satışın borçlardan mı yoksa başka nedenler kaynaklı mı olduğu konusunda bir beyanda bulunulamadığı, hangi nedenle düşük bedelle satıldığı hususunda bir tespit yapılamamakla birlikte bu işlemden 10.695,00-TL kaybın bulunduğunun görüldüğü, bu hususta değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu, … Bankası’na 18 adet makbuz ile toplam 247.658,96-TL ödendiğinin görüldüğü, bu ödemelerin açıklamalarının … kredi ödemesi veya … kredi tasfiye olarak yapıldığı, büyük bir kısmında yatıran adının … olarak yazıldığı, ancak ödemelerin … Bankası’na olan kredi borcu için yapıldığı, sözleşme sunulmadığı için davacı … …’un adı geçen bankaya kefaleten borçları ile yatırmış olmasının muhtemel olduğu, bu ödemenin dava konusu kredi ve sözleşme ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı, sonuç olarak davalı … … A.Ş. açısından kök raporda varılan kanaat ve sonuçta herhangi bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı, davacı …’un zarar olarak talep etmiş olduğu tutarların inceleme bölümünde tafsilatlı açıklandığı üzere bir kısmının sadece beyan olarak kaldığı, belgeye dayanmadığı, ispata muhtaç olduğu, bir kısmının dava konusu borç ile ilişikli olmadığı, asaleten ve/veya kefaleten borçlu olduğu kredi ödemeleri olduğu, dava ile ilişkilendirilemediği, araç satışından doğduğu ifade edilen 10.695,00-TL’nin davaya konu anlaşmazlıktan doğan zarar olarak kabul edilip edilmemesinin mahkemenin takdiri olduğu, mahkemenin bu tutarın dava konusu anlaşmazlık kaynaklı olduğunun kabulü halinde bu tutara 25.03.2014 ihtarname tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği, manevi tazminat talebi ve tarafların icra inkar ve diğer tüm taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasıdır.
Yapılan yargılama neticesinde, tarafların iddia ve savunmaları, sunuşlan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf, davalı banka ile akdedilen 200.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinde kendisinin ve eşinin imzalarının taklit edilerek ve eski ortağı … tarafından sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, bankadan çek karnesi aldığını, imzalar sahte olmasına rağmen davalı banka tarafından taşınmazları üzerine haciz konulduğunu, işyerinin bulunduğu bölgedeki esnaflarca tanındığını ve haczin duyularak ticari anlamda maddi ve manevi yıkıma neden olduğundan bahisle davalı banka aleyhine haksız fiilden kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası açmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında işbu dosya davacısı … … aleyhine …. İcra Müdürülüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine dayalı dava açmıştır. Mahkeme tarafından imza incelemesi yaptırılmış ve raporda imzaların davacının eli ürünü olmadığı tespit edildiğinden …. İcra Müdürülüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında ve dayanak sözleşme nedeniyle kefil sıfatıyla borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamında sunulan belgelerle birlikte dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişilerce 23/09/2019 tarihli tanzim edilen raporda dosya kapsamındaki belgelerle zarar miktarı tespite elverişli olmadığı ve ödemelerin yapılıp yapılmadığına ilişkin belgelerin de bulunmadığından herhangi bir hesaplama yapılamamıştır. Davacı vekili rapora karşı itirazlarını bildiren dilekçede bir takım ödemelerden ve belgelerden bahsetmiş olduğundan mahkememizin 21/01/2021 tarihli duruşmasında talep edilen zarar kalemlerini, miktarlarını ve ilişkilendirilen belgeleri somutlaştırmak üzere kendisine süre verilmiştir. Davacı vekilince 18/02/2021 tarihli uyaptan verilen süre içerisinde sunulan dilekçe ile icra takip dosyaları, takip yapan alacaklıların isimleri, eşine ait olan ve kasko bedeli 41.695 TL olan aracın 31.000 TL ye satılmak zorunda kaldığına ilişkin beyanı ve ödeme dekontları sunulmuştur.
TBK 49. Maddesi uyarınca, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. TBK 50. Maddesi gereği zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Davacı vekilince talebini somutlaştırmak üzere verilen dilekçe ile sunulan belgeler bakımından inceleme yapılmak üzere dosya yeniden bilirkişiye tevdii edilmiş, alınan ek raporda yapılan inceleme neticesinde; …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelendiği, takibe konu alacağın … … Ltd. Şti. tarafından keşide edilen 06.03.2014 vadeli 18.000,00-TL tutarlı çek olduğu, … A.Ş. tarafından açılan icra takibinin …, … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. aleyhine açıldığı, takip yapılanlar arasında davacı …’un ismi bulunmadığı, davacı …’un dosya için yaptığı bir ödeme evrakının bulunmadığı, davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerin ispata muhtaç olduğu tespit edilmiştir. Diğer yandan ödendiği iddia edilen 30.000,00-TL tutarındaki çekin davacı tarafından ödendiğine dair hiçbir evrak bulunmadığı, davacı hakkında açılmış yedi adet takip dosya numarası bildirildiği, bu dosyaların içeriği ve hangi borçtan kaynaklandığının bilinmediği, asaleten veya kefaleten doğmuş olan borçların ödeme yükümlüsünün davacının olmasının doğal olduğu, tutarları ve kaynağı bilinmeyen bu borçların sahte imza ile alınan huzurdaki kredi ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı, tutarları belli olmayan bu alacaklar için hesaplama da yapılamadığı anlaşılmaktadır. Davacının eşine ait aracın satış tarihi belli olmamakla birlikte 31.000,00-TL ya satıldığı konusunda noter satış sözleşmesi bulunduğu, bu işlemde kasko değeri olan 41.695,00-TL’nin, 10.695,00-TL altında bir bedelle satıldığının anlaşıldığı, ücretin ödenmesine yönelik bir evrak bulunmadığı, satışın borçlardan mı yoksa başka nedenler kaynaklı mı olduğu konusunda bir beyanda bulunulamadığı, hangi nedenle düşük bedelle satıldığı hususunda bir tespit yapılamadığı, bu işlemden 10.695,00-TL kaybın bulunduğu görülmüştür. … Bankası’na 18 adet makbuz ile toplam 247.658,96-TL ödendiğinin görüldüğü, bu ödemelerin açıklamalarının … kredi ödemesi veya … kredi tasfiye olarak yapıldığı, büyük bir kısmında yatıran adının … olarak yazıldığı, ancak ödemelerin … Bankası’na olan kredi borcu için yapıldığı, sözleşme sunulmadığı için davacı … …’un adı geçen bankaya kefaleten borçları ile yatırmış olmasının muhtemel olduğu, bu ödemenin dava konusu kredi ve sözleşme ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı yönünde rapor sunulmuştur. Belirtilen bu nedenlerle davacı vekiline verilen süre içerisinde zarar kalemlerinin neler olduğuna ilişkin dilekçe sunulmuş ise de; sunulan belgelerin dava konusu olayla ilişkilendirilemediği, aracın kasko değerinden daha düşük değerle satıldığı ancak kime ve hangi sebepten dolayı, borca karşılık mahsup olarak mı yoksa başka bir nedenden mi düşük bedelle satıldığı hususunun bilinmediği ve davaya konu olayla da irtibatlandırılamadığı, davacının ödeme yaptığına ilişkin beyanlarının ödeme belgeleriyle ispatlanamadığı, dilekçede ödendiği belirtilen dava dışı … bankasından kullanılan kredilerin davacının ortağı olduğu şirketin ticari hayatı kapsamında mı kullandığı neye istinaden kullandığı olayla bağlantısının bulunup bulunamadığı tespit edilememiş olup ayrıca davanın açılış tarihi itibariyle maddi zararların neler olduğuna ilişkin somut bir delil sunulmadığı mahkememizce verilen süre içerisinde sunulan beyandaki hususların da bahsi geçtiği üzere davaya konu olayla ilişkilendirilemediği, maddi tazminat için davacının maddi zararını ispatla mükellef olduğu ancak somut olayda maddi zararın ispatlanamadığı kanaatine ulaşılmakla maddi tazminat bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminat talebi bakımından ise; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda icra dosyasına konu sözleşmedeki imzanın davacıya ait olmadığından bahisle icra takibine konu borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, davacının dava dışı şirket … Limited Şirketinin ortağı olduğu, yapılan icra takibi nedeniyle itibarının zedelendiği, bu kredi sözleşmesinden kaynaklı yapılan icra takibinde kendisine ithaf edilebilecek kusurunun bulunmadığı, davalının banka olduğu ve basiretli davranma yükümlülüğü olduğu, sözleşme yapılırken atılan imzanın o kişi tarafından bizzat yahut yetkili kişi tarafından atılması gerektiği hususunu bilmesi gerektiği, bu nedenle davacının manevi zararlarını tazminle yükümlü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Tazminat miktarının belirlenmesinde; olay tarihindeki paranın satın alma gücü, hükmedilecek tazminatın zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıması ve aynı zamanda zenginleşmeye neden olmayacak şekilde belirlenmesi dikkate alınmıştır. Bu doğrultuda davacının sahte imza nedeniyle manevi olarak itibar kaybı ve davalı bankanın olaydaki kendisi açısından kusur durumu da dikkate alınarak takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davacının maddi tazminata ilişkin davasının REDDİNE,
(2)Davacının manevi tazminata ilişkin davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; 15.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
(3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.024,65-TL karar harcının peşin olarak alınan 2.561,63-TL’den mahsubu ile fazla alınan 1.536,98-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(4)Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 1.024,65-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
(5)Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvuru harcı, 3.000,00-TL bilirkişi ücreti, 187,50-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 3.223,40-TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 322,34-TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
(6)Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(7)Maddi tazminat davası yönünden; davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 7.300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
(8)Manevi tazminat davası yönünden;
(A)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(B)Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
(9)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/04/2022

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.