Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/222 E. 2018/1270 K. 30.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/222
KARAR NO : 2018/1270
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 24/01/2018
KARAR TARİHİ: 30/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Asliye Ticaret Mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacı şirketten icra takibine konu faturalar karşılığında mal aldığını, ancak ürün bedellerini davacı şirkete ödemediğini, bu nedenle davalı şirket hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın 12/01/2018 tarihinde borca, ferilerine, faize, faiz oranına itiraz ettiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile kötü niyetli davalıya %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve her iki tarafta tacir olması nedeniyle TTK.nun 1530.maddenin yedinci fıkrasının lafzı uyarınca avans faiz tutarının asgari %8 fazlası (%12.75) işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, dosya sehven İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmiştir.
İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin 26/01/2018 tarihli görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilen dosya Mahkememizin yukarıda yazılı esas sırasına kayıt edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında elektrik malzemeleri ile bir ticaret ilişkisi olduğunu, ancak elektrik piyasasında malların tesliminden önce faturanın kesildiği, malların daha sonra peyderpey teslim edilebildiği ve vadeli açık hesap şeklinde bir sistemle çalışıldığını davacı şirketin bildiğini, ticari örfe göre bu tür şirketler arasında genellikle yazılı bir sözleşme olmaksızın ticaret yapıldığını, davacı şirketinde faturayı kestikten sonra henüz vadesi gelmemiş alacağı için icra takibine geçmekle davalı şirketi nedenini bilmedikleri bir şekilde ızrar ettiğini, buna karşılık vade henüz gelmediği için davalı şirketçe takibe itiraz edildiğini, davacı yanca gönderilen faturanın karşılıklı iyiniyet çerçevesinde kabul edildiğini, vade gelmemesine rağmen iade yapılmadığını, davacının vadesi gelmemiş bir alacak için temerrüt ihtarında bulunmadan doğrudan icra takibine geçmiş olmasının da alacağını temininden çok nedenini bilmedikleri bir şekilde davalı şirketi ızrar ettiğini, davacının talep ettiği faiz oranlarının koşullarının oluşmamış olup fahiş faiz taleplerine de itiraz ettiklerini, bu nedenlerle davanın redddine, likiditesi oluşmamış alacakla ilgili talep edilen icra inkar tazminatının reddine, hukuka aykırı takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 19/11/2018 tarihli dilekçesiyle tüm yargılama giderleri, faiz ve feriler ile vekalet ücreti konusunda davacı yan ile davalı şirketin anlaştıklarını, anlaşılan tutarın davacı şirkete ödendiğini, ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, yargılamanın sulh ile sonuçlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 30/11/2018 tarihli dilekçesiyle taraflar arasında yapılan sulh görüşmesi sonrasında icra dosya borcunun 10.928,26 TL olarak tamamının, 2.180 TL vekalet ücretinin, davacının ödediği başvurma ve nisbi harç ile gider avansına karşılık 494,77 TL.nin davacıya ödendiğini, davalı şirketten icra inkar tazminatı ve 2.180 TL.yi aşan vekalet ücreti alacaklarının olmadığını, tarafların sulh olması nedeniyle Harçlar Yasası gereği karar ve ilam harcının sadece davalı şirket üzerinde bırakılmasını talep etmiş, davalı vekili 30/11/2018 tarihli duruşmada harcı ödemeyi kabul ettiklerini, sulh olduklarını, sulh doğrultusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre ” Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir. Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde tarafların dava konusu hususunda sulh oldukları sulhe göre hüküm kurulması taleplerinin bulunmadığı yargılama giderleri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı anlaşılmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların sulh olunması nedeni ile konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli 35,90 TL harcın mahsubu ile kalan 113,17 TL harcın kararın kesinleşmesine müetakip istek halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Talep gibi taraf vekilleri yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştiğinde talep halinde bakiye gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair davalı tarafın yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸