Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/207 E. 2018/423 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/207
KARAR NO : 2018/423
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/03/2018
KARAR TARİHİ : 29/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …Bank’ın …’ye devrinden önce … Şubesine 15/11/1999 tarihinde 3.000,00 TL parasını ve 16/11/1999 tarihinde ise 2.225,00 TL parasını yatırdığını, kendisine yatırmış bulunduğu paraya karşılık bir belge ve banka cüzdanın verildiğini, … Bank A.Ş yönetimine… tarafından el konularak yönetimin …’ye devredildiğini, bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılarak önce … Bank A:Ş: ile daha sonra da … Bank A:Ş ile birleştirildiğini, taraflarınca yapılan araştırma sonucunda müvekkili tarafından bankaya yatırılmış bulunan mevduatın …Bank A.Ş yönetimi tarafından KKTC de kurulan dava dışı … Şti. Adlı paravan banka hesabına aktarıldığını, müvekkilinin bankalara olan güveninin kötüye kullanılarak ve iradesi sakatlanarak havale talimatının imzalatıldığını, bu şekilde toplanan paranın …bank a.ş yönetimi tarafından Balkaner grubu şirketleri ve hayali şirketlere usülsüz kredi vermek suretiyle tüketildiğinin tespit edildiğini, davalının bu şekilde müvekkili yanıltılmak suretiyle sebepsiz zenginleştiğini, kanuna karşı hile yapıldığını, müvekkilinin bankalara olan güveninin kötüye kullanıldığını, davalı banka tarafından vekalet görenin kötüye kullanıldığını, söz konusu bankanın müşterisini kasten yanlış yönlendirdiğini, yapılan fiilin yöneticilerin kanunun yasakladığı sonucunu elde etmek için giriştikleri haksız fiil sonucu müvekkilinin zarara uğratıldığını belirterek söz konusu 15/11/1999 tarihinde 3.000,00 TL parasını ve 16/11/1999 tarihinde ise 2.225,00 TL olmak üzere toplam 5.225,00 TL mevduat alacağının 3.000,00 TL’nin 15/11/1999 tarihinden itibaren ve 2.225,00 TL’nin ise 16/11/1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, yönetim ve denetimi … ‘ye devredilen …bank A.Ş., … Bank a.ş ile devren birleştirildikten sonra … ile … Bank AŞ ‘nin (Yeni ünvanı … A.Ş) arasında imzalanan 09/08/2001 tarihli hisse devir sözleşmesi gereğince … Bank A.Ş ‘nin külli halefiyet prensipleri çerçevesinde … Bank A.Ş. İle devren birleştirilmesine karar verildiğini, hisse devir sözleşmesinde devir tarihinden önceki döneme ilişkin açılmış ve açılacak dava, takip ve benzeri hukuki uyuşmazlıklardaki tüm sorumluluğun …’ye ait olacağının kararlaştırıldığını, bu çerçevede müvekkili banka aleyhine açılmış söz konusu davanın aleyhe sonuçlanması halinde yukarıdaki fonun sorumluluğunda olmadığı ifade edilen offshore mevduatlarla ilgili maliyetin fon tarafından üstlenilmesinin gerekeceğini, davanın …’ye ihbarının yapıldığı, öncelikle davanın zaman aşamına uğradığını, zamanında açılmadığını, borçlar yasasının 60. Maddesi uyarınca zarar ziyan davası ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zaman aşamına tabi cezayı gerektirir bir fiilden meydana gelmiş olursa şahsi davaya da o zamanaşımının uygulanacağını belirttiğini, davacının iradasinin sakatlanarak hesap açıldığını, iddia ettiği tarihin 1999 yılı olduğunu, huzurdaki davanın ise 2015 yılında açıldığını, bu nedenle 10 yıllık sürenin de ve uzamış ceza zaman aşamı süresinin de dolduğunu, öncelikle davanın zaman aşamı yönünden reddine karar verilmesini talep etmiş, mevduat olduğu ve davaya mevduata uygulanan zaman aşamının uygulanmasının mümkün olmadığını, Yargıtay hukuk genel kurulları kararları dikkate alındığında talep hakkı doğan bir alacak için zaman aşamı işleyeceğini, dava konusu yapılan alacak için öğrenme tarihi itibariyle zaman aşamı süresinin dolduğunu belirtmiş ve yine davacı tarafın hataya düşürüldüğünü ve kendisine karşı hile kullanılarak iradesinin fesada uğratıldığının iddia ettiğini, bu iddialarıda kabul etmediklerini, borçlar yasasının 31. Maddesi düzenlemesi gereği hata veya hilenin anlaşıldığı tarihinden itibaren 1 yıllık süresi içerisinde davanın açılması gerektiği bu sürenin hak düşürücü süre olduğunu, ve bu sürenin de dolduğunu belirterek hak düşürücü süre yönünden de davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, ayrıca …bank A.Ş. ‘nin Türkiye de bankalar yasası çerçevesinde kurulmuş İstanbul Tic. Sic. Kayıtlı anonim şirket olduğunu, resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin bankalar kanununun 14. Maddesi gereğince …’ye intikal ettiğini, … Şti. ‘nin ise Kıbrıs da Kıbrıs yasalarına göre kurulu ve …Bank A.Ş. ve … Bank A.Ş ile hiçbir hukuki ve mali bağımlılığının bulunmadığını, tamamen ayrı bir tüzel kişi olduğunu, bu nedenle de müvekkili aleyhine açılan davanın sıfat yönünden reddine (husumet) yönünden reddine karar verilmesini talep etmiş, müvekkili bankaya devredilen …bank tarafından gerçekleştirilen işlemin havale işlemi olduğunu, müvekkili banka nezdinde davacının herhangi bir hak ve alacağının veya mevduatının olmadığını, davacının kendi özgür iradesi ve seçimi ile parasını tamamı ile farklı bir tüzel kişi olan … Ltd. ‘ye yatırdığının son derece açık ve tartışmasız olduğunu, davacının daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, müvekkili bankanın bilgisi dışında işlem yapıldığını, davacının iradesinin sakatlanmasının söz konusu olmadığını, davacının …bank A.Ş. Tarafından dolandırılmasının söz konusu olmadığını, söz konusu ceza davasında müvekkilinin sanık olmadığını, suçtan zarar gören müdahil olduğunu, talep edilen faizin fahiş olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmıştır.
(2)Mahkememizin … Esas …Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne ilişkin verilen kararı Davalı … Bank vekilinin temyiz dilekçesi üzerine dosya Yargıtay … Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay… Hukuk Dairesi … E. – … K. Sayılı ilamı ile;
“…davacı tarafından açılan iş bu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığından, kararın bozulmasına…” denilerek karar bozulmuş ve dosya mahkememize tevzii edilmiştir.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafından … Bank A.Ş ye yatırılan ve sonradan … Bank A.Ş … hesabına aktarılan mevduatın, … Bank A.Ş ye … tarafından el konulması nedeniyle alınamamasından yani bireysel bankacılık işlemlerinden kaynaklanmaktadır.
6502 Sayılı Yasanın 3-k/1 maddesi gereğince davacı tüketici olup dava tarihi olan 21/01/2015 tarihi gözetildiğinde, davanın 6502 Sayılı Yasanın 3/k-1 ve 73. maddeleri gereğince tüketici mahkemelerinde görülmesi gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasında mahkememizin görevi kapsamında değerlendirilebilecek bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davacı ile davalı banka arasındaki ilişkinin bireysel bankacılık işlemi niteliğinde olduğundan Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın karar kesinleştiğine ve talep halinde görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(III) H Ü K Ü M SONUCU :
(1)Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE, Görevli Mahkemenin İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olduğuna,
(2)6100 sayılı HMK’nun 20-(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre dahilinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dosyanın davanın esasını çözmekle görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
(3)HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretlerinin o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretleri konusunda bu aşamada bir
karar verilmesine yer olmadığına,
(4)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”