Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/185 E. 2018/688 K. 21.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/185 Esas
KARAR NO : 2018/688
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2014
KARAR TARİHİ : 21/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekilinin harç tahsil müzekkeresine göre 26/11/2014 tarihli dava dilekçesiyle talebinin; davalı şirket ile davacı arasında yapılan ticari alım satım sonucu 22.564,29 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, söz konusu alacağın tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, borçlunun bu takibe haksız ve mesnetsiz bir şekilde itiraz ederek borcu ödemekten kaçınmaya çalıştığını, davalı şirketin icra dosyasında mübrez itiraz dilekçesinde davacı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını beyan ettiğini, davalı şirketin borcunun olmadığına yönelik iddialarının gerçek dışı olduğunu, iddiaların tamamen davacı şirketin alacağının tahsil edilmesini engellemeye yönelik olduğunu, nitekim davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiyi gösterir cari hesap vb belgeler ve ticari defterlerin incelendiğinde davalının iddialarının gerçek dışı olduğunun anlaşılacağını belirterek davalının haksız ve yersiz itirazının iptali ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalının davaya ilişkin herhangi bir beyanını içerir dilekçe sunmadığı anlaşılmış, ön inceleme duruşma günü meşruhatlı ve ihtaratlı olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen ön inceleme duruşmasında da hazır bulunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, anılan takip dosyasında alacaklının mahkememiz işbu dava dosyasının davacısı … A.Ş olduğu, borçlunun mahkememiz işbu dava dosyasının davalısı …Şti. olduğu, takip konusu alacağın taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden cari hesap alacağına ilişkin olduğu, borçlunun takip tarihi itibari ile süresi içerisinde sunmuş olduğu itiraz dilekçesi ile, alacaklı tarafa davalının herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, faizi oranına ve işlemiş faize itiraz ettiklerini beyan etmiş, işbu itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ve davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yaptırılan mali müşavir bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporu ile, ” davacı şirketin incelenen 2014 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK’nun 64. Maddesine uygun olarak tasdik edildiği ve sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı şirketin davalıya 2014 yılında 3 adet fatura düzenlediği ve bunları C/H borcuna kayıt ettiği, toplam 29.735,74 TL olduğu ve 9.274,74 TL ödeme yaptığı ve C/H borç kayıt toplamı 39.101,48 TL olduğu, davalı şirketin davacıya 2014 yılında 4 adet fatura ve C/H alacak kayıt edildiği, toplam tutarın 9.215,60 TL olduğu, 2013 yılından devir 13.348,69 TL devir C/H alacağında kayıtlı olduğu, davacının davalı şirketten 13/10/2014 takip tarihi itibari ile 22.564,29 TL alacaklı olduğu” tespit edilmiştir.
Rapor davacı vekiline ve davalı şirketi ayrı ayrı usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davacı vekili, rapora bir itirazlarının bulunmadığını, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, Davalı ise rapora karşı herhangi bir yazılı veya sözlü beyanda bulunmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda özetle; davacı tarafından tek başına fatura kesilmiş olmasının ve bu faturanın davacı ticari defterlerine kaydedilmiş olmasının, davacının davalıdan alacaklı olduğu anlamını taşımadığı, davacı tarafından faturaya konu mal ve hizmetin davalıya teslim edildiğinin ya da hizmetin verildiğinin ispatlanması gerektiği, davacı tarafından kesilen faturaların hatalı imalat yansıtma gideri, imalat yansıtma bedeli gibi kesildiği ve bu faturalara dayanak teşkil eden ödeme ve kesinti tutarlarının da dava dışı şirketlere ait olduğu, dolayısıyla faturaya konu hizmetlerin davalıya verildiğine ilişkin başkaca bir belge ibraz edilmediği gerekçesiyle ve davacının yemin deliline açıkça dayanmadığını beyan etmesi sebebiyle davanın REDDİNE karar verilmiş, davacı tarafça kararın istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk dairesinin 23/01/2018 tarih… E. … K. sayılı hükmü ile taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğu, sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin tanıkla veya başka delillerle ya da yazılı belgelerle ispatlanması gerektiği, davacının davalı tarafından yapılan ve teslim edilen işlerde eksik ve ayıplar olduğunu belirterek buna ilişkin itirazın iptalini talep ettiği, davalı tarafından yapılan işlere ilişkin kesilen faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalı şirkete ödemelerin yapılmış olduğu anlaşıldığı, bu nedenle mahkemenin akdi ilişkinin ispatlanmadığına ilişkin gerekçesinin hatalı olduğu, bu doğrultuda taraf delilleri toplanarak gerekirse yerinde de keşif yapılarak taraflar arasındaki akdi ilişkinin kapsamı ve davacının eksik ve ayıplı işlere ilişkin iddiası ve talebi doğrultusunda inceleme yapılıp bunu sonucuna göre karar verilmesi gerekirken verilen kararın dosya kapsamına uygun olmadığından bahisle mahkememiz kararının kaldırıldığı ve dosyanın mahkememize gönderildiği görülmüştür.
HMK 25. Maddesine göre kanunda ön gürülen istisnalar dışında Hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Kanunla belirtilen durumlar dışında Hakim kendiliğinden delil toplayamaz. Yine HMK 26. Maddesine göre Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Yine hukuk yargılamasına hakim olan ilkelere göre yargıç tarafların iddia ve talepleriyle bağlı olup tarafların hasrettiği delillerle bağlıdır, reesen delil toplayamaz. Davacı vekili tarafından bozma öncesinde 31/10/2016 tarihli celsede alınan yeminli beyanı ile başkaca delilinin bulunmadığı, mevcut delilini dosyaya sunduklarını belirterek davanın kabulünü talep etmiş. Bunun üzerine sunulan delillerin davacının alacaklı olduğu hususunda mahkememize vicdani kanaat getirmemesi sebebiyle davacı vekiline yemin deliline başvurup başvurmayacağı sorulmuş ve davacı vekili yemin delillerine başvurmayacağını bildirmiştir. Yine İstinaf dairesi tarafından mahkememiz kararının kaldırılması üzerine, dosyanın mahkememiz esasına kaydı sonrası ki duruşmada bizzat davacı vekilinin beyanı ile aynen ” bozma öncesinde ticari defterlerimiz üzerinde inlemece yapılmıştır. Bilirkişi incelemesi ile alacağımız da tespit edilmiştir, şu aşamada söz konusu taşeron işi … avm için yapılmıştır, ayrıca alışveriş merkezi şuan faal hale geçmiştir, bu aşamada orada yapılacak keşfin de yargılamaya katacağı bir husus yoktur, esasen biz tüm delillerimizin bozma öncesi toplandığını düşünüyoruz. Zaten taraflar arasındaki alışveriş ve ilişkide defterlerden tespit edilmiştir. Biz davamızın kabulüne karar verilmesini talep ediyoruz ayrıca davalı şirkette gayri faal haldedir. Hükmedilecek tazminatın tahsil kabileyeti de yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur. Görüldüğü üzere davacı taraf her ne kadar delil listesinde tanık, keşif, bilirkişi delilleri ve her türlü yasal ve takdiri delile dayanmış ise de gerek ilk karardan önce, gerekse istinaf mahkemesi tarafından mahkememiz kararının kaldırılmasından sonra 21/05/2018 tarihli beyanı ile davacının dosyaya hasredilmiş deliller dışında başkaca delillere dayanmadıkları, keşif taleplerinin bulunmadıkları, davacı tarafın ticari defter ve belgeleri ile faturalara göre davacının alacaklı olduğu ileri sürülmüş olup HMK 25. ve 26. maddeleri uyarınca davacı iddialarının bu kapsamda değerlendirilmesi ve buna göre hüküm tesisinde bulunulmuştur.
Buna göre istinaf dairesinin kararı uyarınca gerekirse mahalde keşif yapılarak akdi ilişkinin kapsamı ve davacının eksik ve ayıplı işlere ilişkin iddiası hususunda inceleme yapılması noktasında mahkememiz kararı kaldırışmış ise de, bizzat davacı vekilinin beyanı göz önüne alındığında davacı tarafın keşif talebinde bulunmadığı, bozma öncesi dosyaya sundukları delillerin karar için yeterli olduğu ve iddialarının ispatlandığı bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Esasen bozma önceki gerekçeli kararımızdaki davacı tarafından davalıya verildiği ispatlanamayan hizmetten kasıt davacı ile davalı arasında bulunan ve davalı tarafından davacıya verilen taşeron hizmeti sonucu davalının eser sözleşmesi kapsamında sunduğu hizmetin ayıplı olduğundan bahisle davacı tarafından 3. şahıslara yaptırıldığı iddia olunan imalatların, davalının hizmet verdiği … Alışveriş Merkezi projesine yönelik olup olmadığı, başka bir anlatımla, davacı şirket tarafından 3. şahıslara yapılan ödeme ve kesinti tutarlarının (dosyaya sunulmuş bulunan) proje adının İstanbul saraylarına yönelik olduğu, dolayısıyla davacı tarafından 3. şahıslara yaptırıldığı iddia edilen hizmet ve giderildiği belirtilen ayıpların davalı tarafından davacıya verilen … Alışveriş Merkezi inşaatı için yapıldığı olgusunun ispat edilemediği noktasındadır. Nitekim davacı ile davalı arasındaki eser sözleşmesine konu taşeron ilişkisinin davacı beyanlarına göre ve bilirkişi raporuna göre … Alışveriş Merkezi’ne ilişkin bulunduğu, 3. şahıslara yapılan ödemelerin ise İstanbul sarayları projeleri ile ilgili olduğu dolayısıyla davalı tarafından davacıya verilen hizmetin tamamlanıp davacı tarafından ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin teslim alındığı, davacı ile davalı arasında teslim edilen inşaat işinin ayıplı olduğuna ilişkin tutulmuş herhangi bir tutanağın bulunmadığı, (davacı tarafından buna ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediği) yine davacı tarafça davalının ifâ ettiği edimlerin ayıplı olduğuna yönelik herhangi bir mahkeme tespiti bu konuda çekilmiş bir ihtarname, taraflarca düzenlenmiş bir tutanak vs. bulunmadığı, ayrıca 3. şahıslara yaptırılan işin de … Alışveriş Merkezi’ndeki davalı tarafından eksik yapıldığı iddia edilen işlere yönelik olduğununda davacı tarafından ispatlanamadığı, bu bağlamda tamamen dava dışı şirketlere yapılan bir kısım ödemelerin tek başına fatura kesmek suretiyle alacak hakkı doğurması mümkün olmadığı, davacı tarafın bozma öncesi yemin deliline başvurmayacağını beyan etmesi, istinaf kararı sonrasında ise keşif deliline başvurmayacağını belirtmesi karşısında davacının davasını ispatlayamaması nedeniyle ve davacının davalıdan alacaklı olduğu konusunda mahkememize vicdani kanaat oluşmadığından davanın REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının subut bulunmadığından REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 272,55 TL harçtan düşümü ile bakiye 236,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …