Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1203 E. 2020/819 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1203
KARAR NO:2020/819

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:31/12/2018
KARAR TARİH:17/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından …. İcra Müdürlüğümün … Esas numaralı icra dosyası ile davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davacının davalıya icra takibi nedeniyle herhangi bir borcu bulunmadığını, 3.kişiler nezdinde varmış gibi gösterilmeye çalışılan bu doğrultuda düzenlenen bono nedeniyle haksız takibe maruz kalan davacı şirketin dava konusu takip ve bonodan kaynaklı borcunun olmadığının tespiti amacıyla işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek, icra takibinin uygun bir teminat mukabilinde tedbiren durdurulmasına, davacı şirketin takip konusu bono nedeniyle …. icra Müdürlüğünün … Esas numaralı İcra dosyasından takip tarihi itibariyle 113.680,00 TL borcu olmadığına yönelik menfi tespit talebinin kabulüne, takip tutarının %20sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Açılan davanın haksız olduğunu, davalının davacı şirketten araç almak için davacı şirketin banka hesabına para gönderdiğini, bu paranın toplamının 132.600,00 TL olduğunu, davacı tarafından, kendi hesabına yatırılan bu paralara karşılık olmak üzere, araçların devrinin sağlanmasını temin amacıyla davalıya aynı miktarda bono verildiğini, şirket hesabına yatırılan paraların, davacının da kabulünde olduğunu, daha sonra davalıya 30.000,00 TL değerinde Peugeot marka 301 model bîr araç devredildiğini, bakiye para için ise araç verilmediğini şirkete vermiş olduğu araç bedelinden arta kalan 102.600,00 TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığını belirterek, davanın haksız, temelsiz olduğu, davalı tarafından davacı şirkete fiilen banka yoluyla gönderilen paralara dair olması ve dava dilekçesindeki iddiaların bir çoğunun davalı ile ilgili olmaması nedeniyle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası uyap üzerinden Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit davasıdır.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, mahkememizce yargılama devam ederken davacı vekilinin 16/12/2020 tarihinde taraflar arasında düzenlenen sulh protokolünü sunduğu, karşı taraftan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını, sulh anlaşması uyarınca esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
01/11/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nun 313. vd. maddelerinde sulh düzenlenmiştir. Buna göre sulh görülmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla Mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. 6100 sayılı HMK’nın 315. maddesi “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükmü haizdir. Sulh, Mahkemenin bir hükmüne gerek kalmaksızın davaya son veren usuli bir sözleşme olduğu ve HMK 314. maddesi uyarınca sulh hükmün kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği düzenlenmiştir.
Davacı vekili yargılama devam ederken taraflar arasında sulh sağlandığını ve esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 74. Maddesinde davaya vekalette özel yetki verilmesi gereken haller sayılmıştır. Buna göre bir davada müvekkil tarafından vekile açıkça yetki verilmemişse, vekil sulh olamaz. Somut olayda davada karşı tarafla sulh olduğunu bildiren davacı vekilinin vekaletnamesinde sulhe ilişkin özel yetkinin bulunduğu, davacı ile davalının dava dışında sulh olduklarının anlaşıldığı, tarafların sulh olmaları ve uyuşmazlık konusunun bu surette ortadan kalkmış olması nedeniyle dava konusuz kaldığından sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca sulh sözleşmesi gereği her iki tarafın birbirinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri bulunmadığı belirtilmekle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
(1)Tarafların sulh olduğu anlaşılmakla davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 1.941,38 TLden mahsubu ile fazla alınan 1.886,98-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(3)Taraflarca yapılan yargılama masraflarının kendi üzerilerinde bırakılmasına,
(4)Sulh protokolü avukatlık ücretlerini de kapsadığından, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
(5)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır