Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1193 E. 2021/1009 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1193 Esas
KARAR NO :2021/1009

DAVA:Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/12/2018
KARAR TARİHİ:22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının, dava dışı … … Geliştirme İnş San Tic AŞ ile aralarında akdolunan adi yazılı surette yapılmış 30/04/2015 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi kapsamında, adı geçen şirketten 1.000.000,00TL bedel karşılığı satın almış olduğu ve adı geçen şirket tarafından inşaa edilen … … İstanbul isimli tapuda İstanbul İli … ilçesi … Köyünde kain 411 ada … pafta 2 parsel sayısında yer alan projede yer alan L Bloktaki ev niteliğindeki 12 nolu bağımsız bölümün satış bedelinin tamamen ve nakden ödediği halde, … Ypaı Arazi Geliştirme İnş San ve Tic AŞ’nin sözleşme uyarınca 30/03/2017 tarihine kadar inşaatı bitirip anahtar teslimi sureti ile davacıya teslim etmesi ve makul bir süre içinde de her türlü takyidattan ari olacak şekilde taşınmazın tapuda satış yolu ile davacı adına devir ve tescilini sağlaması gerekirken, taşınmazın davacı adına tapuda devir ve tescilini gerçekleştirmediğini, dava dışı … … AŞ’in piyasaya 200 Milyon TL üzerinde borcu olup, bu şirketin dava konusu taşınmaz dahil, … … İstanbul projesi kapsamında inşaa ettiği taşınmazlar dahil, tüm malvarlığı üzerine şirketin malvarlığını kat be kat aşan miktarda çok sayıda haciz konulduğunu, ayrıca ipotekler tesis edildiğini, söz konusu ipoteklerin, davacı ve diğer alıcılar ile akdolunan sözleşmelerden iki üç yıl sonra tesis edilmiş olup, sözleşmelerin yapıldığı tarihte projedeki konutlar ve inşa edilen arazi üzerinde herhangi bir takyidat bulunmadığını, davalılardan … ve …’un hissedarı ve yönetim kurlu başkan ve üyesi oldukları dava dışı … … AŞ hakkında çok sayıda başlatılmış ve kesinleşen icra takibi bulunduğunu, şirketin borca batık olması nedeniyle ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile iflas kararı verilmesi talep edildiğini, dava dışı şirketin … ATMnin … esas sayılı dosyası ile konkordato talebinde bulunduğunu, davacının satın almış olduğu konut dahil, … … İstanbul isimli projede yer alan tüm taşınmazlar üzerinde bankaların … İnş AŞ’ne iş yapan taşeron şirketlerin ve başkaca alacaklılar tarafından, onlarca haciz konulduğunu, her ne kadar … … AŞ tarafından sözleşmeye konu taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan 30/03/2017 tarihinden bir buçuk yıl sonra 30/07/2018 tarihinde davacıya fiilen teslim edildiğini, bu tarihten çok önce taşınmaz üzerine ipotekler tesis edildiğinden ve çok sayıda icra takibi başlatılarak haciz konulduğundan, davacının söz konusu taşınmazı takyidatlardan ari şekilde adına tapuda devir ve tescil ettirmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının zarara uğratıldığını, davalılardan … ve …’un davacının zararına sebebiyet veren dava dışı … … AŞ’nin hissedarı ve yönetim kurulu başkan ve üyeleri olduğunu, bu sıfatları gereği şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduklarını, davalılar … ve …’un adı geçen şirketlerin hakim hissedarı olmaları ve 05/06/2018 tarihinde dava dışı … … AŞnin yönetim kurulu başkanı …’ın şirket hisselerini diğer ortak …’un şirketi olan … … İŞ Geliştirme AŞ’ne, alacaklılardan mal kaçırmak gayesiyle muvazaalı bir şekilde devretmiş olmaları nedeniyle tüzel kişilik perdeleri kaldırılmak suretiyle sorumlu olduklarını, davalı …’ın şirketi … Müh İnş’nın dava dışı … … AŞ’nin grup şirketi olup, bu şirketin taşeronluğunu yaptığını, davalı … Müh Ltd ŞTi ile dava dışı … … AŞ’nin aynı adreste faaliyet gösterdiğini, davalı … … İş Geliştirme AŞ’nin … 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1093 esas sayılı dosyası ile konkordato talebinde bulunduğunu beyanla, davacının davalıların hissedarı oldukları dava dışı … … İnş AŞ arasında akdolunan sözleşme kapsamında davacı tarafından dava dışı … … AŞ’ne ödenen 1.000.000,00TL taşınmaz satış bedelinin, taşınmaz için davacı tarafından yapılan 82.318,25TL tutarındaki masrafların, taşınmazın geç teslimi nedeniyle geciken süre içinde taşınmazdan ekonomik fayda elde edememeden kaynaklı 1.000TL zararın sözleşmeye konu taşınmazın fiilen davacıya teslimi ve tapuda devir ve tescili için sözleşmede taahhüt edilen 30/03/2017 tarihinden itibaren TCMB’nin kısa vadeli krediler için uyguladığı en yüksek iskonto faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar … ve … … AŞ vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davalılara husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacının beyan ve kabul ettiği üzere davaya konu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini dava dışı … … Şirketi ile imzalamış olduğunu, davacının bu sözleşmeden kaynaklandığını iddia ettiği alacaklarına ilişkin talebini sözleşmeyi imzaladığı dava dışı şirkete yöneltmesi gerektiğini, davalıların sorumluluğuna gidilebilecek herhangi bir eylemlerinin söz konusu olmadığını, huzurdaki davanın açılabilmesi için ilk şartın somut bir zararın söz konusu olması gerektiğini, davacının gerçekleşmiş somut bir zararı bulunmadığını, davalı ile dava dışı … … arasında organik bağ bulunmadığını, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, davalılardan … … ile davalı şirketin iki ayrı tüzel kişilik olup, ayrı sermayeleri ve yönetim kurulları bulunduğunu, davalı şirket ile diğer davalı … … arasında alacaklıları zarara sokmak amacıyla herhangi bir işlem yapılmasının söz konusu olmadığını beyanla, davaya konu sözleşmenin tarafı olmayan davalılara husumet yöneltilemeyeceğinden huzurdaki davanın davalılar açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, yasal şartları oluşmayan kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … ve … Mühendislik İnş Ltd Şti vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, inşaat mühendisliği kariyeri ile … …’nın projelerinde aktif olarak görev aldığını, … … ‘nın ticari faaliyetlerini devam ettiremeyecek duruma geldiğini, davalının, davacının tam aksine şirketi kurtarmak için elinden gelen bütün çabaları sarf ettiğini ve bireysel emeklilik poliçelerini de iştira yöntemiyle sona erdirip gelen birikim tutarlarını … …’nın borçlarını ödemek için kullandığını, dava dışı … …’nın alacaklıları tarafından açılmış bir konkordato davası bulunduğunu, davacının şirket hisselerinin devrine ilişkin iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalının paylarını davalı … …’a devretmesinin nedeninin davalı … …’ın bankaların nezdinde kredibilitesinin daha yüksek olması ve şirketin bu şekilde borçlarını ödeme imkanına kavuşturulması çabasından kaynaklandığını, dolayısıyla söz konusu hisse devrinin alacaklıları zarara uğratmak amacıyla değil, tam aksine şirketi yaşadığı mali sorunlardan kurtarmak amacıyla yapılan bir işlem olduğunu, davacının iddialarının aksine, … …’nı birçok projeyi tamamlayıp müşterilerine teslim ettiğini, dava dışı … …’nın bankaların kredi kullandırmamasından dolayı likit sıkıntısı yaşadığını ve borçlarını ödemede sıkıntıya düştüğünü, davacının dava dışı … …’ya anılan taşınmazın satış bedeli olarak 1.000.000TL ödediğini belirtse de davacının ödemelere ilişkin sunduğu dekontlarda görüleceği üzere davacının toplam 730.000TL ödemede bulunduğunu, bu nedenle davacının 730.000TL üzerindeki talebinin reddi gerektiğini, ayırca davacının faiz talebinin de fahiş olduğunu, çünkü anılan taşınmaz satışı işleminin tüketici işlemi olduğundan yasal faiz olması gerektiğini beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, taşınmaz satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi, genel kurul kararları, abonelik tesis ücretlerini gösteren belgeler, makbuzlar, ticaret sicil gazeteleri, ticaret sicil kayıtları, tapu kayıtları, dekont, mahkeme dosyaları, borç tasfiyesi ve vefa sözleşmesi, taşınmaz tapu bilgileri celp olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak dosya rapor tanzimi için bilirkişiye gönderilmiş, bilirkişiler Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Tuğba Başot Delibaş, Mali Müşavir Derya Coşkun ve Nitelikli Hesaplama Uzmanı Dr … tarafından tanzim olunan 11/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davalı … şirketince yasal defter ve dayanak belgeler incelemeye ibraz edilmediğinden dava konusu olaylar yönünden davalı … şirketi yasal kayıtları üzerinde bir inceleme yapılamadığını, 30/04/2015 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesinin satıcı … … AŞ, alıcı … olduğu, konut satış bedelinin 1.150.000,00TL olarak belirlendiği, teslimin en geç 30/03/2017 tarihinde anahtar teslim olarak düzenlendiği, … … İŞ Geliştirme Tur Nakliye ve Tic AŞ’nin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 03/06/1998 tarihli nüshasında ilan edildiğini, şirketin tescilli sermayesinin 39.415.000,00TL olup, ortakların sermaye taahhütlerinden dolayı borçları bulunmadığını, şirketin temsil ve ilzamının yönetim kurulu başkanı … tarafından münferiden sağlandığını, davalı … Şirketi yasal defter ve kayıtları incelendiğinde, davalı … şirketinin dava dışı … … Şirketinin %33 oranında iştiraki olduğunu, dava dışı … … ve davalı … Şirketinin Ticaret Odası kayıtları incelendiğinde ise davalılardan …’ın her iki şirketinde ortağı olduğu yine davalı …’un da davalılardan … şirketi ile dava dışı … … Şirketinin hissedarı olduğunu, organik bağın varlığı için iki ayrı tüzel kişilik arasında belli bir ilişkinin bulunması gerektiğini, somut olayda dava dışı … … AŞ ile davalı şirketler … AŞ ve davalı … Müh Şti arasında organik bağ bulunup bulunmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, dava dışı … … Şirketinin 12/06/2018 tarihli ticaret sicil gazetesi incelendiğinde, davalılardan …’ın dava dışı … … Şirketinde bulunan toplam 5.610.000,00TL, 56.100 adet hissesinin 22.100 adete karşılık 2.210.000TLsini 05/06/2018 tarih ve 2018-2 yönetim kurulu kararı ile davalı … şirketine devrettiğini, söz konusu devir işleminin … şirketinin yasal defter kayıtlarında yer almadığını, davalı … şirketinin … … şirketinden 4.153.151,87TL alacaklı olduğunu, davalı … şirketinin … … şirketine 5.440.000TL tutarındaki borç tutarının … … şirketinin 6736 sayılı yasadan faydalanmak suretiyle yasal defterlerinden çıkardığı gerekçesiyle … şirketince gelir kaydı yazıldığını, diğer bir ifadeyle … firmasının … … Firmasına olan borcunu … … aleyhine 5.440.000TL tenzil ettiğini, söz konusu tutarla ilgili olarak … … şirketinde ne şekilde işlem yapıldığı hususunda … … şirketinin yasal defterlerinin dosya kapsamında olmadığından bir tespit yapılamadığını, bu hususta kesin bir değerlendirme yapmak suretiyle her iki firmanın da yasal defterlerinin karşılıklı olarak incelenmesi gerektiğini, dava dışı … … Şirketinin yetkilileri … ve …’un dava dışı şirketten davalı şirketlere mal kaçırma, mal devri, fiktif borçlandırma yada alacaklandırma yapılıp yapılmadığı hususunda yapılan incelemelerde, davalı … şirketinin … … şirketine olan 5.440.000TL tutarındaki borç tutarının … … firması aleyhine yasal defter kayıtlarında sıfırlandığının görüldüğünü, söz konusu işlemin … … Şirketinin kayıtlarında da aynı şekilde yer alması durumunda … şirketinin … … şirketine olan bu borcunun af kapsamında sıfırlanarak … … aleyhine zarara yol açtığı şeklinde değerlendirilebileceğini, söz konusu borcun fiktif olup olmadığı hususunda sadece … şirketinin yasal defter kayıtlarının incelenmesi hasebiyle bir değerlendirme yapılamadığını, yine davalı … şirketinin İstanbul ili … ilçesi … sok adresinde yer alan 3 katlı betonarme bina ve arsa şeklindeki gayrimenkulun dava dışı … … şirketinin … Banka olan borçlarına karşılık 27/06/2018 tarihinde vefa hakkı tapu devrinin söz konusu bankaya yapıldığını, söz konusu işlem sebebiyle … … şirketinin 8.475.544,00TL tutarında borçlandırıldığını, söz konusu binanın değerinin 8.475.544TL olup olmadığı hususunda incelemeye gayrimenkule ait yaptırılmış herhangi bir değer tespiti sunulmamış olup, bu işlem neticesinde dava dışı … … şirketinin zarara uğratılıp uğratılmadığı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılamadığını, davacı ile dava dışı … … Şirketi arasında akdedilen 301/04/2015 tarihli harici taşınmaz satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından yapılan ödeme toplamının 1.000.000,00TL olarak hesaplandığını, davacı tarafından dava dışı … … AŞ’ye ödenen taşınmaz satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi gereği dava tarihindeki karşılığının 2.368.869,18TL olarak hesaplandığını, söz konusu bedelden davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, davacı tarafından yapılan gerekli ve yararlı olduğu ileri sürülen masrafların 82.318,25TL olarak hesaplandığını ve teknik değerlendirme sonucunda kadri maruf olduğunu, davacının ödediği bedeli ve taşınmaza yaptığı masrafları talep etmesinin TBKnun 19.maddesi gereği sözleşmeden dönme beyanı olarak değerlendirilmesi halinde davacının ödediği bedeli ve yaptığı masrafları talep edebileceğini, bu hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, davacı tarafça taşınmazın geç teslimi nedeniyle davalılardan gecikilen süre içinde taşınmazdan ekonomik fayda elde edememesi iddiasıyla zarar talebinde bulunulduğunu, davacının müspet zarar kapsamında olan kira kaybını talep edemeyeceğinin değerlendirildiğini, ancak mahkemece aksi kanaate varılması durumunda ise davacının talep edebileceği ekonomik fayda kaybı bedelinin 110.000,00TL olarak hesaplandığını, davacının fiilen teslimi sonrasında sağladığı ekonomik faydanın bu tutardan tenzili gerektiğini, ancak bu hususun heyetçe tespitinin yapılamadığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiş, itirazlar doğrultusunda tanzim olunan 06/09/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; davalılardan …’ın dava dışı … … Şirketinde bulunan toplam 5.610.000TL 56.100 adet hissesinin 22.100 adet karşılık 2.210.000TLsini davalı … şirketine devrettiğinin tespit edildiğini, ancak davalı … şirketince incelemeye ibraz edilen yasal defterler incelendiğinde ise söz konusu devir işleminin … şirketinin yasal defter kayıtlarında yer almadığının görüldüğünü, söz konusu hisse devir işleminin dava dışı … … şirketinin yasal defterlerinde ise kayıtlı olduğunu, Dava dışı … … AŞ tarafından davalı şirketlere sermaye aktarımı yapılıp yapılmadığı hususunda yapılan incelemede, dava dışı şirketin toplam 6.940.000TL tutarındaki alacağının fiktif alacak olmadığını, dava dışı şirketin davalılar lehine söz konusu alacak tutarlarından vazgeçtiğini, bu hususta takdirin mahkemeye ait olmak üzere dava dışı şirketin bu tutarlar kadar davalılar lehine sermaye aktarımı yaptığı hususunun değerlendirilebileceğini, davalı … şirketinin mal varlıklarının … … borçları nedeniyle haciz işlemine konu olmasının, banka borçlarına ipotek verilmesi ve … şirketinin kefalet yükümlülükleri hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, dava dışı … Şirketinin yetkilileri … ve …’un dava dışı şirketten davalı şirketlere mal kaçırma, mal devri, fiktif borçlandırma yada alacaklandırma yapılıp yapılmadığı hususunda yapılan incelemede, dava dışı … … şirketinin davalılardan olan ancak 6736 Sayılı yasadan faydalanmak suretiyle vazgeçtiği toplam (5.440.000+ 1.500.000=) 6.940.000TL tutarındaki alacağının fiktif alacak olmadığını, dava dışı şirketin davalılar lehine söz konusu alacak tutarlarından vazgeçtiğini, bu hususta takdirin mahkemeye ait olmak üzere dava dışı şirketin bu tutarlar kadar davalılar lehine sermaye aktarımı yaptığı hususunun değerlendirilebileceğini, yine davalı … şirketinin İstanbul ili … ilçesi … sok adresinde yar alan gayrimenkulun dava dışı … … şirketinin … Banka olan borçlarına karşılık 27/06/2018 tarihinde vefa hakkıyla tapu devrinin söz konusu bankaya yapıldığını ve söz konusu işlem sebebiyle … … şirketinin 8.475.544TL tutarında borçlandırıldığını, söz konusu binanın değerinin 8.475.544TL olup olmadığı hususunda davalı tarafça itiraz dilekçesi ekinde söz konusu gayrimenkulun değerinin 17.500TL olduğu yönünde dosyaya 13/07/2018 tarihli değerleme raporu sunulduğunu, davacı ile dava dışı … Ypaı şirketi arasında akdedilen 30/04/2015 tarihli harici taşınmaz satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından yapılan ödeme toplamının 1.000.000,00TL olarak hesaplandığını, davacı tarafından dava dışı … … AŞ’ye ödenen 1.000.000,00TLlik taşınmaz satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi gereği dava tarihindeki karşılığının kök raporda TL mevduat faizi, ABD doları, Altın fiyatları ve ÜFE/TÜFE oranları kullanılmak suretiyle 2.368.869,18TL olarak hesaplandığını, ancak davacı itirazları neticesinde davacının ödediği satış bedelinin TL mevduat faizi, ÜFE/TÜFE altın vee dolar fiyatlarının yanı sıra dava tarihinde ulaştığı alım gücü, enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, maaş artışları ve taşınmazın emsal değerleri dikkate alınarak (8 farklı parametre) dav tarihindeki karşılığının 2.111.952,55TL olarak hesaplandığını, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin ise 2.500.000TL olarak hesaplandığını, yapılan hesaplamaların hangisinin kabul edileceği ve söz konusu bedelden davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususlarının mahkemenin takdirinde olduğunu, davacı tarafından yapılan gerekli ve yararlı olduğu ileri sürülen masrafların kök rapordaki gibi 82.318,25TL olarak hesaplandığını, davacının müspet zarar kapsamında olan kira kaybını talep edemeyeceğinin değerlendirildiğini, ancak mahkemece aksi kanaatte varılması durumunda ise davacının talep edebileceği ekonomik fayda kaybı bedelinin 110.000,00TL olarak hesaplandığını, davacının fiili teslimi sonrasında sağladığı ekonomik faydanın bu tutardan tenzili gerektiğini, ancak bu hususun heyetçe tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir.
Dava, davacının dava dışı şirket ile aralarında akdedilen sözleşme kapsamında uğramış olduğu zararın dava dışı şirketin yetkilileri olan davalılardan ve dava dışı şirket ile organik bağ bulunduğu belirtilen davalı şirketlerden sorumluluklarının tespiti ile alacak ve tazmini davasıdır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların savunmaları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı ile dava dışı … … Gel İnş AŞ arasında akdedilen harici satım sözleşmesi ile satın alınan taşınmazın dava dışı şirket tarafından teslim edilmemesi sebebiyle, söz konusu taşınmaz için ödenen bedelin dava dışı şirket yetkilileri davalılar … ve …’ın şirket yöneticisinin sorumluluğu kapsamında sorumlu olması sebebiyle bunlardan müteselsilen tahsili, yine diğer davalılar … … İş. Gel. Tur. Nak. Ve İnş. San. Tic. A.Ş ile … Müh. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti isimli davalılar ile dava dışı … … Gel. İnş. A.Ş arasındaki organik bağın tespiti ile söz konusu dava dışı şirket tarafından davalı şirketlere mal varlığı aktarımının yapıldığının tespiti ile söz konusu taşınmaz bedelinden bu davalıların da sorumlu olduğunun tespiti ve ödenen satış bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili, yine davacı tarafından söz konusu taşınmaza yapılan 82.318,25 TL tutarındaki faydalı masrafların davalılardan tahsili ve geç teslim sebebiyle taşınmazların ekonomik fayda elde edilememesi sebebiyle oluşan zararın tazmini noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
30/04/2015 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesinin incelenmesinde, satıcı … … AŞ ile davacı … arasında … … İstanbul projesinde 411 ada 2 parsel kayıtlı 12 nolu L tipi konut nitelikli bağımsız bölümün satışı hususunda sözleşmenin imzalandığı, imza tarihinde 50.000,00TL, peşinat 430.000,00TL, 25/01/2016 vade tarihinde 520.000TL, 15/06/2016 vade tarihinde 150.000,00TL olmak üzere toplam 1.150.000,00TL (%1 KDV dahil) olmak üzere ve teslimin en geç 30/03/2017 tarihinde anahtar teslim olarak belirlendiği, mücbir sebep dışında 180 güne kadar olan gecikmelerde ceza ödenmeyeceği, 180 günden sonraki gecikmeler için Alıcı tarafından o üne dek yapılmış ödemeler toplamı üzerinden aylık %0,5 oranında gecikme cezası uygulanacağı düzenlenmiştir.
… Tapu Müdürlüğünden gönderilen tapu kayıtlarının incelenmesinde, İstanbul il … ilçesi Merkez Mah 9620 ada 16 parsel 1.606,52m2 yüzölçümlü arsa ana taşınmaz nitelikli kat irtifakı kurulu Zemin kat 3 nolu bağımsız bölüm, 7.normal kat 72 nolu bağımsız bölüm, 9.normal kat 90 bağımsız bölüm, 3.normal kat 30 bağımsız nolu bölüm nolu daire vasıflı taşınmazların tam hissesinin … … İnş AŞ adına, edinme sebebi kat irtifakı tesisi işlemi ile tescil edildiği, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan bilirkişi raporundaki gayrimenkullerin değerinin 30/12/2018 tarihi itibari ile 2.500.000,00TL olacağı, ilk dönem kira başlangıcı 30/03/2017 + 180 gün= 30/09/2017 tarihi olduğu, davacının beyanı, taşınmazın konumu, alanı, yapılanma şartları, yakın çevresinde emsal olabilecek taşınmaz değerleri ile değerine etki yapabilecek tüm olumlu ve olumsuz faktörler dikkate alındığında, taşınmazların ilk dönem 30/09/2017 tarihi itibari ile kira bedelinin 10.000TL/aylık tutarında olacağı, tespit edilmiştir.
Davalı … Nak ve İnş San ve Tic AŞ’nin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …/5 sicil numarası ile kayıtlı olan şirketin kuruluşunun Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 03/06/1998 tarih ve 4553 sayılı nüshasında ilan edildiğini, şirketin tescilli sermayesinin 39.415.000,00TL olup, ortakların sermaye taahhütlerinden dolayı borçları bulunmadığı, şirketin 30/12/2018 dava tarihi itibariyle ortaklık yapısının; …’un 21.623.575,00TL, …’nun 17.539.175,00TL, Berna …’un 245.000,00TL, …’un 7.150,00TL, Dila Ekin …’un 100,00TL olmak üzere toplam 39.415.000,00TL sermaye tutarı olup, şirketin temsil ve ilzamının şirketin yönetim kurulu başkanı … tarafından münferiden sağlandığı tespit edilmiştir.
Dava dışı … … Gel İnş San ve Tic AŞ ile davalı şirketler … … İş Gel Tur Nak ve İnş San Tic AŞ ve … Müh İnş San Tic Ltd Şti arasında organik bağ bulunup bulunmadığı hususunda yapılan incelemede: Organik bağın varlığı için iki ayrı tüzel kişilik arasında belli bir ilişkinin bulunması gerekir. Bu ilişki bazen iktisadi veya ticari bir bağımlılık, bazen aynı kaderi paylaşma bazen de birlikte hareket olgusu şeklinde karşımıza çıkar. Mesela kurucuların kısmen veya tamamen aynı olması, yahut aralarındaki ticari ilişki bazı hallerde organik bağ için yeterli sayılmaktadır. Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 18/09/1996 tarihli 1996/4034 Esas 1996/4502 Karar sayılı ilamında; “. . .borçlu şirket ve şahıslar ile üçüncü kişi şirketin aralarında organik bağ olduğu, kurucularının kısmen veya tamamen aynı kişilerden oluştuğu ve şirketlerin arasında devir münasebeti bulunduğu anlaşılmaktadır” denilmek suretiyle istihkak iddiasının muvazaalı olduğunu kabul edip alacaklının açtığı davanın kabulü gerektiğine hükmetmiştir.
Yargıtay kararlarına göre, bazı kıstasların varlığı halinde iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu kabul ederek tüzel kişilik perdesinin kaldırılması gerektiğine hükmetmektedir:
1.Borçlu şirkete ait bir kısım belgelerin davalı şirketin işyerinde bulunması,
2.Borçlu şirket ile davalı şirket arasında devir ilişkisinin olması.
3.İki şirketin aynı merkezden idare edilmesi
4.Farklı şirketler kurularak, farklı tüzel kişiliklerin çatısı altında dolandırıcılık yapılması (borçlu şirket adına işlemler yapılması ve fakat bu şirketin içi boşaltılarak başka bir şirket adına mal varlığı edinilmesi),
5.İki şirketin faaliyet alanlarının ve müşteri çevrelerinin aynı olması.
6.İki şirketin çalışanlarının önemli ölçüde aynı olması.
7.Şirket yöneticilerinin aynı olması.
8.Ortaklar arasındaki akrabalık ilişkileri.
9.Borçlu şirket temsilcisi ile davalı şirket temsilcisinin baba oğul olması.
10.Şirketler arasındaki iktisadi bütünlük.
11.Haciz mahaline gidildiğine borçlu şirket temsilcisinin kasada otururken görülmesi.
12.Borçlu şirketin levhasının haciz adresinin girişinde bulunması.
13.Tüzel kişi ile ortakların alanlarının, organizasyon ve mal varlıklarının birbirine karışması.
14.Yetersiz sermaye ve özellikle şirket tüzel kişiliğinin bilinçli olarak üçüncü kişileri zarara uğratması.
15.Şirketler arasında muvazaalı işlemler yapılması, hatta belirli işlemlerin aynı şekilde ve aynı usulde yapılması. Yargıtay kararlarından anlaşıldığı üzere organik bağın varlığının her somut olayda mahkemece araştırılması gerekmektedir. Organik bağın varlığının kabulünde, şirketlerin aynı holdinge bağlı olması, yöneticilerinin veya kurucularının aynı olması, bir borç takibinden kurtulmak için hisselerin devredilmesi, muvazaalı işlemler yapılması, hatta belirli işlemlerin aynı şekilde ve aynı usulde yapılması bile rol oynayabilmektedir.
Somut olayda, davalı … şirketinin dava dışı … … AŞ’nin %33 oranında iştiraki olduğu, dava dışı … … ve davalı … Şirketinin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde ise, davalılardan …’ın her iki şirketin de ortağı olduğu, yine davalı …’un da davalılardan … şirketi ile dava dışı … … şirketinin hissedarı olduğu, Yargıtay kararlarında yukarıda belirtilen kıstaslara dikkate alındığında davalı şirketler ile dava dışı … … AŞ arasında organik bağ bulunduğu, yine Davalılardan …’ın ve …’un dava dışı … … AŞ hissedarı ve yönetim kurulu başkan ve üyesi oldukları, 6102 sayılı TTKnun Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğuna ilişkin 553.maddesinde ” Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” denilmek olup, TTKnun 553.maddesi kapsamında davalılar … ve …’un da şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu oldukları kanaatine varılmıştır.
Davaya konu 30/04/2015 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin kanunda öngörülen şekilde yapılmadığı, buna rağmen davacı alıcının bedeli ödediği, sözleşmeye göre taşınmazın 30/03/2017 tarihinde teslimi gerekirken bunun yapılmadığı, taşınmaz üzerinde birden fazla haciz olduğu için tapuda devir yapılmayarak, 30/07/2018 tarihinde davacıya taşınmazın zilyetliğinin devredildiği, davacının bu kapsamda taşınmaz için bazı harcamalar yaptığı, dava dilekçesindeki taleplerin incelenmesinde, davacının ödemiş olduğu 1.000.000TLnin taşınmazın içine yapılan masrafların ve geç tesliminden kaynaklı kira kaybının talep edildiği, dava konusu olayda sözleşmede yüklenilen edimler gereği davacının taşınmazın hukuki ayıplardan arındırılmış olarak ifasında menfaati olduğu, aynı zamanda teslimde temerrüde de düşüldüğü, davacının ödediği bedeli ve taşınmaza yaptığı masrafları talep etmesinin TBKnun 19.maddesi gereği sözleşmeden dönme beyanı olarak değerlendirilmekle birlikte , bu durumda davacının müspet zarar kapsamında olan kira kaybını talep edemeyeceği anlaşılmıştır
Yargıtay kararlarına göre, haricen satış sözleşmesi ile semeni ödeyip gayrimenkulu teslim alan alıcı, sözleşmenin geçersizliği hasebiyle gayrimenkulu geri vermeye mecbur olup, bir taraf geri verme borcun yerine getirmedikçe diğer tarafı geri verme borcunu yerine getirmeye davet edemeyeceği gibi, alıcı ödediği bedel kendisine geri verilinceye kadar, gayrimenkulu muhafaza edebilir. Böylelikle taraflar karşılıklı ödemezlik defi ileri sürebilecekleri gibi yine satıcı aldığı bedeli alıcıya geri verinceye kadar alıcının gayrimenkulden yararlanmasına rıza göstermiş sayılır. Haricen satımlarda alacaklı gayrimenkule zilyet olmamış, ancak gayrimenkulün bedelini satıcıya ödemiş ise o zaman alıcı, ödemiş olduğu semenin iadesi için satıcıya karşı borç olmayan şeyin ödenmesi sebebiyle dava açabilir.
Buna göre davacı tarafından dava dışı … … AŞ’ye ödenen 1.000.000,00TL taşınmaz satış bedelinin davalıların sorumlu oldukları gözetilerek davalılardan tahsilini talep edebileceği, yine mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan bilirkişi raporuna göre davacı tarafından yapılan gerekli ve yararlı masrafların 82.318,25TL olarak hesaplandığı ve davacının ödediği bedel ve taşınmaza yaptığı masrafları talep etmesinin TBKnun 19.maddesi gereği sözleşmeden dönme beyanı olarak değerlendirilerek, davacının ödediği bedeli ve yaptığı masrafları davalılardan talep edebileceği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile, 1.000.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 82.318,25 TL faydalı masraf bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, davacının müspet zarar kapsamında olan kira kaybını talep edemeyeceği kanaatine varıldığından, bu yönde açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile, 1.000.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2- 82.318,25 TL paydalı masraf bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Kalan kısımlar yönünden davanın REDDİNE,
4-)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 73.933,15TL nispi karar harcından peşin alınan 18.500,37TLden mahsubu ile bakiye 55.432,78TLnin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 70.681,14TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 1.000,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak vekil ile temsil edilen davalılara verilmesine,
7-) Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti, tebligat tezkere giderleri olmak üzere toplam 13.914,50TL yargılama giderinin kabul ve red oranına (%99) göre hesaplanan 13.775,35TLsının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle yatırılan 18.500,37TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davalılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
9-)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2021

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI