Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1169 E. 2020/17 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1169 Esas
KARAR NO : 2020/17

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/07/2010
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, dava konusu 07/12/2004 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı…’ün cismani zarara uğradığını, trafik tespit tutanağına göre sürcüsü tespit edilemeyen … plakaları araç ile … İlçesi istikametinden Kadirli İstikametine seyir halindeyken … istasyonu önünde akaryakıt istasyonuna dönüş yapmak isterken traktörün ön kısmı ile kadirli istikametinde seyreden … plakalı motosikletin sol yan ve ön kısmına çarpması sonucu dava konusu kazanın meydana geldiğini, davacının … plakalı motosiklette yolcu olmasından dolayı kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığını, …plakalı araç sürücüsü olan …’in kazanın ardından olay yerini terk ettiğini, Kozan Asliye Ceza Mahkemesinin… esas sayılı dosyasının 15/02/2006 tarihli bilirkişi raporu ve Ankara Adli Tıp Kurumunun 22/03/2006 tarihli kusur raporuna göre … kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunun belirlendiğini, davacının 03/05/2010 tarihli… Devlet Hastanesinin Özürlü Sağlık Kurulu Raporunda %19 oranında tüm vücut fonksiyon kaybının oluştuğunu, … plakaları aracın karayolları trafik zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunduğunu, bu nedenle zararının tazmini amacıyla …na başvurulduğunu, gelen cevabi yazıda zaman aşımı süresinin geçtiği amacıyla tazminat taleplerinin reddedildiğini, dava zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinde zarar öğrenilmesi ile esas alındğını, davacının maddi zararının 03/05/2010 tarihli … Devlet Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu raporuyla öğrenildiğini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik mali sorumluluk sigortasından doğan 1.000 TL nin temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini, yargılama masrafları ile vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

ISLAH: Davacı vekili vermiş olduğu 29/08/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile, davalarını 12.041,34TL olarak ıslah ettiklerini, davanın kabulü ile temerrüt tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, sigortacılık kanunu ve aynı yasaya dayanılarak çıkarılan …Yönetmeliği uyarınca motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihden başlayarak 2 yıl içinde …na başvurulması gerektiğini, davacının 2 yıllık süreyi geçirdikten sonra iş bu davanın açıldığını, davalının kurum aleyhine açılan davanın 2 ve uzamış ceza zamanaşımı süresi olan 5 yıl içinde açılmadığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davalının kaza tarihi itibariyle geçerli olan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçe limiti olan 40.000 TL ile sorumlu olduğunu, yapılan yargılama neticesinde aleyhe karar verilmesi halinde sosyal güvenlik kurumunun ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminat bedelinden düşülmesini, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 30/12/2014 tarih … esas … karar sayılı karar ile, davacının davasılının ıslah edilmiş hali ile kabulune, 07/12/2004 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu %13 oranında malul kalan davacı …’ün gerçek maddi zararı olan 12.041,34TL destekten yoksun kalma tazminatının 29/06/2010 temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, mahkememiz kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, dosya Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 05/04/2018 tarihli 2015/8607 esas 2018/3879 karar sayılı ilamı ile;
“1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı Menduf Kocatürk vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminat istemine ilişkindir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Ayrıca, ceza davasında şahsi hak talebinde bulunmak şartıyla davaya müdahil olarak katılma halinde de dava zamanaşımı süresinin kesileceği gözardı edilmemelidir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, 16.04.2008 gün 2008/4-326-325, 09.10.2013 gün 2013/4-36-1457 sayılı kararları)
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava 14/07/2010 tarihinde açılmış, davalı Türkiye Sigorta Ve Reasürans Şirketler Birliği …Müdürlüğü vekili, süresinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Davaya konu kaza, 07/12/2004 tarihinde gerçekleşmiştir. Kaza sonucunda davacı yaralanarak, ceza dosyasında davaya müdahil olarak katılmış, ancak şahsi hak talebi saklı tutulmamıştır. Eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK’nın 102/4. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıldır. Buna göre davada, kaza tarihiyle uzamış ceza zamanaşımı süresi de dolmuştur. Hal böyle iken, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ceza zamanaşımının 8 yıl kabul edilip eksik inceleme ile ve yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozularak gelmiş ve mahkememizin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapılmış, taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş, taraf vekilleri dosya içindeki beyanlarını tekrar etmişlerdir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkememizce (bozma öncesi) gerekçeli kararda hatalı değerlendirme yapılarak davanın ceza zamanaşımı süresinde açıldığının belirtildiği, davanın ceza zamanaşımı süresinde açıldığı yönündeki gerekçe hatalı olsa da, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne göre zamanaşımının başlaması için zararın da öğrenilmesi gerektiği, zararın öğrenilmesinin davacının maluliyetini ve maluliyet oranını öğrenmesini de kapsadığı, buna göre davacının maluliyet oranını… Devlet Hastanesinin 03/05/2010 tarihli raporu ile öğrendiği, davanın ise 14/07/2010 tarihinde açıldığı, kaza tarihinin 07/12/2004 olduğu dikkate alındığında davanın 2 ve 10 yıllık süreler içinde ve süresinde açıldığı kanaatine varılarak önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan Adli tıp kurumu raporuna göre davacının geçirmiş olduğu kazadan dolayı %13 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş olduğunun tespit edildiği, iyileşme süresinin ise 9 ay kadar uzayabileceği ve bu süre içerisinde mesleğini icra edemeyeceği, bu nedenle davacının 07/12/2004 kaza tarihinden itibaren 07/09/2005 tarihine kadar geçen 9 ay süre içerisinde geçici iş göremezlik dönemi ve mesleğini icra edemediği süre olarak kabul edilip, anılan 9 aylık geçici iş göremezlik döneminde davacının % 100 malul durumuna göre, maddi zararının tespit edildiği, sürekli iş görememezlik dönemi, geçici işgörememezlik döneminin sona erdiği 07.09.2005 tarihinden itibaren başlayacağından, anılan sürekli işgöremezlik döneminin başladığı tarihten itibaren de % 13 oranındaki maluliyetine göre maddi zararı tespit ve hesaplanmıştır. Ayrıca zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi bulunmayan … plakalı Traktör sürücüsü dava dışı …’in % 75 (6/8) kusurlu olduğu, dava dışı … plakalı Motosiklet sürücüsü …’nin % 25 (2/8) kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve tanzim olunan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacının toplam 14 yıllık maddi zararının 16.055,13 TL , nihai ve gerçek maddi zarar tutarı; 16.055,13 TL x %75 kusur= 12.041,34 TL olarak hesaplandığı dikkate alınmakla, davacının davasının ıslah edilmiş hali ile kabulü ile, 07/12/2004 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu %13 oranında malul kalan davacı Menduf Kocatürk’ün maluliyetten kaynaklı zararı olan 12.041,34TL tazminatın 29/06/2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının ıslah edilmiş hali ile KABULÜ ile 07/12/2004 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu %13 oranında malul kalan davacı …’ ün maluliyetten kaynaklı zararı olan 12.041,34TL tazminatın 29/06/2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 822,54TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan (118,80TL dava açılırken + 37,71TL ıslah ile) 156,51TLnin mahsubu ile bakiye 666,03TLnin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına (Mahkememizin 2015/76 harç nolu 17/04/2015 tarihli müzekkeresi ile tahsil edilmişse, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla),
4-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan peşin harç, ıslah harcı ve yargılama giderleri olan 2.379,91TL ve bozmadan sonra yapılan 159,50TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.539,41TLnin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı

İşbu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Yasası kapsamında imzalanmıştır