Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1166 E. 2020/246 K. 02.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1166
KARAR NO : 2020/246

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2018
KARAR TARİHİ : 02/03/2020

İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı 04/10/2018 tarihli görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilen ve Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından…Şti.nden ticari ilişkisinden doğan 44.688,84 TL alacağının tahsiline yönelik İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra takibinde borçlu …Şti.’nin yanında davacının borçlu olarak gösterildiğini ve takibin kesinleştiğini, buna bağlı olarak davacıya ait ve konut olarak kullandığı … Mah.3979 ada, 6 parsel sayılı taşınmaza haciz uygulandığını, davacının icra dosyasından kendisine kıymet taktiri ve 103 tebliğ gönderildiğinde bu takipten haberdar olduğunu, davacının …Şti’nin ortağı olduğunu, davalının icra takibine konu edilen alacağına kefil olmadığı gibi borçla ilgisinin de bulunmadığını, tüzel kişilik sermaye şirketlerinde pay sahiplerinden bağımsız bir varlık olarak hukuki muamelelerin tarafı olabilmesi ve taraf olduğu muamelelerden sermaye ortaklarından bağımsız olarak sorumlu olduğunu, şirketin taraf olduğu sözleşmelerden ve işlemlerden sermaye ortaklarının değil şirketin tüzel kişiliğinin sorumlu olduğunu, şirketlerin üçüncü kişilere karşı malvarlığı ile sorumlu olduklarını, pay sahiplerinin ise şirketin tüzel kişiliğine karşı sermayeye katıldıkları oranda sorumlu olduklarını, bu durumun şirket pay sahiplerinin sınırlı sorumluluğunu oluşturduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 573. maddesinin 2. fıkrasına göre; “ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.” dolayısıyla, ortakların sorumluluğunun taahhüt ettikleri sermaye payları ile sınırlı olduğunu, ancak bu borcun yalnızca limited ortaklığa karşı olduğunu, söz konusu maddenin, Kanunun şirketin borç ve yükümlülüklerinden sadece malvarlığıyla sorumlu olduğunu düzenleyen “Ortakların Sorumluluğu” başlıklı 602. madde ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, buna göre, “şirket” borç ve yükümlülükleri dolayısıyla yalnızca malvarlığı ile sorumlu olunca, alacaklıların ortakların malvarlığına başvuramayacaklarını, ortakları takip edemeyeceklerini, davacının şirketin borçlarından dolayı şahsen sorumluluğu bulunmadığını, bu şirkete ödenmemiş sermaye borcuda bulunmadığını, alacaklı olduğunu iddia eden alacaklı şirketin davacıdan alacağı olduğunu ispatlaması gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle davacıya ait ve konut olarak kullandığı taşınmazın satışının teminatsız olarak durdurulmasına, davacının davalıya borçlu olmadığının tespit edilmesi ile %20 kötü niyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini
talep ve dava etmiştir.
02/04/2018 tarihli karar ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.

CEVAP: Dava dilekçesi davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ olunmuş, davaya cevap verilmemiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava menfi tespit davasıdır.
İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası getirtilerek incelendiğinde, alacaklının…A.Ş., borçlunun…Şti.olduğu, 30.000 TL asıl alacak olmak üzere toplam 44.688,84 TL üzerinden takip başlatıldığı, şirket yetkilisi …’ün 04/09/2013 tarihli haciz tutanağında 30.000 TL’ye kefil olduğunu beyan ettiği, 30.000 TL’yi ödemeyi kabul ve taahhhüt ettiği, kefalet harcı olarak 284,40 TL’nin vergi dairesine yatırılmak üzere alındığının tutanağa geçirildiği, tutanağın davacı tarafından imzalandığı, icra kefaletine istinaden davacıya 18/09/2013 tarihli ödeme emri gönderildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; İ.İ.K.nun 38. maddesi hükümleri icra kefaletlerinin müteselsil kefalet hükmünde olduğunu ve ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi bulunduğunu düzenlemektedir. Amacı, icra takibine konu edilen ve anında ödenemeyen bir borcun üçüncü kişi (icra kefili) tarafından ödenmesini sağlamaya yöneliktir.
Davacının iddiaları, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, her ne kadar davacı …Şti.nin ortağı olduğundan bahisle İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle borcun ortağı olduğu şirket ile … arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığını, şirketin borçları nedeniyle alacaklıların ortakların malvarlığına başvuramayacaklarından yapılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş isede, ilgili icra dosyası incelendiğinde, alacaklının…A.Ş, borçlunun …Şti. olduğu, İstanbul …İcra Müdürlüğü tarafından gönderilen talimat doğrultusunda İstanbul Anadolu…İcra Müdürlüğünün … Tal.sayısı ile 04/09/2015 tarihinde borçlu şirket adresinde yapılan hacizde tutulan haciz tutanağında borçlu şirket yetkilisi …’ün borçlu adresinde hazır olduğu, haciz miktarı olan 30.000 TL’ye kefil olduğunu, bu miktarı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini beyan ettiği, kefalet harcı olarak kendisinden 284,40 TL alındığı, kefaletin hukuki ve cezai sorumluluklarının kendisine anlatıldığı, anladığını ve kabul ettiğini beyan ettiği, beyanını imzası ile tasdik ettiği, icra kefaletine istinaden davacıya 18/09/2013 tarihli ödeme emri gönderildiği anlaşılmakla sübut bulmayan davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması nedeniyle İİK 72/4 mad.uyarınca davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 763,18 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 708,78 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 6.609,55 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafına verilmesine,
7-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır