Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1076 E. 2021/89 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1076 Esas
KARAR NO:2021/89

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:19/11/2018
KARAR TARİHİ:04/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine …. İcra Müd. … E. Sayılı dosyasıyla kur farkından doğan alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının borcun tamamına itiraz etmesi nedeniyle icra takibinin durdurulduğunu ancak yapılan itirazın haksız ve kötüniyetli olduğundan itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini, davalı şirkete yapılan satışların yabancı para karşılığında yapıldığını ve mal satışına ilişkin faturalar incelendiğinde fiyatlarının da yabancı para cinsinden yazıldığının görülebileceğini, satışların yabancı para karşılığında yapılmasına rağmen sadece yasal zorunluluk nedeniyle faturaların Türk lirası olarak düzenlenmek zorunda kalındığını, taraflar arasında bir sözleşme olmasa bile satışların yabancı para cinsinden yapılmış olmasının başlı başına kur farkının talebi için yeterli bir neden olduğunu, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını, davalı yanın %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, mahkeme masraflarıyla vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde “…yasal zorunluluk nedeniyle faturalar, Türk Lirası olarak düzenlemek zorunda kalınmıştır.” beyanında bulunduğunu ancak oysa ki faturanın tarifinin vergi mevzuatımızda 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yapıldığını ve 229. maddesinde de “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” şeklinde tanımlandığını, davacı tarafın dilekçedeki talepleriyle ticari defterlerinin birbirine tamamen tezat olduğunu ve bu durumun yapılacak bilirkişi incelemesiyle de ortaya çıkabileceğini, davacının 2018 nisan ayından önceki tüm faturalarının Türk Lirası cinsinde olduğunu ve kur farkı talep etmeye hakkı olmadığını, davacının düzenleyerek müvekkile göndermiş olduğu kur farkı faturalarının hangi faturadan hangi tarih ve hangi alışverişten kaynaklandığı belli olmadığını, davacının 2016 ve 2017 yıllarında kur farkı faturalarının kabul edildiğini belirtilmişse de bu durum hakkında usulsüz kur farkı fatura bedellerinin iadesi hususunda ayrıca dava açılacağını, yazılı anlaşmaya dayalı olmayan ve yine dövizli faturalara dayanmadığı gibi hangi kur ve hangi alacak kalemine ilişkin olduğu belli olmayan davanın reddini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; davacı tarafından muhtelif tarihlerde davalıya kesilen bir takım kur farkı ve ürünlere ait faturalar, muhtemel ödemelere ilişkin çek ve havale dekontu fotokopileri, …. İcra Müd.’nün … E. Sayılı dosyası Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, mali müşavir bilirkişi …’a tevdii edilen dosyada tanzim olunan 03/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ve davalı tarafından ibraz edilen 2018 yılına ait yevmiye kebir ve envanter defterlerinin incelendiğini defterlerin açılış – kapanış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığını ve HMK. 222 maddesi çerçevesinde davacı lehine delil teşkil edebileceğini, davacının yevmiye defteri kayıtlarının incelenmesi sonucu davacı tarafın 22/10/2018 takip tarihi itibariyle davalıdan 135.205,72-TL alacağı olduğunun görüldüğünü, davalının yevmiye defteri kayıtlarının incelenmesi sonucu ise 22/10/2018 takip tarihi itibariyle davalı taraftan 2,29-TL alacak kaydettiğinin görüldüğünü, tarafların tuttuğu ticari defterlere göre davacının davalıdan yapmış olduğu tahsilat ve davalı tarafa ait iade faturaları tutarı ile davalı tarafından yapılmış ödemeler ve kesilen fatura tutarlarının her iki taraf içinde aynı olduğu, davacının davalıdan yaptığı tahsilatları TL cinsi üzerinden işlediği ve tahsilatların hangi Euro fatura alacağı veya USD. fatura alacağına ilişkin ödeme olduğunun anlaşılamadığını, davacı ve davalı tarafından kendisine ibraz edilen fatura ve ödemeleri gösterir excel dökümanın incelendiğini, davacı tarafın incelenen ticari defter kayıtlarına göre; davacının 2017 yılından devreden 18.202,33-TL alacağının olduğunu 2018 yılında 112 adet toplam 825.622,74-TL bedelli mal / satış faturası düzenlendiğini, 2018 yılında davacı tarafın 31/03/2018 tarihli 2 adet 25.964,47-TL bedelli – 30/06/2018 tarihli 2 adet 56.395,83-TL bedelli – 29/09/2018 tarihli 2 adet 135.198,23-TL bedelli ve 217/558,53-TL bedelli kur farkı faturaları düzenlediğini ve bunları ticari defterine işlediğini, davacının davalıdan 18.202,33-TL (2017 yılı devreden alacak) + 825.622,74-TL (mal satış faturası) + 217.558,53-TL (kur farkı faturası) = 1.061.383,60-TL alacağı oluştuğunu, bu alacağın 926.177,88-TL’sini tahsil ettiğini ve alacaktan düştüğünü, bakiye 135.205,72-TL alacağının kaldığını, davalı tarafın incelenen ticari defter kayıtlarına göre; davalının 2017 yılından devreden 18.192,56-TL alacağının olduğunu 2018 yılında 112 adet toplam 825.622,73-TL bedelli mal / alış faturası aldığını, 2018 yılında 2,29-TL borç kaydı işlediğini, 2018 yılında davalı tarafın 31/03/2018 tarihli 2 adet 25.964,47-TL bedelli – 30/06/2018 tarihli 2 adet 56.395,83-TL bedelli olan toplam 82.360,30-TL davacı tarafından düzenlenen kur farkı faturasını ticari defterine işlediğini, davalı tarafın davacı tarafa 18.192,56-TL, 2017 yılı devreden borç + 825.625,02-TL (mal alış faturası) + 82.360,30-TL (kur farkı faturası) = 926.177,88-TL borcunun oluştuğunu, davalı tarafından davacıya 926.177,88-TL ödeme yapıldığını ve davacı tarafa olan borçtan düşülmesi sonucu 0 borç – alacak bakiyesinin olmadığının görüldüğünü, tarafların ticari defterlerindeki uyuşmazlığın 2017 yılı devreden borç – alacak bakiye farkının 7,49-TL – 29/09/2018 tarihli 055909 sıra numaralı “kur farkı USD kur” açıklamalı 33.034,63-TL bedelli ve yine 29/09/2018 tarihli 055908 sıra numaralı “kur farkı EURO kur” açıklamalı 102.163,60-TL bedelli iki adet toplam 135.198,23-TL bedelli faturalardan kaynaklandığını, düzenlenen dövizli faturaların bedelinin ister döviz cinsinden ister TL. cinsi üzerinden ödensin ödeme tarihiyle fatura düzenleme tarihi arasındaki kur değişiminden kaynaklanan kur farkının faturaya konu edilmesi gerektiğini, davacı tarafın davalı taraf adına 30/06/2018 tarihli 17.049,58-TL bedelli ve yine aynı tarihli 39.346,25-TL bedelli kur farkı faturası kestiğini ve her iki tarafın bu faturaları ticari defterine işlediğini, davacının davalıdan vade tarihi 30/06/2018 tarihine kadar olan çekleri alıp defterine işlediğini ancak vadesi gelmediği için tahsil edilemeyen çekler için 30/06/2018 tarihinin değerleme kuru ile sabitlendiğini, davalı tarafından önceki kur farkı faturalarının ödenmiş olması sebebiyle taraflar arasındaki ticari ilişki ve borç alacak ilişkisinin döviz üzerinden yapıldığının değerlendirildiğini, dosyada davalı tarafından yapılan ödemenin hangi borç için yapıldığını gösterir bir belge bulunmadığı ancak davacı tarafından kendisine verilen excel tablo ile tahsil edilen paranın hangi tür alacağa ilişkin olduğunun bildirildiğini, bu nedenle kur farkı hesaplaması yapılırken davacının hangi tahsilatı hangi döviz cinsi alacağına karşılık kabul etti ise ona göre hesaplama yapıldığını, davacı tarafından geçici vergi dönemlerinde davalıdan almış olduğu ancak henüz vadesi gelmeyen çeklere ilişkin kur farkının da hesaplandığını ve faturalandırıldığını bu nedenle 30/09/2018 tarihli kur farkı faturasında işbu çeklerin de yer aldığını, 30/06/2018 tarihi itibariyle kur farkı alacağı faturalandırıldığı için bu tarihten sonra vadesi gelen ve fiilen tahsil edilen alacaklar için 30/06/2018 tarihi itibariyle ödeme tarihi arasında kur farkını hesaplamak gerektiğini, davacı tarafın 30/09/2018 fatura tarihi itibariyle tahsil etmiş olduğu USD. Alacaklar için 30/06/2018 tahsil tarihi arasında doğan kur farkı alacağının 23.326,46-TL yine 30/09/2018 fatura tarihi itibariyle tahsil etmiş olduğu Euro cinsi alacaklar için 30/06/2018 tahsil tarihi arasında doğan kur farkı için alacağının 16.542,88-TL olmak üzere toplam 39.869,34-TL davalı taraftan kur farkı alacağının olduğunu, tarafların %20 tazminat talebinin Mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(3)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilerek 02/01/2020 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; taraflar arasındaki kur farkı hesaplanmasında önceki yıllarda ve 2018 yılında kur farkı faturasına ilişkin uygulamada davalı taraftan çek alış tarihleri ile hem vadesi gelmiş tahsil edilmiş çek bedelleri için kur farkının hesaplandığını hem de kar farkının fatura tarihinde vadesi gelmemiş çekler için kur farkı hesaplandığını, davacı tarafın davalı tarafa 2018 yılında 31/03/2018 tarihinde iki adet fatura ile 25.964,47-TL ve 30/06/2018 tarihinde iki adet fatura ile 56.395,83-TL olmak üzere toplam 82.360,83-TL bedelli kur farkı faturası düzenlendiğini ve tarafların ticari defterlerine işlediğini, Mahkemenin taraflar arasında süre gelen uygulama dahilinde kur farkı faturası düzenlenmesi kanaatine ulaşır ise davacının davalıdan 30/09/2018 tarihi itibariyle 39.869,34-TL kur farkı alacağının olduğunu, Mahkemenin taraflar arasında kur farkı faturasının Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilen özelgeler kapsamında kur farkı faturası düzenlemesi gerektiği yönünde kanaate ulaşır ise davacının davalıdan 2018 yılında toplam 8.883,43-TL kur farkının oluştuğunu, davacı tarafın davalı adına 30/06/2018 – 30/09/2018 tarihleri arasında 8.691,32-TL kur farkı faturası kesmesi gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinden kaynaklanan kur farkı alacağı istemine ilişkindir.
Tarafların tacir olduğu davacı tarafından delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 maddeleri uyarınca ticari defter ve belgeler nezdinde mali yönden bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesi ile davacı ve davalının usulüne uygun olarak tutulan HMK 222. Maddesi uyarınca delil vasfına haiz ticari kayıtlarını sunduğu, taraflar tarafından sunulan ticari defter ve kayıtların incelenmesi sonucunda düzenlenen 03/10/2019 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlerden; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2018 yılının öncesine dayandığı, davacı tarafından 2017 ve 2018 yıllarında kur farkı faturası kesildiği, 31/03/2018 ve 30/06/2018 tarihli kur farkı faturalarının davalının ticari defterlerine işlendiği, yine 30/06/2018 tarih … sıra numaralı kur farkı USD açıklamalı 17.049,58 TL bedelli ve 30/06/2018 tarih 054229 sıra numaralı kur farkı EURO açıklamalı 39.346,25 TL bedelli kur farkı faturaların her iki tarafın ticari defterlerine işlendiği, vade tarihi 30/06/2018 tarihine kadar olan çeklerin davalıya fatura edildiğini, davacının defterlerinde davalıdan 135.205,72 TL alacaklı olduğu, davalının kayıtlarında ise borç-alacak bakiyesinin bulunmadığı, aradaki farklılığın 29/09/2018 tarih 055909 sıra numaralı kur farkı USD açıklamalı 33.034,63 TL bedelli ve 29/09/2018 tarih 055908 sıra numaralı kur farkı EURO açıklamalı 102.0163,60 TL bedelli 2 adet toplam 135.198,23 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, davalıdan alınmış ancak davalıdan alınmış henüz vadesi gelmemiş olan vade tarihi 30/09/2018 tarihinden sonra kur farkı oluşacak çeklerin de fatura edildiğini belirtmiş olduğu bu nedenle davacı tarafın 30/09/2018 fatura tarihi itibariyle tahsil etmiş olduğu USD alacakları için 30/06/2018 – tahsil tarihi arasında kur farkı alacağı 23.326,46-TL olarak, EURO alacağı için aynı tarihler arasında 16.542,88 TL olarak hesaplama yapılarak toplam 39.869,34 TL kur farkı alacağı hesaplanmıştır.
Tarafların tacir olduğu aralarında ticari ilişki olduğu dosya kapsamında sabit olup, uyuşmazlık ise ticari ilişkide faturalandırılan kur farkı alacağı istemine ilişkindir. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir. Dosyamızda taraflar arasında kur farkı alacağını öngören sözleşmeye rastlanmasa da dosya içerisindeki faturaların incelenmesinde malların TL karşılığı fatura edildiği ve döviz kuruyla birlikte fatura bedelinin döviz cinsinden karşılığının da gösterildiği ayrıca davalının ticari kayıtlarından da eskiden beri kur farkı ödendiğinden ticari teamülün de oluştuğu, taraflar arasındaki ticari alacak borç ilişkisinin döviz üzerinden yapıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar çeklerle yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceği yönünde, yerleşik uygulama bulunsa da somut olayda faturalarda döviz karşılığı gösterilmesi, taraflar arasında 2018 yılından beri ticari ilişki bulunduğu döviz karşılığı fatura düzenlendiği ve ödemelerin çekle yapıldığı, kur farkının davalı tarafından ödendiği ve ticari defter kayıtlarına bu ödemelerin işlendiği ticari teamülün de bulunduğu dikkate alınarak, davacı davalıdan kur farkı alacağını talep edebileceği ve kur farkı alacağından dolayı davalının sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu olayda kur farkı faturalarının vade tarihi 30/06/2018 tarihine kadar olan çekler, davalıdan alınarak fatura edildiği, davacının vade tarihi 30/06/2018 tarihinden sonra davalıdan alınan ancak vade tarihi gelmeyen bu sebeple tahsil edilmeyen çeklerin 30/09/2018 tarihinden sonra fiilen tahsil edeceği alacakları için de kur farkı düzenlendiğinden tarafların kayıtlarında farklılık oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf vadesi gelmeyen çeklerde üzerinde yazılı keşide tarihine göre kur farkı talebinin hesaplanması yoluyla itirazlarda bulunmuş olmakla; her ne kadar çek bir ödeme vasıtası olsa da, ibrazında tahsil imkanı bulunduğu, eldeki davadaki çeklerde vade düzenlendiği ve vade günü bankaya ibraz edilip ödeneceği bu nedenle çeklerin fiili ödeme tarihinin dikkate alınması gerektiği, davacının 30/09/2018 tarihinden sonra fiilen tahsil ettiği alacakları için tahsil tarihine göre ayrıca faturalandırılıp talep etmesi gerektiği, vadesi gelmeyen çekte kur farkının oluşup oluşmadığının anlaşılamadığı (dövizin artabileceği veya azalabileceği), davacının vade tarihi gelmeden faturalandırma yaptığı anlaşılmakla 30/09/2018 tarihinden sonra kur farkı alacağı için hesaplama yapılmamış ve erken kesilen kur farkı faturaları bakımından alacağının olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan TBK 101. Maddesi uyarınca; “Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme kendisi tarafından derhal itiraz olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. ” hükmü mevcuttur. Dosyada davalı tarafından yapmış olduğu ödemeyi hangi borç için yaptığını gösteren herhangi bir bilgi belge de sunmadığı anlaşılmakla davalı hangi faturaya karşılık ödeme yaptığı belirtilmemiş olduğundan bu ödemelerin vadesi gelmemiş davacıya verilen çekten kaynaklı ödeme yapıldığının kabulü mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Belirtilen bu sebeplerle vadesi gelmemiş olan alacak için kur farkı alacağı talebi mahkememizce kabul görmemiş ise de; vadesi gelmiş ve kur farkı alacağı için fatura düzenlenmiş olan ve bilirkişi tarafından sunulan hükme esas alınan 03/10/2019 tarihli rapordaki 3.4.1 tablo ve 3.4.2 tabloda usulüne göre hesaplama yapılarak davacının 30/09/2018 fatura tarihi itibariyle USD ve EURO alacakları için 30/06/2018 ile tahsil tarihi arasında toplam 39.869,34 TL kur farkı alacağının olduğu, bu alacağın ticari defterinde de kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Yapılan yargılama neticesinde davacının davalıdan 39.869,34 TL tutarında kur farkı alacağı olduğu ve bunu davalıdan tahsilini talep edebileceği, davacı tarafından davalı aleyhine kur farkı alacağının 135.205,72 TL üzerinden tahsiline yönelik başlatılan icra takibinde davalının itirazının kısmen haksız olduğu kanaatine varılarak, davacının 135.205,72 TL icra takibi yapmış olduğu dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile, davalının …. İcra Müd.’nün … E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazlarının kısmen iptali ile, takibin 39.869,34-TL asıl alacak üzerinden devamına, ayrıca alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşılmakla, İİK 67/2 maddesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatiyle kabul edilen alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı tarafından kötüniyet tazminatı talebi de bulunmadığı dikkate alınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiş ve hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; Davalının …. İcra Müd.’nün … E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazlarının KISMEN İPTALİ ile, takibin 39.869,34-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren alacak tamamen ödeninceye kadar %19,50 oranında ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
(2)İİK.’nun 67/2. Maddesi uyarınca alacak tutarının %20’si oranında (7.973,86-TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
(3)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 2.723,47 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.632,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.090,52 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
(4)Davacı tarafından yatırılan 1.632,95 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
(5)Davacı tarafından yapılan; 35,90 TL başvuru harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 102,50 TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 888,40 TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 261,97 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
(6)Davalı tarafından yapılan 31,00 TL tebligat giderinin davanın kabul ve reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 21,85 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
(7)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 5.980,40 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
(8)Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 13.006,96 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
(10)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/02/2021

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.