Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/10 E. 2019/94 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/10 Esas
KARAR NO : 2019/94
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ: 04/01/2018
KARAR TARİHİ: 06/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalılara ait işyerinde 2005 yılından itibaren sigortalı şoför olarak çalıştığını ve 2007-2008 yıllarında davalılardan …’ın sahibi oludğu … Otomobil ünvanlı galeride aynı şekilde sigortalı olarak çalışmaya devam ettiğini, davalıların 2008 yılından sonra yaşamış oldukları ticari kriz nedeni ile işlerinin bozulduğunu, galirin motor işine devamı noktasında her iki davalının muvazaalı olarak davacı adına Avanstaj Motorlu Araçlar ünvanlı … adresine işyeri açtıklarını, bu işyerinin 2011 yılında açıldığını, işin pazarlama, ticaret ve muhasebe işlerinin bizzat davalılar tarafından yönetildiğini, işyerine ait faturaların da davalılar tarafından kesildiğini ve tahsil edildiğini, işyerinin faaliyete geçmeden önce davacının 2009 yılında emekli olduğunu, ancak emekli olduktan sonra da davalıların şoförülü olarak çalışmasına devam ettiğini, davalılar tarafından kandırılan davacının… Vergi Dairesi ve …Vergi Müdürlüğü’nden gelen ceza ve ihbarlarına muhatap olunca durumu davalılara bildirdiğini, davalıların davacıya karşı endişe etmemesi konusunda beyanda bulunmasına rağmen işin kötüye gitmesi üzerine davacı tarafından vergi kaydının kapatıldığını, davacının yanında çalıştığı davalıların krize girmesi üzerine davalılar tarafından adına … ünvanlı şahıs şirketi kurduklarını, bu şirketin tüm işlemlerinin ve ticaretinin davalılar tarafından yapıldığını, bu nedenle şirketin esas sahiplerinin davalılar olduğunu, anılan nedenlerle davalıların davacı adına kurdukları şahıs şirketinin tüm işlerini ve ticaretini davalıların yaptığının ve şirketin gerçek sahiplerinin eşit paya sahip olarak davalılara ait olduğunun tespitine karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği … isimli adi şirket ile davalılar arasında herhangi bir maddi ve hukuki bağ bulunmadığını, söz konusu şirketin kuruluş ve faaliyeti ile faaliyetinin devamında davalıların ne doğrudan doğruya kendilerinin ne de kendi ad ve hesaplarına dvacı taraf ile hukuki bir bağ içinde bulunmadıklarını, şirketin sadece davacının inisiyatifi ile kurulduğunu ve faaliyet gösterdiğini, anılan nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacı … adına kayıtlı olan … ünvanlı şahıs şirketinin gerçekte davalılara ait olduğunun tespitine ilişkindir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu 39.maddesi ile “yanılma veya aldatma sebebiyle yada korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği yada korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.” hükmü mevcuttur.
Davacı sicilde kendi adına şahıs şirketi olarak kayıtlı olan (gerçek kişi) … ünvanlı isimli işyerinin gerçekte davalılara ait olduğu, söz konusu işyerinin 2011 yılında açıldığı, işin fiilen davalılar tarafından yapıldığı ve pazarlama ile muhasebe işlemlerinin davalılar tarafından gerçekleştirildiği, davacının davalılar tarafından kandırıldığını,… Vergi Dairesi Nakil Vasıtaları Dairesinden gelen vergi cezası sonucunda davacının kandırıldığını anladığını, ancak davalıların endişe etmemesini söylemesi üzerine herhangi bir işlem yapmadığını, daha sonra işin kötüye gitmesi üzerine davacının vergi kaydını kapattığını belirtmiştir. Davacının temel iddiası davalıların kandırma ve hileli davranışları sonucu davalılar adına açılması gereken işyerinin davacı adına açıldığına yöneliktir. Söz konusu işyeri 2011 yılında açılmış ve … Vergi Dairesi’nin 02/10/2018 tarihli yazı cevabından anlaşılacağı üzere 31/12/2013 tarihinde vergi kaydı sona erdirilmiştir. Gerek bizzat davasının dava dilekçesindeki ikrarı, gerekse … Vergi Dairesi’nin cevabi yazıları dikkate alındığında davacı tarafça açılan işletme 31/12/2013 tarihinde ticari faaliyetine son vermiş bulunmaktadır. Dolayısıyla bir an için davacı tarafın hile iddiası kabul dahi edilse BK 39.maddesi uyarınca yanılma ve aldatma sebebi ile bir sözleşme yapan taraf, yanılma yada aldatmanın ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmezse sözleşmeyi onamış sayılır hükmü mevcuttur. Davacı tacirdir. Yapmış olduğu sözleşmenin sonuç ve gereklerini bilebilecek konumdadır. Davacı kendi rızasıyla sicile kaydolmuş, işletme açmış, çalıştırmış ve 31/12/2013 tarihi itibariyle de işletmeyi kapatmıştır. Bir an için davalıların aldatma eylemi sabit görülse dahi davacının bu aldatma eylemini Vergi Cezalarının geldiği 2013 yılında yada en geç Vergi Cezalarının gelmesi sebebi ile işletmeyi kapattığı 31/12/2013 tarihinde öğrenmiş durumdadır. Dolayısıyla davacı en geç bu tarihte aldatıldığını öğrenmiş bulunmaktadır. 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davacının aldatıldığını ileri sürerek davalılar ile aralarında ticari işletmenin kendi adına işletilmesi noktasındaki sözleşmeyi feshettiğini bildirmesi ve dava açması gerekmektedir. Oysa davacı kendisi tarafından sicil kaydı sona erdirildikten 4 yıl sonra söz konusu davayı açmıştır. Bu nedenle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmaması sebebi ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan 14,00 TL tebligat masrafının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”