Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/978 E. 2019/437 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/559
KARAR NO : 2019/432

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/05/2016
KARAR TARİHİ: 23/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2004 yılından beri inşaat sektöründe yer aldığını ve “…” projesinin de bunlardan biri olduğunu, davalı ile işbu projede yer alan …numaralı ofis nitelikli taşınmazın satışı için görüşmeler devam ederken taraflar arasındaki ön protokol niteliğindeki protokolün 31/03/2015 tarihinde müvekkili tarafından imzalı fakat davalı tarafından imzalı herhangi bir protokol kabul veya onayın müvekkiline gönderilmediğini, davalı şirketçe söz konusu protokol öncesinde davalı şirketin taşınmazın satışını mali kayıtlarına 2014 yılında aktarmak istemesi sebebiyle müvekkili tarafından … irsaliye numaralı 28/10/2014 tarihli net 410.000,00-TL’nin %18 KDV’si 73.800,00-TL olmak üzere toplam 483.800,00-TL bedelli fatura tanzim edilerek davalıya teslim edilmesine rağmen aradan geçen süre zarfında davalı tarafından taşınmaz bedelinin kendilerine ödenmediğini, bu hususta kendilerine Beyoğlu 48. Noterliğinin 13/04/2015 tarihli 59529 yevmiye no’lu ihtarnamenin tebliğine rağmen sonuç alınamaması üzerine İstanbul … İcra Müd. …E. Sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını beyanla itirazın iptaline vaki huzurdaki davayı ikame etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketi davacıya herhangi bir borcu olmadığı gibi tam tersine davacı kendi üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini ve halen dahi müvekkiline satışını yaptığı gayrimenkulu teslim etmediğini, söz konusu taşınmazın satışı için tapu işlemlerine başlandığı ve müvekkili adına tapu harçlarının yatırıldığı ancak tapuda imza öncesinde tapu kaydı kontrol edildiğinde 32,55 m2 olduğunun görüldüğünü, oysa taraflar arasında imzalanan 31/03/2015 tarihli sözleşmede satışa konu bölümün brüt 72,85 m2 net m2’sinin ise 50,24 olduğunun yazıldığını, davacının daha erken bir tarihte KDV ödemesinin müvekkiliyle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; İstanbul …İcra Müd. … E. Sayılı dosyası, davalı vekilinin 15/05/2019 tarihli dilekçesi ekinde arabuluculuk başvuru formu, …Tapu Müdürlüğünün 02/02/2017 tarihli müzekkere cevabı, davalı vekilinin delil listesi ekinde 483.000,00-TL bedelli çek fotokopisi – 31/03/2015 tarihli “Nef 11 protokol” başlıklı protokol ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşme Kapağı, …Noterliğinin 16/04/2015 tarihli ihtarnamesine verilen cevaplar, dava dilekçesi ekinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşme Kapağı – Form BS – …Noterliğinin 13/04/2015 tarihli ihtarı Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, bilirkişiler… ve …’ye tevdii edilen dosyada tanzim olunan 06/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 26/04/2014 tarih 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği” “yersiz ödenen KDV’nin iadesi” prosedürü sonucunda gerekli düzenlemenin yapılması halinde davanın konusuz kalacağını, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin kararı gereği davalının davacıya ödediği 10.334,00-TL’nin haksız iktisap kurallarına göre iadesine karar verilip verilmeyeceği konusunun değerlendirilmesi gerektiğini, davacının düzeltme talebiyle ilgili ihtarname keşide ederek iade faturası düzenlenmesini talep ettiği ve davalıda cevabı ihtarnameyle davacı talebine olumlu cevap vermediğinden dava ikamesine neden olduğunu, tarafların idari yolla düzeltme konusunda anlaşamadıkları takdirde davalının yersiz olarak alınan KDV’nin idari yoldan hata düzeltme iade konusunda iradesini beyan etmemiş olması nedeniyle takibin 73.800,00-TL üzerinden iptalini, davacının 13/04/2015 tarihli ihtarnamesi iade faturası kesilmesine ilişkin olup alacağın ödenmesiyle ilgili olmadığından faizin takip tarihi olan 26/11/2015 tarihinden itibaren işletilmeye başlatılmasını, davalının vermiş olduğu 10.334,00-TL’nin geri verilmesini isteyebileceği konusunun Mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş belirtmiştir.
(3)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilerek 03/12/2018 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; davacı ve davalı taraf defter kayıt ve belgelerine göre davalı tarafın davacı adına 20/06/2018 tarihli 26647 sıra numaralı iade faturası düzenlediği ve her iki tarafında ilgili beyanname ve bildirgelerle GİB.’na bildirimde bulunulduğu görüldüğünden dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olayın idari yolla çözülmüş sayıldığını, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu faturanın ait olduğu ilgili dönem KDV beyannamesiyle GİB. Adına davalı taraftan 73.800,00-TL KDAV aldığını, davalı ise davacıya işbu KDV’yi ödediğini bildirdiğini, davalının davacı adına 20/06/2018 tarihli 26647 sıra numarasıyla iade faturası düzenlediğini, böylelikle her iki tarafta 73.800,00-TL KDV tutarı açısından hem hesaplanan KDV hem de indirilecek KDV olarak bildirimde bulunmaları nedeniyle davacı tarafın işbu faturanın kesilmesiyle mali yönden etkilenmediğini, taraflar arasındaki taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin Yargıtay 13. H.D.’nin 26/06/2008 tarihli 2008/3543 – 8902 sayılı kararına göre davalının ödediği 10.334,00-TL’nin davalıya ödenmesi konusuyla 13/04/2015 tarihli ihtarnameye rağmen davalının iade faturası kesmeyerek icra takibine ve davaya sebebiyet verdiği yönünde görüş ve beyan bildirmiştir.

(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali davasıdır.
Uyuşmazlık konusu olan husus; daire satış anlaşması kapsamında kesilen faturanın, satış işleminin gerçekleşmemesi neticesinde davacı tarafça vergi dairesine ödenen KDV bedelinin davalıdan tahsili talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yapılan mali incelemeyle inşaat sektöründe faal olan davacı firmanın “…” projesi dahilinde 21 no’lu bağımsız bölümün satışına yönelik ön anlaşma ile davalı adına tanzim etmiş olduğu 28/10/2014 tarihli 410.000,00 TL bedelli faturanın “davalı tarafın ticari defterlerinde” işlenmiş olduğu keza davalının banka aracılığıyla davacı hesabına 10.334 TL gönderdiği anlaşılmaktadır. Satış vaadi sözleşmesinin geçerli ya da geçersiz oluşu davamızı esasen doğrudan ilgilendirmemektedir. Somut olayda davacının fazladan ödediği KDV’nin sebepsiz zenginleşme hükümlerince tahsil istemi tartışılmalıdır. Davalının takip konusu faturadaki temel ilişki nazarında satış bedeline ilişkin olarak düzenlenen faturaya süresi dahilinde geçerli nitelikte itirazı bulunmamaktadır. Bu minvalde davalı tarafça farklı daire satışı yapılacağına yönelik öne sürülen esasa dair itiraza itibar edilmemiştir. Alt ilişki nazarında davalı KDV indiriminden faydalanmışken davacı satış işleminin gerçekleşmemesi nedeniyle fazladan KDV ödemesi yapmak durumunda kalmıştır. O halde davacıyı icra takibi yapmaya iten sebebin haklı olduğunun kabulü gerekecektir.
Bunun yanında dava esnasında davalı tarafından iade faturası düzenlenerek davacı tarafından yersiz ödenen KDV asıl alacak bedeline yönelik uyuşmazlık idari yolla çözülmüştür. Bu yönüyle uyuşmazlığın esası ortadan kalkmıştır. Ancak davacıyı takip başlatmaya iten sebebin haklı olduğunun kabulüyle sair alacak ve inkar tazminatı istemlerinin karşılanması gerekecektir. Davacı tarafça takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunulmuş ise de davalı adına tanzim edilen ihtarnamede davalının KDV yükü altında olduğu beyan edilmekle birlikte davacı tarafça vergi dairesine bir ödeme yapıldığından bahsedilmediği görülmektedir. İhtarnamede ödeme yapılığına dair bir ödeme belgesinin bulunmadığı görülmekle vergi dairesi nezdinde gerçekleşen ödeme ile davalı yönünden TBK 117. maddesi hükmünce temerrüt şartlarının oluşmadığı takdir edilmiş ve takip öncesi işleyen faiz istemi yerinde görülmemiştir.
Öte yandan alacak miktarı likit ve bellidir. Davalı faturayı kendi ticari defterlerine işlemiş olmakla fatura bedeli ve KDV miktarından haberdardır. Bu haliyle miktar hesabına dair inceleme yapılmasına gerek ve yer olmadığından alacağın belirli olduğunun kabulü gerekecektir. Davacının icra inkar tazminat istemi bu gerekçeyle yerinde görülmüş ve neticeden davanın kısmen kabulü kısmen reddine yönelik aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

(IV) HÜKÜM SONUCU :
(1)Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
Davalının İstanbul …. İcra Müd. … E. Sayılı dosyasına vaki itirazının asıl alacak bedeli olan 73.800,00-TL üzerinden işbu bedele yönelik olarak uyuşmazlık idari yolla çözüldüğünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
(2)Takip öncesi işlemiş faiz talebinin temerrüt olgusu sabit görülmediğinden reddine,
(3)Konusuz kalan asıl alacak bedeli üzerinden alacak likit ve belirlenebilir olduğundan 14.760,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
(4)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 5.041,27 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 949,53 TL + 393,10 TL icra veznesine yatmak üzere toplam 1.342,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.698,64 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
(5)Davacı tarafından yapılan;949,53 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti, 93,00 TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 2.676,03 TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 2.511,99 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
(6)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 8.468,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
(7) Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen miktar itibariyle AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
(8)Davalı tarafından yapılan; 22,00 TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 22,00 TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1,34 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
(9)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip

Hakim …

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”