Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/976 E. 2023/498 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/976
KARAR NO:2023/498

BİRLEŞEN … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN … ESAS, … KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/06/2022
KARAR TARİHİ:05/07/2023

Davacılardan … tarafından davalılar aleyhine açılan davanın mahkememiz 08/11/2017 tarih, … sayılı ara kararı ile tefrikine karar verilmekle tefrik edilen ve mahkememizin yukarıda yazılı esas sırasına kayıt edilmiş olan asıl dava ve işbu dava dosyası ile birleşen Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davalarının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların 2008 yılı itibarı ile … TV.’nin lisans sahibi …A.Ş.hisselerinin %99.9 oranında hissedarı olduklarını, davalıların mensup olduğu Fetullahçı terör örgütünün gizli amaçları için mensuplarını kamu kurumlarına yerleştirdiklerini, kamu gücünü örgütün amaçları için kullandıklarını, …’nün kendini deşifre eden davacıları ve …’ü hedef alarak …’ü ele geçirip örgütün basın, yayın, propaganda faaliyetlerinde kullanmak istediğini, devlete sızan eliyle kamu gücünü kullanarak organize ve sistematik suçlar işlediğini, Fetullahçı Terör Örgütünün üyesi ve yöneticilerinden olan davalı … … ve mensubu olduğu …’nün, gayrimeşru yollarla elde ettiği kamu gücünü de kullanarak davacılara organize ve sistematik bir kumpas kurduğunu, davacılara yapılan baskı, yasadışı dinleme, görevi kötüye kullanma, idari ve adli mercileri iğfal, tehdit, yağma, görünüşte vergi ve cezası adı altında ekonomik baskı kurulması, reklam verenlerinin korkutularak gelir kaynaklarının sıfırlanması, sahte evrak düzenlenmesi, itibar sarsıcı haberler yapılması, şirketleri satın almak isteyen diğer alıcıların kaçırılması vd. fill ve suçları sonucu davacıların iradesi ortadan kaldırılarak 12.05.2008 tarihli Pay Satım ve Devir Sözleşmesi imzalatıldığını, bu sözleşme ile … ünvanlı televizyon kanalına sahip 100.000.000. USD. değerindeki …A.Ş.ve grup şirketleri 30.000,000. USD. bedelle …’nün finansmanını sağlayan, terörün işbirlikçisi, mali destekçisi ve yöneticilerinden olan davalı …’in büyük hissedarı ve yönetici olduğu davalı … İnşaat Ticaret A.Ş. ve bu şirketle ilgili …’e devir edildiğini, davacıların … TV. A.Ş. ve grup şirketlerindeki hisselerinin davalı … İnşaat Ticaret A.Ş. ne devredildiğini, … TV. A.Ş, ve gurup şirketlerinin diğer küçük hissedarlarının ise aynı sözleşme ile kendi hisselerini davalılar ile ilgili …’e devir ettiklerini, örgütün suç teşkil eden fiilleri ile davacıların ve küçük hissedarların iradesinin ortadan kaldırıldığını ve şirketleri (hisseleri) örgüt emrindeki davalı şirkete mal edilerek davacıların 12.05.2008 yılı itibariyle asgari 70.000.000. USD. zarara uğratıldığını, davalıların ise suç yoluyla davacılar aleyhine asgari bu miktarda kazanç elde ettiklerini ve ele geçirdikleri kanalı örgüt faaliyetlerinde kullandıklarını,davacıların şirketlerinin ele geçirİlmesi dönemindeki suç, baskı ve terörün davalılar ve … tarafından yapıldığının ortaya çıkması ve üzerlerindeki tehditin ortadan kalkması üzerine davalı … ile suçlara karışan diğer … mensupları hakkında şikâyetçi olduklarını, soruşturmanın … Suçlar Soruşturma Bürosunca … soruşturma sayısı ile yürütüldüğünü, … Sulh Ceza Hakimliğinin 26/10/2015 tarih ve … D.iş sayılı kararı ile şirket yönetimine kayyum atandığını ve davalının … ile ilgili faaliyetleri nedeniyle 2015 yılı içinde kanalın Türksat üzerindeki yayınlarının da durdurulduğunu, kanalın Türksat uydusundan çıkartılarak …/… grubuna ait diğer medya kuruluşlarıyla birlikte kapatıldığını, … emrinde olması nedeniyle …’ün 670 Sayılı … kararnamesinin gereği kapatıldığını, şirketin sicil kaydının terkin edildiğini, bu nedenlerle 12.05.2008 tarihli Pay Satım ve Devir Sözleşmesi davacıların iradeleri ortadan kaldırılarak yapıldığından bu sözleşme ile …’ün lisans sahibi ve işleteni …A.Ş., … , ve Tic. Ltd. Şti. ve … A,Ş, deki davacılara ait 100.000.000. USD. hisseler değerinin üçte birinin altında bir bedelle 30.000.000, USD. ye davalılara devir edilmek zorunda kalındığını, bu nedenle BK. 39/2 madde gereğince davacıların maruz kaldığı 70.000.000. USD. maddi zarardan fazlasını talep hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100.000 USD maddi zararın 12.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarınca 1 yıl ve daha uzun vadeli USD mevduatına verilen yıllık % 6 ve artan oranındaki USD faizi (Sayın Mahkemenizce maddi zararın Türk lirası olarak kabulü halinde 12.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi) ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu satışın şirketler arasında gerçekleştirilmiş olup davalının bu sözleşmenin tarafı olmadığını, davalının sadece … A.Ş.’nin hissedarı olup bunun haricinde satış ilişkisinin tarafı olmadığını, hem Medeni Kanun hem de TTK kapsamında Anonim Şirketlerin tüzel kişiliği bulunmakta olup yapılan işlemler nedeniyle davalıya rücu edilmesinin mümkün olmadığını, HMK ilgili maddeleri uyarınca davanın davalıların ikamet adresinde açılması gerektiğinden yetki itirazlarının bulunduğunu, ceza zamanaşımı sürelerinin ikame olan davada uygulanması mümkün olmayıp davanın zamanaşımına uğradığını, davalının hissedarı bulunduğu … … Grubunun ticari faaliyetlerine matbaacılıkla başlamış olup her zaman basın-yayın faaliyetlerinin içinde olduğunu ve hep bu sektörde yatırım yapma ideali taşıdığını ve bu doğrultuda 2008 yılında … televizyonunu aldığını, kanalın satılma sebebinin haksız uygulanan vergi cezaları olmayıp gerçek ve ödenmesi gereken borçların ödenememesi, bu nedenle ciddi bir borç yükü altında olması nedeniyle oluşan ekonomik sorunlar olduğunu, bu durumun satış sözleşmesinde de açıkça yer aldığını ve bizzat davacı … tarafından TV’de tüm kamuoyuna hitaben yaptığı konuşmada belirtildiğini, belirtilen tüm ödemelerin satın alma işlemi ile birlikte satış bedeli olarak ödendiğini, satın alma işlemi sırasında beyan edilen borçların beyan edilenden fazla olması ve bu borçlarında … … Grubu tarafından ödenmesi nedeniyle ayrıca satın alınan ekipman ve canlı yayın araçlarının teslim edilmemesinden kaynaklı … … Grubu tarafından davacılara açılan davalar bulunduğunu, 30 milyon dolar satış bedelinin 25 milyon dolarının satış aşamasında ödendiğini, kalan 5 milyon doların ise …’ün eski hissedarları tarafından açılan davada …’e ulusal yayın hakkı lisansı verilmemesi işleminin iptali davasının lehe sonuçlanması halinde ödeneceği hususunda mutabık kalındığını, 25 milyon doların 13 milyon dolarının eski ana hissedar olan …’a ödendiğini, 12 milyon doların ise … ve diğer hissedarlar tarafından yetkilendirilen kanalın eski mali müşaviri ile teyitleşerek alım tarihinden önceki vergi, SSK ve üçüncü şahıslara olan ve ticari faaliyetlerden kaynaklanan borçları için alacaklılara ödendiğini, kanalın satın alınmasının tamamen ticari teamüllere uygun bir şekilde, piyasanın rekabet koşullarında ve ekonomik kriterlerle gerçekleştirildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İnş.ve Tic.A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılardan …’ın davaya konu satış sözleşmesinin tarafı olmadığını, hiçbir resmi evrakta isminin bulunmadığını, davanın işbu davacı yönünden dava şartı noksanlığından reddi gerektiğini, davalı tüzel kişilik ile davacı arasındaki sözleşmenin başından beri hukuka uygun ve geçerli bir sözleşme olduğunun her iki tarafında kabulünde olduğunu, davada tüzel kişi olan davalıya yöneltilmiş herhangi bir haksız fiil eyleminden bahsedilmediğini, ika olunduğu bildirilen haksız fiillerin diğer davalı tarafından işlendiğinin belirtildiğini, davacılara haksız fiili kim ika etmiş ise uğramış oldukları zararı da onun tazmin etmesi gerektiğini, aleyhlerine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, kaldı ki davacının uğramış olduğu herhangi bir zararı da bulunmadığını, satışın yapıldığı tarih nazara alındığında üzerinde uzlaşılan 30 Milyon doların ekonomik, teknik, idari bir çok problemi olan kanal için hayli yüksek bir meblağ olduğunu, dolayısı ile davanın koşulu olan zarar unsurunun gerçekleşmediğini, bu nedenlerle davanın öncelikle yetki ve zamanaşımı itirazları doğrultusunda usulden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: birleşen dava mahkememiz dosyası ile ikame edilen davaya ek dava olarak açılmış olup davacı vekili dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde iddialar tekrarlanmak suretiyle aynı iddialara dayalı olarak davacının maruz kaldığı maddi zarardan fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik belirsiz alacak olarak 200.000,00 USD maddi tazminatın 3095 Sayılı K.4/a bendi uyarına 12/05/2008 tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının USD açılmış bulunan 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği yıllık %6 ve artan oranındaki USD faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuk görüşmelerinin usulüne uygun yapılmadığını, dava konusu istemin zamanaşımına uğradığını, davalı sözleşmenin tarafı olmayıp davalıya husumet yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, sözleşmede satış konusu bedelin açıkça belirtildiğini, mahkemenin yetkisiz ve görevsiz olduğunu, usul kuralları çerçevesinde yazdıkları ve yazmadıkları tüm ilk itirazlarını sunduklarını ve davanın esasa girilmeksizin usulden reddini talep ettiklerini, davalının herhangi bir terör örgütü üyesi/yöneticisi olmadığı gibi irtibatı ve iltisakı da bulunmadığını, kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmadığını, davalının hissedarı olduğu şirketle alakalı … tarafından hazırlanan raporlar da görüleceği üzere terörizmin finansmanına, suçtan elde edilen malvarlıklarına veya bunların aklanmasına ilişkin olarak herhangi bir suç unsuru tespit edilmediğini, kanaltürkün satış bedelinin makul olduğunun … tarafından ortaya konulduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İnş.ve Tic.A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davalı şirketin işbu davada taraf sıfatı bulunmadığını, dava dilekçesinde davalı şirketin işlediği iddia edilen hiçbir haksız fiilin zikredilmediğini, davalı şirketin merkezi …’da olup yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu, davacının işbu davayı tek başına açmaya yetkili olmadığını, davaya dayan sözleşme taraflarının mecburi dava arkadaşlığı bulunduğunu, davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, belirsiz alacak davası alacağının tamamı dava edilmekle ilk açılan davadaki alacağı da kapsadığını, bu nedenlerle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, kaldi ki sözleşme kapsamında uzlaşılan rakamın makul bir fiyat olup davacının bir zararının söz konusu olmadığını beyanla davanın öncelikle usulden reddine, kabul anlamına gelmemek şartıyla zamanaşımı yönünden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, 12/05/2008 tarihli Pay Satım ve Devir Sözleşmesi, ticaret sicil kayıtları, Danıştay … Daire Başkanlığının 2008/ … esas, 2013/… karar sayılı 31/01/2013 tarihli kara örneği, … İdare Mahkemesinin 2013/… esas, 2013/… karar sayılı karar örneği, … … Mahkemesinin … karar sayılı karar örneği, Danıştay … Daire Başkanlığının 2014/… esas, 2015/… karar sayılı karar örneği, … tarafından … TV’nin 2005 yılında … Grubuna devrine ilişkin devir ve teslim sözleşmesi, … TV ticari ve iktisadi bütünlüğü satış şartnamesi, Danıştay … Daire Başkanlığının 2008/… esas, 2012/ … karar sayılı karar örneği, … İdare Mahkemesinin 2012/… esas, 2012/… karar sayılı karar örneği, … … Vergi Mahkemesinin 2012/… esas, 2013/… karar sayılı karar örneği, … Bölge İdare Mahkemesinin 2013/… esas, 2013/… sayılı karar örneği, … Vergi Mahkemesinin 2013/… esas, 2013/… karar sayılı karar örneği, Danıştay … Daire Başkanlığının 2013/… esas, 2016/… karar sayılı karar örneği, davalı … İnş.ve Tic.A.Ş.noter tasdikli pay defter fotokopileri, … Suçlar Soruşturma Bürosunun … soruşturma sayılı, 2015/… soruşturma sayılı dosyalarının UYAP suretleri, … … Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının UYAP sureti, ….İcra Müdürlüğünün 2015/… esas sayılı dosyasının UYAP sureti, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının UYAP sureti, ….İcra Müdürlüğünün 2015/… esas sayılı dosyasının UYAP sureti, … ATM 2014/… esas sayılı dosyasının UYAP sureti, ….Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/… esas sayılı dosyasının UYAP suretleri, … Suçlar Soruşturma Bürosunun 2014/… soruşturma sayılı dosyasının UYAP suretleri, … A.Ş.2005-2006-2007-2008 dönemlerine ait kurumlar vergisi beyannamesi, … A.Ş, … Tic.Ltd.Şti.2005-2006-2007-2008 dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi, 26/09/2016 tarih … sayılı … raporu, … kayıtları, ….ATM 2017/… esas, 2019/… karar sayılı dosyası karar sureti, ….ATM 2014/… esas, 2018/… karar sayılı dosya karar sureti, taraf delilleri dosya içerisine alınmıştır.
İşbu davanın tefrik edildiği mahkememiz … esas sayılı dosyasında 08/11/2017 tarihinde davacılardan … … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan her iki davalı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dinlenen davacı tanıklarından …, ” … ” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Dosya 2 mali müşavir, TV sektör uzmanı, finans uzmanı ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 07/11/2022 tarihli raporda; …’ün telefon santrali üzerinden, hem de kişisel telefonlar üzerinden, … TV. AŞ. ortaklarının, yöneticilerinin, program yapımcılarının, sunucularının, medya mensuplarının yasadışı olarak dinlenmeleri, şahsi bilgilerine, görüşmelerine ulaşılması, bunların şantaj amaçlı kullanılmaları korkusunun uyandırılmış olma ihtimalinin bulunması, …’ün yayın haklarına sahip davacılara ait şirketlere yönelik olarak vergi operasyonu başlatılması, mali açıdan baskı altında kalarak ekonomik tehdit algısı uyandırılmış olma ihtimalleri göz önünde bulundurulduğunda, davalıların içinde bulunduğu ortam ve sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle sahip oldukları güç de değerlendirildiğinde davacıların …’ün satışı konusunda irade beyanlarının sakatlanmış olduğu buna göre korkunun etkisinde kalınarak pay devir sözleşmesinin akdedilmiş olabileceği, korkutmayı karşı taraf yapmış ise bu taraftan, üçüncü kişi yapmış ise ondan korkutmaya maruz kalanın, korkutma sebebiyle uğradığı zararın tazminini talep edebileceği,
karşı tarafın kendisinin veya yardımcısının yaptığı korkutmadan sorumluluğunun “ … ”, Üçüncü kişinin yaptığı korkutmadan bu kişinin sorumluluğunun “haksız fiil” hükümlerine tabi olduğu, … sorumluluğunun taraflar arasındaki özel bağlantı, “sözleşme görüşmeleri” olarak adlandırılan bir hukuki ilişki şeklinde ortaya çıkacağı, sözleşme görüşmeleri ile o ana kadar aralarında herhangi bir hukuki ilişki bulunmayan, sadece haksız fiil hukukunun koruma sahası içerisinde yer alan kişilerin, somut bir hukuki ilişkinin tarafları, yani “sözleşme görüşmecisi” haline geleceği, böylece sözleşme görüşmecileri, birbirlerine karşı, sadece haksız fiil hukukunun gerektirdiği biçimde, esas olarak mutlak
haklar çerçevesinde özenli davranmakla değil; aralarında özel bir bağlantı, somut bir hukuki ilişki bulunan kişilerin göstermesi gereken daha yüksek derecedeki özeni göstermekle yükümlü olacakları, işte bu özenin gösterilmemesi durumunda … sorumluluğu doğacağı, bu görüşmeler de tüzel kişinin akdedeceği sözleşmelerde tüzel kişi adına temsilcisi aracılığı ile yapılacağı, bu görüşmelerin ortada henüz mevcut bir sözleşme olmadığı aşamada gerçekleştirildiği, davalılardan … A.Ş.’nin … sorumluluğu çerçevesinde, davalılardan …’in de haksız fiil hükümleri çerçevesinde korkutma sebebiyle uğranılan zarardan sorumlu olabileceği, korkutulanın tazminini isteyebileceği zararların, iptal hakkını kullanmasına rağmen malvarlığında ortaya çıkan zararlar olacağı, bununla birlikte korkutulan sözleşmeye onay verdiği veya onay vermiş sayıldığı durumlarda da, kendisi açısından daha iyi şartlarla bir
sözleşme yapabilme imkânından yoksun kaldığı için, yaşamış olduğu menfaat kayıplarının tazmininin talep edilebileceği, davacının, kendisi açısından daha iyi şartlarla bir sözleşme yapabilme imkanından yoksun kaldığını, bu nedenle yaşamış olduğu menfaat kayıplarını ispat edebildiği takdirde uğramış olduğu zararın tazminini davalılardan talep edebileceği, …’ün Yayın Sektörleri Gelirlerinin Bir Kısmını Reklam Gelirlerinin oluşturduğu, bu bağlamda dosyaya sunulan grafiklere bakıldığında reklam gelirlerinde sürekli artış olduğu görüldüğü, yani reklam Gelirleri ne kadar yüksek olursa gelirinde aynı doğrultuda arttığı, Yine Reytinglere bakıldığında da söz konusu kanalın bu bağlamda yüksek gelir elde
ettiği, kanalın stüdyolarında ve haber merkezlerinde kullanılan tesisatlar, teknik ekip ve ekipmanların o dönem baz alındığından hem yeni hem de güncel piyasalarda kullanılan muadillerinden daha çok kaliteli olduğu bu tesisatlara harcanmış ödenen bedellerde aynı orantıda daha fazla olduğu, bunların da değerleme yapılırken hesaba katılması gerektiği, …’ün tüm Türkiye’ye yayın yapma izninin bulunması, özellikle haber bazında olmak üzere yayıncılıktaki başarısı, bilinirliği, rağbet görmesi, satıştan önceki reklam ve sponsorluk gelirlerinin yüksek olması önemli kriterler arasında yer aldığı, ancak sektörel olarak, …’ün, emsal gösterilen … TV ve … TV ile, sektördeki faaliyet süresi,
bilinirlik, reyting, vs. bakımından aynı klasmanda olmadığı, fakat… ile bilinirlik, tercih edilirlik, vs. bakımından aynı klasmanda yer alabileceği, bu bağlamda davacıların talep ettiği bedelin piyasa şartlarına göre uygun olabileceği,
…’nin satış değerinin 2007 yılında 98.000.000-USD’ye olduğu dikkate alındığında, bundan bir yıl sonra satışa konu olan …’ün en az 100.000.000 USD satış bedelinin olabileceği, ancak korkunun etkisinde kalınarak irade sakatlığı sonucu satışın 30.000.000USD bedel ile yapıldığı buna göre zararın en az 70.000.000 USD olarak belirlenebileceği, …’ün satışının emsal…’den bir yıl sonra olması ve emsal diğer kanal satışlarının da dikkate alınarak bedelin ve buna bağlı olarak da zararın tespit edilmesi konusunda takdirin sayın Mahkemenize ait olacağı, …’ün yayın haklarının satışına ilişkin Pay Satım ve Devir Sözleşmesinin12.05.2008 tarihinde akdedildiği, ancak sözleşmenin irade sakatlığı hallerinden “korkutma”nın etkisinde kalınarak akdedildiği değerlendirildiğinde, korkutmanın etkisinde kalarak irade beyanında bulunan tarafın sözleşmeyi ortadan kaldırma imkanının TBK m. 39 uyarınca “korkunun etkisinin üzerinden kalktığı andan
itibaren” başlayacağı, bu nedenle uğranılan zararın tazmini talebinin de aynı şekilde korkunun etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren talep edilebileceği için tazminat talebine ilişki zamanaşımı başlangıcının da aynı tarihten itibaren işlemeye başlaması gerektiği, davalıların fiillerinin suç örgütü kapsamında faaliyet göstermek, yağma, nitelikli dolandırıcılık, resmi evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanmak, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak, konut dokunulmazlığını ihlal, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arası konuşmaların dinlenmesi, kayda alınması, tehdit, şantaj iftira ve suç uydurma, hükümete karşı suç oluşturduğu, zincirleme olarak işlenen bu suçlara ilişkin şikâyetin … Soruşturma Bürosunca 2015 / … Soruşturma sayısı ile yürütülmekte olduğunun dosya içeriğinden anlaşıldığı, bu çerçevede davacılar üzerindeki korkunun 2015 yılına kadar devam etmiş olacağı ve soruşturmanın başlatıldığı 2015 yılında korkunun etkisinin davacıların üzerinden kalkmış olabileceği ve takdiri ve nitelendirmesi tamamen mahkemeye ait olmak üzere zamanaşımı süresinin de bu tarihten itibaren başlayacağı, sözleşme görüşmecilerinin, birbirlerine karşı, sadece haksız fiil hukukunun gerektirdiği biçimde, esas olarak mutlak haklar çerçevesinde özenli davranmakla değil; aralarında özel bir bağlantı, somut bir hukuki ilişki bulunan kişilerin göstermesi gereken daha yüksek derecedeki özeni göstermekle yükümlü oldukları, işte bu özenin gösterilmemesi durumunda … sorumluluğunun doğacağı, bu görüşmelerin de tüzel kişinin akdedeceği sözleşmelerde tüzel kişi adına temsilcisi aracılığı
ile yapılacağı, dolayısıyla bu görüşmelerin ortada henüz mevcut bir sözleşme olmadığı aşamada gerçekleştirildiği,davalılardan … A.Ş.’nin “culpa in contrahendo sorumluluğu” çerçevesinde, davalılardan …’in de “haksız fiil
hükümleri” çerçevesinde korkutma sebebiyle uğranılan zarardan sorumlu olabileceği kanaat ve sonucu belirtilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya ibraz edilmekle dosya asıl dosyada itirazlar değerlendirilerek birleşen dosya yönünden rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdii olunmuş, düzenlenen 15/03/2023 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu ile; kök raporda varılan sonuçları değiştirecek herhangi bir husus bulunmadığı, dava dosyasında yer alan vergi incelemesi sonucunda cezalı vergi tarhiyatlarının iptallerine ilişkin vergi mahkemesi kararlarının, keza aynı şekilde kaçakçılık raporuna dayalı olarak açılan ceza davasında ilgililerin beraatine karar veren ceza mahkemesi kararı, vergi incelemesi sonucunda rapor hazırlayanlar …’nın 672 ve 677 sayılı KHK’lar ile … ile iltisaklı, irtibalı olmaları sebepleriyle kamu görevinden çıkarıldıkları, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor. sayılı dosyasının … soruşturmasında görevlerini ihlal eden, kötüye kullanan kamu personeli hakkında yürütülen 2014/… Sor. numaralı dosya ile birleştirilmesi, … …’ın zamanında yapılan ve beraatle sonuçlanan … soruşturması çerçevesinde yargılanması, o zamanlar soruşturmayı yürüten savcılar … tarafından 2007/…, 2007/2023 ve 2008/.. Sor. numaralı dosyalarından iletişimin dinlenmesi talepleri ve bunları kabul eden ceza mahkemesi kararları, söz konusu savcıların da KHK ile ihraç edildikleri, … Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/… sayılı İddianamesi, … Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/… E., 2018/… K., … … Ceza Mahkemesinin 2017/… E., 2020/… K. sayılı kararları ve gerekçeli kararlarda yer alan bilgiler ve tanık ifadeleri, anılan mahkeme kararlarında … ve … gazetelerinin …/PDY yayın organları olduğunun tespiti, bu gazetelerde 2006 ve 2007 yıllarında … ve … hakkında çok sayıda olumsuz yorumların yapıldığı, Mahkemenizde dinlenen davacı tanıklarının ifadeleri, ceza mahkemelerine sunulan 04.08.2014 tarihli … raporu, davalılar … ve … İnşaat ve Ticaret A.Ş.’nin ve devrolunma sonrası için …’ün … yapılanması
şirketlerinden olduğunun ağır ceza mahkeme kararlarında belirtilmesi, devralma sonrasında … A.Ş.’nin yönetiminde yer alan kişilerin … terör örgütüne üyelikten ceza almaları, …’in her iki ağır ceza mahkemesi yargılamasında yurt dışında bulunması ve yakalanamaması nedeniyle tefrik kararlarının verilmesi, … A.Ş., … … Ticaret Ltd. Şti., … Tic. A.Ş., …Ltd. Şti. ve davalı …A.Ş.’ye atılı suç iddiaları nedeniyle kayyım atandığı, sonrasında 674 sayılı KHK ile yönetim yetkilerinin …’ye devredildiği, davalı haricindeki diğer şirketlerin KHK ile ticaret sicili kayıtlarının silinmesine karar verilmesi, …. Ağır Ceza Mahkemesinin … Karar sayılı gerekçeli kararında, … … Ceza Mahkemesinin 2017/… Esas-2020/… Karar sayılı gerekçeli kararında ve … Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/… sayılı İddianemesinde …’nün devletin her kademesinde yapılandığı, sorgusuz kesin itaat kültürünün varlığı, bu amaç çerçevesinde örgüt üyelerinin hep birlikte harekete geçtikleri, basın-yayın organlarının kararlam, küçük düşürme, itibarsız bırakma yolunda bütün gayreti gösterdikleri tespitlerinin vardıkları kanaati güçlendirdiği, dosyaya sunulu belgelerden …’ün karasal ulusal yayın … lisanslarına sahip olduğu, devrin kapsamına
bu lisansların yanında şirketlerin bütün maddi ve gayrimaddi varlıklarının, markalarının, logolarının, isim haklarının dahil edildiği, … TV’nin satışında (… A.Ş.’deki hisselerin satışında) sadece lisansların devredildiği, … TV’nin sahip olduğu lisanslar ve varlıklar ele alındığında … ile kıyaslanamayacağı, 26.09.2016 tarihli … raporunda yapılan değerlendirmenin şirket değerlemesi yöntemlerini içermediği, salt kurumlar vrgisi beyannamelerinden yola çıkılarak ve o tarihteki USD’nin TCMB alış kurulu değerinden yola çıkılarak yapıldığı, bu sebeple yer verilen değerlendirmelere katılmanın mümkün olmadığı, bu çerçevede ele alındığında… satışının … satışı bakımından emsal ve aynı klasmandadeğerlendirilebileceği, davaya konu hisse devir sözleşmelerinde yer alan şirketlerin sahip oldukları tüm TV ve radyo yayın lisanslarının yanında, sahip oldukları diğer tüm malvarlıkların, cihazların, aletlerin, araçların, sözleşmelerin, logoların, vs. tüm diğer unsurları devrin kapsamına dahil edilmesinin vardığımız sonucu ayrıca doğruladığı, bu bağlamda davacıların talep ettiği bedelin piyasa şartlarına göre uygun olabileceği, …’nin satış değerinin 2006 yılında 98.000.000-USD olduğu dikkate alındığında, bundan bir yıl sonra satışa konu olan …’ün en az 100.000.000 USD satış bedelinin olabileceği, ancak korkunun etkisinde kalınarak irade sakatlığı sonucu satışın 30.000.000USD
bedel ile yapıldığı buna göre zararın en az 70.000.000 USD olarak belirlenebileceği, bununla birlikte… devrinin 2006 yılında olduğu, davaya konu devrin ise 2008’de yapıldığı dikkate alındığında, 98.000.000 USD’nin 2008 yılına taşınması/ güncellenmesi gerektiği, bu durumda; %13, 14, 15 oranlarında yıllık artışın ilave edilmesi halinde; (98.000.000x 13 /100 x 2 (yıl): 25.480.000 (artış miktarı)+98.000.000 = 123.480.000 USD (98.000.000x 14 /100 x 2 (yıl): 27.440.000 (artış miktarı)+98.000.000 = 125.440.000 USD (98.000.000x 15 /100 x 2 (yıl): 29.400.000 (artış miktarı)+98.000.000 = 127.400.000 USD rakamlarının elde edileceği, bu rakamların ortalaması ise (123.480.000+125.440.000+127.400.000) 125.440.000 USD elde edileceği, davacının, 30.000.000 USD bedelin alındığı göz önünde tutulduğunda, 95.440.000 USD tazminat talep edebileceği; indirgenmiş nakit akım yöntemine göre hesaplamalarda, …’ün değerinin %13
iskonto oranına göre 109.420.016 ABD doları, %14 iskonto oranına göre; 105.822.945 ABD doları, %15 iskonto oranına göre; 102.395.618 ABD doları olarak hesaplananabileceği, buna göre …’ün değeri; 102.395.618 ABD doları ile 109.420.016 ABD doları aralığında bir değer olup, (109.420.016+105.822.945+102.395.618) / 3 = 105.879.526 ABD doları en uygun değer olarak mütalaa edilebileceği, bu hesaplama dikkate alındığında 75.879.526 USD tutarında tazminatın talep edilebileceği, kök raporda… satışı esas alındığından, tazminatın 95.440.000 USD olarak belirlenmesinin daha uygun ve hakkaniyete uygun olacağı, İNA hesaplamasının varsayımsal nitelik taşıdığı, her somut olayda
uygulanma kabiliyetinin tartışılabileceği, bu nedenle kök rapordaki gibi piyasa hesabından yola çıkarak 95.440.000 USD tazminatın talep edilebileceği kanaatini taşıdığı; davalılardan … İnşaat ve Ticaret A.Ş.’nin “… sorumluluğu”
çerçevesinde, davalılardan …’in de “haksız fiil hükümleri” çerçevesinde korkutma sebebiyle uğranılan zarardan sorumlu olabileceği, birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında da aynı iddiaların ileri sürüldüğü, davanın müddeabihin artılmasına ilişkin ek dava niteliğini taşıdığı, dolayısıyla kök rapor ve işbu ek rapordaki kanaat ve sonuçların birleşen dava bakımından da geçerli olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya ibraz edilmiş ayrıca davalı … İnşaat vekili tarafından dosyaya uzman mütalaası sunulmuş olmakla tarafların itirazları ve davalı … İnşaat vekili tarafından sunulan mütalaa da dikkate alınarak dosya TV Sektör bilirkişisi, Finans uzman, 2 mali müşavir bilirkişi ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişilerden oluşan yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek tarafların beyan, iddia ve savunmaları, daha önce düzenlenen bilirkişi raporları ve raporlara taraflarca yapılan beyan ve itirazlar irdelenerek davacı tarafın varsa talep edebileceği tazminat miktarının hesaplanması istenmiş, düzenlenen 12/06/2023 tarihli raporda; dosyaya sunulu ceza dosyaları, vergi incelemeleri, savcılık soruşturmaları, kayyım atama ve müsadere kararları göz önünde bulundurulduğunda, taraflar arasındaki 12.05.2008 tarihli Pay Satım ve Devir Sözleşmesinin davacıların BK m. 37 ve 38 hükümleri çerçevesinde korkutma etkisi altında irade bozukluğuna dayalı olarak imzalandığının kabul edilebileceği, davacının BK m. 39/2 uyarınca korkutma nedeniyle zararının tazminini istediği, bu durumda korkutma olmasaydı …, … Haber, … Prodüksiyon ve … Reklam şirketlerini (…’ü) irade bozukluğu (korkutma) olmasaydı ne kadar bir bedelle devredebileceğinin hesaplanması gerektiği, taraflar arasındaki devir sözleşmesinde bahsedilen şirketlerin bütün malvarlıklarıyla, sahip olunan lisanslar, makine, teçhizat, marka, logo ve diğer tüm haklarıyla birlikte devrinin konu edildiği, bu sebeple söz konusu şirketlerin (…’ün) devir tarihi itibarıyla değerinin, geçerli değerleme yöntemleriyle hesaplanmasının lazım geldiği, değerleme yöntemlerinden piyasa (emsal) ve indirgenmiş nakit akım (İNA) yöntemlerinin uygulanmasının doğru olduğu, nitekim önceki bilirkişi heyeti raporunda da bu yönde hareket edildiği, davanın taraflarının bu yöntemlerin uygulanmasını kabul ettikleri, alternatif bir değerleme yöntemini ileri sürmedikleri, değerlemede …’ün izlenme oranları veya reklam gelirlerinin aslında dikkate alınmaması gerektiği, kanalı devralan davalıların davacılardan yayın anlayışı açısından birbirine zıt çizgilerde yer almaları dolayısıyla var olan izleyici kitlesinin yahut reklam verenlerinin devralana geçeceklerinin kabul edilemeyeceği, basiretli bir işadamı olmanın ve piyasa gerekliliklerinin bunu gerektirdiği, olmanın ve piyasa gerekliliklerinin bun gerektirdiği, piyasa (emsal) yöntemi açısından bakıldığında 2006 yılında yapılan…’nin …’a 98.000.0000 USD’ye devrinin emsal olarak kabul edilebileceği, gerçekte …’ün …’nin devrinden daha fazla bir malvarlığı değerini davalılara devrettiği, …’ün sadece uydu lisansına sahip olması, …’ün devir tarihinde ulusal karasal yayın lisansına sahip olmaması dolayısıyla …’ün devri bakımından emsal teşkil etmeyeceği, davalıların itirazlarında dayandırdıkları 26.09.2016 tarihli … raporunun ise bu konuda yol gösterici nitelikte olmadığı, herhangi bir değerleme kriterini içermediği, İndirgenmiş nakit akım yöntemi (İNA) ile yapılan ve %13-14-15 iskonto oranları uygulanarak yapılan hesaplamada ise sırasıyla 109.420.016 USD, 105.822.945 USD ve 102.395.618 USD rakamlarına ulaşıldığı, bu üç rakamın ortalamasının (3 ile bölünmesinin) ise 105.879.526 USD ettiği, gerek piyasa değeri gerek İNA yöntemine göre davalı … İnşaat tarafından dosyaya sunulan Mazars görüşünde, birçok hesaplama ve yaklaşım hataları yapıldığı, bunlara raporda yer verildiği, bu durum karşısında …’ün değerinin, davacı tarafın dilekçelerinde ileri sürdüğü ve önceki bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere, 100.000.000 USD olarak kabul edilebileceği, bunun makul bir rakam olduğu, dolayısıyla 100.000.000 USD’den sözleşme gereği alınan 30.000.000 USD çıkarıldığında davacının zararının 70.000.000 USD olarak takdir edilebileceği belirtilmiştir.
Asıl ve birleşen dava; davacının hissedarı olduğu …’nin lisans sahibi olduğu …A.Ş ve grup şirketlerinin davalının mensubu olduğu … örgütü hedefleri doğrultusunda ve baskı uygulanmak suretiyle …’ü ele geçirip örgütün basın yayın ve propaganda faaliyetlerinde kullanmak istemesi sebebiyle uyguladıkları baskılarla satışına zorlanması ve ederinden çok daha düşük bedele satın alınması suretiyle uğranılan zararın tazmini amacıyla açılmış tazminat davasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça hissedarı olduğu …’nin lisans sahibi olduğu …A.Ş ve grup şirketlerinin davalının mensubu olduğu … örgütü hedefleri doğrultusunda ve baskı uygulanmak suretiyle …’ü ele geçirip örgütün basın yayın ve propaganda faaliyetlerinde kullanmak istemesi sebebiyle uyguladıkları baskılarla satışına zorlanması ve ederinden çok daha düşük bedele satın alınması suretiyle uğranılan zararın tazmini talep edilmiş ise de;
İkrah (korkutma), Türk Borçlar Kanunu 37, 38 ve 39. maddelerinde belirtildiği üzere bir kimsenin başka bir surette yapmayacak olduğu bir hukuki muameleyi, bir kötülüğün başına geleceği korkusuyla yapmak zorunda bırakılmasıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 37. maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK’nin 38. maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabilir. Somut olayda davacı taraf, davalıların mensup olduğu Fetullahçı terör örgütünün kendini deşifre eden davacı ve …’ü hedef alarak …’ü ele geçirip örgütün basın, yayın, propaganda faaliyetlerinde kullanmak istediği, devlete sızan eliyle kamu gücünü kullanarak organize ve sistematik suçlar işlediği, Fetullahçı Terör Örgütünün üyesi ve yöneticilerinden olan davalı … … ve mensubu olduğu …’nün, gayrimeşru yollarla elde ettiği kamu gücünü de kullanarak davacıya organize ve sistematik bir kumpas kurduğu, davacıya yapılan baskı, yasadışı dinleme, görevi kötüye kullanma, idari ve adli mercileri iğfal, tehdit, yağma, görünüşte vergi ve cezası adı altında ekonomik baskı kurulması, reklam verenlerinin korkutularak gelir kaynaklarının sıfırlanması, sahte evrak düzenlenmesi, itibar sarsıcı haberler yapılması, şirketleri satın almak isteyen diğer alıcıların kaçırılması vd. fill ve suçları sonucu davacının iradesi ortadan kaldırılarak 12.05.2008 tarihli Pay Satım ve Devir Sözleşmesinin imzalatıldığı yani korkutma, tehdit yoluyla sözleşmenin imzalandığı ve iradesinin sakatlandığını beyan etmiştir.
6098 Sayılı TBK’nın 39/1 maddesi uyarınca“Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” denilmek suretiyle korkutulanın korkutma etkisi ortadan kalktıktan sonra 1 yıl içerisinde sözleşmeden dönebileceği hüküm altına alınmış olup korkutma hak düşürücü süreye tabidir. İptal hakkı için bir yıllık süre, iradeyi sakatlayan sebeplerin öğrenilmesi veya korkunun etkisinin ortadan kalkmasıyla başlar. Söz konusu maddedeki süre hak düşürücü süre olup, Hakim tarafından re’sen gözetilmesi gerekir. Davacı taraf da tehditin ortadan kalkması üzerine davalı … ile suçlara karışan diğer … mensupları hakkında … Suçlar Soruşturma Bürosunca … soruşturma sayısı ile şikâyetçi olduklarını beyan etmiş ise de, hak düşürücü süre kanunda belirlenen süreler içerisinde hakkın kullanımını zorunlu kılan, aksi takdirde ilgili hakkı sona erdiren sürelerdir. Hak düşürücü süre yalnız dava hakkını değil, hakkın kendisini de ortadan kaldırmaktadır. Hak sahibinin hakkını kanunun belirlediği sürelerde kullanmaması yanında hareketsiz kalması sebebiyle de hak sona erer. Hak düşürücü sürenin çıkış noktası yenilik doğuran haklardır. Yenilik doğuran haklar kural olarak tek taraflı, yöneltilmesi ve varması gerekli bir irade açıklaması ile kullanılırlar. Yenilik doğuran haklar muhatabına hiçbir karşı koyma ve söz hakkı tanımadığı için kendiliğinden etkilerini doğuran hak düşürücü süreye tabi olurlar. Hak doğduktan sonra belirtilen süre içinde kullanılmazlarsa ortadan kalkarlar. Hak düşürücü süreler işlemeye başladıktan sonra kural olarak durmaz ve kesilmezler. Kanun koyucunun amacı, hukuki ilişkinin mümkün olduğunca kısa bir sürede aydınlatılması olduğu için kamu yararı ve düzenini etkileyecek bir durumun askıda ya da belirsiz kalmasını istememektedir. Bu sebepten dolayı ki hak düşürücü süreler kanun koyucu tarafından kısa süreli belirlenmiştir. Hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Davacı tarafından daha önce taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı olarak ….ATM’de 27/03/2009 tarihinde dava açılmıştır. Mahkemenin … sayılı 31/05/2018 tarihli kararı incelendiğinde, asıl davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleşen ….ATM … esas, … karar sayılı davanın dava ehliyeti dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, asıl dava davacılarından … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, … BAM … Hukuk Dairesinin 2019/… esas, 2021/… karar sayılı 19/03/2021 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, istinaf kararının davacı … ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2021/… esas, 2022/… karar sayılı 20/12/2022 tarihli ilamı ile istinaf kararının bozularak kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, ikrak etkisi altında sözleşme imzaladığını ileri süren kimsenin, diğer tarafı hasım göstererek dava açması veya onu yetkili makamlara şikayet etmesi durumunda artık bu kimsenin ikrahın etkisinden kurtulduğu kabul edilir. Davacının da içinde bulunduğu kimseler tarafından, aynı devir sözleşmesi konu edilerek …. ATM nezdinde, sözleşmeden hemen birkaç ay sonra 27.03.2009 tarihinde sözleşmeden kaynaklı alacakların tazmini talebiyle dava açılmıştır. O halde davalıların bir ikrahı var ise, en geç bu tarih itibari ile davacının ikrahın etkisinden kurtularak davalı tarafa dava açabildiğinin kabulü gerekir. O halde davacı, bu sözleşme ile bağlı olmadığını 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 31. Maddesine göre en geç bu tarihten itibaren 1 yıl içinde davalıya ileri sürmelidir. Eldeki dava ise bu tarihten yaklaşık sekiz sene gibi uzun bir süre sonra açılmıştır.
Yine davacının, dava dilekçesi ekinde yer alan ve … Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben yazılı 05.02.2015 tarihli şikayet dilekçesinin, davamıza konu iddialardan müteşekkil olduğu görülmektedir. Yani davacı yanın davalıları bu dilekçe ile ve aynı konularda şikayet edebilmesi, bu tarih itibari ile dahi ikrahın etkisinde olmadığını göstermektedir. O halde 6098 sayılı TBK’nın 39. Maddesine göre eldeki davayı en geç 05.02.2016 tarihinde açması gerekirken, bu tarih geçtikten sonra açmıştır.
Yani her iki durumda dahi kanunda düzenlenen hak düşürücü süre geçtiğinden, davacının sözleşmeye onay verdiğinin kabulü gerekmiştir.
Zaten davacının ve ortağı olduğu şirketlerin, eldeki dava açılmadan evvel, …’de 27/03/2009 tarihinde açtığı dava (yeni eses:…) ile birleşen ….ATM … esas sayılı davasında da sözleşmeye bağlı haklarını istemesi de sözleşmeye onay verdiğinin birer göstergesidir.
Dava hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddine karar vermek gerekmişltir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının ve birleşen davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden;
a)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 179,90-TL karar harcının peşin olarak alınan 6.333,83-TL’den mahsubu ile fazla alınan 6.153,93-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b)Davalı … Tic.A.Ş. duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, AAÜT 7/2 maddesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalıya verilmesine,
c)Davalı … duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, AAÜT 7/2 maddesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalıya verilmesine,
3-Birleşen dava yönünden;
a)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 179,90-TL karar harcının peşin olarak alınan 59.322,12 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 59.142,22 -TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b)Davalı … A.Ş. duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, AAÜT 7/2 maddesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalıya verilmesine,
c)Davalı … uruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, AAÜT 7/2 maddesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalıya verilmesine,
d)6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.600,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazine adına gelir kaydına,
4-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Ası ve birleşen davada davalı … İnşaat ve Tic.A.Ş. tarafından yapılan 12.513,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak işbu davalıya ödenmesine,
6-Asıl ve birleşen davada davalı … tarafından yapılan 12.500,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak işbu davalıya ödenmesine,
7-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.05/07/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır