Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/948 E. 2019/439 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/948
KARAR NO : 2019/439

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/11/2017
KARAR TARİHİ: 23/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …bank …şubesinde kullanıcısı olduğu … no’lu hesabında bulunan 970.000,00-TL’nin 400.000,00-TL’sini 22/06/2017 tarihinde garanti bankasında olan hesabına havale etmek için internet bankacılığına giriş yapmaya çalıştığını ancak başaramadığını, sistemde yapılan güncellemenin ertesi güne kadar devam ettiğini, yaklaşık 12 kez faks ile talimat vermeye çalışmasına rağmen sürekli hata raporu verdiğini, telefonla müşteri hizmetlerine ulaşamadığını, sistemin düzelmesine müteakip hesabına giriş yaptığında tanımadığı şüpheli …’ın adına “araç bedeli” açıklamasıyla 136.000,00-TL’nin havale edildiğini, söz konusu işlem nedeniyle Bakırköy CBS’nın … Soruşturma numarasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu beyanla müvekkilinin hesabından çekilen paranın 22/06/2017 tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka mevduat faiziyle tazminini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının huzurdaki davada dolandırıcılık eylemiyle karşı karşıya kaldığını iddia etmesi nedeniyle davayı bu eylemi yapan kişilere yöneltmesi gerektiğini, bu nedenle davanın öncelikle husumet sebebiyle reddini, davanın davaya konu para transferinin yapıldığı hesabın sahibi …’a ihbarını, davacıya ait işlemin sadece kendisinin bilgisinde olan şifrenin girilmesi neticesinde gerçekleştirildiği anlaşıldığından bankanın kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacının dolandırıcıların açtığı internet sayfasında verilen linke tıklaması sonucu sadece kendisinin bilmesi gereken bilgi ve şifreleri kendi eliyle dolandırıcılara verdiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde Teftiş Kurulu Başkanlığının 21/07/2017 tarihli raporu ve ekleri – davacıya ait log kayıtları – davacıya ait SMS kayıtları, Bakırköy CBS’nın …Soruşturma dosyası (uyap suretleri), davacı vekilinin delil listesi ekinde faksların hata raporu örnekleri – internet kayıtları ve ekran görüntüleri – sorun yaşayan başka kişilerin internet paylaşımları – antivirüs kullanıldığına ilişkin fatura – … Noterliğinin …yevmiye numaralı 30/06/2017 tarihli ihtarname Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, bilgisayar mühendisi … ile bankacı bilirkişi …’ye tevdii edilen dosyada tanzim olunan 24/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tarafların beyanlarıyla uyumlu olduğu üzere davacı tarafın hatalı kullanımı sebebiyle sırasıyla davacı bilgisayarı ve cep telefonunun ele geçirildiğini, dosyaya konu eylemin dvalı banka bilişim sisteminden veri alınmak suretiyle gerçekleştirilmediğinin anlaşıldığını, davacının sözleşme hükümleri gereği kendisine tanımlanan ve kendi egemenliğinde bulunan şifrelerin korunması için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğunu, dosyaya konu oluşan zararın sorumluluğu – imzalanan sözleşmeye ve yapılan uyarılara rağmen kullanıcı kodu ve şifresini koruyamaması nedeniyle davacıya ait olduğunu, dosyaya konu zararda davacı tarafın kusurlu olduğunu, banka bilişim sisteminden veri alınmaması sebebiyle davalı …’ın kusurunun bulunmadığı ve davalı …’ın paranın transfer edildiği hesabın sahibi olması dolayısıyla zarardan sorumlu olduğu yönünden görüş ve kanaat bildirmiştir.
(3)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilerek 18/02/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; 24/07/2018 tarihli kök rapora ek olarak takdiri Mahkemenin olmak üzere “bir güven kurumu olarak faaliyet gösteren bankaların her koşulda kendilerine emanet ve tevdi edilen müşteri parasını koruması gerektiğini, internet bankacılığı üzerinden yapılan işlemin bankaların mevduatı koruma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağını, işlem yapan müşterinin gerçek kişi olup olmadığı konusunda kimlik doğrulaması için ek güvenlik önlemi olarak getirdiği SMS’le onay şifresi uygalamasında SMS sisteminin risklerini değerlendirmesinin ve uyguladığı sistemdeki güvenlik önlemini alması gerektiği” ilkesine dayanılarak tarafların %50 – %50 oranlarında kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.

(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, davalı Banka nezdinde açılmış olan hesapta bulunan paranın internet yolu ile yapılan işlemler sonucu 3. kişi hesabına EFT yapılması suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yapılan teknik incelemeyle anlaşıldığı üzere davacının davalı bankanın internet sitesiyle benzer formda oluşturulduğu anlaşılan http://akbank.mobilsubeonay.com adlı internet sitesinden kullanıcı bilgileri ve şifresinin girilmek suretiyle hesabından 136.000,00 TL’nin usulsüz olarak davalı şahıs hesabına aktarıldığı anlaşılmaktadır. Davalı …’ın usulsüz yapılan işlem ile paranın aktarıldığı hesap sahibi olarak haksız eylem temelinde zararın tamamından sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmiştir.
“… usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Birer güven kurumları olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu nedenle de hafif kusurlarından dahi sorumludurlar.” (bknz. Yargıtay 11. H.D. 2014/15035 Esas 2015/651 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda davacının cep telefonuna gelen şifrenin doğru girilerek bankacılık sistemine giriş yapılmak suretiyle havale işleminin gerçekleştirildiği ve işlemin davalı bankanın bilişim sisteminden veri alınmak suretiyle yapılmadığı sabit görülmekle davacının hatalı kullanımı sebebiyle oluşan zararda davalı bankaya karşı müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerektiği takdir edilmiştir. Bunun yanında davalı banka, davacı ile diğer davalının eylem birliği içerisinde hareket ettiğine dair dosyaya herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Davacıya müterafik kusur atfı yapılırken bir güven kurumu olan bankaların kendilerine emanet edilen müşteri parasını her hal ve koşulda koruması gerektiği, internet bankacılığı sistemi üzerinden yapılan işlemlerin bankaların mevduatı koruma yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı, özellikle dolandırıcılık ve benzeri işlemlerin günümüzde oldukça yaygınlaştığı da dikkate alınarak örneğin somut olayda miktar itibariyle bu denli yüklü bir havale işleminde kimlik doğrulaması için ek güvenlik önlemi olarak getirdiği SMS’ler ile onay şifresi uygulamasının oldukça önem arz ettiği ve gerekli olduğu halde bu yönde bir onay şifresinin banka tarafından davacıya gönderilmediği anlaşıldığından zarar sorumluluğunun aslen davalı banka uhdesinde yer aldığının kabulü ile davacıya hatalı kullanımı sebebiyle zararın oluşumunda takdiren % 50 oranında müterafik kusur atfedilmiş ve minvalde yapılan hesaplamayla 68.000,00 TL’nin haksız eylem tarihi olan 22/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan (sehven) tahsiliyle davacıya verilmesine yönelik neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(Not: Kısa kararda davacıya atfedilen müterafik kusur sadece davalı bankaya yönelik olup diğer davalı şahıs yönünden sorumluluğun tam olduğu kabul edildiği halde duruşmada sehven yapıldığı anlaşılan hata ile davalı … yönünden de indirim yapılmıştır. Hüküm kısmı değiştirilemeyeceğinden muhtemel kanun yolu incelemesinde değerlendirilmek üzere söz konusu hataya gerekçede değinilmesi uygun görülmüştür. )

(IV) HÜKÜM SONUCU :
(1)Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
68.000,00-TL’nin 22/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 4.645,08 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.322,54 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.322,54 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
(3)Davacı tarafından yapılan; 2.322,54 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 149,50 TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 3.708,04 TL yargılama masrafından davanın kabul reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.854,02 TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
(4)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 7.830,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
(5)Davalı banka duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 7.830,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … A.Ş’ye verilmesine,
(6)Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(7)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip

Hakim …
¸
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”