Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/94 E. 2018/206 K. 19.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1259 Esas
KARAR NO : 2018/217
DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 27/12/2016
KARAR TARİHİ : 21/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin merkezi … adresinde bulunan Türk Hukukuna göre kurulmuş bir faaliyet gösteren bir limited şirketi olan …Şti. İle davalı Ermenistan tabiyetli … şirketinin çeşitli kereler taşıma amaçlı ticari ilişki içerisinde bulunduğunu, taraflar arasında 8 adet … markalı aracın … gümrüğüne karayolu ile taşınması konusunda 15/09/2010 tarihli taşıma sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşmenin ifası amacı ile Türkiye ile Ermenistan arasındaki kara sınırının kapalı olması sebebi ile aslında Türkiye den Ermenistan’a tek bir taşıma söz konusu olmasına karşı Gürcistan da 3.bir şirket varmışçasına 2 adet .. belgesi düzenlendiğini, bunlardan ilkinin Derince Kocaeli Türkiye den Tiflis Gürcistan’a, ikincisinin ise aynı araçların Tiflis Gürcistan’dan Elivan Ermenistan’a taşınmasına ilişkin olduğunu, .. belgelerinin taşımacılık teamüllerinde mutat olduğu üzere davalı şirket tarafından temin edildiğini, 16/09/2010 tarihinde Derince Kocaeli limanından çıkarılan araçların davanın niteliğindeki bilgiler uyarınca kara sınırının kapalı olması sebebi ile … adresine teslim edilmek üzere Gürcistan gümrüğüne taşındığını, Gürcistan gümrüğünde ise davalının verdiği ve .. belgesinde bulunan adresin yanlış olması ve … isimli bir şirketin bulunmamasından dolayı idari uygulama dolayısı ile … ait taşımayı gerçekleştiren tıra yüklenen araçlar ile birlikte el konulduğunu, tır ve şöförünün 77 gün boyunca Gürcistan gümrüğünde mahsur kaldığını, bu sebeple ciddi zararlara uğradıklarını, zararı en aza indirmek ve biran önce teslimi gerçekleştirmek için Gürcistan da teşebbüslerde bulunduklarını, süreçten sürekli olarak davalıyı haberdar ettiklerini, davalının ise gümrük uyuşmazlıkları devam ederken hiç bir dostani çözüm teklifinde bulunmaksızın kendisinin uğradığını iddia ettiği zararın tazmini talebi ile İstanbul Ticaret Odası nezdinde … dosya numarası ile tahkim davası başlattığını, tahkim yargılamasının 05/05/2011 tarihli dilekçe ile başladığını ve başvuru harcının yatırıldığını, bahse konu dilekçenin …genel sekreterliği tarafından dava kaydı olarak alınarak kendilerine iletildiğini, 27/05/2011 tarihinde … tarafından cevap ve karşı dava dilekçelerinin sunulduğunu, 09/06/2011 tarihinde …genel sekreterliğince Prof. Dr. … ın 2009 tahkim yönetmeliği uyarınca 1. Hakem listesinden başhekim olarak seçildiğini, hakemliği kabul edip etmediğine ilişkin bilgiye davet edildiğini, 01/07/2011 tarihinde Prof. Dr. … ın başhekimliği kabul ettiğini bildirdiğini ve hukukçulardan oluşan 1. Hakem listesinden Prof. Dr. … ın uzmanlar listesinden de … ı hakem kuruluna tayin ettiğini ve kendilerine gerekli tebligatların çıkartılmasını istediğini, 05/07/2011 tarihinde …genel sekreterliğince bu kişilere bildirimde bulunarak hakemliği kabul edip etmediklerine ilişkin bilgi vermeye davet ettiğini, bu hakemlerinde görevi kabul formu doldurarak hakemliği kabul ettiklerini, 02/08/2011 tarihinde hakem kurulunun teşekkül ettiğinin taraflara bildirildiğini, hakem davasının açılmasından sonra usule aykırı bir biçimde de olsa hakem heyetinin teşekkül ettiğini ancak 02/08/2011 tarihinden 06/11/2011 tarihine kadar gerek dosya tarafları gerekse …tarafından herhangi bir işlem yapılmadığını 3 yıldan uzun bir süre boyunca davanın takip edilmediğini ancak derdest bulunduğunu, bu süreçte …nun 2014 tahkim kurallarını kabul ettiğini, 06/11/2014 tarihinde davalının taleplerini güncellediğini belirten bir dilekçe sunduğunu, bu dilekçenin taraflara tebliğ olunmadığını, herhangi bir beyanlarının alınmadığını, ancak baş hakem ve … genel sekreterliğince usulsüz işlemler yapıldığını, hakem heyetine seçilen Prof. Dr … ın görevi yürütemeyeceğine dair mesleki mazeret sunduğunu, bu hususun taraflara tebliğ olunmadığını, diğer hakem … ın görevden çekilme veya görevin sona erdiğine ilişkin beyanda bulunulduğunu gösteren herhangi bir kaydın dosyada görülmediğini, ancak baş hakemin 29/07/2015 tarihinde Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … i hakem olarak atayarak hakemliği kabul ettiklerine dair beyanda bulunmaya davet ettiğini, bu esnada …genel sekreterliği tarafından 24/08/2015 tarihli elektronik posta ile atanan hakemleri hakem listesinde yer almamaları sebebi ile oda meclisinin onayına tabi olduğunu onaylama işleminin usulü bir işlem olduğunu yönetmelik gereği yapılan bir prosedür olduğunun, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … in bildirildiğini, tamamlanan hakem kurulunun 09/11/2015 tarihinde ilk davanın açılmamış sayılmasına ve davalı tarafından yatırılan tahkim başvuru harcının hakem ücretinin ve idari masraf avansının 12/11/2014 tarihinde geçerli olan … tahkim kuralları tarifesine göre tamamlaması halinde 12/11/2014 tarihinde açılmış sayılacağına karar verdiğini, … genel sekreterliğince davacı şirkete yapılan tebliğlerin daha önceki müracaatta gözüken avukata yapılmak sureti ile uğrayabileceği hak kayıplarının tamamen göz ardı edildiğini, 30/11/2015 tarihli dilekçesi ile davalının hakem kurulunun alınan kararına itirazlarının sunulduğunu, yine bunun akabinde sunduğu belirsiz tarihli dilekçesi ile 30/11/2015 tarihli dilekçesine eklemeyi unuttuğu sonradan farkına vardığı beyanları sunduğunu, her iki dilekçeninde itiraz dilekçesinden 16 gün sonra taraflara tebliğe çıkartıldığını 16/12/2015 tarihinde davacı şirketin hakem kurulunun bahse konu karara itirazlarının sunulduğunu, dilekçelerin 28/01/2016 tarihinde hakem heyetine gönderildiğini, hakem heyeti tarafından 22/03/2016 tarihli ara kararının alındığını, buna ilişkin itirazların da sunulduğunu, hakem kurulu tarafından 22/06/2016 tarihli ara karar ile dosyanın bilirkişi heyetine tevdii olunduğunu, 27/06/2016 tarihinde bilirkişi heyetinin uzmanlık alanları yönünden itirazda bulunulduğunu, 14/07/2016 tarihinde davalının bilirkişi ücret ödemesini yapmayacağını bildirdiğini, sonrasında tekrardan davacının 25/07/2016 tarihinde dosyanın uyuşmazlık alanında uzman bilirkişilere gönderilmesi talebini içerir talep ile masrafların eşit şekilde paylaşılmasını talep ettiğini, hakem heyetince 28/07/2016 tarihinde bilirkişi ücretlerinin yatırılmadığı, 15 gün içerisinde yatırılmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılacağına karar verildiği, bunun üzerine 15/08/2016 tarihinde davalı tarafından ücretin yatırıldığını, bilirkişilerin 25/10/2016 tarihinde kök raporu sunduklarını, 28/10/2016 tarihinde davalının faiz yönünden rapora itiraz ettiğini, hakem heyetince herhangi bir karar alınmaksızın ve davacının herhangi bir beyanı alınmadan, faiz hesaplamasına ilişkin 01/11/2016 tarihinde ek bilirkişi raporu verildiğini ve 05/05/2011 tarihinden itibaren faiz hesaplaması yapıldığını, ek raporun tek bir bilirkişi tarafından tanzim edilerek imzalandığını, bu şekilde davalının tüm talep ve itirazlarının değerlendirildiğini ancak davacı şirketin karşı davası bakımından hiç bir yargılama faaliyeti yapılmadığını, 04/11/2016 tarihinde usul ve esesa ilişkin itirazların hakem heyetine tekrardan sunulduğunu, hakem heyetinin bu dilekçeyi dikkate almaksızın 03/11/2016 tarihinde kararını vererek bu kararı 10/11/2016 tarihinde tebliğe çıkardığını, kararın verilmesinden sonra 08/11/2016 tarihinde İstanbul … ATM tahkim süresine 09/11/2016 tarihinden itibaren 3 ay süre ile uzatıldığına ilişkin karar alındığını, bu kararında taraflara tebliğ olunmadığını, 07/11/2016 tarihinde davalı tarafından ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi verildiğini, dilekçeninde tebliğe çıkartılmadığını, yine aynı tarihte taraflarınca kök ve ek rapora ilişkin itiraz dilekçesinin de sunulduğunu, bu dilekçenin de tebliğe çıkartılmadığını, 18/11/2016 tarihinde davalı tarafından hakem kararının tavzihi düzeltilmesi ve tamamlanması talebi ile dilekçe verildiğini, davacı şirketin herhangi bir beyanı sorulmaksızın hakem kurulunca 28/11/2016 tarihinde de hakem kararının bir parçasını oluşturan tavzih ve tashih kararının verildiğini, tavzih ve tashih kararının 01/12/2016 tarihinde taraflara tebliğ edildiğini, gelinen noktada iş bu uyuşmazlık ve dava yönünden mahkememiz nezdinde ve süresi içerisinde iptal davası açmak zorunda kaldıklarını, iptal davası yönünden MTK nın uygulanması gerektiğini, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığını ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiğini, dolayısı ile MTK 1/2 de belirtilen şartların oluştuğunu ve … ya da … hükümlerinin uygulanamayacağını, bu sebeple hakem kararıda ve tavzih ve tashih kararlarında hatalı bir şekilde HMK atfı yapılmış ise de iptal davası açma süresinin kararda belirtilenin aksine MTK 15. Maddesi uyarınca 30 günlük süreye tabi olduğunu, bu sürenin hakem kararının veya düzeltme, yorum ya da tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağını, MTK mad. 15 uyarınca tavzih ve tashih kararının tebellüğ tarihi olan 01/02/2016 tarihinden itibaren 30 günlük sürenin 01/02/2016 tarihinde dolacağını, bu nedenle açmış oldukları davanın süresinde olduğunu, MTK 15 A2/1a uyarınca davacı şirket adına imza atan kişinin tahkim anlaşmasını imzalamaya davacı … temsil ve ilzam etmeye yetkisiz olduğundan tahkim anlaşmasının geçersiz olduğunu, bunun bir iptal sebebi olduğunu, …tahkim yönetmeliğine uygun bir tahkim şartının bulunmadığını, 2009 tahkim yönetmeliğinin 13/2 bendi uyarınca uyuşmazlığın …tahkim yönetmeliği uyarınca çözümleneceğini tahkim anlaşmasında açıkça yer alması gerektiğini, yetki yönünden yapmış oldukları itirazın ve tahkim şartına yönelik itirazlarının hakem heyetince dikkate alınmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi imzalayan … e tahkim şartının imzalamaya yetkili müdür sıfatına haiz olmadığına, yargıtayın yerleşik kararlarında da tahkim anlaşmasının düzenlenebilmesi için özel yetkinin arandığını, özel yetki olmaksızın yapılan anlaşmanın geçersiz olduğunu, bir an için tahkim şartının geçerliliği ve hakem heyetinin yetkili olduğu kabul olunsa bile taşımaya özgü düzenlenen .. belgelerinde açık bir şekilde anlaşmazlık halinde İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığını bu yöndeki itirazlarının da hakem heyetince dikkate alınmadığını, yine MTK 15/A2/1b uyarınca hakem kurulunun seçiminde tarafların anlaşmasında belirtilen ve MTK ön görülen usulü uyulmadığından hakem kararının iptalinin gerektiğini, bir an için tahkim anlaşmasının geçerli olduğu ve yargılamanın …/ … bünyesinde gerçekleştirileceğine karar verilse dahi tahkim yönetmeliği ve kurallarına uyulmadığından hakem heyeti kararının iptalinin gerektiğini, 2009 tahkim yönetmeliğinin 17. Maddesine göre 1. Hakem listesinde sırası gelen hakemin biri tacirler biri uzmanlar listesinden olmak üzere iki hakem seçilmesinin gerektiğini, hakem kurulunun oluşturulmasında ve tamamlanmasında bu hükme uyulmadığını, baş hakemin hakim … ı uzmanlar listesinden seçmiş ise de Prof. Dr. … ı tacirler listesinden seçtiğini, yine seçilen hakemin uzmanlık alanının uyuşmazlığa uygun düşmediğini, uyuşmazlığın taşımacılık ve lojistik ilişkilerine ilişkin olduğunu ancak motorlu taşıt satış ve servisine ilişkin listeden uzmanın seçildiğini, yine hakemlerin 2009 tahkim yönetmeliğe göre tarafsızlık ve bağımsızlıkları ile ilgili beyan vermesi hususunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından MTK 7 gereği gerekli açıklamayı yapmak zorunda olduklarını ancak hiç bir hakem tarafından böyle bir beyanda bulunulmadığını, ilk hakem heyetinde yer alan Prof. Dr. … ın mesleki mazeret bildirerek hakemlikten çekilmesine rağmen diğer hakim … ın görevi kabul etmiş ve hiç bir aşamada görevden çekildiğine dair beyanda bulunmamış olmasına rağmen …genel sekreterliği tarafından hangi gerekçe ile hakem kurulundan çıkarıldığının belirtilmediğini, kendisi görevden çekilmemişken yerine başka birinin tayin edilmesinin usule aykırı olduğunu, sonradan atanan 2 hakemin herhangi bir hakem listesinde yer almadığını, baş hakemin listelerde yer alan kişilerden seçmesi gerekirken yönetmeliğin 18. Maddesine aykırı olarak dışarıdan atama yapıldığını, sonradan oda meclisince onay alındığını, ancak dışarıdan hakem atamasının ve oda
onayının yönetmeliğin 4. Maddesi uyarınca ancak taraflarca seçilmesi halinde mümkün olduğunu, hakem kurulunun seçimine ilişkin olarak yapmış oldukları itirazlarının dikkate alınmadığını, yine hakemlerin reddine ilişkin taleplerinin de dikkate alınmadığını, hakemlerin sonradan üniversitedeki görevlerine 671 sayılı KHK ile son verildiğini, bunun üzerine red taleplerini yinelemiş olmalarına rağmen hakem kararının çıktığı gerekçesi ile …tarafından dilekçelerinin işleme konulmadığını, hakem heyetinin kendi red istemlerini dikkate almamasına rağmen davalının red talebine ilişkin hüküm tesis ettiğini, hakem kurulunun oluşturma ve tamamlama usulünün 2014 tahkim kurallarına da aykırı olduğunu, 2014 tahkim kurallarına göre taraflara birer yan hakem seçme hakkının verildiğini, hakemlerin değiştirilmesinde de seçimlerde izlenen usulün uygulanıp uygulanmayacağı hususunun divana bırakıldığını, hakem değişikliğine ilişkin atamalarda divan kararının bulunmadığını, red taleplerine ilişkin değerlendirme yapılmamasının 2014 tahkim kurallarına da aykırı olduğundan kararların iptalinin gerektiğini, MTK 15/A2/1c uyarınca hakem kararının süre içerisinde verilmediğinden kararın iptalinin gerektiğini, tahkim davasının 05/05/2011 tarihinde açıldığını davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 2009 tahkim yönetmeliği madde 15 uyarınca tahkim usulüne başvurma anında davanın açılmış sayılacağını hakem kararının 03/11/2016 tarihinde verildiğini, ve bu kararın bir parçası olan tahkim süresinin hesaplanmasında dikkate alınması gereken tavzih ve tashih kararının da 28/11/2016 tarihinde verildiğini, yani kararın davanın açılmasından itibaren 5 yıl 6 ay 23 gün sonra verildiğini, .. konvansiyonu uyarınca ön görülen zaman aşımı konusundaki iddialar saklı kalmak kaydı ile hakem kurulunun 22/03/2016 tarihli ara kararında kabul ettiği üzere davanın 05/05/2011 tarihinde açılması halinde gerek taraflarca gerekse MTK uyarınca ön görülen sürenin dolduğunu süreye ilişkin hususun kamu düzenini ilgilendiren bir husus olduğunu, mahkemece resen dikkate alınması gerektiğini, MTK 15 gereği süresi içerisinde karar verilmemesi halinde iptal sebebi olarak düzenlendiğini, MTK 10B ye göre taraflar aksini kararlaştırmadıkça tek hakemli davalılarda hakemin seçildiğini, birden çok hakemli davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde hakem veya hakem kurulunca esas hakkında karar verilmesi gerektiğini, tarafların tahkim süresi konusunda irade serbestisinin bulunduğunun, bir an için tahkim anlaşmasının var olduğu düşünülse bile 2009 tahkim yönetmeliğinin HMK 529 atfı gereği 6 aylık süre içerisinde hakemlerin karar vermesi gerektiğini, verilen kararda bu süreye uyulmadığının açık olduğunu, 09/11/2015 tarihinde toplantı tutanağının bu sürenin hesabında dikkate alınmasında dahi bu 6 aylık sürenin geçtiğini, 08/11/2016 tarihinde alınan kararla 3 aylık sürenin uzatıldığını, süre uzatmaya ilişkin olarak tarafların herhangi bir şekilde haberdar edilmediğini, MTK 10B de belirtilen 1 yıllık süreye de uyulmadığını, hakem kurulu tarafından davanın 2011 de açıldığının kabul edildiğini, 2015 yılında ilk davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasına rağmen yine dosya numarasının 2011/2 olarak muhafaza edildiğini, bir yönden de hakem heyeti kararlarının iptalinin gerektiğini, MTK 15/A2/1d uyarınca hakem kurulunun hukuka aykırı olarak yetkili olduğuna karar verdiğini, buna ilişkin açıklamalarını tekrar ettiğini, yine MTK nın 15/A2/1e bendi uyarınca hakem kurulunun istemin tamamı hakkında karar vermediğinden ve yetkisini aştığından hakem kararının iptalinin gerektiğini, hakem kurulunun tahkim anlaşması dışında kalan konular hakkında karar veremeyeceğini yetkinin kapsamınında tahkim anlaşması ile belirlendiğini hakemlerin kendilerine verilen yetkiyi aşmamakla yükümlü olduklarını, iki tarafın talep ve iddialarından her birinin ayrı ayrı hükme bağlanmakla hükümlü olduğunu, 27/05/2011 tarihli cevap dilekçesinde … tarafından 29.000,00 ABD doları tutarında karşı dava talebinde bulunulduğunu, sonraki bir çok dilekçede karşı dava talebinin yinelendiğini ancak yargılama boyunca karşı davaya ilişkin olarak hiç bir tahkikat yapıldığını, nazara dahi alınmadığını, hakem kurulunun davalının davasının devamı için harç yatırması bakımından muhtelif imkanlar ve süreler tanırken … karşı davası bakımından böyle bir imkanın yaratılmadığını, bilirkişi incelemesinde de karşı davanın değerlendirilmediğini, karar verirken kabul ya da red yönünden hiç bir hüküm oluşturulmadığını, bu durumun davalı tarafın bile dikkatini çektiğini ve tavzih talebinde yer aldığını, 28/11/2016 tarihli tavzih ve tashih kararı ile açılan karşı davanın doğrudan reddedildiğini, hakemlerin iki tarafın taleplerinden her biri hakkında karar vermek zorunda olduklarını, yine yargılama safahatında da .. konvensiyonu gereğince itirazlarını ileri sürmüş olmalarına rağmen bu yönde hiç bir araştırma yapılmadığını, sunulan dilekçelerin yok sayılarak yargılamaya devam
edildiğini, yine MTK 15/A2/1f uyarınca tahkim yargılamasını usulü açısından tarafların anlaşmalarına veya bu yönde bir anlaşma bulunmaması halinde bu kanun hükümlerine uygun olarak yürütülmediğinin ve bu durumun kararın esasına etkili olduğunu, ispat ederlerse hakem kararının iptalinin gerektiğini, bu bağlamda 2011 mayıs ayından 2016 aralık ayına kadar süren yargılamada hakem heyetinin tamamen birbirlerine zıt kararları nedeni ile usul açısından hangi konuların uygulanacağının tartışmalı hale getirdiğini, yapılan usul hatalarının kararın esasına etkili olduğunu, önce 2014 tahkim kurallarının uygulanacağını daha sonra ise 2009 tahkim yönetmeliğinin uygulanacağı yönünde karar alındığını, önce davanın açılmamış kabul edildiğini, sonrasında ise yargılamaya devam olunduğunu, MTK nın tahkim yargılama usulü başlıklı 4.bölümdeki 8. Maddesinin tarafların hakem veya hakem kurulunun uygulayacağı yargılama kurallarını bu kanunun emredici hükümleri saklı kalmak kaydı ile serbestçe kararlaştırılabileceğini ya da bir kanuna milletlerarası veya kurumsal tahkim kurallarına yollama yaparak belirleyebileceğinin düzenlendiğini, davalı tarafından avans ödemesinin yapılmadığından bahisle …tahkim kuraları ve MTK uygulanmamış, çelişkili ve sonradan değişen kararlar ile dava 2011 tarihinden itibaren derdest sayılmış ve bu husus zaman aşımı defi bakımından hakem kararlarının esasına etkili olmuştur, davalı 2011 yılında başvuru harcını yatırmış ise de masraf hakem ücretlerini yatırmamıştır 2009 tahkim yönetmeliğinde bu duruma ilişkin bir hüküm yer almamaktadır, buna ilişkin olarak MTK nın 11 ve 16. Maddeleri gereği değerlendirilmesi gerekirken yine 13. Madde gereği davanın sonlandırılması gerekirken bu işlemlerin hiç birinin yapılmadığını, 2014 yılında sunulan güncelleme dilekçesi üzerine 09/11/2015 tarihinde ilk davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, itiraz üzerine davanın açılmamış sayılması halinde davalının davalı zaman aşımından kaybedeceğinden bahisle 2011 yılından bu yana davanın derdest sayıldığını, 2009 tahkim yönetmeliğinde yapılan 2012 değişikliği ile MTK 13. madde düzenlenmesine paralel bir düzenleme getirildiğini, 2014 tahkim kurallarında ise 44. Maddede masraf avansının yatırılmaması halinde sekreterliğin yargılamayı durduracağını ve avansın yatırılması için 15 günlük ek süre vereceğini bu süre içerisinde yatırılmayacağı halinde durumun hakem kuruluna iletilerek hakem kurulunca yargılamaya son verileceğinin düzenliğini, ancak bu düzenlemelere aykırı hareket edildiğini, bu durumun kamu düzenini ilgilendirdiğini, davanın açılmamış sayılmasının zaman aşımı defi ve faiz hesaplaması yönünden de işin esasına etkili olduğunu, hakem yargılaması sürecinde beyan ve delil sunma hakkı savunma hakkı ve tarafların eşitliği prensibinin ihlaline ilişkin usulü aykırılıkların hakem kararının esasına etkili olduğunu, MTK nın 8. Maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı hareket edildiğini, talep savunma ve uyuşmazlığa ilişkin maddi vakaların ve hukuki gerekçelerin tespitinin engellendiğini, kök bilirkişi raporuna karşı beyan sunmalarına fırsat verilmeksizin davalının talebi doğrultusunda ve talep dilekçesi tebliğ olunmaksızın ek rapor alındığını, davalının tavzih düzeltme ve tamamlama talebi ile ilgili olarak yine davacı şirketin görüşü alınmadan tavzih ve tashih kararı verildiğini, bu yönden de MTK 14. Ün ihlal edildiğini, bir an için 2014 tahkim yönetmeliğinin uygulanacağının düşünülmesi halinde yönetmeliğin 40. Maddesinde ki süre ve tebliğe ilişkin kurallara rivayet edilmeksizin karar alındığını, 07/11/2016 tarihli taleplerinin taraflara ve hakem kuruluna tebliğe çıkartılmadığını, yargılama dışında kaldığını, davalının sunmuş olduğu dilekçelerin taraflarına tebliğ olunmadığını, esasen layiha sunma hususunda hakem kurulunun kararının gerektiğini, ancak davalı tarafından sunulan her dilekçenin hakem kararının esasına etki ettiğini, bu durumun tarafların eşitliği ilkesine ve adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, MTK 8. Maddesine aykırılık teşkil ettiğini, süre uzatım kararının taraflarına tebliğ olunmadığını, dosyanın bilirkişiye gönderilmesine ilişkin olarak yapılan itirazların dikkate alınmadığını yukarıda izahı yapılan sebepler ile bilirkişi kurulunun oluşturulmasında usulü hatalar bulunduğunu duruşma taleplerinin yerine getirilmediğini, MTK 12 Gereği taraflardan birinin bilirkişiler ile duruşma yapılmasına yönelik talebi ile hakem kurulunun bağlı olduğunu, yine MTK 11A gereği taraflar duruşma yapılmaması konusunda anlaşmadıkça hakem veya hakem kurulunun taraflardan birinin istemi üzerine yargılamanın uygun aşamasında duruşma yapmak zorunda olduğunu, bunun emredici bir kural olduğunu, buna uyulmamasının iptal sebebi olduğunu, gerek 2009 gerek 2014 tahkim kuralları gereği talep halinde duruşma yapılmasın zorunluğu olduğunu taraflar arasında duruşma yapılmaması konusunda herhangi bir anlaşma bulunmadığını, MTK 15/A2/1g gereği tarafların eşitliği ilkesinin tahkim yargılaması sırasında gözetilmediğini, sunulan dilekçeler ve itirazların taraflarına tebliğ olunmadığını, gerekli ve yeterli açıklama fırsatının taraflarına tanınmadığını, hakem kurulunun oluşturulması ve görevleri hakkında aykırılıklar bulunduğunu, hakemlerin tarafsız ve bağımsız olmaları gerektiğini, ancak hiç birinin tarafsızlık ve bağımsızlık beyanlarının bulunmadığını, tarafsız ve bağımsız davranma hükümlülüğünün dava sonuçlanıncaya kadar devam ettiğini, hakemlerden … ve … 675 sayılı KHK ile görevlerinden uzaklaştırıldıkları dikkate alındığında bu durumunda adil yargılanma ve tarafların eşitliğine aykırılık teşkil ettiğini, hakemlerin yargılama safahatında aldıkları farklı tutum ve kararların tarafların eşitlik ilkesini ihlal ettiğini, sürekli olarak karşı tarafın hakları gözetilmek sureti ile alınan kararların değiştirildiğini, hakem kurulunun verdiği kararın gerekçesiz olduğunu, yine iptal davası yönünden 15 günlük süre verilmesinin MTK ya aykırı olduğunu, bu durumunda adil yargılama hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, yargılamanın süresi dikkate alındığında adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, MTK 15/A2/2b maddesi uyarınca hakem kararlarının kamu düzenine aykırı olduğundan iptalinin gerektiğini, kamu düzenine aykırılık yönünden davanın esası ile ilgili olan ve usulü ile ilgili olan sebepler olmak üzere ikili ayrım yapıldığını, davanın esasına ilişkin olarak sözleşmenin konusunun kamu düzenine aykırı olduğunu, sözleşme kapsamında yapılacak olan taşımanın Ermenistan a yapılmasının hedeflendiğini, ancak Ermenistan a yönelik olarak devletimiz tarafından 1993 yılından beri kara ve demir yollarının kapatılması ve doğrudan ticaretin yasaklanması ile uygulanan fiili bir ambargonun öz konusu olduğunu, bu ambargonun taraflarca anlaşılacak aşılmaya çalışmasının kamu düzenine aykırılık teşkil ettiği gibi gümrük mevzuatına yani kanunun emredici hükümlerine de aykırı olduğunu, bu aykırılığın borcu hukuken imkansız hale getirildiğini, borçlar kanunun 27. Maddesi kapsamında yapılan sözleşmenin kesin olarak hükümsüz olduğunu, kanunen izin verilmeyen bir edimin borçlanılması ile oluşan sözleşmenin kesin olarak hükümsüz olduğunu, sözleşmenin kesin olarak hükümsüz olmasının yanında muvazaa içermesinin de hükümsüz olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın vergi hukukunu ilgilendirmesi sebebi ile de verilen hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğunu, davalının Türkiye de tahkim davası açması sebebinin %20 KDV yi geri almak amacı güttüğünü tahkim yargılamasında bu husus belirtilmiş olmasına rağmen hakem kurulu tarafından hiç bir şekilde dikkate alınmadığını, yukarıda açıkladıkları sebeplerden dolayı tahkim yargılamasında bir çok usulü aykırılıklar yapılmış olması sebebi ile ve yapılan usulü hatanın davanın sonucu ve esasına etkili olması sebebi ile bu hususların kamu düzenine ilişkin kurallara ve ilkelere aykırı olduğunun kabulünün gerektiğini, hakem kararlarının hiç bir hukuki dayanak gösterilmeksizin gerekçesiz olarak oluşturulduğunu, talep olmasına rağmen duruşma yapılmadığını, hakem kararında baştan sona bilirkişi raporundan alıntı yapılarak yargılama sürecindeki hiç bir aşamanın değerlendirilmediğini bilirkişilerce hazırlanmış eksik gerekçesiz ve hatalı bilirkişilerce hazırlanmış eksiz gerekçesiz bilirkişi raporunun tekrarından ibaret olduğunu, bu durumun adil yargılama hakkını ihlal ettiği gibi kamu düzenine de aykırı olduğunu, yine tarafların eşitliği ve adil yargılanmaya ilişkin yapmış oldukları açıklamalarda belirtilen hususların aynı zamanda kamu düzenine de aykırılık teşkil ettiğini, yine hakem kurulu tarafından önce davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, daha sonrasında ise bundan vazgeçildiğini, davanın açılmamış sayılmasının emredici nitelikteki usul kurallarına riayet etmemenin bir müeyyidesi olduğunu ve kamu düzeni ile ilgili olduğunu, ilk davanın açılmamış sayılması ile beraber sona ereceğinin belirtmesi gerektiğini, ancak hakem heyetinin çelişkili bir şekilde bu karardan döndüğünü, karardan dönülmesi ile beraber yargılamada ilgilenecek olan kurallarında değiştirildiğini, bu defa 2014 tahkim kuralları yerine 2009 tahkim yönetmeliğinin uygulanacağının ifade edildiğini, bununla birlikte uygulanmasına karar verilen kuralların yaptığı atıfların da yanlış belirlenmesi sebebi ile adil yargılanma hakkının bütünü ile iptal edildiğini, bu durumun kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime el verişli olmadığını, MTK madde 1 e göre iki tarafın iradelerine tabi olmayan uyuşmazlıkların tahkime tabi olmadığını kamu düzenine ilişkin hususların tarafların iradesi dışında olduğunu, tarafların bu hususlara ilişkin uyuşmazlıkları tahkime taşıyamayacağını, bu uyuşmazlıkların mahkemede görülmek zorunda olduğunu, hakem heyetince incelenemeyeceğini, Türk gümrük rejimine aykırı ve vergi hukukuna ilişkin unsurları barındıran uyuşmazlık yönünden tahkime el verişli olmadığının kabulünün gerektiğini, bu hususunda mahkemece resen gözetilerek hakem kararının iptalinin gerektiğini, MTK 15/A2/2a gereği hakem kararının iptalinin gerektiğini, hakem heyeti kararında itiraz hususunda hukuk mahkemeleri
kanununun geçerli olduğu hatalı olarak belirtilmiş ise de hakem kararının hukuk mahkemeleri kanununun HMK maddeleri gereğince de iptalinin gerektiğini, HMK 439/2a gereği, tahkim sözleşmesi geçersiz olduğundan hakem kararının iptalinin gerektiğini, 439/2b gereği hakem kurulunun seçiminde belirlenin ve HMK da ön görülen usulü uyulmadığından hakem kararının iptalinin gerektiğini, 439/2c gereği tahkim süresi içerisinde karar verilmediğinden hakem kararının iptalinin gerektiğini, 439/2ç gereği hakem kurulu hukuka aykırı olarak yetkili olduğuna karar verdiğinden hakem kararının iptalinin gerektiğini, bu hususun mahkememizce resen dikkate alınması gerektiğini, 439/2d uyarınca talebin tamamı hakkında karar verilmediğinden ve yetkisini aştığından hakem kararının iptalinin gerektiğini, bu hususunda mahkememizce resen değerlendirilmesinin gerektiğini, 439/2e gereği tahkim yargılaması usul açısından sözleşmede ve HMK da yer alan hükümlere uygun olarak yürütülmediğinden ve bu durum kararın esasına etkili olduğundan hakem kararının iptalinin gerektiğini, 439/2f gereği tarafların eşitliği ilkesinin ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmediğinden hakem kararının iptalinin gerektiğini, 439/2ğ uyarınca tahkim kararı kamu düzenine aykırı olduğundan hakem kararının iptalinin gerektiğini, 439/2g gereği uyuşmazlık Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmadığından hakem kararının iptalinin gerektiğini, bu hususunda mahkememizce resen nazara alınması gerektiğini, 03/11/2016 tarihli hakem kararının hüküm fıkrasının 3. Bendinin isabetsiz olarak karara karşı itiraz kararın mahkemeye tevdii tasdiki ve icrası konusunda HMK hükümlerinin geçerli olduğunu bildirdiğini, akabinde davalı … ın talebi üzerine yargılamaya uygulanacak her nevi usul kuralları göz ardı edilerek hakem kurulunca verilen 28/11/2016 tarihli tavzih ve tashih kararı ile hakem heyeti kararının 3. Bendinin iş bu karara itiraz, kararın mahkemeye tevdii, tasdiki ve icrası konusunda HMK hükümlerinin geçerli olduğu MTK 15. Hükümleri uyarınca yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine 15 gün içerisinde iptal davası açılabileceği, bu sürenin hakem kararının veya düzeltme yorum ya da tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, iptal davasının açılmasının kendiliğinden hakem kararının icrasını durduracağı yönünde değiştirildiğini, böylelikle hakem kurulunun kararda yapmış olduğu yanlışlığı fark ederek iptal davasını MTK hükümlerine tabi kılmış ve iptal davasının icrayı durduracağını belirttiğini, ancak MTK daki iptal davasının açılması bakımından emredici olan 30 günlük süreyi kamu düzenine aykırı olarak 15 güne indirdiğini, hakem kararına karşı itirazın aynı anda hem HMK ya hem de MTK ya tabi kılmak sureti ile Türk Usul Hukukuna bütünü ile aykırı bir yöntem geliştirdiğini, tavzih ve tashih kararı vermesine rağmen süre başlangıcı yönünden somut uygulamayı reddettiğini, MTK 15/A/4 uyarınca iptal davası açılmasının kendiliğinden hakem kararının icrasını durdurduğunu belirtmiş MTK15/A/6 uyarınca iptal istemini tahkim yargılamasındaki usulsüzler dikkate alınarak ve dosya kapsamı dikkate alınarak duruşma açılarak incelenmesini öncelikle icranın geri bırakılmasına karar verilerek 03/11/2016 tarihli hakem heyeti kararının ve 28/11/2016 tarihli tavzih ve tashih kararının tekrardan tahkim yargılamasına başvurma imkanının kapalı olmak üzere iptaline karar verilerek yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde …tahkim bürosunca … nolu hakem kararının iptali istediğini ancak dava dilekçesinde belirtilen iptal sebeplerinin dayanaksız ve yersiz olduğunu davanın iptaline karar verilerek icra edilebilirlik şerhinin verilmesini gerektiğini öncelikle mahkemenin görevine yönelik itirazlarının olduğunu, dava ile ilgili görevli mahkemenin Bölge Adliye Mahkemesi olduğunu, hakem kurulu tarafından verilen 03/11/2011 tarihli kararda HMK hükümlerinin geçerli olduğunu belirtildiğini, aynı hakem kurulunun 22/03/2016 tarihli ara kararında HMK hükümlerinin uygulanacağına karar verdiğini, bu kararında gerekçesini açıklarken tarafların tahkim anlaşmasını imzaladıkları tarihteki yürürlükteki yönetmeliğin …2009 yönetmeliği olduğunu, bu yönetmelikteki bazı maddelerinde HUMK atıf yaptığını ancak HMK 448. Maddesinde bu kanun hükümlerinin tamamlanmamış işlemleri etkilememek kaydı ile derhal uygulanacağının belirtildiğini, hakem kurulunun oluşturularak ilk toplantılarının 09/11/2015 tarihinde yapmış olduklarından dolayı HUMK yerine 2011 yılında yürürlüğe giren HMK nun uygulanmasının zorunlu olduğunu, uygulanacak kurallarının sıralamasının yapılarak ilk olarak …2009 yönetmeliği bu yönetmeliğin atıf yaptığı HUMK hükümleri yerine şimdiki HMK ve ancak bunlarda hüküm bulunmayan hallerde MTK nın
uygulanacağının açıkça belirtildiğinin bununla beraber salt davada yabancılık unsurunun olması sebebi ile tarafların başka yönetmelik usul hukuku ve kuralları seçemeyeceğini söylemek yargıtayın yerleşik içtihatlarına ve doktrine aykırı olduğunu, tarafların uygulanacak kurallar yönünden serbestliğe sahip olduklarını, 2009 …yönetmeliğini özgür iradeleri ile seçtiklerini, belirtildiği gibi HMK 448 gereği atıf yapılan maddeler ile ilgili HMK nında uygulanacağının açık olduğunun, …tahkim yönetmeliği madde 34 teki kararların mahkemeye tevdii tasdiki ve icrası ile ilgili hükümler yerine HMK daki karşılığı olan hükümlerin dikkate alınmasının gerektiğini, HMK 439 436 410. Maddelerinin uygulanması gerektiğini, HMK 410 gereği tahkim yargılamasında mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin tahkim yeri bölge adliye mahkemesi olduğunu, davalı firma temsilcisinin yetkisinin mevcut olduğu ve tahkim şartının geçerli olduğunu, davalının tahkim bürosuna sunduğu ancak 3. Dilekçe de buna ilişkin göstermelik ve yargılamayı uzatma amacı ile bir itiraz yaptığını, bu kapsamda MTK 4. Maddesi gereği davalının tahkim anlaşmasının varlığı iddia edilmesine rağmen cevap dilekçesinde itiraz etmemiş olması halinde geçerlilik tahkim anlaşması yapılmış sayılacağını … bir aile limited şirketi olduğunu baba ve çocuklardan oluştuğunu, birden fazla münferiden müdüre sahip olduğunu sözleşme ile babaları Müdür … in imzaladığını, kanuna göre uyuşmazlıkta tahkime gidilebilmesi için tahkim iradesinin açıkça geri almasının gerek ve yeterli olduğunu, hatta tarafların birisinin iddiası üzerine cevap dilekçesinde itiraz edilmemesinin tahkim anlaşmasının varlığı açısından yeterli olduğunu, tarafların açıkça tahkim iradelerini ortaya koyduklarını, bunun olmadığı yönünde itirazın öne sürülmediğini, hatta davacının karşılıklı dava bile açıp çeşitli tazminat taleplerinde bulunduğunu, bununla beraber .. belgelerinde İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin hükümlerin TTK 1110 ve devamı maddeleri dikkate alındığında taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki münasebetler yönünden geçerli olduğunu, burada taşıma sözleşmesinin dikkate alınmasının gerektiğini, hakem seçimlerinin usulüne uygun olduğunu, İstanbul Ticaret Odası tahkiminin kurumsal bir tahkim olduğunu, kendi kurallarının ve yönetmeliğinin bulunduğunu, tarafların tahkim anlaşmasını imzaladıkları dönemde yürürlükteki yönetmeliğin 2009 yönetmeliği olduğunu, davalı firmanın hakem yargılamasında hakem seçimine ilişkin olarak sessiz kalarak yazı ile itirazda bulunmadığını, davanın aleyhlerine gelişeceğini anlamalarından sonra yargılamayı uzatmak amacı ile itiraz ettiklerini, oda meclisinin hakem seçimini onayladığını, hakem seçiminde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, kararın tahkim süresi içerisinde verildiğini, davanın 05/05/2011 tarihinde açıldığını, başvuru harcının bu tarihte ödendiğini, gerek …2009 yönetmeliği madde 15 gerek HMK 426 gerekse MTK 10/A davanın açılış tarihine ilişkin benzer düzenlemeler içerdiğini, tahkim davasının hakemlerin seçimi için tarafların sözleşmesine göre hakem seçecek olan kuruma başvurulduğu anda açılmış sayıldığını, ancak davanın açılma tarihinin tahkim süresinin başlangıç tarihi olmadığını, HMK 427 MTK 10/A ya göre taraflar aksini kararlaştırmadıkça bir hakemin görev yapacağı davalarda hakemin seçildiği birden çok hakemin görev yapacağı davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde hakem veya hakem kurulunca esas hakkında karar verileceğini tahkim süresinin tarafların anlaşması ile anlaşamamaları halinde ise taraflardan birinin başvurusu üzerine mahkemece uzatılabileceğini mahkemenin bu konudaki kararlarının kesin olduğunu ön gördüğünü hakemlerin 09/01/2016 tarihinde yapmış oldukları ilk toplantı ve hazırladıkları tutanak ile bir yıllık tahkim süresinin başladığını daha sonra bir yıl dolmadan 03/11/2016 tarihinde gerekçeli hakem kararının hazırlandığını bu tarihten öncede İstanbul … ATM nin … dosyası ile tahkim süresinin 3 ay uzatıldığını, sonrasında 28/11/2016 tarihinde süre dolmadan hakem heyetinin tavzih ve tashihe ilişkin ek karar hazırladığını, 03/11/2016 tarihindeki gerekçeli karardan sonra davalının önceki dilekçelerinde karşı bir dava açma talebinde bulunacaklarını anımsayarak davayı kazanmalarından dolayı tarafların vekalet ücreti takdir edilmesini sağlamak amacı ile bu konuda da karar verilmesi talebi ile hakem kararının tavzihi, tashihinin ek bir dilekçe ile talep ettiklerini, karşı dava talebinde bulunacağını beyan eden davalı firmanın hakem kararının tavzihi ve tashihi kapsamında hakem kararını kabul etmişcesine hiç bir talepte bulunmadığını, hakem kurulunun 28/11/2016 tarihli ek kararı ile davacının başvuru harcını yatırmaması sebebi ile karşılık davasının açılmamış kabul edildiğinin bildirdiğini, bununla beraber bir an için davacının başvuru harcını ödemiş olduğu kabul olunsa bile bu durumda HMK 436 MTK 14/a gereği aksi kararlaştırılmadıkça tahkim veya hakem
kurulunun kısmi kararlar verebileceğini bu yönden de hakem heyeti kararında herhangi bir usulsüzlük olmadığını, hakem heyetinin uygulanacak kuralları doğru bir şekilde tespit ederek sınırladığını ve bu usul kuralları doğrultusunda esasa etkili usul hatasının söz konusu olmadığını, bu hususta hakem heyeti kararının davanın açılış tarihini 2011 yerine 2015 yılında açılmış sayılması yönünde karar vererek daha sonra sunmuş oldukları dilekçe ile esasa etkili usulü hatasını itirazları doğrultusunda değiştirdiğini, taraflarına başvuru sonrası hakem ücreti vesaireye ilişkin olarak herhangi bir bildirim yapılmadığını, yazı gönderilmediğini yine hakemlerin .. madde 27/1 maddesi uyarınca %5 faize hükmettikten sonra itiraz üzerine ortalama 2.3 lük bir faize hükmettiklerini ancak bu durumun hakem kararının iptalini sağlamadığını, ayrıca maddi hukuk kuralı yönünden hakemlerin malların teslim edilmemesinden dolayı tazminata hükmetmemelerinin doğru olduğunu, malların tamamen kaybı hususunun davacı tarafçada ikrar edildiğini belirtmiş açılan davanın reddine karar verilerek İstanbul Ticaret Odası Tahkim Bürosunun … numaralı dosyasındaki hakem kararının icra edilebilirliği hususunda taraflarına belge verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
CEVABA CEVAP:Davacı taraf dosyaya sunmuş olduğu cevaplara ilişkin beyan dilekçesinde; dava sonrası davalı vekili tarafından elektronik posta ile uyuşmazlığın çözümü konusunda alternatif değerlendirme teklifinde bulunduğunu dolayısı ile yapılan uzlaşma görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını, gerek MTK maddeleri gerekse yargıtayın istikrarlı içtihatları gereği hakem kararının tavzih ve tashihine ilişkin kararda hem HMK ya hem de MTK ya atıf yapılmasının ve iptal davasına ilişkin olarak 15 günlük süre verilmesini başlı başına savunma haklarının kısıtladığını ve kamu düzenine aykırı olduğunu, iptal davasını açma yolunun hem HMK hem de MTK ya tabi kılınamayacağını MTK madde 15 uyarınca iptal davasının 30 gün içerisinde açılması gerektiğini, HMK ve MTK ya göre yapılan tahkim davasında iptal davalarına bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, görev hususunda herhangi bir tartışmanın bulunmadığını, tahkim yargılamasının 05/05/2011 tarihinde başlayıp 28/11/2016 tarihinde sona erdiğini, …tahkim kurallarının en az üç kere değiştiğini, neticede hangisinin uygulanabilir olduğunu hakem heyetinin de karıştırdığını, geçerli bir tahkim şartının bulunmadığını, .. belgelerinde İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili bulunduğunu, tahkim şartının 2009 tahkim yönetmeliğine aykırı olduğunu, sözleşmeyi imzalayan … in şirkette hiç bir görev ve yetkisinin bulunmadığını, hakeme başvurunun özel yetki gerektirdiğini, tahkim yargılamasının 6 yıl sürmesinin bir izahının bulunmadığını, tahkim davasının 05/05/2011 tarihinde açıldığı kabul edilmeyecek ise davanın zaman aşımı dolayısı ile reddedilmiş olmasının esasa etkili bir usulü aykırılık olduğunu 05/05/2011 tarihinde açıldığının kabulü halinde hakem kararının süresi içerisinde verilmemiş olduğunun kabulünün gerektiğini belirtmiş dava dilekçesindeki hususları tekrarlamıştır.
İstanbul Ticaret Odası nezdinde … dosya numarası ile tahkim davası başlattığını, tahkim yargılamasının 05/05/2011 tarihli dilekçe ile başladığını ve başvuru harcının yatırıldığını, bahse konu dilekçenin …genel sekreterliği tarafından dava kaydı olarak alınarak kendilerine iletildiğini, 27/05/2011 tarihinde … tarafından cevap ve karşı dava dilekçelerinin sunulduğunu, 09/06/2011 tarihinde …genel sekreterliğince Prof. Dr. … ın 2009 tahkim yönetmeliği uyarınca 1. Hakem listesinden başhakem olarak seçildiğini, hakemliği kabul edip etmediğine ilişkin bilgiye davet edildiğini, 01/07/2011 tarihinde Prof. Dr. … ın başhekimliği kabul ettiğini bildirdiğini ve hukukçulardan oluşan 1. Hakem listesinden Prof. Dr. … ın uzmanlar listesinden de … ı hakem kuruluna tayin ettiğini ve kendilerine gerekli tebligatların çıkartılmasını istediğini, 05/07/2011 tarihinde …genel sekreterliğince bu kişilere bildirimde bulunarak hakemliği kabul edip etmediklerine ilişkin bilgi vermeye davet ettiğini, bu hakemlerinde görevi kabul formu doldurarak hakemliği kabul ettiklerini, 02/08/2011 tarihinde hakem kurulunun teşekkül ettiğinin taraflara bildirildiğini, hakem davasının açılmasından sonra usule aykırı bir biçimde de olsa hakem heyetinin teşekkül ettiğini ancak 02/08/2011 tarihinden 06/11/2011 tarihine kadar gerek dosya tarafları gerekse …tarafından herhangi bir işlem yapılmadığını 3 yıldan uzun bir süre boyunca davanın takip edilmediğini ancak derdest bulunduğunu, bu süreçte …nun 2014 tahkim kurallarını kabul ettiğini, 06/11/2014 tarihinde davalının taleplerini güncellediğini belirten bir dilekçe sunduğunu, bu dilekçenin taraflara tebliğ olunmadığını, herhangi bir beyanlarının
alınmadığını, ancak baş hakem ve İTOTAM genel sekreterliğince usulsüz işlemler yapıldığını, hakem heyetine seçilen Prof. Dr … ın görevi yürütemeyeceğine dair mesleki mazeret sunduğunu, bu hususun taraflara tebliğ olunmadığını, diğer hakem … ın görevden çekilme veya görevin sona erdiğine ilişkin beyanda bulunulduğunu gösteren herhangi bir kaydın dosyada görülmediğini, ancak baş hakemin 29/07/2015 tarihinde Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … i hakem olarak atayarak hakemliği kabul ettiklerine dair beyanda bulunmaya davet ettiğini, bu esnada …genel sekreterliği tarafından 24/08/2015 tarihli elektronik posta ile atanan hakemleri hakem listesinde yer almamaları sebebi ile oda meclisinin onayına tabi olduğunu onaylama işleminin usulü bir işlem olduğunu yönetmelik gereği yapılan bir prosedür olduğunun, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … in bildirildiğini, tamamlanan hakem kurulunun 09/11/2015 tarihinde ilk davanın açılmamış sayılmasına ve davalı tarafından yatırılan tahkim başvuru harcının hakem ücretinin ve idari masraf avansının 12/11/2014 tarihinde geçerli olan İTOTAM tahkim kuralları tarifesine göre tamamlaması halinde 12/11/2014 tarihinde açılmış sayılacağına karar verdiğini, İTOTAM genel sekreterliğince davacı şirkete yapılan tebliğlerin daha önceki müracaatta gözüken avukata yapılmak sureti ile uğrayabileceği hak kayıplarının tamamen göz ardı edildiğini, 30/11/2015 tarihli dilekçesi ile davalının hakem kurulunun alınan kararına itirazlarının sunulduğunu, yine bunun akabinde sunduğu belirsiz tarihli dilekçesi ile 30/11/2015 tarihli dilekçesine eklemeyi unuttuğu sonradan farkına vardığı beyanları sunduğunu, her iki dilekçeninde itiraz dilekçesinden 16 gün sonra taraflara tebliğe çıkartıldığını 16/12/2015 tarihinde davacı şirketin hakem kurulunun bahse konu karara itirazlarının sunulduğunu, dilekçelerin 28/01/2016 tarihinde hakem heyetine gönderildiğini, hakem heyeti tarafından 22/03/2016 tarihli ara kararının alındığını, buna ilişkin itirazların da sunulduğunu, hakem kurulu tarafından 22/06/2016 tarihli ara karar ile dosyanın bilirkişi heyetine tevdii olunduğunu, 27/06/2016 tarihinde bilirkişi heyetinin uzmanlık alanları yönünden itirazda bulunulduğunu, 14/07/2016 tarihinde davalının bilirkişi ücret ödemesini yapmayacağını bildirdiğini, sonrasında tekrardan davacının 25/07/2016 tarihinde dosyanın uyuşmazlık alanında uzman bilirkişilere gönderilmesi talebini içerir talep ile masrafların eşit şekilde paylaşılmasını talep ettiğini, hakem heyetince 28/07/2016 tarihinde bilirkişi ücretlerinin yatırılmadığı, 15 gün içerisinde yatırılmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılacağına karar verildiği, bunun üzerine 15/08/2016 tarihinde davalı tarafından ücretin yatırıldığını, bilirkişilerin 25/10/2016 tarihinde kök raporu sunduklarını, 28/10/2016 tarihinde davalının faiz yönünden rapora itiraz ettiğini, hakem heyetince herhangi bir karar alınmaksızın ve davacının herhangi bir beyanı alınmadan, faiz hesaplamasına ilişkin 01/11/2016 tarihinde ek bilirkişi raporu verildiğini ve 05/05/2011 tarihinden itibaren faiz hesaplaması yapıldığını, ek raporun tek bir bilirkişi tarafından tanzim edilerek imzalandığını, bu şekilde davalının tüm talep ve itirazlarının değerlendirildiğini ancak davacı şirketin karşı davası bakımından hiç bir yargılama faaliyeti yapılmadığını, 04/11/2016 tarihinde usul ve esesa ilişkin itirazların hakem heyetine tekrardan sunulduğunu, hakem heyetinin bu dilekçeyi dikkate almaksızın 03/11/2016 tarihinde kararını vererek bu kararı 10/11/2016 tarihinde tebliğe çıkardığını, kararın verilmesinden sonra 08/11/2016 tarihinde İstanbul … ATM tahkim süresine 09/11/2016 tarihinden itibaren 3 ay süre ile uzatıldığına ilişkin karar alındığını, bu kararında taraflara tebliğ olunmadığını, 07/11/2016 tarihinde davalı tarafından ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi verildiğini, dilekçeninde tebliğe çıkartılmadığını, yine aynı tarihte taraflarınca kök ve ek rapora ilişkin itiraz dilekçesinin de sunulduğunu, bu dilekçenin de tebliğe çıkartılmadığını, 18/11/2016 tarihinde davalı tarafından hakem kararının tavzihi düzeltilmesi ve tamamlanması talebi ile dilekçe verildiğini, davacı şirketin herhangi bir beyanı sorulmaksızın hakem kurulunca 28/11/2016 tarihinde de hakem kararının bir parçasını oluşturan tavzih ve tashih kararının verildiğini, tavzih ve tashih kararının 01/12/2016 tarihinde taraflara tebliğ edildiğini, gelinen noktada iş bu uyuşmazlık ve dava yönünden mahkememiz nezdinde ve süresi içerisinde iptal davası açmak zorunda kaldıklarını,
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; İstanbul Ticaret Odası tarafından verilen tahkim kararının ve bu tahkim kararının tavzih ve tashih kararının Milletlerarası Tahkim Kanunun 15.mad uyarınca iptaline yönelik iptal davası olduğu tespit edilmiştir.
4686 sayılı MTK milletlerarası tahkime ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın yabancılık unsuru içermesi ve tahkim yeri olarak Türkiye nin belirlenmiş olduğu dikkate alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4686 sayılı yasanın 1 ve 2 . Maddeleri kapsamında kaldığı bu yasaya tabi olduğu 3. Maddesi kapsamında mahkememizin görevli ve yetkili olduğu, yine davacının tahkim sözleşmesinin geçersizliği ve yetki itirazları yönünden tahkim yargılamasında karşı dava açmış olması, sonrasında ileri sürüldüğü dikkate alındığında dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı anlaşılmakla bu yöndeki itirazların yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
4686 sayılı yasanın 14. Maddesi hakem heyeti kararlarına ilişkindir. Buna göre .. Aksi kararlaştırılmadıkça, hakem veya hakem kurulu kısmi kararlar verebilir…. Taraflardan her biri, hakem kararının kendisine bildirilmesinden itibaren otuz gün içinde, karşı tarafa da bilgi vermek kaydıyla, hakem veya hakem kuruluna başvurarak; 1. Hakem kararında bulunan hesap, yazı ve benzeri maddi hataların düzeltilmesini, 2. Kararın tümünün veya bazı bölümlerinin yorumlanmasını, İsteyebilir. Karşı tarafın görüşünü alan hakem veya hakem kurulu, bu istemi haklı bulursa, istem tarihinden itibaren otuz gün içinde kararındaki maddi hatayı düzeltir veya kararın yorumunu yapar. Hakem veya hakem kurulu, karardaki maddi hataları karar tarihini izleyen otuz gün içinde kendiliğinden de düzeltebilir. Taraflardan her biri, hakem kararının kendilerine bildirilmesinden itibaren otuz gün içinde, karşı tarafa da bilgi vermek kaydıyla, yargılama sırasında ileri sürülmüş olmasına rağmen karara bağlanmamış konularda tamamlayıcı hakem kararı verilmesini isteyebilir. Hakem veya hakem kurulu, istemi haklı bulursa, tamamlayıcı hakem kararını altmış gün içinde verir. Düzeltme, yorum ve tamamlama kararları, taraflara bildirilir ve hakem kararının bir parçasını oluşturur.” hükümlerine amirdir.
Hakem heyeti kararlarına karşı açılacak olan iptal davaları 4686 sayılının 15. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ” İptal davası, otuz gün içinde açılabilir. Bu süre, hakem kararının veya düzeltme, yorum ya da tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. İptal davasının açılması, kendiliğinden hakem kararının icrasını durdurur.” hükmüne amirdir. Davacının davasını hakem kararının tavzih ve tashihine ilişkin kararın tebliğinden itibaren açmış olduğu dikkate alındığında açılan davanın süresinde olduğu 30 günlük sürenin dolmamış olduğu, burada belirlenen tavzih ve tashihe ilişkin kararın tebliğinden itibaren başladığı ve ve esas hakem heyeti kararı yönünden de bu süre içerisinde başvurulabileceği zira düzeltme, yorum ve tamamlama kararları, taraflara bildirilir ve hakem kararının bir parçasını oluşturduğu dolayısıyla sonuç karar çıkmadan taraflardan esas hakkındaki 30 günlük süre içerisinde dava açmasının beklenemeyeceğinin kabulü gerektiği, hakem heyetince verilen tavzih ve tashih kararında ilk karardaki taraf yükümlülüklerin değiştirildiği de dikkate alındığında açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerekmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları 4686 sayılı bu yasanın 15. Maddesi kapsamında değerlendirildiğinde; yukarıda belirtildiği üzere tahkim anlaşmasının geçersizliğine ilişkin iddiaların davacının karşı dava açtığı dikkate alındığında tahkimin varlığı ve sözleşmenin geçerliliği husunda ikrar niteliğinde olduğu ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı bu yöndeki iddialarının yerinde olmadığı, hakemlerin seçimine ilişkin itirazları yönünden, hakem heyeti seçim ve değişikliğine ilişkin süreçte seçilen heyetin değişikliğine ilişkin gerekli izahatın bulunmadığı tarafların bu noktada süreçle alakalı gerekli tebliğ işlemlerinin yapılmadığı, kararın süresi yönünden her ne kadar şeklen ilk toplantı sonrası yasada belirtilen sürede -süre uzatma kararı da dikkate alındığında- karar verilmiş ise de hakem heyetinin başvuru tarihi dikkate alındığında makul süre içerisinde tamamlanmadığının kabulünün gerektiği, her ne kadar hakem heyetince kısmi karar verilmesi mümkün ise de hakem heyetince verilen ilk kararda karşı davanın kararda değerlendirilmediği, sonraki kararında ise gerekli masrafların yatırılmadığından bahisle açılmamış sayılması gerektiği belirtilmiş ise de bu durumun açıkça kararda yer almamasının tarafların hak kaybına sebebiyet verdiği, tahkim yargılamasının usulü açısından seçilen hakemlerin sonradan sebep gösterilmeksizin değiştirildiği, buna ilişkin taraflarca sunulan talep ve itirazların karşılıklı tebliğlerinin sağlanmadığı, gerekli cevapların beklenmediği, her iki tarafın itirazları değerlendirilmeksizin yargılamaya devam olunduğu (hakem seçimine ilişkin kararda), yine atanan bilirkişilerin uzmanlıklarına yönelik itirazların dikkate alınmadığı, rapora yönelik itirazlarda tebliğlerin yapılmadığı, tek taraflı talepler üzerinden kararlar alındığı,
davacının duruşma talebinin tarafların talebi halinde duruşma açma zorunluluğuna ilişkin kanunun amir hükmüne rağmen duruşma yapılmaksızın yargılamanın sonuçlandırıldığı, yine ilk toplantı sonrası ilk davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği dikkate alındığında bu kararın davayı sonuçlandıran bir karar olmasına rağmen davadan el çekmesi gerekirken yargılamaya devam ettiği, itiraz üzerine bu itiraz karşı tarafa gönderilmeksizin, bu kararı kaldırarak taraflardan birinin hak kaybına sebebiyet vereceğinden bahisle bu kararın kaldırıldığı, şu hale gerekli usul kurallarına uyulmadığı gibi bu süreçteki karar ve işlemlerin tarafların eşitliği ilkesine aykırı olarak yürütüldüğü, her ne kadar davacı kararın tahkime elverişli olmadığı ve kamu düzenine aykırı olduğu yönündeki iddiaların yerinde olmadığı anlaşılmış ise de izahı yapılan hususlar dikkate alındığında gerek hakem kararının gerekse bu kararın tavzih ve tashihine ilişkin kararın 4686 sayılı yasanın 15. Maddesinde belirtilen 1/b,e,f ve g bentlerine aykırı olduğu anlaşılmakla davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1)-Davacının davasının KABULÜ ile, İstanbul Ticaret Odası Tahkim Merkezinin … Sayılı dosyası üzerinden verilen 03/11/2016 tarihli Hakem Heyeti Kararının ve bu kararın tavzihine yönelik 28/11/2016 tarihli tavzih ve tashihine ilişkin hakem kararının Milletler Arası Tahkim Kanun’unun 15. Maddesi uyarınca İPTALİNE,
2)-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90TL karar harcının peşin alınan 29,20TLden mahsubu ile bakiye 6,70TLnin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.180,00TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4)-Davacı tarafından yapılan 29,20TL peşin harç ve 59,50TL posta masrafı olmak üzere toplam 88,70TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde YARGITAY’a temyiz yolu açık olmak üzere Başkan …’ın muhalefeti ile oy çokluğuyla verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı
Başkan …
(Muhalif)
Üye …
Üye …
Katip …
MUHALEFET ŞERHİ:

4686 Sayılı Milletler Arası Tahkim Kanununun 15.maddesine göre, hakem kararına karşı yalnız iptal davası açılabileceği düzenlenmiş olup, yine aynı maddenin 4.fıkrası uyarınca iptal davası 30 gün içinde açılabilir, bu süre hakem kararının veya düzeltme, yorum yada tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar hükmü mevcuttur. Davaya konu somut uyuşmazlıkta; hakem kararı 03/11/2016 tarihinde verilmiş ve davacı … AŞ vekiline 10/11/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir (Tahkim Kanunu ve …Tam Yönetmelik Hükümlerine göre tarafların elektronik tebligatı kabul etmeleri sebebiyle davacı tarafın delil listesinin Ek 42.sırasındaki elektronik tebligat belgesi). Yine verilen söz konusu tahkim kararına karşı mahkememiz davalısı, tahkim yargılamasının ise davacı konumunda bulunan … vekili tarafından 18/11/2016 tarihli tavzih dilekçesi verilmiş ve hakem heyeti tarafından verilen bu tavzih dilekçesi uyarınca hakem heyeti tarafından 28/11/2016 tarihli tavzih ve tashih kararı verilmiştir. Bu tavzih ve tashih kararının da davamız davacısı … AŞ’ye 01/12/2016 tarihinde elektronik tebligat sureti ile tebliğ edilmiştir. Davacı tarafından mahkememize 27/12/2016 tarihli dilekçe ile tahkim kararına karşı ön görülmüş kanun yolu olarak hakem kararının iptali hususunda dava açılmış bulunmaktadır. Öncelikle, iptal davasının süresinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. 4686 Sayılı Kanunun 15/4 fıkrasına göre “iptal davası 30 gün içinde açılabilir, bu süre hakem kararının veya düzeltme, yorum yada tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar” hükmü mevcuttur. Dolayısıyla bu süre, hakem kararının yani asıl kararın verildiği tarihten itibaren asıl karara yönelik yapılacak olan iptal davalarında asıl kararın verildiği tarihten itibaren, tavzih, düzeltme, yorum yada tamamlama kararlarına karşı yapılacak iptal başvurularında ise; bu tavzih, yorum, düzeltme yada tamamlama kararlarının tebliğinden itibaren başlayacaktır. Hakem kararının tavzihinin talep edilmesi yada tavzih kararı verilmesi, asıl hakem kararının verilmesinden itibaren yasada ön görülen iptal davasını açma süresini uzatan, genişleten, arttıran şekilde yorumlanmamalıdır. Nitekim, tavzih kararı dikkate alındığında, hakem heyeti tarafından asıl hakem heyeti kararının özüne dokunulmaksızın maddi hata ve usuli eksikliklerin düzeltildiği, bu bağlamda toplama hatası yapılmış olması sebebiyle asıl kararda alacak miktarı 117.708,00USD olarak hükmedilmiş iken, tavzih kararı ile talep edilen kısmın 117.708,81USD olarak düzeltildiği (0,81 Cent), yine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş iken, nispi vekalet ücretine hükmedildiği, ayrıca ilk kararda karara itiraz yönünde HMK hükümlerinin geçerli olduğu belirtilmiş iken, ek ve tavzih kararında Milletler Arası Tahkim Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğinin bildirildiği görülmüştür. Davacı tarafça açılan iptal davasında ise, tavzih kararında yapılan düzeltme ve tavzih kararlarına yönelik herhangi bir iptal gerekçesi ve başvurusu bulunmaksızın, tamamen hakem heyetinin asıl kararına yönelik iptal gerekçesi ve başvurularının bulunduğu ve buna yönelik dava açıldığı görülmüştür. “ve” bağlacı ile “veya” bağlacının Türkçe anlamları kıyaslandığında; “ve ” bağlacında kesinlikle her ikisi birden anlamı vardır ve bilgisi mutlaktır. “veya” bağlacında ise, ikisi birden de olabilir, yalnızca birisi de olabilir şeklinde bir anlamı vardır. Bu doğrultuda yasa koyucunun düzenleme tarzı ile “ve” bağlacı yerine “veya” bağlacının seçilmesi dikkate alındığında, bu yasal hükmü asıl kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 günlük süre içerisinde asıl karara yönelik iptal davasının açılması, tavzih, düzeltme, açıklama, yorumlama kararlarında ise bu kararların tebliğ tarihten itibaren 30 günlük süre içerisinde bu kararlara yönelik ve bu kararlarla sınırlı olmak şartı ile iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir. Nitekim Yargıtay …Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı ilamında da; HMK 437/4.maddesinde belirtilen tamamlayıcı hakem kararı niteliğinde bulunmayan tavzih, hesap vb.maddi hatalar gibi düzeltme, tavzih ve yorumlama kararlarının asıl hakem heyeti kararına karşı açılabilecek dava süresine bir etkisinin bulunmadığı, dolayısıyla asıl karara yönelik iptal davasının asıl kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde açılması gerektiği belirtilmiştir. Her ne kadar söz konusu Yargıtay kararı HMK hükümlerine uygun olarak açılacak iptal davalarına yönelik olarak alınmışsa da, Milletler Arası Tahkim Kanunun 15.maddesindeki düzenleme ile HMK 439/4.maddesindeki düzenlemelerin paralel nitelikte olduğu, yani iptal davası açma süresinin kelimesi kelimesine aynı olarak düzenlendiği, birinde sadece sürenin sadece 30 gün olarak, diğerinde 1 ay olarak ön görüldüğü, bunun dışında her iki maddede de “Bu süre, hakem kararının veya tavzih, düzeltme yada tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar” hükmünün mevcut olduğu, dolayısıyla iptal davası açması süresi yönünden her iki düzenlemenin de aynı olduğu, bu husus göz önüne alındığında ve hakem heyeti tarafından verilen tavzih kararında tamamlayıcı nitelikte bir hükmün bulunmaması, sadece 81 Centlik maddi hatanın düzeltilmiş oluşu, maktu harç yerine nispi harca hükmedilmesi ve iptal davası usulünün değiştirilmiş olması dışında başka bir tamamlayıcı hüküm kurulmadığı, dolayısıyla bu tavzih kararının davacı tarafça açılacak iptal davası süresine bir etkisi bulunmadığı, bu itibarla öncelikle davacı tarafça dava dilekçesinde asıl hakem heyeti kararına yönelik iptal sebeplerinin ileri sürülmesi göz önüne alındığında, açılan davanın asıl karara yönelik olduğu anlaşıldığından, davanın süre yönünden reddi gerektiği kanaatindeyim. Bu nedenle çoğunluk görüşüne öncelikle bu açıdan katılmamaktayım.
Bir an için açılan davanın süresinde olduğu varsayılsa bile, 4686 Sayılı Milletler Arası Tahkim Kanunun 15.maddesinde iptal sebepleri sayılmış olup, bu iptal sebepleri şunlar olup,
a-Tahkim anlaşmasının taraflarından birinin ehliyetsiz yada tahkim anlaşmasının tarafların anlaşmayı tabi kıldıkları hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna göre geçersiz olduğunun ispatlanması hali, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8.maddesinde taraflar arasında anlaşmazlık çıktığı takdirde bu anlaşmazlıkların karşılıklı müzakereler aracılığıyla çözülebileceği, tarafların anlaşmaya varamaması halinde hukuk mahkemelerine başvurmaksızın tahkim yolu ile uyuşmazlığın çözümü için İstanbul Ticaret Odasına başvurulacağının düzenlendiği görülmüş olup, tarafların ehliyetsizliği söz konusu değildir. Taraflar arasında akdedilen tahkim sözleşmesi ile tahkim şekli ve şartı kararlaştırılmış olup, tahkim merkezi olarak da İstanbul Ticaret Odası Tahkim Merkezinin seçildiği görülmüştür. Bu itibarla 15.maddenin 2.fıkrasının 1/a bendinde belirtilen iptal şartı gerçekleşmemiştir ve yoktur. Her ne kadar davacı tarafça tahkim anlaşmasının yetkisiz temsilci aracılığıyla yapıldığı ileri sürülmüş ise de, bizzat davacının da ilgili tahkim sözleşmesi uyarınca aynı hakem heyetine karşı dava açtığı ve fakat tahkim giderlerini ihtara rağmen yatırmaması sebebiyle bu dava ile ilgili karar verilmediği, bu husus dikkate alındığında bizzat davacı şirketin de tahkim şartını kabul ettiği, tahkim şartını kabul ettikten sonra hakem heyetinde aleyhine karar verilmesinden sonra tahkim sözleşmesinin yetkisiz temsilci tarafından imzalandığı iddiasının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu ve bu nedenle de buna yönelik yapılan itirazın reddi gerektiği görülmüştür.
b-Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya bu kanunda ön görülen usule uyulmadığı iddiası: Tahkim yeri olarak …Tahkim Merkezi seçildikten sonra söz konusu tahkim merkezi tarafından kendi iç bünyesinde belirlenen yönetmelik ve düzenlemeler uygulamaları sonucunda önce … baş hakem olarak seçilmiş, daha sonra… tarafından … ve … hakem olarak baş hakem tarafından seçilmiş, daha sonra hakem kurulu tarafından … ve …’ın görevden çekilmesi üzerine bunların yerine … ve … hakem olarak atanmıştır. Her ne kadar davacı tarafça hakem …’ın ve …’in üniversitedeki görevlerinden uzaklaştırıldığından bahisle hakem olarak görev yapamayacakları ileri sürülmüş ise de, üniversitedeki görevden ayrılmanın …TAM bünyesinde hakemlik yapmaya engel oluşturmadığı görülmüştür. Bu yön itibariyle de hakem seçimi ve atamalarında kanunda ve …TAM yönetmeliğinde belirtilen usullere herhangi bir aykırılık bulunmadığından, bu yön itibariyle de davanın reddi gerektiği görülmüştür.
c-Kararın tahkim süresi içerisinde verilmediği iddiası: Her ne kadar davacı tarafça kararın tahkim süresi içerisinde verilmediği ileri sürülmüş ise de, davacı tarafça 05/05/2011 tarihinde …Tahkim Merkezine başvuru yapılmış, İstanbul Tahkim Merkezi tarafından başvuru sonrası başvurana hakem heyeti ücretleri ile yargılama giderleri yatırması hususunda başvuran dosyamız davalısı …’ye 4686 sayılı Kanunun 16/c maddesi uyarınca süre verilmeksizin 3-4 yıl süre ile dosyanın o şekli ile bırakıldığı, daha sonra hakem heyeti tarafından başvuran davalıya tahkim giderlerini tamamlaması hususunda 4686 sayılı Yasanın 16/c mad uyarınca yasal sürenin verildiği ve yasal süre içerisinde başvuran tarafından tahkim giderleri ve hakem ücretlerinin yatırıldığı, bunun üzerine hakem heyeti tarafından yargılamaya devam edildiği, hakem heyetinin ilk toplantısını 09/11/2015 tarihinde yaptığı, Milletler Arası Tahkim Kanunun 10/b maddesi uyarınca birden çok hakemli davalarda hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde hakem veya hakem kurulunca esas hakkında karar verilir hükmünün mevcut olduğu, yine hakem yargılama süresinin hakemler tarafından ilk toplantı tutanağının imzalanmasından sonra başlayacağının belirtildiği, bu itibarla kararın 03/11/2016 tarihinde verildiği, ayrıca İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/11/2016 tarihli süre uzatım kararının da bulunduğu, dolayısıyla tahkim süresinin MATKnun 10.maddesi uyarınca hakem heyetinin ilk toplantısından itibaren 1 yıllık süre içerisinde karar verildiği, bu bağlamda süre yönünden yapılan itirazın da reddi gerektiği görülmüştür.
d-Hakem ve hakem kurulunun hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar vermesine ilişkin iddia: Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 8.maddesi uyarınca, tahkim yoluna başvurulabileceğinin açıkça düzenlenmiş olması, bu itibarla tahkim kurulunun yetkili olduğu anlaşıldığından, buna yönelik davacı iddialarının ve davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
e-Hakem kurulunun tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verdiği veya istemin tamamı hakkında karar vermediği, yada yetkisini açtığı iddiası: Hakem kurulu tarafından taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca yapılan taşımanın ayıplı yapılması ve bundan doğan zararın tazmini talep edilmiş olduğundan ve buna yönelik karar verilmiş olduğundan ve bu zarara uğrama iddialarının da tahkim anlaşması kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından, buna yönelik itirazların da reddi gerekmektedir.
f-Tahkim yargılamasının usul açısından tarafların anlaşmalarına veya bu yönde anlaşma bulunmaması halinde bu kanun hükümlerine uygun olarak yürütülmediği ve bu durumun kararın esasına etkili olduğu ileri sürülmüş ise de, MATK’nun yargılama usulunu düzenleyen 8.maddenin a bendi uyarınca bu kanunun emredici hükümleri saklı kalmak kaydıyla serbestçe kararlaştırabilirler yada bir kanuna, milletler arası yada kurumsal tahkim kurallarına yollama yaparak belirleyebilirler hükmünün bulunduğu, taraflarca akdedilen sözleşmenin 8.maddesi ile tahkim kurumu olarak …TAM Tahkim Merkezinin seçildiği, dolayısıyla tarafların …TAM Tahkim Merkezinin tahkim yargılama usulunu uygulamayı kabul ettikleri, tahkim yargılamasına başvuran … tarafından ilk başlangıçta tahkim ücretinin yatırılmaması sebebiyle tahkim merkezi ve hakemler tarafından başvurana MATK’nun 16/c mad uyarınca giderleri yatırması için süre verilmesi gerekirken, hakem heyeti ve tahkim merkezi tarafından MATKnun 16/c mad uygun şekilde davacıya bir muhtıranın tebliğ edilmemiş olduğu, başvuran tarafından 06/11/2014 tarihinde tahkim heyetine başvuru yapılarak yargılama giderleri ve hakem ücreti için gerekli avansın yatırıldığı, bu itibarla usulu eksikliklerin tamamlandığı ve tahkim yargılamasının da MATKnun 10.mad uyarınca hakem heyetinin toplantı tarihinden itibaren başlayacağı, bu itibarla usulün kanun hükümleri ve …TAM Tahkim Merkezi kuralları ve yönetmeliklerine uygun olarak gerçekleştirildiği, verilen kararın esasına da etkili olmadığı, bu yönü itibariyle de davanın reddi gerektiği, ayrıca tarafların eşitliği ilkesi uyarınca hem davacı tarafın hem de davalı tarafın …TAM Tahkim Merkezi ve hakem heyetinde usulune uygun şekilde temsil edildiği, taraf iddialarının hakem heyeti tarafından değerlendirilmiş olduğu, bu itibarla da davanın reddi gerektiği ve yine hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk Hukukuna göre de tahkime elverişli olmadığı, kararın kamu düzenine de aykırılık teşkil etmediği anlaşıldığından, bir an için açılan davanın süresinde olduğu kanaatine varılsa dahi, açılan davanın esas yönünden de reddi gerektiği anlaşılmakla, söz konusu karara belirttiğim gerekçelerle muhalif bulunmaktayım.
Başkan