Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/911 E. 2021/795 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/911 Esas
KARAR NO :2021/795

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:23/10/2017
KARAR TARİHİ:14/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.10.2015 günü saat 08:00 sıralarında davacı … eşi … ve oğlu … … ile birlikte … plakalı otomobilleri ile … ilçesi istikametinden Kemalpaşa istikametine seyir halinde iken kontrolsüz bir şekilde yola çıkan sürücü … … plakalı kamyoneti ile davacının aracının ön kısmına çarparak davacının ağır yaralanmasına sebebiyet verdiğini, kaza sonrası davacının önce … Üniversitesi … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldığını, burada 5 gün yatarak tedavi gördükten sonra ameliyat olmak üzere … Üniversitesi … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne giderek 3 kez ameliyat olduğunu, kaza sonrası davacının … Genel Sekreterliği … Üniversitesi …. … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden engelli sağlık kurulu raporu aldığını, buna göre davacının 20.02.2017 tarihli rapora göre %5 beden gücü kaybı olduğunun belirtildiğini, kazaya ilişkin yapılan cezai takibat neticesi … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile dava açılmış olduğu ve halen derdest olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 53. maddesine göre, hukuk hakimi ceza dosyasındaki maddi olgularla bağlı ise de, kusur raporlarıyla bağlı olmadığından, yargılama sırasında alınacak kusur raporuna göre maddi tazminatın miktarı ve kapsamının belirlenmiş olacağını, olay sonrası hazırlanan kaza tespit tutanağında kazaya sürücü …’nın kontrolsüz bir şekilde yola çıkması sebebiyet verdiğini, yine kaza tespit tutanağında belirtildiği üzere sürücünün 2918 sayılı KTK.nun 84. maddesinde “kavşaklarda geçiş önceliğine uymamak” ile aynı kanunun 57/1-a maddesinde belirtilen “kavşaklara … şekilde yavaşlamamak geçiş hakkı olan araçlara ilk geçiş hakkını vermemek” kuralını ihlal ettiğinden kazada 1. dereceden kusurlu olduğunun ve davacının kusursuz olduğunun belirtildiğini, trafik kazasından dolayı, davacı … ağır yaralanmış ve 6 ay boyunca çalışamadığını ve ücret de alamadığını, halen günlük faaliyetlerini istediği gibi yerine getiremediğini, kazadan önce davacının tır şoförlüğü yapıp aylık 2.800,00-TL ücretle çalıştığını, davalı tarafa ait aracın davalı sigorta şirketine … nolu poliçe ile sigortalı olduğunu, … no’lu hasar dosyası oluşturulduğunu, buna göre taraflarına 05.04.2017 tarihinde 14.996,00-TL ödeme yapıldığını ancak davacının beden gücü kayıp oranına, aktif pasif dönem zarar sürelerine, meslek durumuna göre sigorta ödemesi yetersiz olduğunu beyanla trafik kazasında, kalıcı bedeni zarara uğrayan ve işgücü kaybı ile beden gücü kaybına uğrayan davacıya yapılan yetersiz ödemeye ilişkin ibranamenin iptali ile 6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi uyarınca toplanacak delillere göre davacının bakiye zararlarının belirlenmesi ve 100,00-TL’si geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, 100,00-TL’si tüm iyileşme süresince yapılan tedavi ve ilaç masrafları, 800,00-TL’si sürekli iş göremezlik nedeniyle çalışma, iş gücü ve kazanç kaybı olmak üzere şimdilik; 1.000,00-TL sürücü ve işleten yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak davalılara ödetilmesini; davacı … için 20.000,00-TL, manevi tazminatın sürücü işletenden olay tarihinden işletilecek yasal faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte sürücü ve işletenden tahsilini, sürücünün ve işletenin taşınır taşınmaz malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı araç ile davacıya ait araç arasında 23.10.2015 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, davacı tarafın, kaza neticesinde yaralandığını, davacının uğramış olduğu tüm zararların, diğer davalı … Sigorta A.Ş tarafından karşılandığını, davacının davalı …’dan tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, bu nedenle davanın esastan reddini, davanın esastan reddi talebinin kabul edilmemesi halinde, öncelikle kazaya ilişkin mahallinde keşif yapılmasını, kusur raporu alınmasını ve tüm dosya kapsamına göre zararın ne olduğuna ilişkin bilirkişi raporu alınması gerektiğini, ayrıca … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının, işbu dava dosyasını bağlayıcı nitelikte olduğunu, ilgili dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, diğer davalı … Sigorta A.Ş’nin davalı …’nın sürücüsü olduğu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, davacı tarafın uğramış olduğu zararları karşılamakla yükümlü olduğunu, davalı …’nın, davacıya ödenecek tazminat ile ilgili olarak diğer davalıya rücu hakkı bulunmadığını, davacı tarafın, aylık 2.800,00-TL ücretle çalıştığını iddia etmekte ise de bununla ilgili dosyaya hiçbir delil ibraz etmedğini, bu nedenle söz konusu gelirin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının, kaza öncesinde gelirinin olup olmadığı ve ne kadar olduğu hususlarının da araştırılması gerektiğini, davacı tarafın, davaya konu kaza nedeniyle davalı …’dan 20.000,00-TL manevi tazminat talep etmesinin kabul edilemeyeceğini, davalı …’nın, davaya konu kazada herhangi bir kastı bulunmadığını, davalı …’nın, kaza süreci ve sonrasında iyi niyetli davrandığını, davacı tarafın, trafik kazası neticesinde manevi zarara uğradığını, kaza neticesinde üzüntü içerisinde olduğunu ve psikolojik olarak kazadan etkilendiğini de iddia etmediğini, ayrıca davacı tarafın maddi zararının diğer davalı tarafından hesaplandığını ve 14.996,00-TL olarak davacı tarafa ödendiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, maddi tazminatın bu ölçüde olduğu bir durumda davacı tarafın bu tutarda bir tazminat talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, manevi tazminat talebinin, fazladan bir gelir unsuru olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını beyanla davalı … aleyhine açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı …’ya verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 23.10.2015 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen … plakalı aracın … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesinin davalı sigorta şirketince temin edildiğini, trafik sigorta poliçe muhteviyatına göre şahıs başına daimi sakatlık azami teminatının poliçede kayıtlı olduğunu, poliçede azami teminat limitimibib yazılı olması bu miktarın mutlak surette ödeneceği anlamına gelmediğini, Mali Mesuliyet Sigorta Poliçelerinin meblağ sigortası niteliğinde olmadığını, zarar sigortası hüviyetinde olduğunu, bu nedenle trafik poliçesinde yazılı olan teminatların zarar görenlere hiçbir hesaplama yapılmaksızın ödenebilecek meblağı ifade etmediğini, motorlu aracın neden olduğu riziko sebebiyle verilen zarardan ötürü sigortacı poliçesinde gösterilen limit tutarının tamamını değil, ancak gerçek zarar miktarın poliçe limitiyle sınırlı olarak tazminle sorumlu olduğunu, trafik sigortası poliçelerinin üçüncü şahıslar için haksız zenginleşmenin bir yolu olmadığını, davalı sigorta şirketininin meydana gelen kaza nedeniyle sorumlu olup olmadığının yapılacak yargılama ve uzman bilirkişi tarafından yapılacak kusur tespiti neticesinde belirlenebileceğini, ayrıca davalı sigorta şirketine dava açılmadan önce davacı tarafça yapılan başvuru üzerine iletilen belgeler ve mevcut kusur oranı çerçevesinde Trafik Poliçesi Genel Şartlarında belirtilen esaslar ve maluliyet oranı doğrultusunda yapılan aktüerya hesabı neticesinde davacının daimi sakatlığı sebebiyle maruz kaldığı ve davalı şirketin sorumlu olduğu zararın 14.996,00-TL olarak hesaplandığı ve bu tutarın 18.04.2017 tarihinde davacıya ödendiğini, davalı şirketin poliçeden kaynaklı sorumluluğunu tamamen yerine getirdiğini ve dava açılmasına sebebiyet vermediğini, davalı şirketin dava konusu kaza sebebiyle sorumlu olduğu başkaca bir borcu bulunmadığını, öte yandan davacıya bu kaza sebebiyle SGK tarafından bağlanan maaş ya da yapılan ödemeler, tazminat miktarından mahsup edileceğinden davacıya bu kaza sebebiyle SGK tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, maaş bağlanıp bağlanmadığının ilgili kurumdan sorulmasını beyanla davalı şirketçe poliçeden doğan sorumluluk tamamen yerine getirilmiş olduğundan iş bu davanın davalı şirket yönünden reddini, temerrüt söz konusu olmadığından faiz talebinin reddini, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini bu sebeple, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER:
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; trafik kazası tespit tutanağı, tedavi evrakları, … 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, sigorta poliçesi ve hasar dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Dosya kusur oranlarının tespiti için ATK. Trafik İhtisas Dairesine gönderilmiş, düzenlenen 28/12/2018 tarih ve … sayılı rapor ile, davalı sürücü …’nın %75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
(3)Dosya, davacının kazadan dolayı maruz kaldığı iş gücü kaybı ile maluliyet oranının tespiti için ATK. 2. İhtisas Dairesine gönderilmiş, düzenlenen 05/11/2019 tarih ve … sayılı rapor ile, … ve … oğlu, 1966 doğumlu, …’in 23.10.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre deri, hipertrofik skar ve keloid, hafif (vücut yüzeyinin % 1-9’unu kaplayan), özür oranı %5 olarak tespit edildiğine göre; kişinin tüm vücut engellilik oranının %5 (yüzdebeş) olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren bir aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
(4)Dosya, Anayasa Mahkemesinin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas 2020/40 Sayılı kararı uyarınca Karayolları Trafik Kanununun genel şartları ifadesi iptal edildiği anlaşılmakla, iptal kararı doğrultusunda belirtilen esaslara göre maluliyet ve tazminat hesaplanması ve haksız fiilin gerçekleştiği 23/10/2015 tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre rapor düzenlenmesi için ATK. 2. İhtisas Dairesine gönderilmiş, düzenlenen 01/03/2021 tarih ve … sayılı rapor ile, … ve … oğlu, 1966 doğumlu, …’in 23.10.2015 tarihli trafik kazası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak: Gr 1 XIV (1D…….7) D % 17 X 1/2 = A % 8.5E cetveline göre: %10.2 (yüzdeonnoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren bir aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
(5)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak sigorta ve aktüerya hesap uzmanı …’na tevdii edilen dosyada tanzim olunan 20/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı sigorta şirketine ZMMS olan … plakalı araç sürücüsü davalı …’nın olaydaki %75 kusur oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı, davacıya ait SGK Hizmet Döküm Cetvelinin incelenmesi sonucunda; davacının brüt ücretinin, brüt asgari ücret düzeyinde olduğu görüldüğünden davacının olay tarihinden itibaren günümüze kadar ki aktif devre kazançlarının her yıl için uygulanan AGİ’ li net asgari ücretler esas alınarak belirleneceği, davacının olay tarihinden itibaren 1 aylık geçici iş görmezlik süresi boyunca %100 oranında malul sayıldığının; devam eden dönemde ise %5 oranında sürekli malul kaldığının kabulü ile hesaplama yapıldığı, davacının meslekte kazanma gücü ve efor kaybına ait bakiye maddi zararının 2.938,92-TL olduğu, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ve tedaviye bağlı diğer giderler için davalılara başvurabileceği kanaatine varılmakla birlikte davacının işbu talebi yönünden hesaplama yapılabilmesi için konusunda uzman doktor bilirkişiden görüş alınması gerekeceği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(6)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların itirazlarının da irdelenerek yeni ATK. raporu doğrultusunda dosyanın aktüerya bilirkişiye tevdii edilerek yeniden hesaplama yapılmasının istenilmesi ayrıca davacı tarafın tedavi giderleri bakımından taleplerinin değerlendirilmesi için uzman doktor bilirkişinin dosyaya eklenerek rapor sunulması için dosya yeniden bilirkişiye heyetine tevdii edilmiş ve 31/05/2021 tarihinde tanzim olunan bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; dava konusu olay tarihi 23/10/2015 olmakla, 01/06/2015 – 20/02/2019 tarihleri arasında meydana geldiğinden maluliyet tespitinin “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği, davanın 28/01/2021 günlü celsesinin 3 nolu ara kararı ile, yeni ATK raporu doğrultusunda yeniden hesaplama yapılması görevi verdiğinden verilen görev çerçevesinde 12/02/2021 günlü ATK raporuna göre hesaplama yapıldığı, ayrıca kök raporun 2020 yılı olduğu ve 2021 yılında asgari ücret miktarında artış meydana geldiği gözetildiğinde takdir mahkemeye bırakılmak üzere 30/12/2019 tarihli ATK raporu doğrultusunda da seçenekli hesaplama yapıldığı, tarafların kök rapora itirazlarına katılmanın mümkün olmadığı, her ne kadar kök raporda davacının bakiye ömür süresi Yargıtay’ın uzun yıllardır yerleşik olan içtihatları doğrultusunda PMF 1931 Tablosu esas alınarak belirlenmişse de; Yargıtay 17. HD. 2020/2598 E. sayılı dosyasından verdiği 2021/34 K. nolu ve 14/01/2021 günlü ilamında özetle “…Dairemizce de 2020 Aralık ayı itibariyle tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.” denilmekle işbu ek raporda davacının yaşam süresinin TRH 2010 – ERKEK Tablosu esas alınarak belirlendiği, davacının meslekte kazanma gücü ve efor kaybına ait bakiye maddi zararının; Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun 12/02/2021 tarihli raporu ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre tespit edilen %10,2 maluliyet oranına göre 40.251,57-TL olduğu, Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ nun 30/12/2019 tarihli raporu ile Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre tespit edilen %5 maluliyet oranına göre 9.636,22-TL olduğu, kazanın meydana gelmesinde %25 kusuru oranında 1.500,00-TL pansuman, ilaç ve bakım malzemeleri için, 1.000,00-TL ulaşım ve bu süreçteki sosyal giderleri için olmak üzere toplam 2.500,00-TL tedavi giderinin 1.875,00-TL kısmını talep edebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49/1.maddesi uyarınca; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Davacının uğradığı haksız fiil neticesinde maruz kalabileceği bedensel zarar aynı yasanın 54.maddesinde sayılmıştır. Bunlar; 1. Tedavi giderleri, 2. Kazanç kaybı, 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
Somut davada meydana gelen kazanın 23/10/2015 tarihinde gerçekleştiği, 01/06/2015- 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin dikkate alınarak ATK’ dan maluliyet raporunun düzenlendiği, usulüne uygun düzenlenen ve kararda esas alınan ATK’nın 30/10/2019 tarihli raporuna göre davacının tüm vücut engellilik oranının %5 olduğu, iyileşme geçici iş göremezlik süresinin olay tarihinden 1 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, yaşanan kaza nedeniyle ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapora göre davalı sürücü … idaresindeki kamyonet ile olay mahalli kavşağa girmeden önce bölünmüş yol üzerinde seyreden araçları dikkate almaması, duramayacak şekilde yaklaşmış araçlara ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kontrolsüz şekilde bölünmüş yola girerek kazaya sebebiyet verdiği olayda %75 oranında kusurlu olduğu, davacı …’in idaresindeki otomobil ile seyir halindeyken olay mahallindeki kavşakta her ne kadar ilk geçiş hakkına sahip ise de kaza sonrasında idaresindeki aracın almış olduğu konum dikkate alındığında kavşağa asgari hızla yaklaşmadığından, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Maddi tazminat yönünden; Davaya konu olayda davacı TBK’nın haksız fiil hükümlerine dayanarak davalı sürücüsü ve kazaya karışan aracın sigorta şirketinden maddi tazminat talep etmektedir. Dosya arasındaki mevcut davacı vekili tarafından 11/04/2017 tarihinde imzalanan ibraname ile davacının … A.Ş’den dava açılmadan önce 14.996,00 TL tazminat ödemesi aldığı anlaşılmaktadır. İbraname ile alınan ödeme ve ibranamenin imzalanmasından 2 yıl içerisinde 23/10/2017 tarihinde davacı tarafça süresinde dava açıldığından davacı varsa kalan tazminat alacağının tazminini davalılardan talep edebilecektir.
KTK 85/son maddesinde; “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” düzenlemesine yer verilmiştir. Davalı sigorta şirketinin zarardan sorumlu tutulabilmesi için kazaya karışan sigortaladığı aracın sürücüsünün kazada kusuru olmalıdır. O halde sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Bu bilgiler doğrultusunda; kazanın, kazaya karışan aracın ZMSS poliçe dönemi içerisinde gerçekleştiği, sigorta şirketince sigortalı araç bakımından teminat sunulduğu, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlü olduğu, kazaya sebep olan aracın sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu ve sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmakla; Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyete ilişkin rapor ve aktüerya ile ortopedi ve travmatoloji uzmanı bilirkişisi tarafından bu yönetmelik uyarınca TRH 2010 tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılan, hükme esas alınan 31/05/2021 tarihli raporda; davacının toplam 30.188,24 TL maddi zararının bulunduğu, 14.996,00 TL dava açılmadan önce ödenen miktarın olduğu, kısmi ödemenin 18/04/2017 tarihinde yapıldığı ve ödeme ile rapor tarihi arasındaki hesaplama neticesinde 5.556,02 TL güncelleme bedeli bulunduğundan davacının bakiye 9.636,22 TL maddi zararının bulunduğu tespit edilmiştir. Davacının tedavi giderleri bakımından yapılan değerlendirme neticesinde yaralanmadan dolayı iyileşene kadar evde pansuman ve ilaç giderinin 1.500,00 TL olduğu, evinden sağlık kurumlarına tedavi için gidiş gelişler esnasında 1.000,00 TL gideri olmak üzere 2.500,00 TL tedavi giderinin kazanın meydana gelmesinde %25 kusurlu olduğu dikkate alınarak 1.875,00 TL kısmının talep edilebilir olduğu belirtilmiştir. Bu durumda yaşanan trafik kazası neticesinde %25 kusuru bulunan davacının dava açılmadan önce sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat bedeli düşüldüğünde ve güncelleme neticesinde 9.636,22 TL maddi zarar ve 1.875,00 TL tedavi giderlerine ilişkin alacağının bulunduğu, bu zararın davalılarca müştereken ve müteselsilen karşılanması gerektiği kanaatine varılmış, ayrıca davalı sigorta şirketi dava açılmadan önce davacıya ödeme yapmış olduğundan ödeme tarihi olan 18/04/2017 tarihinden itibaren diğer davalı … bakımından ise kaza tarihinden itibaren faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmiş, kazanın gerçekleşmesine sebebiyet veren aracın kamyonet olması sebebiyle ticari faiz talep edebileceği kanaatine de varılarak; davacının ıslah dilekçesinde de 9.636,22 TL sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile 1.875,00 TL tedavi gideri talep etmiş olduğu dikkate alınarak; davanın kabulüne, 9.636,22-TL maluliyet tazminatı ve 1.875,00-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 11.511,22-TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden (poliçe limiti dahilinde kalmak üzere) ödeme tarihi olan 18/04/2017 tarihinden itibaren, diğer davalı … yönünden kaza tarihi olan 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Manevi tazminat yönünden;6098 Sayılı TBK 56. Maddesinde manevi tazminat düzenlenmiştir: ”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”
Bu madde kapsamında manevi tazminat olarak verilecek paranın miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Manevi tazminat olarak ödettirilecek miktar cezalandırma amacına kaçmamalıdır. Çünkü zararın karşılanması amacı kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değil, zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hâkim bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut davada davacı TBK’nın haksız fiil hükümlerine, davalı …’dan manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. KTK 85/son maddesinde, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda davacının manevi tazminat talebini yönelttiği davalı araç sürücüsü ve araç malikinin sorumluluğu mevcuttur. Davacı manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirme kapsamında ise; haksız fiile konu eylemin ağırlığı ve davalı sürücünün asli derecede kusurlu oluşu, celbolunan sosyal ve mali durum araştırma raporları, davacının maluliyet oranın, davacının %25 oranında kusuruna rağmen davalının %75 oranında kusurlu oluşu, mahkememizce karar verilene kadar geçen süre ile paranın alım gücü, davacı tarafın kaza sonrası yaşadıkları süreç, hak ve nesafet kuralları, manevi tazminatın, talep edeni zenginleştirme karşı tarafı da cezalandırma aracı olarak kullanılamayacağı gibi hususlar dikkate alınarak davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 12.500,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek( davacının yasal faiz talep ettiğinden bu talebiyle bağlı kalınarak) yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, ayrıca AAÜT 10/4. Fıkrası uyarınca maddi ve manevi tazminat talebi açısından ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilerek karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-A-)Maddi tazminat davası yönünden;
Davanın KABULÜ İLE; 9.636,22-TL maluliyet tazminatı ve 1.875,00-TL tedavi gideri olmak üzere toplam 11.511,22-TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden (poliçe limiti dahilinde kalmak üzere) ödeme tarihi olan 18/04/2017 tarihinden itibaren, diğer davalı … yönünden kaza tarihi olan 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
B-)Manevi tazminat davası yönünden;
Davanın KISMEN KABULÜ ile; 12.500,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
(2)Maddi tazminat talebi yönünden; davacı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
(3)Manevi tazminat talebi yönünden;
(a)Davacı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
(b)Davalı … duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine,
(4)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.640,20-TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 71,73-TL ve tamamlama harcı olarak alınan 180,00-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.388,47-TL’nin davalılardan alınarak Hazine’ye irat kaydına, (davalı … harcın tamamından, davalı … Şirketi harcın 786,33-TL’sinden sorumlu olmak üzere tahsilde tekerrür olmamak üzere,)
(5)Davacı tarafından yatırılan 251,73-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
(6)Davacı tarafından yapılan; 31,40-TL başvuru harcı, 1.700,00-TL bilirkişi ücreti, 596,00-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 2.327,40-TL yargılama masrafından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 1.773,45-TL yargılama masrafının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
(7)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/10/2021

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.