Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/648 E. 2019/1090 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/648
KARAR NO : 2019/1090

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2017
KARAR TARİHİ : 30/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …A.ş. şirket esas mukavalesinin 18/05/2011 tarihinde tescili ve 25/05/2011 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilanı ile tekstil alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğu, anılan şirketin başlangıçta …’in 95.000 hisse, dava dışı …’in 2.000 hisse, dava dışı… ve …’ün 1.000 hissesi olmak üzere her bir hissenin değerinin 1 TL değerinde 100.000 hisseden oluştuğu, davacı şirketin ihtiyaç duyacağı kredi ihtiyacının karşılanması …bank …şubesine limitsiz olarak şahsi kefil 250.000,00 TL bono üzerinde şahsi kefil ve …semtinde kızının evlilik öncesinden beri ikamet ettiği gayrimenkul üzerinde 750.000,00 TL değerinde ipotek vermek suretiyle … A.ş. adına teminat verdiği, şirketin temsili için … ve …’ün müşterek imza konuşu ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, ancak şirketin işlerinin … tarafından yürütüldüğü, davacının yaklaşık 2 yıl içerisinde şirketteki paylarının tümünü kızına ve damadına bedeli bilhare ödenmek üzere devrederek 2013 yılı içinde şirketteki paydaşlıktan ve şekli anlamda yöneticilikten kamusal sorumluluklardan ayrıldığını, şirkete ait çeklerin karşılıksız çıkması üzerine 750.000,00 TL kredinin kreditörü olan …bank A.ş. Yetkililerinin davacıyı arayarak onlarca çekin ödenmediğini, davalının usulsüz çekler keşide ederek çek hamillerinin kendilerini rahatsız ve meşgul ettiklerini, …’e ulaşamadıklarını, hesabı kat edeceklerini beyan edince şirket borcuna karşılık 3. Kişi sıfatıyla bankaya ipotek verdiği kızının oturduğu konutun satılacağını, sınırlı ölçüde bonolu ve sınırsız sözleşmeye dayalı kefaleti kapsamında büyük sıkıntı yaşanacağını gördüğü için davacı bankayla anlaşmış bankanın muaccel hale gelen kredi borcunun yaklaşık 850.000,00 TL ödeme yaparak kapattığını, davacının … A.ş. … Şb. nezdindeki şirket hesabına başlangıçtan itibaren yaklaşık 1.000.000,00 TL ye yakın ödeme yapmış bonoya, nakdi kefalete ve gayrimenkul kefaletine dayalı olarak şirketin kredi kullanmasını kolaylaştırmış ve bedelini ağır bir şekilde ödemek zorunda kaldığı, davalının kredi borçlarına ilişkin ödeme yapmadığı gibi eşi …’ün maaşına milyonlarca liralık haciz gelmesine sebebiyet verdiğini belirterek fazlaya ilişkin ve daha başka her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davacının davalı şirket lehine ödemiş olduğu bedele mahsuben şimdilik 1.000,00 TL ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan alınarak müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun olarak tebliğ olunmuş, davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamışlardır.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava ticari satımdan kaynaklı alacak davasıdır.
İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden dosya içeresine alınmıştır.
…Tapu Sicil Müdürlüğü’nden … Mevkii, 39 pafta, 1079 ada, 152 parselde kayıtlı 2 bodrum 6 nolu bağımsız bölümünün takdiyatlarını içerir tapu kayıtları ve taşınmazda tescilli olan 29/05/2012 tarih … yevmiyeli ipoteğe ait resmi senet örneği, …bank … Şubesi’nden davalı kuruma yapılan ödemeleri içerir belgeler getirtilmiştir.
…Bank A.Ş…. şubesi’nin 29/01/2018/6060 sayılı yazısı ile şube nezdindeki …nolu hesapla ilgili hareketler CD olarak dosyaya sunulmuş, bankanın 03/04/2018 tarihli yazısı ile davalı … A.Ş. Adına… şubesi nezdinde hesap bulunmadığı bildirilmiş, bankanın 06/02/2018 tarihli yazısı ile … A.Ş.’ne ait banka nezdinde… nolu müşteri hesabı olduğu belirtilerek hesap hareketleri gönderilmiş, yine bankanın 10/04/2018 tarihli yazısı ile davacının davalı … A.Ş.’ne kefalet bulunduğu bildirilmiş, bankanın 15/11/2018 tarih ve 62578 sayılı yazısı ile … A.Ş.’nin … müşteri numarası ile hesabı bulunduğu, daha önce verilen 06/02/2018 cevap tarihinden itibaren hesaplarında her hangi bir hareket olmadığı bildirilmiştir.
…bank A.Ş.Genel Müdürlüğünün 26/01/2018 tarihli yazısı ile davacı ile ilgili banka kayıtlarında yapılan incelemede …Şubesi nezdinde … nolu hesabından davalıya yapılan ödemeleri gösterir hesap ekstresi gönderilmiştir.
…Bankası … Şubesi’nin 24/01/2018/927-7282461 sayılı yazısı ile davalıya yapılan herhangi bir ödeme rastlanmadığı, bankanın genel müdürlüğünün 03/04/2018 tarihli yazısı ile davacının herhangi bir kefilliğinin bulunmadığı, 27/07/2018 tarihli yazı ile de … A.Ş.’nin banka nezdinde herhangi bir kredi hesabı bulunmadığı bildirilmiştir.
Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 23/02/2018 tarihli raporda; davacının talepleri doğrultusunda analiz ve değerlendirme yapılabilmesi için davalı şirket … Aş.’nin ticari defter kayıtları ve dayanağı belgelerinin ibrazına muhtaç bulunmakla birlikte muhasebe hareketlerine yansımayan işlemlerin tek tek tespit edilmesi bu aşamada mümkün olmayıp banka kayıtlarının yanı sıra şirketten temin edilecek ilgili yıllara ait (2011-2017 yılları) ticari defterler ve muavin hesapların, işlem denetçisi bir yerel bilirkişi veya kamu gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları kurumundan yetkilendirilmiş bir bağımsız denetim şirketi marifeti ile hesapların geriye doğru incelenmesi tekniği uygulanarak tespit edilebileceği zira davacının taleplerinin ayrıntılı bir denetim gerektirdiği belirtilmiştir.
Mahkememizce dosyanın tevdii edilmiş olduğu bilirkişinin düzenlemiş olduğu raporun gerekli incelemeleri içermediği anlaşılmakla dosya bankacı bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 05/09/2019 tarihli raporda; davacının davalı şirketin kurucu hissedarı olduğu, davalı … A.ş. Tarafından …Bank A.ş. … şubesinden nakdi ve gayri nakdi krediler tahsis edildiği, davalı şirket lehine tahsis edilen kredilere davacının şahsi kefaletinin bulunduğu, ayrıca davacının maliki olduğu taşımaz …bank lehine 1 derecede 700.000,00 TL limit üzerinden ipotek verildiği, davalı şirketin …Bank A.ş. …şubesinden davacı kefaletiyle kullanılan kredilerin geri ödenmesine ve şirket tarafından 3. Kişiler lehine keşide edilen çeklerin ödenmesinde davacı tarafından davalı şirket hesaplarına nakit ve banka havalesi yapılan ödemeler toplamının 1.382.959,76 TL olarak tespit edildiği, yapılan ödemelerin davacının şirket hissedarlığının devam ettiği dönemde yapıldığı, şirketteki hisselerin kızı …’e 03/06/2013 tarihinde tamamının devir edilmesinden sonra ise davacının kredi kefaletinin devam ettiği ayrıca kredi kullandıran banka lehine verilen ipoteğin de meri olduğu, dolayısıyla davacının davalı şirkete olan kefaletinin ve rehin veren olarak sorumluluğunun halen devam ettiği, iş bu tespitler çerçevesinde davalı ödemelerinin davalı şirkete ortak finansmanı ve kefaletten kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi olarak değerlendirilebileceği şirkette hisse devrinin gerçekleştiği 03/06/2013 tarihi itibariyle ortaklık payının davacının kızı …’e devir edildiğine ilişkin karar alınmış olmakla birlikte şirket hisse devirlerinin yapıldığı 04/06/2013 tarih, 2013/1 sayılı Yönetim Kurulu Kararının alınmış olduğu, ancak hisse devirlerinin … Gazetesinden tescil ve ilanının yapılmadığı, davalı şirketin en son Ticaret Sicil Kayıtlarında 06/12/2011 tarihli Olağan Genel Kurul Kararının 06/01/2012 tarih 7978 sayılı …Gazetesinin 434 sayfasında tescil ve ilan edilen son kararı olduğu, iş bu kararda şirket sermaye artırımı ve şirketin temsil ve ilazmına ilişkin kararların da yer aldığı Genel Kurul Kararına ilişkin olduğu, tescil kayıtlarında şirket hissedarı olarak … 120.000,00 TL, … 40.000,00 TL, … 20.000,00 TL, … 10.000,00 TL, … 10.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL hisse oranına sahip oldukları, davacı tarafından davalı şirkete verilen 1.382.959.76 TL’nin hisse oranında Rücuen talep edilebileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili 26/09/2019 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketten 1.382.959,76 TL’yi hisse oranında rücuen talep edebileceği değerlendirmesi dikkate alınarak işbu bedel üzerinden alacağın varlığının tespitine, davalı gerçek kişinin hissedar, yönetici ve işlem sorumluluğundan hareketle şirketle birlikte davacıya karşı sorumluğunun bulunduğuna, şirket müzayaka halinde olduğundan ve gerçek kişi davalının nerede olduğu bilinmediğinden müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında 1.000 TL üzerinden açtıkları davanın her iki davalı açısından kabulüne ve davacıya ödenmesine, davayı ıslah etmeyeceklerinden harç tamamlama yoluna gidilmemesine, yeniden rapor veya ek rapor alınması talepleri olmadığından davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacı vekiline 26/09/2019 tarihli beyan dilekçesinin talep sonucunu açıklaması, tespit veya alacak talebinde bulunup bulunmadığı, davayı ıslah edip etmeyeceği hususunda beyanda bulunması için iki haftalık kesin süre ihtaratı içerir davetiye çıkartılmış, davacı vekili 21/10/2019 tarihli dilekçesiyle, davanın 1.000 TL üzerinden açılan belirsiz alacak davası olduğunu, eda davası olduğundan aynı zamanda tespiti de içerdiğini bu nedenle davalı gerçek kişinin hissedar ve yönetici olduğu da dikkate alınarak hükmün bu çerçevede müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında oluşturulmasını talep ettiklerini, davalı şirket muzayaka halinde olduğundan ve davalı gerçek kişinin nerede olduğu bilinmediğinden davayı ıslah etmeyeceklerini beyanla davanın 1.000 TL alacak üzerinden karara bağlanmasını talep etmiştir.
Bilindiği üzere; alacak belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamaz; ancak şartları varsa kısmi dava açılması mümkündür. Bu noktada şu da açıklığa kavuşturulmalıdır ki, şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmelidir. Çünkü, alacağın belirlenebilmesi mümkün iken, böyle bir davanın açılmasına Kanun izin vermemiştir. Böyle bir durumda, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmeli, ek bir süre verilmemelidir. Zira, burada talep açıktır. Bu sebeple 6100 Sayılı Kanunun 119/1-ğ maddesinin uygulanarak süre verilmesi mümkün değildir; aslında açılmaması gerektiği halde belirsiz alacak davası açılmış olduğundan, bu konudaki eskiklik de süre verilerek tamamlanamayacağından, dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmelidir. Buradaki hukuki yarar, sonradan tamamlanacak nitelikte bir hukuki yarar değildir. Çünkü, dava açıldığında o sırada mevcut olmayan hukuki yarar, bunun da açıkça mahkemece bilindiği bir durumda, tamamlanacak bir hukuki yarar değildir. Aksinin kabulü, aslında açık olan talep sonucunun süre verilerek davacı tarafından değiştirilmesi ve bulunmayan hukuki yararın sağlanması için davacıya ek imkan sağlanması anlamına gelecektir ki, buna usul bakımından imkan yoktur. Böyle bir durum taraflar raasındaki eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır. (H.Pekcanıtez/O.Atalay/M.Özekes, Medeni Usul Hukuku, 14.Bası, Ankara 2013, s.454).Bunun yanında, şayet açılan davada asgari bir miktar gösterilmişse ve bunun alacağın bir bölümü olduğu anlaşılmakla birlikte, belirsiz alacak davası mı yoksa belirli alacak olmakla birlikte kısmi dava mı olduğu anlaşılamıyorsa, bu durumda 6100 Sayılı Kanunun 119-/1-ğ maddesinin aradığı şekilde açıka talep sonucu belirtilmemiş olacaktır. Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, aynı Kanunun 119/2 maddesi gereğince davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesi istenmelidir. Verilen bu süreden sonra, davacının talebinin açıklamasına göre bir yol özlenmelidir. Eğer talep, davacı tarafından belirsiz alacak davası şeklinde açıklanmış olmakla birlikte, gerçekte belirsiz alacak davası şartlarını taşımıyorsa, o zaman yukarıdaki şekilde hareket edilmeli, hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmelidir. Açıklamadan sonra, talep belirsiz alacak davası şartlarını taşıyorsa, bu davanın sonuçlarına göre, talep kismi davanın şartlarını taşıyorsa da kısmi davanın sonuçlarına göre dava yürütülerek karar verilmelidir.
Bu minvalde davacı tarafça davanın 1.000 TL üzerinden açılmış belirsiz alacak davası olduğunu beyan edilmekle dava belirsiz alacak davası şartlarını taşımadığından hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilerek aşagıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 44,40 TL Karar harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır