Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/644 E. 2018/868 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/644
KARAR NO : 2018/868

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 19/07/2017
KARAR TARİHİ : 05/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalının davacı şirketin abonesi olup davacı şirket tarafından … işyeri adresinde sağlanan enerji bedeline karşılık olan 16/02/2017 tarihli faturaların bedellerini ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla … 32.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe 29/06/2017 tarihli dilekçesiyle itiraz ettiğini, bu nedenlerle itirazın iptali ile asıl alacağa uygulanacak %16,80 yıllık 6183 sayılı yasa gereği değişecek oranlar üzerinden gecikme zammı, işbu gecikme faizi tutarına işleyecek %18 KDV ile birlikte takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 10/01/2018 tarihli dilekçesinde özetle; takip konusu alacakla ilgili ödemesi gereken bir borcunun olmadığını, kayıp kaçak gibi bir durumda söz konusu olmayıp sarf edilen elektrikle ilgili tahakkuk eden tüm faturaların ödendiğini, aboneliğin devamı ile ilgili vermiş olduğu herhangi bir taahhüt de bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 29/01/2018 tarihli raporda; tarafların 22/12/2017 tarihli incelemeye katılmadıklarını ve ticari defterlerini sunmadıklarını, davacı tarafından davalıya düzenlenen 23/02/2017 tarihli Fesih tazminatı bedeli 3.691,80 TL, ceza fesih bedeli 555,99 TL olmak üzere toplam tutarı 4.247,79 TL fatura düzenlendiği görülmüş olup, dava dilekçesinde bahsedilen tüketilmiş enerji bedeli ile fesih tazminatı ve ceza fesih bedelinin tüketilmiş enerji ile ilgili illiyet bağının kurulamadığı, bu durumda davacının davalıdan tahsil edilmeye çalışılan 3.391,10 TL tutarın haklı, makul, zorunlu ve belgeli bir sebebe dayanmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu davacı vekili ve davalıya tebliğ olunmuş, davacı vekili tarafından rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi ile birlikte 23/02/2017 tarihli fatura ve elektrik enerjisi satış sözleşmesi dosyaya sunulmuştur.
Davacı vekiline 27/02/2018 tarihli celsede takibe konu faturanın hesaplama ayrıntılarına ilişkin delillerini verilen kesin süre içerisinde dosyaya sunması ihtar olunmuş, takibe konu faturaya ilişkin ayrıntılı hesaplama yönünden herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır.
Dosya rapor sunan bilirkişiye tevdi edilerek heyete bir elektrik mühendisi eklenmek suretiyle ek rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 30/04/2018 tarihli ek raporda; yapılan incelemede davalının fatura borcunun (sözleşmedeki taahhüt ihlali sebebi ile tahakkuk ettirilen fesih tazminatı bedeli dışında) bulunmadığı, taraflar ticari defterlerini sunmadıklarından davalıya tahakkuk ettirilen faturanın taraflara ait ticari kayıtlarda görünüp görünmediğinin tespitinin yapılamayacağı, düzenlenmiş olan faturanın 10/01/2016 tarihinde imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesinin özel şartlar ihtiva eden ve sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olan indirimli elektrik taahhütnamesi kurumsalın sözleşmenin feshi ve fesih tazminatı bedeli başlıklı 3.maddesi uyarınca davalının iki yıllık taahhüt süresine uymadan sözleşmeyi fesih etmesine dayandırılarak tahakkuk ettirildiği, yürürlükteki 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun abonelik sözleşmeleri başlıklı 52.maddesinin 4.bendi uyarınca tüketicinin, belirsiz süreli veya süresi bir yıldan daha uzun olan belirli süreli abonelik sözleşmesini herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin istediği zaman feshetme hakkına sahip olduğu ve T.C.Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenerek 24/01/2015 tarih ve 29246 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren abonelik sözleşmeleri yönetmeliğinin 16.maddesince taahhütlü abonelik sözleşmelerinin tüketici tarafından feshi halinde, tüketiciden talep edilebileceği bedelin tüketiciye uygulanan indirimler ve ödenmemiş faturalar ile sınırlı olacağından, davacının dava talebinin yerinde olmadığı, ancak yasa ve yönetmelik hükümlerine göre istenmesi halinde abonelik başlangıç tarihi olan 12/01/2016 tarihinden sözleşme fesih tarihine kadar davalıya uyguladığı indirimleri hesaplayarak bu miktarı talep edebileceği belirtilmiştir.
Dava İİK.’nın 67. Maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) “hükümüne amirdir.
… 32.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip sayılı dosyasının taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu icra takibi olduğu, borçlunun itirazını 7 günlük yasal süre içinde yaptığı, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dosyaya delil olarak sözleşme ve taahhütname ve taahhüt ihlali sebebiyle tahakkuk ettirilen fesih tazminatına ilişkin takibe konu fatura sunulmuştur.
Bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. 818 sayılı BK.’ da olduğu gibi 6098 sayılı TBK’da da sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır.
Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu anlamda sözleşmenin tipi, türü ve niteliği önem taşımaz. Sözleşme eşya hukukuna, usul hukukuna veya ticari bir alım satıma, sigorta hukukuna, bankacılık hukukuna vs. ilişkin olabilir. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olabilmesi için ise, anılan hükmün genel işlem koşulunu kullanan tarafça, sözleşmenin kurulmasından önce, tek taraflı olarak, sadece o sözleşme için değil, çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla hazırlanmış ve karşı tarafın getirilen bu hükmü müzakere etmesine imkan tanımadan sözleşmenin imzalanmış olması gereklidir. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz.
Bir sözleşmenin önceden ve çok sayıda kullanım amacıyla oluşturulup oluşturulmadığını tespitte değişik ölçütler kullanılabilir. Söz gelimi ortada matbu bir metin var ve kullanılan ifadeler soyut ve genel ise, birden fazla sözleşmede kullanma niyetiyle önceden oluşturulduğu kabul edilebilecektir. Diğer sözleşme metinleriyle özdeş ifadeler içermemesi tek başına, o sözleşmenin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulmasını engellemez. Bu noktada aranılacak en temel unsurlardan birisi de, genel işlem koşulunu kullanan tarafın, karşı tarafa bu hükmü, değiştirilmesini engelleyecek tarzda ve o niyetle sunmuş olmasıdır. Mamafih, tek seferlik bir anlaşma için hazırlanan sözleşme metni için genel işlem koşulundan söz etmek mümkün değildir.
Genel işlem koşulu niteliğindeki bir hüküm, sözleşmenin taraflar arasında müzakere ve pazarlık sonucu imzalanmış ise, artık ortada hukuka aykırı bir sözleşme hükmünden değil, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde, sözleşmede yer alan bireysel bir anlaşma hükmünden söz etmek gerekir. Ancak, bir sözleşmede, bütün hükümlerin tartışılarak sözleşmeye konulduğuna ilişkin kayıt konulması, TBK m. 20/3 uyarınca, onları tek başına genel işlem koşulu olmaktan çıkartmayacaktır.
Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığını hangi tarafın ispat etmesi gerektiğine ilişkin TBK da açık bir düzenleme olmamakla birlikte, 6502 sayılı TK 5/3 maddesinden yola çıkılarak, önceden ve çok sayıda kullanmak amacıyla hazırlanmış belirli bölümleri boş olan ve sonradan doldurulan sözleşme hükümlerinin kural olarak müzakere edilmemiş olduğu, aksinin sözleşmeyi hazırlayan tarafça ispat edilmesi gerektiği kabul edilmeli, gerektiğinde bu konuda ticari ve eposta yazışmaları, fakslar, sözleşme taslaklı vs. ispat vasıtalarından yararlanılmalıdır.
Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, genel işlem koşullarının üç aşamalı denetime tabi tutulması gerekir. Söz konusu denetim aşamaları; yürürlük (kapsam) denetimi, yorum denetimi ve içerik denetimidir.
İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir.
Yukarıda, TBK’nın 20-25. maddelerinde genel işlem koşulu denetimine ilişkin ilkelere yer verilmiş olup, bu ilkeler doğrultusunda taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulması ve sözleşme hükmünün bu nitelikte olduğunun tespiti halinde, bu hükmün yazılmamış sayılması gerekmektedir.
Tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, taraflar arasında 12/01/2016 tarihli ve 2 yıl süreyle geçerli satış sözleşmesi ve eki niteliğindeki taahhütnamenin imzalandığı, buna istinaden davalının davacıdan elektrik satın aldığı, davacı tarafından 16/02/2017 tarihli fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle … 32. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile enerji bedeli açıklaması ile takip başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacının süresi içinde itirazın iptali davası açtığı, taraflar arasında imzalanan davacı tarafça matbu olarak önceden ve çok sayıda kullanım amacıyla oluşturulduğu anlaşılan sözleşme ve taahhütnamenin TBK 20 vd maddelerinde düzenlenen genel işlem koşulu niteliğinde hükümler içerdiği, taahhütnamenin 3 maddesindeki feshe ilişkin kısımların davalı ile davacının eşit şartlarda fesih hakkı öngörülmediği, davalının şartlarını ağırlaştırdığı kelepçeleme sözleşme hükmü niteliğinde olduğu yukarıda izahı yapılan TBK hükümleri karşısında haksız şart niteliğinde olduğu ve yazılmamış sayılmasının gerektiği, sözleşme hükmünün bilgilendirme metni ile müzakere edildiği savunulabilir ise de yine şablon olarak düzenlenen bilgilendirme metninde atıfla yetinildiği cezai şartın ne olduğunun açıkça belirtilmediği, taahhütnamenin ilk sayfasında davalının imzasının bulunmadığı dikkate alındığında davalı aleyhine genel işlem koşulları içeren taahhüdün de süre ve diğer yönlerden bağlayıcı olmadığının kabulünün gerektiği şu hale bilirkişi raporunda da tespit olunduğu üzere davalının belirli süreli abonelik sözleşmesini herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin istediği zaman feshetme hakkına sahip olduğu davacının genel işlem koşullarına dayalı olarak tahakkuk ettirdiği faturalara dayalı olarak yapmış olduğu takibe davalı tarafından yapılan itirazın yerinde olduğu anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş miktar yönünden kesin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli harcın mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 5,06 TL’nin talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı, miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸