Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/635 E. 2019/918 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/635 Esas
KARAR NO : 2019/918

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/07/2017
KARAR TARİHİ : 27/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkette davacılardan… AŞ’nin toplam 33.448.330.550 adet, diğer davacı …’ün 766 adet,…’ün 383 adet, …’ün 766 adet, …’nun 766 adet, davacı …’ün 766 adet hissesinin sahibi olduğunu, davacıların azınlık pay sahibi olduğu … firmasının 17 Nisan 2017 tarihli olağan genel kurul toplansının 6 numaralı gündem maddesi altında alınan sadece hissedar olan bazı yönetim kurulu üyelerine kazanç payı dağıtımına ilişkin karar ile, TTKnun 395 ve 396 mad uyarınca yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma ve rekabet yasağına ilişkin verilen izinlere dair 10 numaralı gündem maddesi altında alınan kararın açıkça kanuna, davalı şirketin esas sözleşmesine ve objektif iyi niyet ile dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, icra görevi bulunmayan yönetim kurulu üyelerine kazanç payı dağıtılmasına ilişkin genel kurulun 6 numaralı gündem maddesi kapsamında alınan kararın iptali gerektiğini, kazanç payı adı altında yapılan bu ödemenin esasen örtülü kar dağıtımı niteliğinde olduğunu, dolaylı yoldan davalı şirkette pay sahibi olan şahıslara imtiyaz yaratılmış olduğunu, yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 mad kapsamında verilen izinlere ilişkin kararın, oy hakkından yoksunluk hükümleinin ihlal edilmiş olması sebebiyle iptali gerektiğini beyanla, davalı şirketin 17/04/2017 tarihli genel kurul toplantısında 6 v 10 sayılı gündem maddeleri altında alınan kararların yasaya ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle TTK 446 mad uyarınca iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların iddialarının haksız olduğunu, davacı … ile … ve …’nin kardeş olup, davalı şirkete miras yolu ile ortak olduklarını, her üç kardeşin de daalı şirkette eşit olarak %33,33’er paya sahip olduklarını, yani daalı şirkette azınlık-çoğunluk veya hakimiyet statüsü olmadığını, bu gerçeğin, davaya konu 17/04/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında ilişkin hazır bulunanlar listesi ile de sabit olduğunu,şirket ana sözleşmesi uyarınca da alınan kararların kanun ve ana sözleşmede ön görülen oy çokluğu ile alındığını, o bakımdan davacıların kendilerinin azınlıkta olduğu veya davalı şirket nezdinde hakim ortaklık bulunduğu iddialarının gerçek dışı olduğunu, alınan genel kurul kararlarının TTK ve şirket esas sözleşmesine ve dürüstlük kuralına uygun olduğunu, icracı olmayan yönetim kurulu üyesinin, davalı şirket veya … Şirketler topluluğu dahilindeki şirketlerde ücretli çalışmayan, yani yönetim kurulu üyeliği haricinde ücret, maaş, prim, ikramiye vb.almayan yönetim kurulu üyesi olduğunu, icracı yönetim kurulu üyelerinin ise gerek davalı şirkette gerekse … Şirketler topluluğu dahilindeki şirketlerde yönetim kurulu üyeliği haricinde ücretli olarak çalışan, kendisine bağlı icrai mahiyette faaliyet gösteren bir birim bulunan ve bu görevleri münasebeti ile şirketin günlük iş akışın müdahil olan kişiler olduğunu, tüm yönetim kurulu üyelerine kazanç payı ödenmesi gibi bir zorunluluk bulunmadığı gibi davacının gerçek dışı iddiasının aksine kazanç payı adı altında örtülü bir kar dağıtımı yapılması veya imtiyaz yaratılması gibi bir urumun da söz konusu olmadığını, davalı şirketin en üst organı olan pay sahiplerinin genel kurulu, karın dağıtım şekli ve zamanını belirlemek, esas sözleşmeye uygun şekilde icracı olmayan yönetim kurulu üyelerine kazanç payı ödeyip ödememek hususunda tamamıyla takdir hakkına haiz olduğunu, davalı şirketin genel kurulunun da yasal sınırlar dahilinde bu takdir hakkını kullandığını, genel kurulun takdir hakkının kullanımının yerindelik denetimine tabi tutulamayacağını, icracı olmayan yönetim kurulu üyelerine kazanç payı ödenmesine ilişkin yasaya, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun genel kurul kararının, hiçbir şekilde bir pay sahibine imtiyaz yaratılması veya örtülü kar dağıtımı olarak nitelendirilemeyeceğini, yönetim kurulu üyelerinden bazılarının aynı zamanda hakim şirketin de yönetim kurulu üyesi olmasının, rekabet yasağından muaf tutulmak bakımından engelleyici bir durum olmadığını, her üyenin sadece kendisiyle ilgili oylamalarda oydan yoksun olduğunu, üyelerin birbirleri hakkındaki kararlarda oy hakkını kullanabileceğini beyanla, haksız davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, 17/04/2017 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı, İstanbul …ATMnin … esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu, İstanbul …ATMnin … esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu, İstanbul …ATMnin … esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ve verilen iptal kararı, İstanbul …ATMnin … esas sayılı dosyasından verilen iptal kararı, 2016 yılına ilişkin faaliyet raporu, uzman görüşleri, ticaret sicil gazetesi, ticaret sicil kayıtları, Yargıtay kararları, 17/04/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına ilişkin hazır bulunanlar listesi, davalı şirketin genel kurul tarihi itibariyle geçerli esas sözleşmesi, davalı şirketin 22/03/2017 tarihli ve 2017/12 sayılı yönetim kurulu kararı, İstanbul …ATMnin … esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ve gerekçeli kararı, İstanbul … ATMnin … esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu, Bakırköy … ATMnin … esas sayılı dosyasından verilen gerekçeli kararı dosyaya sunulmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişiler SMMM …, SMMM…ve Hukukçu Dr …tarafından tanzim olunan 15/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; icrası olan yönetim kurul üyelerine görevleri nedeniyle yapılan ödemelerin gerekçe gösterilerek, sadce icracı olmayan yönetim kurulu üyelerine kazanç payı dağıtımı yapılmasının eşit işlem ilkesine aykırılık oluşturduğunu, zira icracı olan yönetim kurulu üyelerine yapılan ödemelerin görevlerinden kaynaklı olmasına karşın, sadece icracı olmayan yönetim kurulu üyelerine 6 numaralı gündem maddesi altında kazanç payı dağıtımı yapılmasının objektif bir kritere dayanmadığını, pay sahiplerinin eşit işlem ilkesinden oyları ile ve somut olaya özgü olarak vazgeçebileceklerini, ancak somut olayda, yalnızca ona özgü olarak, ilkenin uygulanmamasına göz yumulmasının söz konusu olmadığını, bununla birlikte ilke bütünü ile kaldırılamayacağını, şu halde şirket esas sözleşmesine hüküm konularak bazı pay sahiplerinin kar paylarının sınırlandırılmasının ilkeye aykırılık oluşturduğunu, pay sahiplerine veya yakınlarına bilinçli olarak ve karşılığında eş değer bir edim ifa edilmeden maddi çıkar sağlanmasının, şirket nkarından hissesine düşenin üzerinde pay verilmesi olarak karşılaşılan örtülü kar dağıtımı açısından ana unsurun, işlemin karşı tarafın pay sahibi olması olduğunu, uyuşmazlık kapsamında icrada görevli olmayan yönetim kurulu üyelerine pay sahipliği sıfatlarından kaynaklı olarak karşılığında herhangi bir edim ifa etmemelerine karşın şirket karından icracı yönetim kurulu üyelerine yapılmayan ödemeler yapılmasının TTK 357 açısından hukuka aykırılık teşkil ettiğini, TTK 436 mad uyarınca oydan yoksunluk halinin davalı şirketin %66,66 oranında hissedarı olan … ile … arasındaki ilişkinin de dikkate alınarak, söz konusu her iki şirket yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmasının, TTK 436 mad aykırılık oluşturup oluşturmadığı ve davalı şirketin %66,66 oranında hissedarı olan … ile … arasındaki ilişki de dikkate alınarak, söz konusu, her iki şirket yönetim kurul üyelerinin oy kullanmasının, TTK 436 mad aykırılık oluşturup oluşturmadığı hususlarında, … için oydan yoksunluk gerektiren/donmuş hisselerin tutarının hesaplanmasında; … 766 hisse ve … AŞ 33.448.333,231 hisse ile birlikte toplam 33.449.099,231 adet oydan yoksunluk gerektiren /donmuş hisselerin toplamı olduğunu, kalan oy kullanabilir diğer ortaklar ait hissenin ise 33.448.332,006 adet olup, bu tutarın davacılar ait hisseler toplamı 33.449.096,550 adet hisseden 764,54 adet hisse daha az olduğundan, … için TTK 334-335 mad gereğince izin verilmesinin mümkün olmadığını, …’nin ise 170,849 adet hisse ve … AŞ 33.448.158,093 adet hisse ile birlikte toplam 33.448.328,942 adet oydan yoksunluk gerektiren/donmuş hisselerin toplamı olduğunu, kalan oy kullanabilir diğer ortaklar ait hissenin ise 33.449.102,295 adet olup, bu tutarın davacılara ait hisseler toplamı olan 33.449.096,550 adet hisseden 5,745 adet hisse daha fazla olduğundan, …’nin TTK 334-335 mad gereğince izin verilmesinin mümkün olmadığını, bu nedelerle TTK 436/1de belirtildiği gibi, 17/04/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan TTK 395 ve 396.mad hükümlerinde belirtilen izin ve yetkilerin yönetim kurulu üyelerine verilmesine ait gündemin 10.maddesinde alınan kararın iptal edilmemesi gerektiği kanaatinde olduklarını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar dosyaya ibraz edilmiş, rapora itirazlar dikkate alınarak tanzim olunan 26/07/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacı vekilinin itirazları kapsamında Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/3815 esas 2017/2497 karar sayılı içtihat metni kapsamında kök rapordaki görüşlerini değiştirecek bir husus bulunmadığını belirtmişlerdir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davamız davacıların hissedarı olduğu davalı …nin 17/04/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 6 nolu gündem maddesi kapsamındaki kazanç payı dağıtımına ilgili karar ile 10 sayılı gündem maddesi ile alınan ve davalı şirket yönetim kurulu üyelerine TTK. 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin alınan kararların yasaya ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olması sebebiyle iptaline yönelik genel kurul iptal davası olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalı tarafın savunması, dosyada toplanan deliller birlikte değerlendirilmekle;
Yönetim kurulu üyelerine kazanç payı verilmesine ilişkin gündemin 6.maddesi yönünden; TTK 511.maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerine sadece net kardan ve ancak kanuni yedek akçeye ilişkin belirli ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin %5’i oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek bir oranda kar payı dağıtıldıktan sonra, kazanç payı dağıtılabileceği düzenlenmiş bulunmaktadır. Davalı şirketin ana sözleşmesinin 27.maddesi dikkate alındığında davalı şirket genel kurulunun kazanç payı dağıtımına ilişkin münhasır yetkisi bulunmaktadır. Bu bağlamda genel kural olarak davalı şirket genel kurulu yasal sınırlar kapsamında kalmak şartıyla yönetim kurulu üyelerine kazanç payı dağıtımına ilişkin karar alabilecektir. Ancak genel kurulun bu yetkisini kullanırken dürüstlük kuralına ve eşit işlem kuralına uygun davranması gerekmekte olup, kazanç payının yönetim kurulu üyelerinden münhasıran bir kısma yada bir kişiye dağıtılması yada söz konusu kazanç payının örtülü kar payı olacak şeklinde dağıtılması, dürüstlük kuralı ve eşit işlem kuralına aykırılık oluşturmaktadır. Başka bir anlatım ile genel kurul, dürüstlük kuralına ve eşit işlem kuralına uygun olmak şartıyla yönetim kurulu üyelerine kazanç payı dağıtabilecektir. Bu genel anlatımdan sonra somut olaya bakıldığında davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin …, …, …, …, …, …ve …’dan oluştuğu, söz konusu yönetim kurulu üyelerinden …, …, … ve…’nun aynı zamanda icra kurulunu oluşturdukları, …, …, …ve …’un ise icracı olmayan yönetim kurulunu oluşturdukları, ana sözleşmenin 27.maddesinde kazanç payı dağıtımı yapılırken icracı yönetim kurulu üyeleri yada icracı olmayan yönetim kurulu üyeleri şeklinde bir ayrım yapılmadığı, ayrıca genel kurulda gündemin 6.maddesi ile yönetim kurulu üyelerine kazanç dağıtımına ilişkin alınan kararda sadece … ve …’ye kazanç payının 1/2’şer pay oranında dağıtılmasına şeklinde karar alındığı, bu kararın hem icracı olsun yada olmasın tüm yönetim kurulu üyelerine kazanç payı dağıtılmaması noktasında, hemde bir an için kazanç payının sadece icracı olmayan yönetim kurulu üyelerine dağıtılacağı ve dağıtıldığı varsayımı ile icracı olmayan diğer yönetim kurulu üyeleri …ve …’a pay verilmediği, söz konusu kazanç dağıtımının sadece … ve …’e yapılması sebebi ile alınan kararın dürüstlük ve eşit işlem koşuluna uygun olmadığı gibi aynı zamanda bu iki yönetim kurulu üyesi ve hissedar olan ortaklara örtülü kar payı dağıtımı niteliği taşıdığı, bu itibarla dürüstlük ve eşit işlem kuralına aykırılık oluşturan gündemin 6.maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin kazanç payı dağıtımına ilişkin alınan kararın iptalinin gerektiği görülmüştür.
Gündemin 10.maddesi ile davalı şirket yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin alınan kararlar yönünden; TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyeleri genel kuruldan izin almadan şirketle kendisi veya başkası adına işlem yapamayacağı gibi, yine genel kurulun iznini almaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başka bir kişinin hesabına yapamayacağı, aynı tür ticari işlerle uğraşan ticari bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak olarak girememektedir. Söz konusu kurala, yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma ve şirkete karşı rekabet yapmama kuralı denmektedir. TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca, yönetim kurulu üyelerine verilecek iznin oylamasında yönetim kurulu üyelerinin bizzat oy kullanıp kullanamayacakları yada hakimiyetleri altındaki şirketlerin yetkililerinin, yine izin oylamasında oy kullanıp kullanmayacağı hususu gündemin 10.maddesi ile ilgili alınan kararların geçerliliği noktasında önemlidir. TTK 436.maddesi uyarınca oydan yoksunluk hali düzenlenmiş olup, buna göre pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri yada hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu yada hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamayacağı, yine şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağı düzenlenmiştir. Somut olay gözönüne alındığında yönetim kurulu üyelerinden … ve …’nin, yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin oylamada bizzat kendilerinin sahip olduğu hisseler yönünden oydan yoksunluk halinin mevcut olduğu ve bu oylar yönünden bu iki hissedarın oy kullanmaması gerekliliği mutlaktır. İhtilaf, yönetim kurulu üyesi …’ün çoğunluk hissedarını bulundurduğu … AŞ temsilcisi ile …’nin çoğunluk hissedarını oluşturduğu … AŞ’nin temsilcilerinin genel kurulda yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin oylamada, oydan yoksunluk halinin bulunup bulunmadığı hususunda ihtilaf çıkmaktadır. TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine verilecek izin için yapılan oylamada bizzat yönetim kurulu üyelerinin şahsi olarak oydan yoksunlukları, gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında ve gerekse Yasal Düzenlemeler noktasında kesin olmakla birlikte, yönetim kurulu üyelerinin hakimiyeti altındaki şirketlerin temsilcilerinin kullanacağı oy yönünden gerek Yargıtay uygulamalarında gerekse doktrinde bir bütünlük ve bir kesinlik bulunmamaktadır. Doktrinde bir kısım yazarlar TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca yapılan oylamada yönetim kurulu üyelerinin şahsen sahip oldukları paylar dışında yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunu oluşturduğu sermaye şirketlerinin temsilcilerinin de kullanacağı oyda, oydan yoksunluk halinin bulunması gerektiğini, yasa koyucunun amacının yönetim kurulu üyelerinin verilecek bu izinde kendilerinin yada kendileri kontrolü altındaki şirketlerin oy kullanılmasının engellenmesinin amaçlandığı, bu bağlamda TTK 395 ve 396.maddelerinde yapılacak oylamada yönetim kurulu üyelerinin şahsen kullanacakları oyların yanında hakimiyetindeki şirketlerin temsilcilerinin de oy kullanmaması gerektiği ifade edilmiş, başka bazı yazarlar tarafından ise oydan yoksunluk halinin TTK 436.maddesinde açıkça düzenlendiği, TTK 395 ve 396.maddelerinde genel kurul tarafından verilen izinde oydan yoksunluk için ayrı bir açık düzenlemenin bulunmadığı, oydan yoksunluk halinin genişletilemeyeceği belirtilmiştir. TTK 436.maddesi uyarınca oydan yoksunluk düzenlenirken pay sahibinin kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketlerin yada hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikteki bir işe veya işleme ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamayacağı düzenlenmiştir. TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca verilen izin sonrasında yönetim kurulu üyeleri kendi kendileriyle veya yakınlarıyla işlem yapma yada rekabet yasağına uymama gibi konularda izin almaktadır. Dolayısıyla TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca verilen bu izin sayesinde pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi, kendisi, eşi, alt ve üst soyu yada bunların hakimiyeti altındaki sermaye şirketleri ile ortağı oldukları şahıs şirketleri arasında işlem yapma yeteneğini kazanacaktır. Dolayısıyla TTK 436.maddesi uyarınca bunlarla ilgili yapılan müzakerelerde oy kullanamayacak olan pay sahibinin, aynı şekilde bu işlemlere yönelik izin verilmesine ilişkin genel kurulda da oy kullanamamasının yasal düzenlemeye daha uygun olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü TTK 395 ve 396.maddeleri aynı zamanda azınlıkların haklarını koruyucu birer hüküm içermektedir. TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine izin verilmesi hususu çoğunluğu oluşturan ve yönetim kuruluna seçilen kişilerin tek başlarına diğer azınlık hissedarların haklarını etkileyecek şekilde işlem yapma ve karar alma mekanizmasının önüne geçmek amacıyla konulmuş ve yapılmış düzenlemelerdir. Nitekim burada pay sahiplerinin bizzat sahip oldukları hisseler sebebiyle oy kullanamayacak iken söz konusu kuralı aşmak amacıyla çoğunluğu elinde bulundurduğu tüzel kişilik aracılığıyla hakimiyeti altında bulunduğu şirketin kullanacağı oyla söz konusu izinleri almak esasen kanunun oydan yoksunluk için öngördüğü düzenlemeyi bertaraf etmek anlamına gelmektedir. Bu nedenle ilgili yönetim kuruluna izin verilmesi esnasında yönetim kurulu üyesinin şahsen sahip olduğu oylar yanında hakimiyeti altında bulunan şirketin kullandığı oylar yönünden de oydan yoksunluk halinin somut olayda genel kurulda alınan kararlarda aranması gerektiği değerlendirilmiştir. Her ne kadar gündemin 10.maddesinde yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin yapılan oylamada … ve … temsilcilerinin olumlu oyları olmak üzere toplam 66.896.491.324 adet olumlu oy ve oyçokluğu ile izin verilmesi hususunda karar alınmış ise de, gündemin 10.maddesi ile alınan yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin oylamada toplam oy sayısının 100.345.000.000 hissenin oy kullandığı, … yönünden şahsi hissedar olan yönetim kurulu üyeleri …, …, …ve …’un toplam 174.679 adet oyu yönünden oydan yoksunluk halinin bulunduğu, yine …’ün çoğunluk olarak yönetimin hissedarı bulunduğu … AŞ’nin ise 33.448.333.231 adet hisse yönünden oydan yoksunluk halinin bulunduğu, bu yönetim kurulu üyesi yönünden toplam oydan yoksunluk halinin 33.448.507.910 adet olduğu, dolayısıyla … yönünden oy kullanabilecek hisse adedinin 66.896.492.090 adet oyun oy kullanabileceği, bu oylardan 33.448.333.997 adet oyun olumsuz oy verdiği, olumlu oy veren sayısının ise 33.448.158.093 olduğu, bu durumda …’e yönetim kurulu üyelerinin TTK 395 ve 396.madde hükümlerine göre izin verilmesine ilişkin kararın esasen oydan yoksunluk hali dikkate alındığında reddedildiği, bu itibarla …’ TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin kararın iptali gerektiği anlaşıldığından söz konusu 10.madde yönünden alınan kararın iptaline karar vermek gerekmiştir.
… ve … yönünden ise; toplam oy sayısının 100.345.000.000 olduğu, şahsi hissedar olan yönetim kurulu üyeleri …, …, …ve …’un toplam 174.679 adet oyu yönünden oydan yoksunluk halinin bulunduğu, yine …’nin çoğunluk olarak yönetiminde bulunduğu ve hissedarı olduğu … yönünden oy yoksunluğunun 33.448.158.093 pay olduğu, toplam oy yoksunluğunun 33.448.332.772 olduğu, kalan kullanılan oy miktarının oy yoksunluğu olmaksızın toplam kullanılabilecek oyun 66.896.667.228 olduğu, oylamada olumsuz oy veren sayısının 33.448.333.997 adet olduğu, olumu oy veren sayısının ise 33.448.334.231 olduğu, bu nedenle … yönünden TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin veren olumlu oy sayısının olumsuz oydan daha fazla olduğu, bu itibarla … yönünden hakimiyeti altındaki şirket oylamaya katılmamış dahi olsa ve oydan yoksunluk hali söz konusu dahi olsa bu yönetim kurulu üyesi yönünden verilen izin kararının sonuçtan etkilenmeyeceği, yine diğer yönetim kurulu üyeleri noktasında da başkaca oydan yoksunluk hallerinin bulunmadığı, … yönünden alınan kararda gerekli nisaplara ulaşıldığı anlaşıldığından, bunun yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
A-… Müdürlüğü’nün … sırasında sicile kayıtlı … AŞ’nin 17/04/2017 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararlardan gündemin 6.maddesi ile yönetim kurulunun icracı olmayan yönetim kurulu üyelerine kazanç payı dağıtılmasına ilişkin kararın ortaklık arasındaki eşitlik ilkesine aykırı olduğu görülmekle İPTALİNE,
B-Aynı tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 mad. uyarınca izin verilmesine ilişkin karada yönetim kurulu üyesi … yönünden söz konusu kararlarda oydan yoksunluk kuralına riayet edilmediği ve bu itibarla alınan kararın gerekli nisaba ulaşılmadığından alındığı anlaşıldığından söz konusu 10.maddenin yönetim kurulu üyesi … yönünden İPTALİNE,
C-Gündemin 10.maddesinde TTK 395 ve 396 mad. uyarınca yönetim kurulu üyeleren izini verilmesine yönelik alınan kararda yönetim kurulu üyesi … yönünden alınan kararda gerekli nisaplara ulaşıldığı ve söz konusu kararın iptaline ilişkin kanuna, ana sözleşmeye ve eşitlik ilkesine aykırı bir yön bulunmadığından buna yönelik açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 2.725,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40TLnin mahsubu ile bakiye 13,00TLnin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 7.500,00TL bilirkişi ücreti ve 119,20TL posta masrafı olmak üzere toplam 7.619,20TLnin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Ayrıca davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 31,40TL peşin harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır