Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/563 E. 2020/752 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/563
KARAR NO:2020/752

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/06/2017
KARAR TARİHİ:07/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan Bayilik Sözleşmesi gereğince hak etmiş olduğu prim ve iskonto hedeflerine dayanak cari hesap bakiye alacağı olan 115.355,81 TL’nin ödenmesini teminen …. İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından yetkiye ve borcun asıl alacağından bakiye 104.661,99 TL ile 30,81 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 104.692,80 TL tutarındaki kısma itiraz edildiğini, buna karşılık kabul edilen 10.693,62 TL ile bu kısmın avukatlık ücreti, ilk takip masrafları ve icra masrafları ile tahsil harcı olmak üzere 1.532,39 TL, toplamda 12.226.21 TL ödeme yapıldığını, kalan kısım için yapılan itiraz sonucu icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, yetki itirazının kabulü ile anılı dosyanın yetkili … İcra Müdürlüğüne gönderildiğini ve … sayılı esasına kaydı yapıldığını, icra dosyasına davalı tarafça yapılan ödemenin sehven düşülmediğini, davalının müvekkil şirkete halen 104.661,99 TL ve işlemiş faizi kadar bakiye cari hesap borcu mevcut olup, işbu davaya konu takibe borçlu tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak bir kez daha itiraz edildiğini ve borcun esasına ilişkin itiraz sebepleri ile takibin durdurulduğunu, taraflar arasında 24/02/2012 tarihinde 5 yıl süreli “Istasyonlu Bayilik Sözleşmesi” ve bununla bağlantılı olarak sözleşmeler imzalanmış olup, sözleşme tanhi üzerinden geçen 5 sene sonunda işbu sözleşmenin, sürenin bitmesi ve yenilenmemiş olması nedeniyle 24/02/2017 tarihinde kendiliğinden fesholduğunu, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki de kalmadığını, davacının başka bir dağıtım firması ile anlaşmış olup, ticari faaliyetlerini halen bu firma ile yürüttüğünü, taraflar arasında mevcut bayilik sözleşmesi gereğince, davacının üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini sözleşmenin sona ermesi akabinde de sözleşme hükümlerine riayet edildiğini, davalı tarafça sözleşmenin feshi sonrası davacı şirketin iskonto/prim alacaklarına konu bakiye cari hesap borcu ödenmediği gibi davacı üzerine kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin dahi kaldırılmadığını, …. Noterliği’ nin 05/04/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 115.355,81 TL cari hesap borcunun, işbu ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesinin talep olunduğunu, davalı şirketçe herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi davacı aleyhine sözleşme sona erdikten sonra 20/03/2017 ve 29/03/2017 tarihli iki adet fatura kesildiğini, işbu faturalar ile davalı tarafça ariyet olarak verildiği iddia edilen malzeme ve demirbaşların bedeli ile söküm bedelleri ve ciro primi talep edildiğini, faturalara istinaden davacının … Bankast … Şubesindeki hesabına tanımlı Doğrudan Borçlanma Sisteminden de ek hesabı kutlanılarak ödemeler yapıldığını, davacının bilgisi ve muvafakati dışında yapılan bu ödemelerin son bulması için ilgili bankaya da ihtarname keşide edildiğini, söz konusu faturalara konu alacak kalemlerinin haksız ve hukuka aykın olup, her iki faturaya itiraz edildiğini, süresi içerisinde 21/03/2017 ve 29/03/2017 tarihli iade faturaları kesildiğini ve davalıya tebliğ edildiğini, Davalı tarafça bu faturalara herhangi bir itirazda bulunulmadığını, işbu iade faturalarının davalı cari hesaplarına kötüniyetli olarak işlenmemiş olması nedeniyle davacı alacağına itiraz edildiğini, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;taraflar arasında 1992 yılından bu zamana kadar yenilerek devam eden akaryakıt bayilik ilişkisi kapsamında taraflar arasında sair sözleşmelerle birlikte 02.06.2007 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi, 02.06.2007 tarihli Yatırım Sözleşmesi ve 01.06.2007 tarihli Prim Protokolü, Akaryakıt İstasyonları için Ariyet ve Emanet Sözleşmesi ve sair tutanaklar imzalandığını, işbu sözleşmeler neticesinde ise tarafların çeşitli hak ve borç altına girdiklerini, esas olarak davalının … marka akaryakıt ürünlerini davacıya sağlayacağı, davacının ise bu akaryakıt ürünlerinin son müşterilere yeniden satışını gerçekleştireceğini, bu kapsamda davacının söz konusu akaryakıt istasyonunda sadece … marka ürünleri satmayı ve …’den dönemlik olarak asgari belirli miktarlarda ürün almayı taahhüt ettiğini, buna karşılık davalı şirketin söz konusu istasyonun akaryakıt satışına uygun hale getirilmesi bakımından çeşitli iş ve inşaatların yapılması, ekipman ve malzemelerin ariyeten temini hususunda gerekli tüm çalışmayı yürüttüğünü, istasyonda davalının aracılığı ile çeşitli iş ve inşaatlar yapılarak kalıcı yatırım yapıldığını, ertesinde de davacıya, istasyonun sağlıklı bir şekilde çalışması için gereken otomasyon sisteminin temini, kurulumu, servis hizmeti ve olağan bakımı için gerekli tüm mal ve hizmetin davacı firma aracılığı ile sağlandığını, tüm bunlara ek olarak söz konusu taşınmaz (istasyon) üzerine, … lehine intifa hakkı kurulduğunu, bunun karşılığında ise … tarafından kurulan intifa hakkı bedeli olarak davacıya ödeme yapıldığını, ayrıca sözleşme ile davacının taahhüt etmiş olduğu edimlerin ifasını teminat almak, olası aciz halinde tahsil kabiliyetini artırmak amacı ile taşınmaz (İstasyon) üzerinde 1. dereceden ipotek kurulduğunu. Davalının söz konusu istasyonun akaryakıt istasyonu olarak işletilebilmesi amacıyla yapılacak olan tüm yatırımları sağladığını, davalı firmanın taraflar arasındaki bayilik ilişkisi kapsamında verilen prim tutarlarıyla (iade) birlikte, bahse konu geçici ve kalıcı yatırım bedelleriyle birlikte ekipmanlara ilişkin mal ve hizmet teminine dair diğer faturaların mahsubu ertesinde bakiye kalan tüm borcunu icra dosyasının emanet hesabına ödeme yapmak suretiyle sonlandırdığını, davalının davacı tarafça kötü niyetli olarak düzenlendiği iddia olunan faturaları, davacı tarafa daha evvel ariyeten teslim edilen ancak iade edilmeyen ekipmanlar, iadesi mümkün olmayan kalıcı yatırımlar ve isyasyonun söküm işlemine istinaden düzenlediğini, davalı lehine tescil edilen intifa şerhinin ve ipoteklerin terkini bakımından davacı tarafından … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas numaralı dava dosyası ikame olunduğunu, davacı tarafın söz konusu dava dosyasında eldeki davaya konu icra takibini göstermek suretiyle, taraflar arasında herhangi bir alacak-borç ilişkisinin kalmadığını, bayilik ilişkisinin de sona ermesi sebebiyle de mevcut ipotek ve intifa şerhinin kaldırılmasını talep ettiğini, davacının ilgili dosyadaki haksız iddia ve talepleri bakımından; söz konusu davanın eksik harç ile ikame olunduğu, İntifa şerhinin süresinin geçmesi sebebiyle tek taraflı olarak kaldırılabileceği, ipotekler bakımından ise … Asliye Ticaret Mahkemesi … E.sayılı sebepsiz zenginleşme davası bakımından davalı ile davacı firmanın yapmış olduğu anlaşma doğrultusunda davacının davalı firmaya vekalet ücreti ve yargılama gideri ödemek zorunda kalabileceği, bu nedenle de ipoteklerin fek edilmesinin hukuk uygun olmayacağı belirtilerek davanın reddinin talep edildiğini, davacının ipotek ve intifa şerhi bakımından eksik harcı tamamlayamadığı ancak sunmuş olduğu ıslah dilekçesiyle Sebepsiz Zenginleşme Davasına dair yargılama giderleri bakımından borçlu olmadığından hareketle davalı firma aleyhine menfi tespit davası ikame ettiğini, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas numaralı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde ıslah dilekçesi ile açılan menfi tespit davasının reddine, İpoteğin fekki ve intifa hakkı şerhinin kaldırılması talepleri yönünden ise dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin anılan dosyası üzerinden sunulan ıslah dilekçesiyle ikame edilmiş menfi tespit davası bakımından verilen kararın dahi davacının iddia ve taleplerinde ne derece haksız olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; bayilik sözleşmesinden kaynaklı cari hesap alacağına dayalı yapılan takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası getirtilerek incelendiğinde, davacı tarafça davalı aleyhine 115.355,81TL asıl alacak, 30,81 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 115.386,62 TL üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça davacı ile yapılan sözleşmeler ve ekleri dosyaya ibraz edilmiştir.
….ATM.nin … esas sayılı dosyası, … ATM.nin … esas sayılı dosyası, ….ATM.nin … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden getirtilmiştir.
Davacı vekili 03/12/2020 tarihli dilekçesi ile, davalı ile sulh olduklarını, taraflar arasında imzalanan protokol hükümlerine göre işbu davadan vazgeçtiklerini, aynı protokol hükümleri doğrultusunda davalı yanın beyanları alınarak davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini ve dosyanın işlemden kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili 04/12/2020 tarihli dilekçesi ile, davacı tarafça gönderilen vazgeçme beyanını kabul ettiklerini, vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
01/11/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nun 313. vd. maddelerinde sulh düzenlenmiştir. Buna göre sulh görülmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla Mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. 6100 sayılı HMK’nın 315. maddesi “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükmü haizdir. Sulh, Mahkemenin bir hükmüne gerek kalmaksızın davaya son veren usuli bir sözleşme olduğu ve HMK 314. maddesi uyarınca sulh hükmün kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği düzenlenmiştir.
Davacı vekili yargılama devam ederken taraflar arasında sulh sağlandığını beyanla dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 74. Maddesinde davaya vekalette özel yetki verilmesi gereken haller sayılmıştır. Buna göre bir davada müvekkil tarafından vekile açıkça yetki verilmemişse, vekil sulh olamaz. Somut olayda davada karşı tarafla sulh olduğunu bildiren davacı vekilinin vekaletnamesinde sulhe ilişkin özel yetkinin bulunduğu, davacı ile davalının dava dışında sulh olduklarının anlaşıldığı, tarafların sulh olmaları ve uyuşmazlık konusunun bu surette ortadan kalkmış olması nedeniyle dava konusuz kaldığından sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca her iki tarafın birbirinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri bulunmadığı belirtilmekle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın sulh nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 1.787,37 TL’den mahsubu ile fazla alınan 1.732,97 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Taraflarca yapılan yargılama masraflarının kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Tarafların beyanları doğrultusunda vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır