Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/56 E. 2020/771 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

BİRLEŞEN DAVADA (….Asliye Ticaret Mah.nin … E sayılı dosyası)

DAVA : Tazminat
ASIL DAVA TARİHİ: 06/11/2002
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ:02/02/2011
KARAR TARİHİ: 09/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA:
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; “. . .Davalılar, …, …, …, …, müvekkil Bankanın Genel Müdür, Yönetim Kurulu Üyesi, Krediler Daire Başkanı ve Şube Müdürü görevlerinde bulundukları dönemde; bankacılık teamüllerine ve bankalar yasasına aykırı olarak, krediye müstehak olmayan firmalara kredi tesis edip kullandırılmasını saglamak ve Banka öz kaynaklarını riske atmak suretiyle banka zararına yol açmış oldukları, …A.S. Teftiş Kurulu Başkan1ığının 17/08/2000 tarih … sayılı ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkan1ığının 18.06.1999 tarih, … sayılı raporları ile tespit edi1diğini, açılan ceza davalarına müdahale edilerek banka zararının tazmini talep edilmiş ise de erteleme karan nedeniyle bu talepleri hakkında bir karar verilmediginden davanın açılması zaruretinde kalındığını, fazlaya i1işkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 02.10.2002 tarihi itibariyle 19.942,245.319.490,-TL ve 25.698.133 USD tutarındaki ana para alacagının fiili ödeme günündeki Türk Parası karşılığı davacı Banka zararının olay tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, davalılardan… ermiş olduğu cevap dilekçesinde; öncelikle dava B.K. 60. maddesi hükmüne göre zamana aşımına ugradıgından esasa girilmeksizin davanın zaman aşımından reddine, dava konusu 4684 sayılı kanun kapsamına girmediğinden davacı bankanın bu husustaki taleplerinin reddi ile öncelikle eksik yatırılmış olan dava harcının tamamlatılmasına, basiretli bir iş adamı gibi hareket ederek kredi tahsisine gayrimenkul ipotegi, kefalet ve ayrıca dövize nakit senetler gibi, teknik birimlerm önerdigi şekil ve miktarda tüm teminatları alarak gerek … mevzuatına ve gerekse bankacılık teamüllerine uygun hareket ederek onay veren davalı hakkında dava açılmadan önce; zamanında gerekli kanuni takip iş1em1erini yapmayarak; ödeme sürelerin geçiren, krediler borçlularından ipotek alınan gayrimenkullerı paraya çevirmekte geciken ve bu nedeni gayrimenkul piyasasındaki deger kaybı dolayısıyla kredi alacaklarını tahsil etmeyen, aksi kefaletler nedeniyle tüm varlıkları ile krediye müşterek borçlu müteselsil kefil olan firma sahiplerinin yeterince üzerine gitmeyerek firma sahiplerinin ve kefillerin, bir yandan sahip oldukları malvarlıklarının zaman içerisinde değer yitirrmesine, diger yandan kötü niyetle hareket ederek mal varlıklarını kaçırmaların; davacının sebebiyet verdigi dikkate alınarak, bu dosya ile ilgili olarak tahsil edilmiş meblag varsa öncelikli bunun dikkate alınarak, tahsil edilemeyen kısım varsa bu kısım için aciz vesikası ibraz edilmedigi dikkate alınarak, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesi hususunu talep etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; 09.09.1998 – 15.02.2000 tarihleri arasında … A.S, Yönetim Kurulu azalıgı görevinde bulunduğunu, hiçbir kasıt ve kusur olmayan kararları için yapılan iddiaların reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, dava dilekcesinde de açıklandıgı gibi bu işlemlerden dolayı davalı ve arkadaşları hakkında açılan ceza davaları 4616 Sayılı Yasa geregince ertelendiginden, davalı hakkında verilmiş ve kesinleşip bir ceza mahkemesi hükmü bulunmadıgından olaylarda kusurunun bulundugunu ispat etme külfetinin davacıya ait olduğunu, davacı bankanın kefalet ve ipotekleri paraya çevirmediğini, borcu kredi kullananlar aleyhinde icra takibi yapmadığını, dava dilekçelerinde hiçbir kredi işlememinin yapıldıgı tarihin be1irtilmediğini, adeta giz1endiğini, zaman aşımı olduğunu, bu nedenle zamandan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, dava açmak için gerekli usul şartlarının yerine getirilmediğini, banka zararı oluşmadığını, davacının taleplerinin her turlu yasal mesnetten yoksun olduğunu, bu tür davalarda, zararın varlıgın davacı banka tarafından ispat edilmesi gerektiğini, dava zamanaşımına ugradıgından esasa girilmeksizin zamanaşımından reddine, dava konusu iddialar hukuka aykırı oldugundan davaının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, taleplerin haksız olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, krediler problemli hale geldikten sonra, firmalarının istihbaratlarının veri teşkil eden bilançoların yeminli müşavir … tarafindan kasten gerçege aykırı olarak düzenlendiğinin anlaşıldığını, dolayısıyla gerek şube gerekse bankamızın dolandırıldığının anlaşıldığını, taleplerin haksız olduğunu beyanla, hakkındaki davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar …, …, …, … tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
….Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayılı 12/12/2011 tarihli kararı ile, davacı vekilinin 10/05/2011 tarihli 1 no’lu ara kararı ile TTK.’nın 341. maddesine göre yönetici ve denetçiler hakkında sorumluluk davası açılmasına ilişkin bir genel kurul kararı varsa ibraz etmesi, yoksa genel kurulu toplayarak bir karar alması ve buna göre denetçilerden alacağı vekaletnameleri ibraz etmesi için kesin süre verilmesine rağmen, 12/12/2011 tarihli celsede denetçilerden sadece Süleyman Saygı’dan vekaletname aldığını, diğer denetçilerden vekaletname almasının mümkün olmayacağını beyan ettiği, böylece kesin süre gereğinin yerine gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmekle, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 02/06/2016 tarihli 2015/7487 esas 2016/6166 karar sayılı ilamı ile;
“Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga TTK’nın 341. maddesi hükmü uyarınca davacı bankanın yöneticileri hakkında böyle bir davanın açılabilmesi için genel kurulda dava açılması yönünde karar alınması ve davanın, denetçiler tarafından bizzat veya onların atadıkları vekillerce açılması gerekmektedir. Ancak açıklanan koşullar, sonradan da tamamlanması mümkün usulü bir eksiklik niteliğinde olduğundan bu usulü eksiklik, hemen davanın reddini gerektiren bir durum değildir. Bunların eksik olması halinde mahkemece, davacı tarafa “uygun süre” veya “süreler” verilerek genel kurulda yukarıda açıklanan şekilde bir karar alınmasının sağlanması ve davacı şirketin denetçilerinin davaya iştiraki veya onlardan vekaletname alınması olanağı tanınması, verilen süreye rağmen belirtilen hususlar yerine getirilmez ise davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davaya iştiraki sağlanması istenen denetçiler, dava açıldığı tarihteki veya sorumlu davalıların görev yaptıkları dönem itibariyle görevli olan denetçiler değil, hali hazırdaki denetçilerdir. Başka bir ifadeyle, mevcut denetçilerin katılımı veya onların verdiği vekaletname ile davaya devam edilmesi yeterlidir. Öte yandan, temyiz aşamasında yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK 479/3-a maddesindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gerekli olup, bu davanın denetçiler veya onların verdiği vekaletnameler uyarınca atanan vekiller tarafından takip edilmesi şartı da kaldırılmış, artık sorumluluk davasında şirket tüzel kişiliğinin temsili konusundaki sınırlama kaldırılmıştır(Dairemizin 30.09.2014 tarih, 2014/5386 E.. 2014/14890 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere).
Somut uyuşmazlıkta mahkemece, 10.05.2011 tarihli celse 1 nolu ara karar ile davacı vekiline sorumluluk davası açılmasına ilişkin genel kurul kararı varsa ibrazı, yoksa bir dahaki duruşma gününe kadar genel kurulu toplayıp karar alması buna göre denetçilerden alacağı vekaletnameyi ibraz etmesi için kesin süre verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekilinin 04.10.2011 tarihli dileçesi ile yönetici ve genel müdürler hakkında sorumluluk davası açılmasına ilişkin 04.05.2009 tarihli genel kurul kararı ve bu genel kurulda denetim kurulu üyesi olarak seçilen Süleyman Saygı ve Doğan’ın verdiği vekaletnameyi dosyaya sunduğu görülmüştür. Bu durum karşısında yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde değerlendirme yapılarak işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde bozularak davanın mahkememizin 2017/56 esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişiler SMMM …, Ekonomist Finans Uzmanı … ve Emekli Banka Müdürü … tarafından tanzim olunan 13/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda; kredilerin tespit edilmesinde ve kararlaştırılmasında görevli ve yetkili konumunda bulunan kişilerin genel müdür ve yönetim kurulu başkanı ünvanıyla ve kredi komitesi başkanı sıfatıyla görevli olan…, Yönetim Kurulu Üyeleri …, …, Ticari Kredi işlemlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı … olduğunu, kredi talep eden firmalar hakkında düzenlenen İstihbarat ve Mali Tahlil Raporları kredilendirmeye engel teşkil edecek şekilde olumsuzluklar içermesine rağmen, takdiri mahkemeye ait olmak üzere kredi değerliliği bulunmayan firmalara verilen kredilerin geri dönüşünü sağlayacak şekilde kredilendirilen firmalara veya şirketin ortaklarına yada üçüncü kişilere ait gayrimenkul ipoteği, devlet tahvili, başka bankalar tarafından düzenlenen teminat mektubu gibi teminatlar alınması için öneride bulunmadıkları ve bu yönde çaba göstermediklerini, Yargıtay ilamlarında da belirtildiği üzere, kredi değerliliği bulunmayan ve dolayısıyla usulsüz olarak kullandırılan krediler için davacı bankanın alacağını tahsil edemediği ve tahsilsiz kaldığı hususunda aciz belgesi almasına, yada yapılan takiplerin sonucunun beklenmesine de gerek bulunmadığını, 06/11/2002 dava tarihi itibariyle davacının dava dışı asıl borçlu şirketlerden tahsil edemediği TL cinsinden asıl alacağının 19.905.212,00TL, döviz bazında kullandırılan kredilerden kaynaklanan ve ödeme günündeki TL karşılığının ödenmesini talep ettiğini, ABD doları bazındaki kredilerden kaynaklanan asıl alacağının 31.000.895USD olduğunu, bu miktarların davalılar yönünden 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin yasanın Madde 2 ve Madde 4/a gereğince hesaplanmış birikmiş faizinin TL olarak talep edilen krediler için 29.274.517TL, USD cinsinden talep edilen kredilerin birikmiş faizinin 8.666.242USD olduğunu, davacının dava dışı şirketlerden dava tarihi ve 05/02/2018 inceleme tarihi itibariyle olan alacaklarının firma bazında, asıl alacak, birikmiş faiz ve toplam tutar olarak çizelge halinde belirtildiğini, kredilerin kullandırılmasından bu yana 20 yıla yakın süre geçmiş olmasına rağmen bir kısmından hiç tahsilat yapılanmadığını, bir kısmından kısmen tahsilatlar sağlandığını, ancak alacakların tasfiye edilemediğini, dava konusu kredilerden sadece … Şti’den en son 18/01/2018 tarihinde yapılan kısmi tahsilatta davalıların sorumluluğu bakımından yeterli tahsilatın sağlanmış olduğunu, yani bu firmaya kullandırılan krediler bakımından davalıların sorumluğunun takdiri mahkemeye ait olmak üzere sona erdiğini, ancak davacının, dava dışı firmadan sözleşme hükümlerine göre temerrüt faizi talep ettiğinden firmanın borçlarının halen devam ettiğini, davalılardan …’nın hem bankanın karar organı olan yönetim kurulunun başkanı ve hem de banka işlemlerinin yürütülmesinde genel müdür sıfatıyla da yine en yetkili konumda olması, özellikle şube müdürü ünvanlı kişilerin atanması, yer değiştirmesi, özlük haklarının belirlenmesi vs.gibi hususlarda yetkili olduğunu, şubelerden gelen kredi tekliflerinin yönetim kuruluna olumlu görüşle sunulmasında etkili ve belirleyici konumda olduğu hususları dikkate alındığında, takdiri mahkemeye ait olmak üzere sorumluluk payının diğer davalılardan daha fazla olmasının hakkaniyet kurallarına uygun olacağı değerlendirildiğinden, adı geçenin sorumluluk oranının diğerlerinden bir kat daha fazla olması gerektiğini, bununla birlikte tüm davalıların eşit oranda sorumlu olmalarının kabulü halinde buna göre de hesaplama yapıldığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Davacı … Bankası AŞ tarafından ….Noterliğinin 08/01/2019 tarihli … yevmiye sayılı alacak temlik beyanı ile işbu dava … … AŞ’ye temlik olunmuş, buna ilişkin alacak temlik beyanı ve ekinde ipotek listesi, rehin listesi ve icra ve dava dosya numaralı listesi dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizin 18/09/2019 tarihli ara kararı ile, davacının dava dışı şirketlerden olan alacağı temlik ettiği belirtildiğinden temlikname kapsamı dikkate alınarak davacının dava dışı şirketlerden olan alacağını temlik ettiği hususu da göz önüne alınarak davacının davalılardan zarar isteminde bulunup bulunamayacağı, bulunabilecek ise ne kadarlık bir zarar, tazminat isteminde bulunabileceği, bu bağlamda oluşan zararlardan temlik bedelinin düşülmesinin gerekip gerekmediği hususlarında ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler SMMM …, SMMM … ve Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı Dr … tarafından tanzim olunan 19/12/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; … … AŞ’nin alacak temlik beyanı ile 24/12/2018 hesap kesim tarihi itibari ile alacaklarını tüm mahrum kalınan kar payı /faiz ve sair ferileri birlikte … … AŞ’ye devrettiğini, davaya konu alacaklarının tamamının devrin kapsamında olduğunu, davacının alacağını temlik etmesi nedeni ile davalılardan bir alacak talep edemeyeceğini belirtmişlerdir. Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalıların beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporları, Yargıtay bozma ilamı ve alacak temlik beyanı birlikte değerlendirildiğinde; asıl ve birleşen davanın, davacı bankanın önceki dönemde yöneticiliğini yapan davalıların zarara neden oldukları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu, mahkememizce yapılan yargılama aşamasında … … AŞ’nin ….Noterliğinin 08/01/2019 tarihli ve … yevmiye sayılı Alacak Temlik Beyanı ile 24/12/2018 hesap kesim tarihi itibariyle alacaklarını tüm mahrum kalınan kar payı/faiz ve sair ferileri ile teminatları ile birlikte … … AŞ’ye devrettiği, TBK’nun 183.maddesinde “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçluların rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir” denildiği, yine TBKnun 189.maddesinde “Alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayılır” ve TBKnun 131.Maddesinde ” Asıl borç ifa yada diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur” hükmü bulunduğu, mahkememizdeki işbu davaya konu alacakların tamamının devrin kapsamında olduğu, TBK’nun 131, 183 ve 189.maddesinde belirtilen hükümler doğrultusunda davacının bu aşamada davalılardan bir alacak talep edemeyeceği, alacaklının zarara uğradığını iddia ettiği alacağını devrettiği yine temlik sözleşmesinde davacının yöneticilerine yönelik sorumluluk davasına temlik kapsamı dışında bırakmadığı bu nedenle asıl alacağın devrinin bu hakka dayalı faiz, firi, bağlı haklar ve diğer hususları da kapsadığı anlaşılmakla, davacının taraf sıfatı kalmadığından davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;

1-Alacaklının zarara uğradığını iddia ettiği alacağını devrettiği anlaşıldığından taraf sıfatı kalmadığından DAVANIN USÜLDEN REDDİNE,
2-Asıl Dava yönünden;
a-Davacının harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince; 4.080,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı … tarafından yapılan 50,00TL yargılama giderinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
3-Birleşen Dava yönünden;
a-Davacının harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince; 4.080,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/12/2020

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı