Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/525 E. 2018/600 K. 08.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/525
KARAR NO : 2018/600

DAVA : İtirazın iptali
DAVA TARİHİ :15/12/2015
KARAR TARİHİ : 08/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Tüketici Mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde özetle; davacının davalı banka ile uzun yıllardır çalıştığını, davalı bankanın davacıdan çalıştığı süre boyunca detayı icra dosyasında belirtildiği şekilde kredi dosya masrafı, komisyon, hesap özeti ücreti, poliçe masrafı gibi isimler altında toplam 6.867,79 TL masraf aldığını, davacıdan haksız ve hukuksuz alınan kredi masraflarının alındıkları tarihten itibaren işleyecek değişik oranlarda avans faizi ile iadesi amacıyla … 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup davalı bankanın işbu icra takibine haksız ve kötüniyetli itiraz ederek takibi durdurduğunu, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4822 sayılı kanunla değişik 6.maddesi ile tüketici ile müzakere etmeden alınan masrafların haksız şart sayıldığı ve iadesininin gerektiğinin düzenlendiğini, davacının davalı banka nezdinde kullandığı kredilere istinaden imzalanan sözleşmelerin tip sözleşme veya formüler sözleşme olarak adlandırılan, bankalar tarafından tek taraflı davacı ile müzakere edilmeden hazırlanan ve genel hükümler içeren sözleşmeler olduğunu, işbu sözleşmelerde ya takibe konu masrafların alınacağına dair hüküm bulunmadığını ya da hüküm bulunsa dahi davacıya masrafların alınmasını konu alan sözleşme maddelerini müzakere imkanı sunulmadığını, işbu nedenle kanun maddesi gereğği kredi masraflarına ilişkin sözleşme maddelerinin tamamının haksız şart hükmünde olup alınan masrafların iadesi gerektiğini, davalı bankanın müşterisi davacıya karşı bilgi verme, aydınlatma ve müzakere imkanı sunma yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi kredi sözleşmelerinin örnek nüshalarını dahi vermediğini, davacıdan alınan masrafların bu yönüyle de haksız olup iadesi gerektiğini, bankaların müşterilerinden ancak zorunlu olan masrafları alabileceklerini ve zorunlu masrafların neler olduğu hususunun ispatının davalı bankaya ait olduğunu, davacıdan alınan masrafların hiçbirisi zorunlu olmayıp alınan masraflara mukabil banka tarafından da hangi hizmetlerin sunulduğunun belirli olmadığını, davalı bankanın işbu masrafları keyfi olarak aldığını ve karşılığında da davacıya bir hizmet sunmadığını, karşılığı bir hizmet bulunmayan ve davacıyla müzakere etmeden alınan ve kanun gereği haksız şart sayılan masrafların iadesi gerektiğini, davalı bankanın icra takibine yaptığı itirazında temerrüde düşürülmediğinden bahsederek işletilecek faizi de itiraz ettiğini, davacının alacağı için davalı bankanın davacıdan dosya masraflarını aldığı tarihten itibaren avans faizi işletilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, zira ifa gününün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı, borçlunun borcunu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu ve hal ve durumdan bu sonuca varılabildiği hallerde temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek olmadığını, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt halinde bulunduğu için zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere davacının ayrıca bir ihtarda bulunmasının gerekmediğini, taraflardan yanlızca biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğer taraf içinde ticari iş sayılacağını, buna göre yapılan sözleşmenin banka yönünden ticari iş niteliğinde olduğunu, bu nedenle yapılan sözleşmenin tüketici yönünden de ticari sayılacağını, ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler de tarafların 3095 sayılı kanun 2/2.madde hükmü uyarınca avans faizi talep edebileceğini, bu nedenle başlatılan icra takibinde avans faizi talebinde bulunulmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, bankanın faaliyet alanı değerlendirildiğinde haksız surette alınan bu bedellerinin hesaba girdiği andan itibaren banka tarafından nemalandırıldığı ve bundan gelir elde edildiğinin kuşkusuz olduğunu, genel hukuk prensiplerinden olan hiç kimse kendi kusuruna dayanarak menfaat elde edemez ilkesi gözetildiğinde, bankanın yasal dayanağı olmaksızın aldığı bu kalemlerin hesabına girdiği andan itibaren avans faizi ile birlikte iade etmesi gerektiğini, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, banka aleyhine % 20 den az olmayan icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kredinin 2001 proje numaralı ticari işyeri kredisi olduğunu, davacı ile banka arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve davacının işyeri finansmanı kredisi kullandığını, davaya konu kredinin geri ödeme planında üst başlık olarak taksitli ticari krediler olarak değerlendirildiği mal tanımında ise Gayrimenkul-işyeri olarak açıkça belirtilmekle ve bu amaçla kullanıldığı için tüketici kredisi olarak vasıflandırılamayacağını ve aynı şekilde davacı tarafın tüketici olarak kabul edilemeyeceğini, bu itibarla davanın Tüketici mahkemesinde görülmesinin mümkün olmadığını, huzurdaki uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK.ve 6052 sayılı Tüketici Kanunu hükümlerinin uygulanamayacağını, dava konusu kredi sözleşmesinin 2009 yılında akdedilmiş olup işbu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, nitekim Yüksek Yargıtayın 818 sayılı yasanın yürürlükte olduğu dönemde düzenlenenen sözleşmeye 6098 sayılı yasa hükümlerinin uygulanamayacağını vurguladığını, öte yandan taraflar arasındaki ilişki ticari kredi olması nedeniyle 6502 sayılı yasanın uygulanamayacağını, zira davacının tacir olup, eşitler arasında akdedilen sözleşmede, davacının davalıya karşı kanunen korunmasını gerektirecek bir sıfatı/yararı bulunmadığını, tacirlerin yaptıkları iş için ücret talep edebileceklerini, davacıya kullandırılan kredinin ticari kredi olduğunun çekişmesiz olduğunu, TTK.nun Ücret İsteme Başlıklı 20.ve 22.maddelerinde tacirin işletmesi ile ilgili gördüğü iş için uygun bir ücret isteyebileceğini ve verdiği avanslar veya yaptığı masraflar için ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanacağını, keza tacirin bu ücretlerde indirim isteyemeyeceğinin düzenlendiğini, 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 144.maddesine istinaden TCMB tarafından çıkarılan tebliğ uyarınca, “kredi işlemlerinde sağlanacak menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelik ve sınırlarının bankalarca serbestçe belirlenebileceği” düzenlendiğini, davacının kullanmış olduğu krediden kaynaklı olarak davalı banka tarafından alınan bedelin sözleşmeye ve ilgili yasalara uygun olduğunu, dava konusu kredi sözleşmesinin eşit taraflar arasında akdedilmiş olup, kredi sözleşmesindeki maddelerin tarafların bilgisi dahilinde olduğunu, Geri Ödeme Planının her bir müşteri için farklı düzenlenmekte olup, genel işlem koşulu niteliğinde olmadığını, somut olaydada geri ödeme planının taraflarca müzakere edimiş olup komisyon bedelinin tarafların mutabakatıyla belirlenip yazıldığını ve geri ödeme planında açık olarak belirtildiğini, Genel Kredi Sözleşmesi tip sözleşme olarak nitelendirilebilirse de sözleşmenin eki niteliğindeki geri ödeme planlarının taraflar ile müzakere edilerek oluşturulduğunu, davacının tacir olması nedeniyle sözleşme şartlarının belirlenmesi bakımından en az davalı banka kadar etkin konuma sahip olduğunu, gerek mülga BK.m.19 ve gerekse meri TBK.m.26 gereğince kanunun emredici kurallarına, kamu düzenine, kişilik haklarına, ahlak ve adaba aykırı olmadıkça tarafların diledikleri gibi sözleşme akdedebileceklerini, uyuşmazlık konusu sözleşmede sözleşme özgürlüğünü ihlal eden bir hüküm bulunmadığını davanın kabulü anlamına gelmemek üzere davacının komisyonun tahsil edildiği tarihten itibaren faiz talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının dava konusu komisyon iadesi için davalı bankaya herhangi bir ihtarda bulunmadığını bu itibarla komisyonun tahsil edildiği tarihten itibaren faiz işletilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle dava konusu işyeri finansmanı olmakla mahkemenin görevsizliğine, davanın reddine, haksız ve kötü niyetli takip nedeni ile davacının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 9. Tüketici Mahkemesinin … tarihli görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilen dosya Mahkememizin yukarıda yazılı esasına kayıt edilmiştir.
Davalı bankadan davacının kullandığı krediye ilişkin kredi sözleşmesi ve ekleri, geri ödeme planı, hesap ekstresi CD ortamında gönderilmiştir.
Dosya mevcut bilgi ve belgeler kapsamında bankacı bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 15/02/2018 tarihli raporda; davacının ticari nitelikli gayrimenkul satın almak üzere davalı bankaya başvurmasını takiben satın alınacak gayrimenkulün değerinin tespiti için 22/11/2012 tarihinde eksper görevlendirilerek değer tespit çalışmalarına başlandığını, Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmadan önce 23/11/2012 tarihinde Bilgilendirme Formu ekinde teslim edilen ve davalı bankanın http:….adlı internet sitesinde bir örneği bulunan Genel Kredi Sözleşmesinin incelenip kabul edildiğine ilişkin beyanının alındığı, Genel Kredi Sözleşmesinin komisyonlarla ilgili 22.2.1 madesinde geri ödeme planının sözleşmenin eki olduğu ve komisyon oranının serbestçe belirlenip geri ödeme planında gösterileceği ve uygulanacağının açıkça belirtildiği ve geri ödeme planının birinci sayfasındaki çizelgede, faiz/kar oranı, komisyon oranı ve BSMV dahil komisyon tutarının belirtildiği ve buna göre davacının mevduat hesabına borç yazılarak tahsil edildiği, davalının aldığı komisyonun 5411 Sayılı Bankalar Yasasının 144 maddesi ve bu hüküm gereğince T.C.Merkez Bankasına bildirdiği azami komisyon oranından daha düşük oranda olduğu, davalının 6102 sayılı TTK.nun 20 maddesi gereğince verdiği kredi ve hizmet dolayısıyla ücret/komisyon talep etme ve alma hakkına sahip olduğu, davanın kabulü halinde davalının temerrüde düştüğü 20/11/2015 tarihinden tamamen tahsiline kadar olan süre için değişen oranlarda avans faizi uygulanabileceği belirtilmiştir.
Davacı vekili 08/05/2018 tarihli oturumda, davacının davalı bankadan kullanmış olduğu kredilerin tüketici kredileri olduğunu, her ne kadar tüketici mahkemesince tüm itirazlarına rağmen görevsizlik kararı verilmiş ise de, davalının gerek tüketici mahkemesinde belirtmiş olduğu hususlar gerekse kredi sözleşmesine ilişkin düzenlenen belgeler dikkate alındığında kullanılan kredinin ticari kredi niteliğinde olmadığını, KKDF.nin ticari kredilerde söz konusu olmadığını, ancak davacının kullanmış olduğu ve tüketici kredisi olması nedeniyle yargılamaya konu ettikleri kredide KKDF.nin söz konusu olduğunu, dolayısı ile mahkemenin görevli olmadığını düşündüklerini, görevli olmayan mahkemeye sunulan bilirkişi raporunu da kabul etmediklerini, bu nedenle rapora ilişkin beyanda bulunmadıklarını beyanla görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 08/05/2018 tarihli oturumda, davacının kullanmış olduğu birden fazla kredinin söz konusu olduğunu ve kredilerden kaynaklı olarak yapılmış birden fazla takip olduğunu, bu takiplere ilişkin açılan davalarda sunulan bilirkişi raporlarının da lehlerine düzenlendiğini, davacının BSMV ve KKDF.ye ilişkin itirazlarına gelince bahse konu kredilerin ticari amaçlı olarak açılmak ile birlikte başlangıçta işletmeye kayıt amacı ile taahhüt alınması sebebiyle kredi ödeme planlarında BSMV ve KKDF görüldüğünü, işletme adına taşınmazın kaydedilmesi halinde ise bu BSMV ve KKDF.lerin iptal edildiğini, bu kesintilerin de vergi dairesi vatısatı ile iade alınabildiğini beyan etmiştir.
Dava; taraflar arasındaki GKS sözleşmesi kapsamında kullanılan krediden yapılan komisyon ve diğer kesintilerin davalıdan istirdaden tahsili amacıyla yapılan takibe vaki itirazın İİK.’nın 67. Maddesine dayalı iptali istemine ilişkindir.
Anılan maddede “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) “hükümüne amirdir.
… 4.İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasının taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu icra takibi olduğu, borçlunun itirazını 7 günlük yasal süre içinde yaptığı, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı alınan bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde, davacının ticari nitelikli gayrimenkul satın almak üzere davalı bankanın … şubesinden kredi talebinde bulunduğu, 27/12/2012 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi hükümlerine dayalı olarak davacıya 400.000 TL Bireysel Ticari Emtia Kredisi kullandırıldığı, Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmadan önce 23/11/2012 tarihinde Bilgilendirme Formu ekinde teslim edilen Genel Kredi Sözlemesinin incelenip kabul edildiğine ilişkin davacının beyanının alındığı, Genel Kredi Sözleşmesinin komisyonlarla ilgili 22.2.1 madesinde geri ödeme planının sözleşmenin eki olduğu ve komisyon oranının serbestçe belirlenip geri ödeme planında gösterileceği ve uygulanacağının açıkça belirtildiği ve geri ödeme planının birinci sayfasındaki çizelgede, faiz/kar oranı, komisyon oranı ve BSMV dahil komisyon tutarının belirtildiği ve buna göre davacının mevduat hesabına borç yazılarak tahsil edildiği, davalının aldığı komisyonun 5411 Sayılı Bankalar Yasasının 144 maddesi ve bu hüküm gereğince T.C.Merkez Bankasına bildirdiği azami komisyon oranından daha düşük oranda olduğu, davalının 6102 sayılı TTK.nnu 20 maddesi gereğince verdiği kredi ve hizmet dolayısıyla ücret/komisyon talep etme ve alma hakkına sahip olduğu, davacının sözleşme hükümlerini kendi rızasıyla kabul ederek sözleşmeyi imzalandığı, anlaşmazlık konusunun davalı banka tarafından genel kredi sözleşmelerinde hüküm altına alınan ve taraflarında kabulünde olarak davacıdan tahsil edilen kredi dosya masrafına ilişkin olduğu ve haksız tahsil edildiği iddia edilen ödemeye ilişkin davacı tarafından somut bir belge veya bilgi sunulmadığı, davacı vekilince mahkememizin görevsiz olduğu davacının tüketici olduğu iddia olunmuş ise de dosya kapsamı ve davaya konu kredinin niteliği dikkate alındığında davacının tüketici olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda taraflar arasında yapılan sözleşmelerin incelenmesi neticesinde davacıdan yapılan tahsilat bedelinin sözleşme kapsamında belirlenen oranlara uygun olduğu ve gerek bankacılık düzenlemeleri gerekse piyasa değerleri dikkate alındığında alınan dosya masrafının sektör uygulamalarına uygun ve makul olarak hesaplanıp tahsilat yapıldığı anlaşılmakla hükme esas alınan bilirkişi raporu çerçevesinde davanın ve dosya kapsamı dikkate alınarak davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Peşin alınan harçtan alınması gerekli harcın mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 178,98 TL’nin talep halinde yatırana iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan miktar üzerinden AAÜT’sine göre tespit olunan 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/05/2018

Katip Hakim