Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/514 E. 2018/660 K. 15.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/499
KARAR NO : 2018/545
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2017
KARAR TARİHİ : 24/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı firma arasında 13/06/2013 tarihinde Eleman Kiralama Hizmet Sözleşmesi adı altında bir yıl süreli sözleşme imzalandığını, davacının işbu sözleşmeyi akdetmesindeki amacın profosyonel yardım alarak bilgi teknolojileri alanında destek almak olduğunu, yapılan sözleşme ile davalı firmanın davacılara son kullanıcıların teknolojik sorunlarına anında destek verip çözmek, sorumluluğundaki sistemlerin düzgün çalışmasını sağlamak, yapının devamlılığını sağlamak için tedbirler almak ve yapılması gerekenler ile ilgili müşteriye rapor vermek gibi edimleri yüklendiğini, bu çerçevede davalının ilk etapta davacının mevcut sistemini inceleyerek gerekli değişiklik ve yenilemeleri tespit edip davacıya bildirecegini ve ihtiyaca göre davalının da … isimli bilgisayar/donanım firması bayiliği dolayısıyla zaten … markalı ürünler üzerine kurgulanmış sistemi donanım olarak güçlendireceğini ve yine eski sistemden yeni sisteme geçişi sağlayacağını ve eski sistemdeki bütün düzeni aynen yeni sistemde kurulu ve çalışır hale getireceğini, ancak sözleşmenin başlangıcından bir süre sonra hizmet alımında aksaklıklar yaşanmaya başlandığını ve sürekli olarak yazılı ve sözlü olarak iletişime geçilerek verilen hizmet sözlerinin yerine getirilmesinin talep edildiğini ancak hiçbir süretle dönüş alınamadığını, hatta toplantılarda eksiklikler giderilmediği taktirde davalı tarafından gönderilen faturaların ödenmeyeceğinin belirtildiğini, Mart 2015 tarihinden itibaren de davalı tarafından herhangi bir hizmet verilmediğini, aradan oldukça zaman geçtikten sonra davalı tarafından İstanbul….İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, davacı şirket yetkilisinin şirkette olmadığı bir zamanda ödeme emrinin usulsüz bir şekilde davacı şirket çalışanına tebliğ edilmek suretiyle takibin kesinleştiğini ve 30/05/2016 tarihinde şirket adresine hacze gelindiğini, davacının haciz esnasında dava açma hakkını da saklı tutmak suretiyle 9.000 TL ödeme yapmak durumunda kaldığını, yine devam eden zaman zarfında yine icra tehditi devam etmesi nedeniyle 23.360,59 TL.yi 08/06/2016 tarihinde ödeyerek bakiye dosya borcunu da kapattığını, ancak davacının davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, zira davalının sözleşmede yükümlendiği görevini layıkıyla yerine getirmediğini, davacıya kesilen faturaların hem “Danışmanlık Hizmeti” hem diğer “donanım” kalemlerini kapsadığını, davalı ile yapılan toplantılarda Bakım&Destek diye tabir edilen hizmetlerin verilmediği bu sebeple ödemelerin durdurulacağı ve hesaplandıktan sonra mutabakat yapılacağı, mutabakatta anlaşılan rakamların ödeneceği ve kalan bakiyenin de yeni hizmet ile telafi edilmesinin isteneceğinin defalarca sözlü olarak bildirildiğini, hatta davalı çalaşanı … isimli şahıstan davacıya gelen e-postada “Bakım&Destek ödemeleri dışındaki bekleyen ödemelerin yapılması konusunda toplantıda siz de gereken hassasiyeti göstereceğinizi söylemiştiniz” cümlesi ile yaşanan sıkıntılardan dolayı davacının bakım ve destek ile ilgili ödemeleri durduğunu ve davalının bu durumu kabullendiğinin açıkça görüldüğünü, diğer yandan aynı e-postada “Bakım&Destek sürecinin derlenip toparlanması için yazılı olarak çalışmayı da bu hafta içinde tamamlayıp, değerlendirmelerinize sunacağım” cümlesi ile ortada hizmetten kaynaklanan bir problem olduğu ve davalının bunu düzeltmek için çaba sarfedeceğini beyan ettiğinin görüldüğünü, ancak hiçbir zaman sözü edilen çalışmanın sunulmadığını, yine dosyaya sundukları diğer yazışmalardan da görüleceği üzere donanıma ilişkin Server alımından itibaren oldukça uzun süre geçmiş olmasına rağmen tam hizmet alınamadığını, ancak buna rağmen hizmet/danışmanlık faturalarının kesilmeye devam ettiğini, davalının sözleşme gereğince kararlaştırılan son kullanıcıların teknolojik sorunlarına anında destek verip çözmek konusunda müşterisine anında hizmet verme edimini yerine getirmediğini, sorumluluğundaki sistemlerin düzgün çalışmasını sağlamak bir yana kurulmasını ve ayağa kaldırılmasını bile neredeyse 1,5 yıl gibi kabul edilemeyecek bir zamana yaydığını ve müşterisinin iyi niyetinden faydalandığını, yapının devamlılığını sağlamak için tedbirler almak konusuna basiretsiz davranarak yani tedbir almayarak hem müşterinin iş ve zaman kaybına yani zarara uğramasına hem de ileriye dönük tedbir alamamasına sebebiyet verdiğini, yapılması gerekenler ile ilgili müşteriye rapor vermek maddesinde sözü edilen danışmanlık hizmetlerinin yerine getirilmediğini, düzenli olarak raporlama yapılmadığını, davacı tarafın alacak talebinde bulunurken kuvvetle muhtemel davacı şirket çalışanı… tarafından karşı tarafa gönderilen 29/06/2015 tarihli e-mail ekindeki cari hesap ekstresine dayalı olarak talepte bulunduklarını, ancak gerek mahkeme dosyasına sunmuş oldukları e-mailler gerekse… Hanımın açıklamalarından “kesilen ancak hizmet verilmediği için ödenmesi gerekmeyen danışmanlık bedeli 30.900 TL olduğu, bunların kırmızı ile işaretlendiği, fakat bakiyenin 26.392,38 TL olduğu, yani bu güne kadar hak edilmiş olduğu düşünülen danışmanlık bedelleri ile donanıma ilişkin bedellerin fazlasıyla ödendiği” nin belirtildiği, bu anlamda gönderilen e-mailin kesinlikle borç ikrarı değil balakis borcun var olmadığını gösterir bir beyan olduğunu, bu nedenlerle davacı şirketçe icra tehditi altında ödenen 32.360,59 TL.nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacı tarafın kendi bünyesinde çalıştırdığı bilgi işlem personelinin işine son verilmesine istinaden davalının haftanın iki günü davacı şirkette bilgi işlem elemanı bulundurmayı, buna karşın davacının da aldığı bu hizmetin bedelini davalıya ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının sözleşme gereğince davacı bünyesinde haftanın iki tam günü eleman bulundurduğunu ve sözleşmedeki edimini gereği gibi ifa ettiğini, keza davalının söz konusu elaman ile davacının bilgi işlem işlerini yerine getirirken yine aynı sözleşme uyarınca davacıya uzak bağlantı ile kullanıcı desteği sunduğunu, davacının sözleşme ile aldığı hizmete ek olarak yine davalıdan bilgi işlem sistemi için donanım talep ettiğini ve davalı tarafından sunucu ve aksamından oluşan bilgi işlem donanımının davacıya teslim edilip kurularak bu talebinde yerine getirildiğini, davacıya satılan donanıma ve sözleşme gereğince sunulan hizmete ilişkin tüm faturaların davacıya tebliğ edildiğini ve ticari defterlere de usulüne uygun olarak işlendiğini, davacı tarafında dava dilekçesi ile davalıdan aldığı hizmeti ve donanımı kabul ettiğini ve yazılı olarak ikrar ettiğini, davacıya temin edilen donanım ve verilen hizmetin özelliği dikkate alındığında, davalı tarafından ifa edilen edimlerin layıkıyla yerine getirilmemesinin yada bir başka deyişle eksik ya da hatalı yerine getirilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasında akdedilen ve davacının da kabulünde olan sözleşme incelendiğinde de açıkça anlaşılacağı üzere davalının üstlendiği destek hizmetinin, davacı şirketteki bilgisayarlar için verilecek olan sunucu ve bilgisayarları kullanan personel için verilecek son kullanıcı desteği olup bu hizmetinde davalı tarafından sözleşme çerçevesinde layıkıyla ve eksiksiz olarak ifa edildiğini, davalının davacıya vereceği hizmet kapsamında bunun dışında bir bakım ve destek gibi hizmet taahhüdünde bulunmadığını, taraflar arasında kurulan ticari ilişkide davalının, teknik bakım ve teknik destek hizmeti vermeyi üstlenmediğini, davalının teknik bakım ve teknik destek konusunda faaliyette göstermediğini, oysa davacının bahsettiği bakım ve destek hizmetinin, teknik servisler ve teknik elemanlar eliyle verilen ve ortaya çıkan mekanik, teknik vb.arızaların giderilmesine yönelik bir hizmet olup davalı ile davacı arasında akdedilen sözleşmede tarafların bu yönde hiçbir talebi ya da taahhüdü bulunmadığını, aksine davacının ticari ilişki devam ederken son bir yıl içinde yapması gereken ödemeleri aksatmaya, kesilen fatura bedellerini eksik yada geç ödemeye başladığını, kendisine yapılan ihtarata binaen kendince teknik bakım ve teknik destek hizmetini alamadığı şeklinde bir mazeret bularak bakiye alacakların tahsilini önleme çabasına girdiğini, kaldı ki davacnıın kesilen fatura bedellerini ödememesi nedeniyle fatura kesiminin durdurulduğu tarihten sonra dahi davacıya sözleşme kapsamınnda hizmet verilmeye devam edildiğini, ancak davacının davalının tüm iyiniyetine rağmen bakiye ödemelerini gerçekleştirmeyi reddettiğini, izah edilen süreci müteakip davalının, davacı tarafça ödenmeyen faturalardan ve taraflar arasındaki cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlattığını, başlatılan icra takibinin davacının itiraz etmemesi üzerine kesinleştiğini ve dosya borcunun bir kısmının hacizde bir kısmının da sonradan olmak üzere ödenerek icra dosyasının infaz edildiğini, kaldı ki davacının davalıya herhangi bir borcu olmadığı iddiasının ispatına yönelik somut ve ikna edici hiçbir ispat vasıtasını da dosyaya sunamadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz huzurunda dinlenen davacı tanıklarından … duruşmadaki yeminli beyanlarında; “ben davacı şirkette 2006-2015 yılları arasında bilgi işlem uzmanı olarak çalıştım, davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmeden haberim vardır bildiğim kadarı ile davalı şirketten görevlendirilen bir eleman haftanın bir ya da iki günü şirketimize gelip sistemsel destek sağlayacaktı, ilk başlarda… bey isminde biri ile çalıştık sonrasında başka elemanlar geldi genelde bilgi işlem sistememizin güncellenmesi yeni bir sistemin uyarlanması ile ilgili hizmet desteği aldık bir sıkıntı olduğunda mail ile gönderiyorduk kendileri benim yapabileceğim bir şey ise beni yönlendiriyorlardı bunun dışında şirkete geldikleri zaman çaba harcıyorlardı, serverlerın kurulum aşamasında süreç oldukça uzadı, davalıların göndermiş olduğu personel çaba harcamasına rağmen sistemsel sıkıntı sebebi ile süreç uzun sürdü, görevlendirmiş oldukları personel ile hafta sonu da çalıştığımı da biliyorum, benim gözlemdiğim özellikle serverlerın kuruluş aşamasında personelinde kendi bilgisini tamamlamaya çalıştığını sürekli merkezle irtibat halinde olduğunu gözlemledim, doğruyu söylemek gerekirse bu normal bir hareket tarzıdır ancak daha donanımlı olsalardı işimiz daha çabuk çözülecekti.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememiz huzurunda dinlenen davacı tanıklarından … duruşmadaki yeminli beyanlarında; ” ben 2005-2007 yılları arasında davacı şirketin bilişim sisteminin kuruluş aşamasında yer aldım, daha doğrusu biz hizmet veren firmaydık, 2007 den sonra benim davacı şirket ile herhangi bir çalışmam söz konusu değildir, taraflar arasındaki sözleşme konusunda bilgi sahibi değilim, sadece dün itibari ile davacı şirketin sahibi ile birlikte sistem üzerinde inceleme yaptım, yapmış olduğum incelemede serverlarda yapılması gerekli değişikliklerin bir kısmının yapıldığını, bir kısmının ise yapılmadığını gördüm.” şeklinde bayanda bulunmuştur.
Mahkememiz huzurunda dinlenen davacı tanıklarından tanık … duruşmadaki yeminli beyanlarında; “ben 2016 Aralık ayından beri davacı şirkette bilgi işlem sorumlusu olarak çalışmaktayım şirketimizin bilişim sistemi 2007-2008 yıllarında kurulmuş ilk yazılımlar o tarihlere ait sonrasında bu sistem üzerinden değişiklikler yapılmaya çalışılmıştır, ben davalı ile olan sözleşme veya personel ilişkisinden haberdar değilim ancak sistemde hala eksik çalışan veya çalışmayan durumlar vardır, örneğim bilgisayara bağlı fax sistemi halen çalışmamaktadır ancak davalının bu konuda herhangi bir taahhüdünün olup olmadığını ben bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememiz huzurunda dinlenen davalı tanıklarından tanıklarından … duruşmadaki yeminli beyanlarında “biz teknolojik olarak destek sağlayan bir şirketiz ben 2012 yılından beri davalı şirkette çalışmaktayım davacı şirket ile de 2013 senesinde bir sözleşme imzaladık bu 2015 in Mart ayına kadar personel göndermeyi sürdürdük ancak ödemelerdeki sıkıntı sebebi ile personelimizi geri çektik bundan sonraki süreçte de teknik sıkıntılarda yardımcı olmaya devam ettik sözleşme süresi içinde biz bir tane HP markalı sunucu sattık davacıya ait sistemin güncellenmesi ve sunucu ile uyumlu hale getirilmesi çalışmalarını yaptık çalıştığımız süre içerisinde herhangi bir sıkıntımız yoktu ancak esas sıkıntıyı 2014 yılındaki ekonomik sebeplerden dolayı davacının ödemeleri aksatması ile gündeme geldi, biz bize iletilen sıkıntıların çözümü noktasında haftasonu da dahil olmak üzere gerekli teknik desteği verdik, bizim herhangi bir bakım sorumluluğumuz yoktu cihazların bakımı bizim sorumluluğumuzda değildi biz elemanı çektikten sonra … isimli personelin çalıştığını biliyorum, kendisine de sorulabilir, bizim kesmiş olduğumuz faturalar donanım ve hizmete ilişkindir donanımlar doğrudan dışarıdan temin edilen malzeme ile alakalıdır hizmet faturası ise sözleşme ile alakalı olarak kesilen faturadır, sözleşmenin ne şekilde sonlandırıldığını bilmiyorum sadece mart ayından itibaren elemanın gönderilmediğini biliyorum, sözleşme kapsamında rapor düzenlenip düzenlenmediği konusunda bir şey söyleyemem mail trafiği üzerinden yapılmıştır bizim sözleşme süresince gerekli uyarlamayı yapmak konusunda hassasiyet gösterdik, ancak bu kısa sürede olabilecek bir durum değildir aksaklıklar çıktığında müdaheyi gerektirir, ben en son 2015 temmuz ve ağustos ayında davacı şirkette bulunduk kurulumun tamamlanması için çaba harcadık sözleşme de belli bir personelin görevlendirileceği noktasında hüküm bulunmasına rağmen bu ismen belirtilmemiştir biz şirkette çalışan elemanlarımızdan gerekli desteği sağladık.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememiz huzurunda dinlenen davalı tanıklarından tanıklarından …duruşmadaki yeminli beyanlarında “ben davalı şirkette proje yöneticisiyim aynı zamanda şirktette hissedarım davacı şirket ile 2013 senesinde hizmet eleman sözleşmesi imzalandı, bu kapsamda şirketimiz bünyesinde çalışan … Bey ve başka çalışanlarımız vasıtası ile yazılım desteği verdik, çalışmaya başladığımızda kurulmuş sistemin zayıf olması ve uyum sağlayamaması sebebi ile serverlerda değişikliğe gidilmesi kararı alında bu kapsamda biz davacı firmaya … marka bir server satışını da gerçekleştirdik bu server ın kuruluş aşaması ve gerekli donanımsal ve sistemsel desteği de sağladık hatta bu dönemde sözleşmeden farklı olarak hafta sonları ve mesai saatleri dışında da ek kaynak kullanarak birden fazla elemanımız ile gerekli kurulumun sağlanması için çaba harcadık ticari ahlakımız gereği her türlü desteği sürdürdük 2015 mart ayına kadar personel gönderdiğimiz için bu döneme kadar fatura kestik ancak … un ödemelerde gecikmeye düşmesi üzerine sonraki döneme ilişkin faturalandırma işlemi yapmayarak personel görevlendirilmesine son vedik, … şirketi sevdiğimiz bir şirketti personel görevlendirmemiz sona ermiş olmasına rağmen 2015 in temmuz sonuna kadar gerekli desteği sürdürdük, bizim bunun dışında herhangi bir sıkıntımız yoktu, hatta sistemsel sıkıntılara ilişkin bize ilettikleri tüm sıkıntıları bizim sözleşmesel yükümlülüğümüz olmamasına rağmen yerine getirdik, bizim sıkıntı yaşadığımız genelde üçüncü parti sistemsel sıkıntılarla ilgiliydi, şirketin yasal zorunluluktan kaynaklı log kurulumunun yapılıp yapılmadığı konusunda tam bir bilgiye sahip değilim, biz yazılım desteği veriyoruz herhangi bir teknik desteğimiz söz konusu değildir.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Dosya mali müşavir ve bilişim uzmanı bilirkişiye tevdi olunarak davacının iddiaları ve davalının savunmaları doğrultusunda, tarafların ticari defterleri ve dosyaya sunulan deliller üzerinde inceleme yapılarak taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmediği, sözleşme gereği yapılması gereken işlerin yapılıp yapılmadığı, eksik yapılan işin olup olmadığı, varsa bu eksikliğin sürecin sona ermesinden kaynaklı olup olmadığı, kesilen faturaların hangi hizmetlere ve neye ilişkin olduğu, yapılan ödemelerin ne olduğu hususlarında rapor düzenlenmesi istenmiş, düzenlenen 15/03/2018 tarihli raporda; davacı ve davalı tarafından ibraz edilen 2013-2014 yılına ilişkin ticari defterlerin açılış ve yevmiye defterinin kapanış tasdikinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, taraflara ait ticari defterlerde dava konusunu oluşturan ve davalı tarafından davacıya kesilen tüm faturalar ve davacı tarafından yapılan tüm ödemelerin her iki tarafın ticari defterlerine kayıtlı olup, birbirlerini teyit eder nitelikte olduğu, defterlerde kayıtlı faturalar incelendiğinde, davacı tarafın iddia ettiği şekilde davacıya, davalı şirket tarafından Danışmanlık Hizmeti adı altında 3.009,00 TL KDV dahil fatura kesildiği, bu faturanın da davacı kayıtlarında işli olduğu ve takip öncesi son bakiyenin davacı defterlerinde 26.392,39 TL, davalı defterlerinde 26.392,38 TL olarak kayıtlı olduğu, davalı tarafın davacı aleyhine bu bedel üzerinden icra takibi yapması nedeniyle davacının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına 08/06/2016 tarihinde 23.360,59 TL, 02/06/2016 tarihinde 9.000 TL olmak üzere toplam 32.360,59 TL yatırarak 26.392,38 TL ticari borcu kapattığı, hukuki itilaf hariç olmak üzere mali açıdan dava konusu asıl alacağı doğuran faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, birbirini teyit ettiği, borçlu tarafça bilinebilir olduğu, 08/03/2018 tarihinde davacı şirket merkezinde bilişim uzmanı tarafından yapılan yerinde inceleme sonucunda sözleşme dahilinde yapılan işlerin ne kadar süre ile yapıldığını gösterir liste ile ilgili görüşlerin davacı şirket kurucu ortağı tarafından ekte beyan edildiği, bu listeden de anlaşılacağı üzere davalı tarafından davacıya vaad edilen işlerin büyük bölmünün yapılmış olduğu ancak bazı işlemlerin tamamlanmadığı, davacı şirketin yapılan işlerin gecikmiş olduğunu iddia ettiği belirtilmiştir.
İş bu dava istirdat davasıdır.
İstirdat davasında; kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması sonucu, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. (İİK.m.72/VII).
İstirdat davası, İcra İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı, maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır.İstirdat davası,normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.
İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır.İstirdat davası açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş
olmasıdır. İcra dairesine yapılmış olan ödemenin, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına rağmen itirazın kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek nakten, gerekse malların haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir.
İstirdat davasının açılmasının ikinci şartı ise, maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır. (İİK.m.72/VII) Burada BK.m.62’dekinin (TBK’nun 77) aksine, davacı (borçlu) yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup, bu parayı hataen, kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
İstirdat davasının borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Dolayısıyla, borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte, 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar. Paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği an, 1 yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir. Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresi son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Kanunda öngörülen 1 yıllık süre, hak düşürücü süre olduğundan taraflarca ileri sürülmese bile, mahkemece re’sen göz önüne alınır.İcra İflas Kanununun 72.maddesinde öngörülen ve yukarıda özellikleri açıklanan istirdat davası, BK.m.61 (TBK’nun 77) ve devamı maddelerinde öngörülen istirdat davasının özel bir türü olup, bu nedenle kendine has özellikler taşır.
Tüm dosya kapsamı davacının iddiaları, davalının savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafından süresi içerisinde iş bu dava açılarak taraflar arasında akdedilen Eleman Kiralama Hizmet Sözleşmesi uyarınca davalının edimlerini yerine getirmediğinden bahisle aleyhine başlatılan ilamsız icra takibi karşısında icra tehditi altında ödemek zorunda kaldığı 32.360,59 TL.nin iadesine karar verilmesi talep edilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda tarafların usulüne uygun tutulmuş, delil vasfına haiz ticari defterleri üzerinde yapılan mali inceleme sonucunda dava konusu faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, defterlerin birbirini teyit ettiği, bilişim uzmanı tarafından davacı şirket merkezinde yapılan teknik incelemede ise; sözleşme uyarınca davalı tarafından vaad edilen işlerin büyük kısmının yapılmış olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 2. Maddesinde yer alan hükümlere göre davalının haftada 2 gün müşteride kiralık eleman bulundurma, uzak erişim sonucu network ve kullanıcı desteği sunmak olduğu, görevlendirilen elemanın sorumluluğunun ise; son kullanıcıların teknolojik sorunlarına anında destek verip çözmek, sorumluluğundaki sistemlerin düzgün çalışmasını sağlamak olduğu sistem bakım yükümlülüğüne ilişkin herhangi bir sorumluluğun bulunmadığı, dinlenen taraf beyanları da dikkate alındığında davalının gerekli personel görevlendirmesini yaptığı, sistem sıkıntılarını çözmek için fazlasıyla çaba harcadığı, davacının ödemelerini aksatması üzerine mart ayında eleman görevlendirmesi sonlandırılmış olmasına rağmen Temmuz ve Ağustos aylarında da gerekli desteği sağladığı, taraflar arasındaki sözleşme bir işin bitirilmesine ilişkin olmayıp sistemsel eksiklerin giderilmesi ve destek sağlama noktasında olduğu dikkate alındığında personel görevlendirmesi yaparak gerekli desteği sunan davalının takibe konu fatura bedellerini hakettiği, eksik işlerin olmasının bu noktada etkili olmadığı, davacının icra dosyasına yatırdığı paranın istirdadı talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının davanın reddine karar verilmek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli harcın mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 516,74 TL’nin talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalının yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT ‘sine göre tespit olunan 3.883,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸