Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/401 E. 2019/872 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/401
KARAR NO: 2019/872

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 01/09/2016
KARAR TARİHİ: 14/11/2019

İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla) görevsizlik kararı ile gönderilen ve Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
(1) Davacı dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … isimli geminin tahliyesini üstlendiğini, geminin 24/08/2006 tarihinde Ambarlı limanına geldiğini, bir gün sonra iskeleye yanaştığı ve tahliye işlemine başlanıldığını ancak alıcıların yükün istenilen ısıda taşınmadığını ileri sürerek tahliyeyi durdurduklarını, ihtilafın uzun süreceğinin anlaşılması üzerine durumun davalı şirkete bildirildiğini bu süreçte geminin rıhtımda bekletildiğini, 31/08/2006 tarihinde uzlaşma sağlanınca tahliyeye başlanılıp 02/09/2006 tarihinde tahliye işleminin bitirildiğini ancak geminin beklemesinden dolayı davalı tarafından müvekkili firmaya 42.783,40 TL fuzuli işgal bedeli tahakkuk ettirildiğini oysa ki davalının limanı dolu görülsün diye geminin rıhtımda bekletilmesi için ısrarcı olmasına rağmen sonradan bedel talep ettiğini o tarihte Ambarlıda bulunan diğer limanların açık yük gemilerini kabul etmemesi nedeni ile davalıya iki kısımda toplam 42.783,40 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek davalıya ödenen 42.783,40 TL fuzuli işgal bedelinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reoskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
(2)Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını davacıya ait geminin 25/08/2006 ve 02/09/2006 tarihleri arasında limanı işgal ettiğini bu nedenle fuzuli işgal bedeli ödemeleri gerektiğini ücretin liman hizmetleri tarifesine göre tespit edildiğini bu nedenle yapılan tahsilatta hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; taraflarca bildirilen tüm deliller dosyaya celp olunmuştur.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, bilirkişiler … ve …’e tevdii edilen dosyada tanzim olunan 25/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının kendi ticari menfaatlerini koruması gereği düşünülerek, olaya ilişkin durumları yazılı bir iletişime dönüştürmemesi ve bunun sonucunda davalı taraftan da bahsi geçen bekleme iznin (bedelli ve bedelsiz olacağına dair) yanıtını yine yazılı şekilde almamış olmasının, iddialarını ispat eder nitelikte olmadığı ve ayrıca yazılı şekilde yapılması halinde geçerli olduğu bendine aykırı düştüğünü, teknik değerlendirmeye konu izah edilen nedenlerle davacı tarafından ödenen ve davaya konu 42.783,70 TL tutarındaki fuzuli işgal bedeli yerinde olmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
(3)İtirazlar kapsamında, önceki heyete yönelik yapılan şikayet başvurusu da dikkate alınarak ek raporun dosyaya hukuki katkı sağlayamayacağının kabulüyle ara karardan dönülmüş ve dosya dosya Mali Müşavir …, … ve …’e tevdi edilmiştir. Bilirkişilerce tanzim olunan 10/06/2019 tarihli raporda özetle; dava konusu geminin rıhtımda kalma süresi olarak tespit edilen 132 saatlik sürenin fuzuli işgal süresi olarak kabul edilmesi halinde davalı tarafından fazladan yapılan 3.835,78 TL’nin dava tarihinden itibaren davacıya işleyecek ticari avans faizi ile birlikte iadesi gerektiği, aksi halde ise söz konusu geminin rıhtımdan ayrılması için gerek davalı gerekse liman işletmesi tarafından herhangi bir uyarı yapılmaması karşısında davalı tarafından davacıdan fuzuli işgal bedeli olarak tahsil edilen 42.783,70 TL’nin davacıya dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesi gerekeceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.

(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; davacının tahliye işlemini üstlendiği geminin davalının işletmekte olduğu limanda kaldığı süre için davacıdan tahsil edilen fuzuli işgaliye bedelinin tahsili istemine yöneliktir.
Uyuşmazlık arz eden husus; 26//12//2006 ve 07/05/2007 tarihleri itibariyle gemi acente firması olan davacı tarafından liman işletmeciliğini yapan davalıya “fuzuli işgal” başlığı altında verilen toplam 42.783,70 TL’nin, barınma hizmetinin normal işgal süresinden sayılıp sayılamayacağının tespitiyle fazladan ödenip ödenmediği ve iadesi isteminin yerinde olup olmadığıdır.
Alacağın kaynağının tespiti ve hukuki ihtilafın çözümünde davacı ve davalı firma arasındaki hizmet sağlanmasına yönelik iskele kullanımına dair sözleşme ilişkisi temel alınmalıdır. Bu minvalde kabul olunan genel zamanaşımı süresi dikkate alınarak davanın 01/09/2016 tarihi itibariyle süresi dahilinde açıldığı, bu nedenle davalı tarafça öne sürülen zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı anlaşılmış ve dava esastan incelenmiştir.
Dosyaya ibraz edilen 10/06/2019 tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından tanzim olunan rapor; dosya kapsamıyla uyumlu ve hükme esas alınabilir niteliktedir. Sektörel uygulama ve sözleşme hükümleri dahilinde inceleme yapılmış ve sonuç alternatifli olarak değerlendirilmiş olmakla ayrıca dosyaya öncesinde sunulan rapordan ziyade heyetin üç kişiden seçilmesi, itirazların ayrıntılı ve açıkça değerlendirilmiş olması nazara alınarak son rapor yeterli görülmüş, konuyla ilgili başkaca araştırma ya da inceleme yapılmasına gerek ve yer olmadığı takdir edilmiştir.Nihai yöndeki hukuki değerlendirme hakimliğimize aittir.
Raporda fuzuli işgalin varlığının kabulü halinde dahi teknik açıdan hesaplanan sürenin 145 değil 132 saat üzerinden ele alınması gerektiği ve geminin rıhtımda barınma ücretini kapsayan 8.247,73 TL bedelli faturanın da davalı tarafından davacı adına ayrıca tanzim edildiği bildirilmektedir.
Sektörel uygulamada işgal; gemilerin limanlarda hizmetin devamı süresince normal şekilde barınmaları, fuzuli işgal ise bu hizmetin bitiminden sonraki barınma veya işletmenin izni olmaksızın fuzuli olarak işgal etmelerini ifade etmektedir. Somut olayda bilirkişi heyeti tarafından yükün tahliyesinin durduğu 25/08/2006 tarihinden taraflar arasındaki 01/03/2006 yürürlük tarihli iskele kullanım sözleşmesinin 4.15 maddesinde yer verildiği üzere 12 saat sonrasına tekabül eden 26/08/2006 ila 31/08/2006 tarihine kadarki geçen süreçte 132 saat için fuzuli işgalin oluştuğu tespit edilmiştir. Ancak fuzuli işgalin mevcudiyetine dair benimsenen sektör uygulaması ve keza sözleşmenin 4.15. Maddesi uyarınca liman hizmeti sunan davalının, davacı acenteye geminin yerinin değiştirilmesi ya da bağlı olduğu iskeleden ayrılmasıyla ilgili geçerli bir bildirimde bulunduğu veyahut talimat verdiğine dair bir delile tesadüf edilmemiştir. Davalı, sözleşme kapsamında geminin rıhtımdan ayrılmasını talep etme hakkı doğduğu kabul edilir ise de bu hakkını kullanmamıştır. Bu surette varılan nihai kanaate göre 9 günlük barınma fuzuli işgal olarak nitelendirilemeyecektir. Gerekçe dahilinde 21.392,35 TL tutarlı iki ödeme toplamı olan ve davacıdan fazladan tahsil edildiği anlaşılan 42.783,70 TL’nin iade borcunun doğduğu kabul edilmiş, iş bu bedele haksız ve fazladan yapılan tahsilat tarihlerinden itibaren tarafların tacir kimlikleri de gözetilerek avans faizi işletilmiştir. Temerrüt olgusunun dava tarihiyle oluştuğuna dair bilirkişilerce ortaya konulan aksi yöndeki görüşe itibar edilemeyeceği açıktır. Zira ortada zaten tahsili fazladan yapılan ve davalı uhdesinde bulunan bir para söz konusudur. Davalıya ayrıca temerrüt ihtarı yapılmasına gerek ve yer yoktur. (emsal için bknz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/421 E. 2019/1794 K. Sayılı ilamı) Konu tamamen hukuki niteliktedir ve takdiri mahkemeye aittir.
Yazılı gerekçe çerçevesinde davanın kabulüne hükmedilerek neticeden aşağıdaki karar oluşturulmuştur.

(IV) HÜKÜM SONUCU :
(1)Davanın KABULÜ ile;
21.392,35-TL’sine 26/12/2006, 21.391,35-TL’sine 07/05/2007 ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle 42.783,70-TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.385,61 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 244,99 TL + 101,41 TL icra veznesine yatan olmak üzere toplam 346,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.039,21 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
(3)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 5.056,17 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(4)Davacı tarafından yapılan; 29,20 TL başvuru harcı, 730,64 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 3.300,00 TL bilirkişi ücreti 260,00 TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 4.324,14 TL yargılama masrafınının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin ve şirket yetkilisinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”