Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/252 E. 2018/410 K. 27.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/518 Esas
KARAR NO : 2018/643
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2016
KARAR TARİHİ : 14/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin… abone numaralı üzerinden davalı şirketten elektrik enerjisi temin ettiğini, müvekkilinin tüketmiş olduğu enerji miktarı ve yasal alacak kalemleri (enerji fonu, TRT payı, BTV ve KDV) üzerinden fatura tahakkuk ettirmesi gerektiği halde kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli ve perakende satış hizmeti olarak adlandırılan bedellerde düzenlenen faturalara yansıtılmak suretiyle müvekkili şirketten haksız tahsil edildiğini belirterek 10/05/2006 tarihinden dava tarihine kadar geçen dönem içerisinde, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli ve perakende satış hizmeti bedeli adı altında müvekkilinden tahsil edilen bedellerin şimdilik 92.000,00 TL tutarındaki kısmının, fatura ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, ilgili kanunlara aykırı bir şekilde fazladan tahsil edilen TRT payı ve elektrik tüketim vergisinin şimdilik 1.350,00 TL’sinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline fazladan tahsil edilen KDV tutarının şimdilik 16.803,00 TL’sinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının ödemelerinin iadesini talep ettiğni, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 82.maddesi “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” hükmünü havi olduğunu be sebeple zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ayrıca huzurdaki davanın muhatabının Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu olduğunu, zira, müvekkili şirketin EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, müvekkilinin kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli vb adlardaki bedelleri tahsil etme hak ve yükümlülüğü abonelik sözleşmesine değil kanuna dayandığını, Kanun, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etme görevini verdiğini, müvekkilinin de EPDK’nın bu doğrultuda çıkardığı düzenleyici işlemlerine uyduğunu, bu nedenlerle müvekkili şirketin dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, davanın EPDK’ya karşı idari yargıda açılması gerektiğini, tahsil edilen bu bedellere ilişkin mevcut uygulamanın hukuki kaynağının Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği ve EPDK’nın yürürlükte bulunan kararları olduğunu, söz konusu düzenlemelerin emredici olduğunu, hukuki nitelik itibariyle bir idari işlem olduğundan, söz konusu düzenlemeler derhal icrailik, hukuka uygunluk karinesinden yararlanmak gibi nitelikleri bünyesinde barındırdığını, idari işlemin bu tesirini ortadan kaldırmanın yolu, ya yürütmenin durdurulması ve iptal kararı ya da idarenin işleminin geri alınması olduğunu, kurul tarafından alınan bütün kararlara karşı menfaati ihlal edilen kişilerin, söz konusu düzenlemelere kanuni süresi içinde idari yargıda dava açmaları gerektiğini, bu nedenle yargı yolu yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olmasını kabul etmediklerini, davacının ödediği bedellerin faturalardan açık ve belli olduğunu, bu itibarla belirsiz ya da kısmi alacak davası açmasının usul hukukuna aykırılık teşkil ettiğini, dava değerinin belli olduğunu, bu itibarla dava dilekçesinin usul hukuku açısından kabul edilemez nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin abonelerle yapmış olduğu sözleşmelerde kararlaştırılan edimlerin kapsamı dışında talepleri olmadığını, 21 elektrik dağıtım şirketi tarafından ülke genelinde uygulanacak tarifeler (perakende satış, kayıp-kaçak, dağıtım, perakende satış hizmeti, sayaç okuma ve iletim bedeli) içinde bulunulan uygulama döneminin yıllar bazındaki ilgili tarife dönemleri için dağıtım şirketlerinin dağıtım ve perakende satış lisansı kapsamındaki parametreleri dikkate alınarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlenmekte olup, elektrik dağıtım şirketlerinin ilgili mevzuat kapsamındaki maliyetlerinin karşılanması bakımından EPDK Kurul Kararları ile onaylanarak Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren söz konusu tarifelere dağıtım şirketlerince uygulanması yasal bir zorunluluk olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi Elektrik Elektronik Mühendisi Mustafa Kürşat Tezcan tarafından tanzim olunan rapor ve ek raporlarında; faturalarda yer alan Enerji Fonu, TRT payı ve Belediye Tüketim vergileri içerisinde kayıp – kaçak bedeli bulunduğu, (aktif bedel) + (kayıp bedeli) ile elde edilen toplam bedelin %1’ine tekabül eden tutarının enerji; %2 sine tekabül eden tutarın TRT payı, %5’ine tekabül eden tutarın Belediye Tüketim Vergisi olarak faturalara yansıtıldığı, hesaplamalarda fazladan tahakkuk bulunmadığı, sözleşme ve EPKD hükümlerine uygun tahakkuk edildiği, 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile kayıp – kaçak elektrik bedeline açıkça yasay dayanak sağlandığını, Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 20. Madde nedeniyle kanunda yapılan değişikliğin derdest davalara da uygulanacağı, 6719 sayılı Kanun ile 17. Maddeye 10. Bent eklenmiş, açılan davalarda, mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandırıldığını, kurumun düzenleyici işlemlerine uygun denetimi için yapılan incelemelerde, davalı… tarafından davacıya yüklenen kayıp kaçak, dağıtım, iletim, PSH bedellerinin EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, faturalara yansıtılan kayıp / kaçak, dağıtım, iletim, PSH bedellerine ait birim fiyatların, “Ticarethane” tarifesinde fatura dönemleri itibariyle yürürlükte olan EPDK’ca belirlenen (onaylı) … birim fiyatları ile birebir uyuştuğu, davacı tarafça dava konusu edilen bu kalemler için fazladan tahakkuk bulunmadığı” tespit edilmiştir. Bilirkişi ek ve kök raporu usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora ve ek rapora karşı beyan ve itirazlar dosyaya sunulmuştur.
14/05/2018 tarihli oturumda davacı vekilinden esasa ilişkin sözlü beyanları sorulmuş, bilirkiş raporuna yönelik itirazlarını tekrarla itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını talep etmiş, davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının davalılara abone olduğu dönem içerisinde davacı faturasına yansıtılan kayıp kaçak bedeli, OSB dağıtım bedeli, güç bedeli, güç aşım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi, kullanım ve dağıtım bedeli ve TRT payı içerisinde tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin vs davalılardan tahsiline yönelik tazminat davası olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesini talep etmiş ise de, 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği, ve geçici 20. Maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” belirtildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı, Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih 2016/150 Esas sayılı dosyası ile Anaya Mahkemesine yapılan iptal başvurularının reddedildiği, sadece 6446 sayılı Kanun’un 17. Maddesine eklenen 10 nolu fıkranın iptal edildiği, iptal edilen fatura ve reddedilen kısımlar dikkate alındığında mahkemelerin denetim yetkisinin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine yönelik olma kısmının iptal edildiği, ancak aldırılan bilirkişi raporuna göre de söz konusu faturaların 6719 sayılı kanun, 6446 sayılı kanun, EPDK kurul ve kararlarına aykırı olmadığı, her ne kadar başlangıçta davacı tarafça açılan davada davacı haklı iken, daha sonra yapılan düzenlemeler ile düzenlenen bu faturaların geçmişe yönelik olarakta yasal hale geldiği anlaşılmakla, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yine davacı taraf dava açıldığı aşamada haklı olduğundan davacı lehine vekalet ücreti takdirine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 1.881,14 TL den mahsubu ile fazla alınan 1.845,24 TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.180,00TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL harç, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 104,50 TL yargılama masrafı olmak üzere toplam 840,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …