Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/179 E. 2018/1314 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/179
KARAR NO : 2018/1314
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/02/2017
KARAR TARİHİ: 11/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankanın…Şubesi müşterisi olduğunu, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi gereği davacının belirli dönemlerde davalı bankadan rotatif krediler kullandığını, taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalanırken kullandırılacak kredilerin faiz oranının %14 olacağının bildirildiğini ancak faiz oranının kredi sözleşmesine yazılmadığını, davacının sözleşme üzerine 31/12/2015 tarihinde 147.000 TL, 25/01/2016 tarihinde 75.000 TL, 02/02/2016 tarihinde 50.000 TL ve 29/02/2016 tarihinde 190.000 TL kredi kullandığını, davacının daha sonra sonuncusu 08/11/2016 tarihinde olmak üzere değişik tarihlerde 18 kredi daha kullandığını, davacıya gönderilen hesap özetlerinde faiz oranına ve bu oranın değiştiğine ilişkin hiçbir bilgilendirme yapılmadığını, davalı yanca davacının faiz oranlarındaki değişikliği fark edebilmesinin önüne geçildiğini, davacının davalı bankadan çalışmaya başladıları tüm dönemin kredi risk hareketlerini istediğinde kendisindne saklanan faiz oranı değişikliğine ilişkin satırların yer aldığı belgenin kendisine verildiğini, bu sayede davacının kullandığı kredilerde kendisine bildirilen oranlardan daha yüksek olan faiz oranları uygulandığını görebildiğini, yine aynı şekilde kendisinin faiz kısmı boş olarak imzalayarak verdiği talimatların elle, yeni faiz oranına göre %17,50 düzenlenmiş olduğunu fark ettiğini, davacının zararının yaklaşık 40.000 TL olduğunu öğrenmesi üzerine …Noterliğinin 30/01/2017 tarih ve…yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalıdan zararlarının ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalı tarafından 31/01/2017 tarihinde tebellüğ edilen ihtara hiçbir cevap verilmediğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacının uğramış olduğu zararın tam olarak tespiti ile şimdilik bu zararlarının 10.000 TL.sinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı bankanın sözleşme hükümlerine göre faiz oranlarını belirlediğini, ödeme planına bağlanmış kredilerde ilgili ödeme planlarında belirtilen faiz oranlarının, diğer kredilerde veya ödeme planında faiz oranlarına yer verilmediği durumlarda ise kredi kullandırım tarihinde bankanın bildirdiği faiz oranının geçerli olacağını, 01/11/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun “faiz oranları ile diğer menfaatler” başlıklı 144.maddesine göre; banklaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulayacakları azami faiz oranları ile sağlayacakları diğer menfaatlerin nitelikleri ile azami miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya Bakanlar Kurulunun yetkili kılındığını, Bakanlar Kurulunun ise bu yetkisini Merkez Bankasına devredebileceğinin ifade edildiğini, Bakanlar Kurulunun bu yetkisini 2006/11188 sayılı mevduat ve kredi faiz oranları ve katılma hesapları kar ve zarara katılma oranları ile öze cari hesaplar dahil bu işlemlerde sağlanacak diğer menfaatler hakkında kararı ile T.C.Merkez Bankasına devrettiğini, Merkez Bankasının Bakanlar Kurulundan aldığı bu yetkisini kullanarak faiz dışı menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların bankalar tarafından serbestçe belirlenebileceğini Mevduat ve Kredi Faiz Oranları, Katılma Hesapları, Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı tebliğ ile düzenlediğini, ödenecek faiz miktarının taraflarca kararlaştırılması halinde akdi faizden söz edileceğini, ticari işlerde hem anapara hemde temerrüt faiz miktarının serbestçe kararlaştırılabileceğini, tacirler ile yapılan sözleşmelerde onları yükümlülük altına sokan hükümlerin olmasının doğal ve kaçınılmaz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı bankadan yazımız doğrultusunda davacının kullanmış olduğu tüm kredilere ait kredi kullandırım talimatları ile davacının 3 adet Genel Kredi Sözleşmesi gönderilmiştir.
Dosya bankacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 30/10/2017 tarihli raporda; davalı banka ile davacı şirket arasında imzalanan toplam 3.575.000 TL limitli 3 ayrı Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak, davalı bankanın davacı ….Şirketine cari hesap yöntemine göre çalışan Rotatif krediler kullandırdığı, kullandırılan her kredi diliminin 1 yıl vadeli olduğu, yasal düzenlemeler ve sözleşme hükümlerine göre davalı bankanın açtığı veya açacağı kredi faiz oranlarını serbetçe belirleme yetkisine sahip olmakla birlikte, kredi faiz oranlarında yaptığı değişiklikleri (artış ya da azalışları) genel kredi sözleşmesinin (2.6.4.) maddesi hükmüne göre davacı şirkete 1 gün önceden bildirmesi gerektiği, davalı bankanın davacının iddiaları karşısında bu bildirimi yapıp yapmadığı hususuna açıklık getirmediği, bununla birlikte, takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere olayların akışı ve davacının dava dilekçesi ekinde dosyaya sunduğu belgeler dikkate alındığında, davalı bankanın, faiz oranlarının %17,5 olarak tespit edildiği hususundan davacıyı bilgilendirmediği/ihbarda bulunmadığı kanaatini güçlendirdiği, Mahkemenin davayı kabulü halinde davacının talep edebileceği alacak tutarının 24.411,83 TL olduğu, ancak davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000 TL talep ettiği, hükmedilecek alacak tutarına dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2/2 maddesi gereğince değişen faiz oranları dikkate alınarak T.C.Merkez Bankasınca belirlenen avans faiz oranında faiz uygulanmasının (dava tarihi itibarı ile %9.75 mümkün bulunduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, davalı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunmuştur.
Davalı bankaya, …Bankasına ve … Banka müzekkere yazılarak 31/12/2015 ve 08/11/2016 tarihleri de dahil olmak üzere bu tarihler arasında rotatif kredilere uygulanan faiz oranları ile bahse konu faiz oranlarının müşteri portföyüne göre değişkenlik gösterip göstermediği, hangi oran aralığında faiz uygulaması olduğu sorulmuş, ilgili bankalardan yazı cevapları gelmiştir.
Dosya rapor sunmuş olan bilirkişiye tevdii edilerek … Bank ve …Bankasından gelen müzekkere cevapları dikkate alınarak davalı tarafından uygulanan faiz uygulamalarının sektör uygulamasına uygun olup olmadığı, dosyası kapsamındaki bilgi ve belgeler kapsamında ihtimalli olarak hesaplama yapılmak suretiyle talep ve iddialara ilişkin ek rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 18/05/2018 tarihli ek raporda; davacının davalı bankadan kullandığı kredilerin T.C….Bankası ve …. Bankasının aynı tür (rotatif) kredilere uyguladığı faiz oranlarından daha düşük seviyede olduğundan, bu bankalardan kredi kullanması halinde, davalıya ödediği faiz miktarından daha fazla faiz ödeyeceği, ancak kök raporda da açıklandığı gibi davalı bankanın her kredi kullandırımında davacıdan talep mektubu aldığı ve faiz oranı belirlediği, davacının ise tedbirli bir tacir gibi hareket ederek kullandığı krediye uygulanacak faiz oranını takip ettiği ve bu faiz oranına göre krediyi vadesinden önce kapatmayı veya başka seçenekleri değerlendirmeyi hedeflediği, ticari işletmelerin kredi ihtiyaçları için başvuracağı tek seçeneğin sadece bankalar olmadığı, kök rapor düzenlenirken davacının talep etmesine rağmen kullandığı bir kısım kredilerin faiz oranlarını zamanında öğrenememiş olması nedeniyle bu tür seçenekleri değerlendirme olanağından yoksun kalabileceği hususlarının da göz önünde bulundurulduğu, kök rapor düzenlenmeden önce banka kayıtları üzerinden yapılan inceleme sırasında, kullandırılan krediler için gayrimenkul ipoteği ve ticari işlemlerden doğan çeklerin teminat olarak alındığı ve dava tarihinden sonra düşük faizli ve uzun vadeli yüksek miktarlı taksitli ticari kredi kullandırıldığının anlaşıldığı, bu nedenle taktiri mahkemeye ait olmak üzere davacının davalı bankanın itibarlı ve banka açısından verimli bir müşterisi olduğu ve düşük faizli kredi kullandırılabileceğinin değerlendirildiği belirtilmiştir.
Davacı vekili 05/06/2018 tarihli talep artırım dilekçesiyle, bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini HMK.107/2’ye göre 10.000 TL .den 24.411,83 TL.ye artırdıklarını, toplam zararlarının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamından;
Davacı ile davalı banka arasında 17/09/2012 tarihinde 75.000-TL’lik, 27/11/2013 tarihinde 1.500.000-TL’lik, tarihi yazılı olmayan 2.000.000_TL’lik kredi sözleşmeleri düzenlendiği, buna göre davacının sözleşmelerde belirlenen limitler dahilinde kredi kullandığı, kredilerin cari hesap şeklinde çalışan rölatif (işlek) kredi olduğu, davacının bazen kendi düzenlediği bazen de banka tarafından matbu olarak düzenlenmiş olan talep formları ile kredi talep ettiği, bu talep formlarında faiz oranlarının belirtilmemiş olduğu görülmektedir. Gerek banka ile davacı arasındaki akdi ilişkinin işleyiş süreci gerekse davalı banka adına atılan imzaların kredinin kullanıldığı şubenin değil de Banka genel müdürlüğü yetkililerine ait olmasından faiz oranlarının banka tarafından belirlendikten sonra yazıldığı anlaşılmaktadır.
Akdedilen tüm kredi sözleşmelerinin ortak olan faize ilişkin hükümlerine göre, ödeme planına bağlanmış kredilerde, ilgili ödeme planında belirtilmiş faiz oranları, diğer kredilerde veya ödeme planında faiz oranına yer verilmediği durumlarda ise kredi kullandırım tarihinde bankanın bildirdiği faiz oranı geçerli olacaktır. Müşteri ile ayrıca mutabakata varılmamış ise faiz oranı bankanın fiili kullandırım/işlem tarihinde aynı tür krediler ve hesaplar için cari olan en yüksek oranları geçmemek kaydıyla bankaca belirlenecektir Yine buna göre davacı banka, bankaca belirlenmiş olan cari faiz oranını müşteriye bir gün öncesinden ihbarda bulunmak kaydıyla uyarlayacak banka tarafından cari hesaba borç yazabilecektir. Buna göre banka davalı bankanın müşterisi olan davacıya bir gün öncesinden ihbarda bulunmak kaydıyla kredi faiz oranlarını sözleşme şartları çerçevesinde serbestçe belirleyebilecektir.
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince bu belge elektronik imza ile imzalanmıştır. “
Davacı tarafından davalı bankadan kullanılan kredilerin incelenmesinde davacının 02/11/2015 tarihine kadar %10,50 ile %16,45 oranları arasında değişen faiz oranları ile kredi kullandığı görülmektedir. Bu oran 25/12/2015 tarihinden itibaren %17 ve üzerine çıkmıştır.
Davacının kullandığı kredi miktarı, kredi borcunun düzenli olarak ödenmiş olması dikkate alındığında davacıya düşük faiz oranları ile kredi kullandırılmasının mutad olduğu, dava öncesi dönemde kullanıldırılan kredi faiz oranların da düşük olması nedeniyle davacıda önceki oranlar üzerinden kredi kullandığı kanısının oluştuğu, davacının faiz oranlarının tarafına bildirilmesine ilişkin maillerine rağmen faiz oranlarının davacıya bildirilmediği gibi faiz oranlarının yeniden belirlenmesine ilişkin bir gün öncesinden davacıya bildirimde bulunulduğuna ilişkin bir belgenin de dosyada bulunmadığı, davacının uygulanan faiz oranlarının bildirilmemesi nedeni ile daha fazla ödeme yapmasından kaynaklanan zararının bulunduğu anlaşılmakla, daha önce kullanılan kredilere göre belirlenen %14 oranı ve banka tarafından uygulanan faiz oranı dikkate alınarak düzenlenen 30/1072017 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmek sureti ile tespit edilen 24.411,83 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, 24.411,83 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.250,68 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 1.217,89 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT ‘sine göre tespit olunan 2.929,42 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince bu belge elektronik imza ile imzalanmıştır. “