Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1141 E. 2018/4 K. 04.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2017/1141
KARAR NO : 2018/4
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2017
KARAR TARİHİ : 04/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait … plakalı araç ile davalı yan adına kayıtlı olan… plakalı aracın 15/01/2017 tarihinde trafik kazasına karıştığını, davacıya ait aracın ağır şekilde hasara uğradığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunu, davacıya ait aracın … tarafından teminat altına alındığını, davacı tarafından ilgili sigorta şirketine kaza ihbarının yapıldığını, yapılan inceleme sonucu aracın pert total hale geldiği tespit edilerek toplam 66.200 TL pert bedeli ödemesi yapıldığını, ancak aracın piyasa rayiç bedelinin davalı … şirketinin belirlediği bedelin oldukça üzerinde olduğunu, bununla birlikte ödenen bedelin davalı yanın ZMMS kapsamında yine ….ye rücu edilerek alındığını, dolayısı ile bu kapsamda davacının ödemiş olduğu sigorta primlerinin olduğunu, söz konusu miktarın rücu edilmesi nedeniyle işbu sigorta primlerinin de davacıya ödenmesi gerektiğini, bu nedenlerle aracın pert total olması nedeniyle ödenmeyen bakiye şimdilik 6.800 TL.nin 15/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, yine davacı tarafından ödenipte iadesi gereken sigorta prim bedeli olarak şimdilik 100 TL.nin yasal faizi ile iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; kaza nedeniyle araçta oluşan hasar bedelinden eksik ödenen kısmın ve davacı tarafça ödenip iadesi gereken sigorta prim bedellerinin davalılardan tahsili talebinden ibarettir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yapılan düzenlemerele göre, tüketici; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade eder. mal veya hizmet fiyasalarında kamu tüzel kişileri de tahil olmak üzere ticari ve meselik amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan taşıma, eser, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder(TKHK.m.3/l.; mülga 4077 sayılı TKHK 3/h).6502 sayılı TKHK.m.2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, tüketici kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici sözleşmenin karşı tarafı gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatcı, italatcı, hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyal bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişilidir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK. anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur, önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır. Sözleşmenin yapıldığı veya olayın gerçekleştiği tarihin mülga 4077 sayılı TKHK döneminde gerçekleşmesinin herhangi bir önemi yoktur. Mülga TKHK ‘nın yürürlükte olduğu dönemde yüksek Yargıtay tüketici işlemi ile ilgili olmak üzere bazı sözleşmelerin tüketici işlemi sayılamayacağını kabul etmişti. Ancak 6502 sayılı TKHK 2, 3/l, 73, 83 maddelerinde yapılan açık düzenleme ile bu sınırlamaların tamamı ortadan kaldırılmıştır.
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK. 4,5 madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın mutlak ticari dava olması veya sözleşmenin TTK. da yada başka kanunlarda düzenlenmesinin herhangi bir önemi yoktur. (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi (maliki tüketici olan hususi araçlar için yapılan kasko), taşıma sözleşmesi veya eser sözleşmesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir örnemi yoktur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla belirlenir (HMK m.1), kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle; yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Somut olayda; davacı ile davacıya ait araca kasko sigorta poliçesi düzenleyen sigorta şirketi arasındaki temel ilişki hususi araç için yapılan kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklandığından, tüketici işlemi niteliğindedir. Tüketici işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, tüketici mahkemesi veya tüketici hakem heyetleri görevlidir. Kural olarak, trafik sigortası, işletenin üçüncü kişilere vermiş olduğu maddi zararları gidermek üzere yapılan bir sigortadır (2918 sayılı KTK m. 85 vd). Bu nedenle, trafik sigortası genellikle haksız fiilden kaynaklanan ve üçüncü kişiye verilen zararları karşılar. Ancak somut olayda, temel ilişki davacı ile davacının aracını kasko sigortası poliçesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında yapılan bu sözleşme tüketici işlemi niteliğindedir.
Açıklanan gerekçe ile mahkememizin davaya bakma görevi bulunmadığı, görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğindeki kasko poliçesinden kaynaklandığı, her ne kadar sigorta şirketi dışındaki davalıların sorumluluk yönünden tüketici mahkemelerinin görevli olmadığı açık ise de dava dilekçesindeki talep kalemlerinde ayrım yapılmaksızın tüm davalılardan tahsil talebinin bulunduğu, meydana gelen ve davaya konu zararın tazmini yönünden davacıya karşı davalıların müşterek müteselsil sorumluluklarının bulunup bulunmadığının aynı mahkemece değerlendirilmesinin yerinde olacağı anlaşılmakla bu davalılar yönünden tefrik yapılmaksızın, HMK’nın 115. Maddesi düzenlemesinde dava şartlarının yargılamanın her aşamasında resen değerlendirilebileceği dikkate alınarak, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, talep halinde dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içersinde taraflardan biri tarafından görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, taraflarca süresi içersinde gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılabileceğinin ihtarına,
3-Yargılama, harç ve masrafların görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair tarafların yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.
Katip …
Hakim …
¸