Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1131 E. 2018/397 K. 23.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2017/1131
KARAR NO : 2018/397
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 27/12/2017
KARAR TARİHİ : 23/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/09/2017 tarihinde davacı idaresindeki … plakalı araç ile …, …, … VE … plakalı araçlar arasında trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde davalı şirketin Genişletilmiş Kasko Poliçesince tanzim edilmiş davacının aracının … işlemine tabi tutulduğunu, aracın kaza tarihindeki rayiç piyasa bedeli 45.000 TL olup, davacının aracın sovtajını 11.000 TL.ye 3.kişiye sattığını, davacının aracında kazanın ardından meydana gelen pert tazminat bedeli olan 34.000 TL .yi ve bahsi geçen kaza neticesinde davacı tarafından üstlenilen diğer masrafları gösterir nitelikteki ihbarname ile davalıya başvurduğunu, davalı tarafından herhangi bir geri dönüş yapılmadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile davalı … şirketinden 34.000 TL bedelindeki pert tazminatı, 826 TL değerindeki çekici ücreti, 7,27 TL.lik baro pulu masrafı, 4,60 TL.lik vekalet suret harcı, 5,36 TL.lik kargo üceti olmak üzere toplamda 34.843,23 TL.nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından tazminat hesabı yapmaya yarayacak trafik kaza raporu, aracın değeri ve pert durumuna ilişkin belgelerin davalı … şirketine gönderilmediğini, bu nedenle davacının dava şartı olan davalı şirkete başvuru şartını yerine getirmediğini, kazaya karışan aracın davalı şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olup davalı şikketin sorumluluğunun poliçe teminatı ve kusur durumu ile sınırlı olduğunu, kazaya birden fazla aracın karıştığı belirtilmiş olmakla bir an için davalı şirketin sorumluluğu kabul edilse dahi, davacının öncelikle araçların Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Poliçelerine başvurması gerektiğini, kusur durumunun tespiti için deliller toplandıktan sonra dosyanın ATK.Trafik ihtisas kuruluna gönderilmesini talep ettiklerini, aracın değeri ve hasar bedeli konularında bir tespit mevcut olmadığını, dolayısı ile aracın pert olup olmadığının tespit edilmediğini, davacının sovtaj bedeli olarak aracın 11.000 TL bedelle 3.kişiye satıldığını belirttiğini, ancak bu bedelin doğru olup olmadığı konusunda da bir tespit olmadığını, öncelikle diğer itirazlar saklı kalmak kaydıyla hem aracın kaza öncesi değeri hem de hasar bedelinin tespit edilmesi ve devamında sovtaj bedelinin tespit edilmesi gerektiğini, bu nedenle aracın pert olduğu konusundaki değerlendirmeyi ve sovtaj bedeli konusundaki değerlemeyi kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 23/03/2018 tarihli celsede, taleplerinin davacı ile davalı … şirketi arasında düzenlenmiş olan genişletilmiş kasko poliçesine dayalı olduğunu, davalı … şirketinin kasko poliçesi gereği ödemesi gereken teminatı kendilerine ödemediğini, görev konusunda taktirin mahkemeye ait olduğunu beyan etmiştir.
Dava; trafik kaza nedeniyle meydana gelen zarardan kaynaklı pert tazminat bedeli ve diğer masrafların davalı nezdinde genişletilmiş kasko poliçesine dayalı olarak tahsili talebinden ibarettir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yapılan düzenlemerele göre, tüketici; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade eder. mal veya hizmet fiyasalarında kamu tüzel kişileri de tahil olmak üzere ticari ve meselik amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan taşıma, eser, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder(TKHK.m.3/l.; mülga 4077 sayılı TKHK 3/h).
6502 sayılı TKHK.m.2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, tüketici kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici sözleşmenin karşı tarafı gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatcı, italatcı, hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyal bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişilidir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK. anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur, önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır. Sözleşmenin yapıldığı veya olayın gerçekleştiği tarihin mülga 4077 sayılı TKHK döneminde gerçekleşmesinin herhangi bir önemi yoktur. Mülga TKHK ‘nın yürürlükte olduğu dönemde yüksek Yargıtay tüketici işlemi ile ilgili olmak üzere bazı sözleşmelerin tüketici işlemi sayılamayacağını kabul etmişti. Ancak 6502 sayılı TKHK 2, 3/l, 73, 83 maddelerinde yapılan açık düzenleme ile bu sınırlamaların tamamı ortadan kaldırılmıştır.
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK. 4,5 madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın mutlak ticari dava olması veya sözleşmenin TTK. da yada başka kanunlarda düzenlenmesinin herhangi bir önemi yoktur. (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi (maliki tüketici olan hususi araçlar için yapılan kasko), taşıma sözleşmesi veya eser sözleşmesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir örnemi yoktur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla belirlenir (HMK m.1), kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle; yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Somut olayda; davacı ile davacıya ait araca kasko sigorta poliçesi düzenleyen sigorta şirketi arasındaki temel ilişki hususi araç için yapılan kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklandığından, tüketici işlemi niteliğindedir. Tüketici işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, tüketici mahkemesi veya tüketici hakem heyetleri görevlidir. Kural olarak, trafik sigortası, işletenin üçüncü kişilere vermiş olduğu maddi zararları gidermek üzere yapılan bir sigortadır (2918 sayılı KTK m. 85 vd). Bu nedenle, trafik sigortası genellikle haksız fiilden kaynaklanan ve üçüncü kişiye verilen zararları karşılar. Ancak somut olayda, temel ilişki davacı ile davacının aracını kasko sigortası poliçesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında yapılan bu sözleşme tüketici işlemi niteliğindedir.
Açıklanan gerekçe ile mahkememizin davaya bakma görevi bulunmadığı, görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğu belirlenmekle HMK’nın 115. Maddesi düzenlemesinde dava şartlarının yargılamanın her aşamasında resen değerlendirilebileceği dikkate alınarak, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, talep halinde dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içersinde taraflardan biri tarafından görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, taraflarca süresi içersinde gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılabileceğinin İHTARINA,
3-Yargılama, harç ve masrafların görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸