Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/106 E. 2018/470 K. 05.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2016/1222
KARAR NO : 2018/834
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2016
KARAR TARİHİ : 26/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında19/03/2015 tanzim tarihli yetkili sigorta acenteliği sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre davacı şirketin 19/03/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere süresiz davalı şirketin Kocaeli ve havaisi içerisinde sigorta acentesi olarak tayin edildiğini, davacının acentelik faaliyetini kanuna, sözleşmeye ve işin gereğine uygun olarak yerine getirmekte iken önce davalı tarafça keşide edilen …Noterliğinin 08/02/2016 tarih ve 01985 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesinin üç ay sonra fesih olunacağını bildirdiğini, ardından…Noterliğinin 16/05/2016 tarih ve…yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin davalı tarafça tek taraflı olarak fesholunduğunun davacı şirkete bildirildiğini, acentelik faaliyeti taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak davalının kar edeceği portföyde devam ederken davalı tarafça hiçbir haklı neden göstermeksizin sözleşmenin feshedilmesinin kanuna, sözleşmeye ve ticari teamüllere uygun düşmediğini, davacının bu haksız ve hakkaniyete uygun düşmeyen fesih nedeniyle ciddi zararlara uğradığını ve işletmesinin iktisadi durumunun yapılmış olan zamansız fesih nedeniyle kötü durumda kaldığını, davacı tarafça keşide edilen …Noterliğinin 01/11/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile bu hususun davalı şirkete bildirildiğini, davacının Kocaeli ve havalisi içerisinde davalı şirkete yeni müşteriler kazandırdığını ve davalı şirketin halen davacının kazandırdığı müşteriler sayesinde önemli çıkarlar sağlamaya devam ettiğini, davacının davalı işletmesine kazandırılmış müşterilerle ve yakın bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısı ile aralarındaki acentelik ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret hakkını fesih nedeniyle kaybettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tarafların ticari defterleri üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi neticesinde artırılmak üzere şimdilik 100 TL portföy tazminatının sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanmış olan acentelik sözleşmesinin 24.maddesinin “taraflardan her biri diğer tarafa taahhütlü bir mektupla üç ay evvelden haber vermek şartıyla sözleşmeyi her zaman yürürlükten kaldırabilir.” hükmü içerdiğini, işbu maddenin 6102 Sayılı TTK.nun 121.maddesinde de uygun olarak düzenlediğini, TTK.nun 121/1.fıkrası “belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir.” hükmüne amir olduğunu, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin kanuna uygun olduğunu, acentelik sözleşmesinin belirsiz süreli sözleşme olduğunun açık olduğunu, davalının TTK.nun 121. maddesine ve acentelik sözleşmesinin 24.maddesine uygun olarak davacı tarafa ihtarname göndererek acentelik sözleşmesini üç ay sonra fesih edeceğini bildirdiğini, gerek sözleşme gerekse TTK.hükümlerine uygun olarak davalı şirketin davacı tarafla yapmış olduğu belirsiz süreli acentelik sözleşmesini üç aylık ihbar süresine uyarak ve karşı tarafa yapılan yazılı bir beyan ile son verdiğini, portföy tazminatı dayanaksız olup koşullarının gerçekleşmediğini, kanunen aranan şartların; sözleşmenin sona ermesi, acentenin şirkete net kazanç sağlaması, davalının müşteri çevresinin esaslı genişlemesi, yeni müşteriler sayesinde önemli menfaat elde edilmesi, bu genişlemenin davalı için ekonomik açıdan önemli bir avantaj sağlayacak olması, acentenin ücret kaybına uğrayacak olması olduğunu, görüldüğü üzere sözleşmenin fesih edilmesinin otomatik olarak acenteye portföy tazminatı ödemesini gerektirmediğini, portföy tazminatının ödenmesi için yukarıda sayılan koşulların hepsinin bir arada bulunmasının şart olduğunu, davacı taraf acentenin, kanun maddesinde sayılan hiçbir menfaati sağlamadığı gibi, düzenlemiş olduğu poliçeler ile davalı şirkete en az %120 hasar zararı verdiğini, davalı şirketin haklı olarak zararlı bir acenteyi kanunda ve sözleşmede hak verilen şartlara dayanarak acentelik sözleşmesini fesih ettiğini, davacı tarafça iddia edildiği gibi bir sürekli müşteri çevresi sağlanmadığını, acenteye ait portföyde yenileme olmadığını, müşteri portföyünün genişlemediğini, gerek acentelik ilişkisi süresince, gerekse sonrasında şirkete sürekli sağlanan önemli bir menfaat olmadığını, davalı şirket hiçbir menfaat sağlamadığı gibi acentenin düzenlediği poliçelerden ciddi zararlara uğradığını, ayrıca acente ile davalı şirket arasında düzenlenen acentelik sözleşmesinin 24.maddesinin c fıkrasında fesih sonuçlarına değinildiğini ve “acentenin bu sözleşmenin yürürlükten kaldırılması nedeniyle şirketten tazminat, masraf, portföy hakkı, elde edemeyen kar veya diğer herhangi isim altında alacak ve hak talebinde hakkı olmayacaktır.” denilerek acentenin sözleşmenin feshine dayanarak şirketten tazminat talep edemeyeceğinin hüküm altına alındığını, bu madde gereği de acentenin davalı şirket ile akdettiği sözleşme gereği portföy tazminat talep edemeyeceğini baştan kabul ettiğini, davacı tarafça düzenlenen poliçelerin karlı olup olmadığı, poliçelerin yenilenip yenilenmediği, müşterilerden önemli menfaat sağlayıp sağlamadığının tespiti, hasar /prim oranının tespiti için şirket merkezinde teknik incelemenin yapılmasını talep ettiklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Gebze Nöbetçi Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın resen seçilecek bir mali müşavir ile sigortacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi ile tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti, özellikle acentenin son 5 yıllık faaliyetleri sonucunda aldığı yıllık komisyon ve diğer ödemelerin ayrı ayrı tespit edilerek rapor tanzimi talep edilmiş, düzenlenen 27/09/2017 tarihli raporda; davacı şirketin 2014-2015-2016 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, genel olarak tek düzen hesap planı genel tebliğine uygun olarak tutulduğu, davacı şirket defterlerinin delil kudreti hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, taraflar arasında sözleşmeye dayalı ticari bir ilişkinin olduğu, davacı şirketin sunmuş olduğu son üç yılın yasal defter ve kayıtları incelendiğinde bu dönemde sözleşmenin başlangıcı olan 19/03/2015 tarihi ile sözleşmenin fesih edildiği 16/05/2016 tarihi arasında 104.673,35 TL komisyon geliri elde ettiği, davacı şirketin son üç yılda tüm sigorta şirketlerinden toplam 931.315,26 TL komisyon geliri elde ettiği, taraflar arasında düzenlenen yetkili sigorta acenteliği sözleşmesinin 24.maddesine istinaden üç ay evvelden haber vermek şartıyla sigorta şirketinin sözleşmeyi feshedebileceği, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 23.maddesinin; “(16)sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. ancak sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminatı hakkı düşer.” doğrultusunda tazminat talep edebildiğini ancak “(18) Türk Ticaret Kanununun acentelere ilişkin hükümleri sigorta acenteleri hakkında da uygulanır.” şeklinde ifade edildiğini, yukarıdaki kanun maddeleri ve TTK.nun 122.maddesine göre davacının tazminat hakkı kazanıp kazanmadığının mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Dosya Mahkememizce resen seçilen mali müşavir ve sigortacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek aynı doğrultuda davalı defterleri üzerinde inceleme yapılması istenmiş, düzenlenen 22/12/2017 tarihli raporda; davalının 2015 ve 2016 yıllarına ait yevmiye ve defterikebir defterlerini elektronik defter uygulaması kapsamında elektronik ortamda oluşturduğu ve sakladığı, defterlerin açılış ve kapanış zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırıldığını, defterlerin ve yardımcı kayıtların birbirini teyit eder usulüne ve yasalara uygun şekilde tutulmuş olduğu, davacının defter ve kayıtlarının sahibi lehine kesin delil vasfı taşıdığı, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi süresiz olduğundan, taraflar arasındaki sözleşmenin 24. maddesi ve TTK.nun 121.maddesi hükmüne göre davalı şirket tarafından 3 ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla herhangi bir sebep gösterilmeksizin feshedilebileceği, bununla birlikte feshin haksız olması halinde davalı tarafın bundan doğan zararından sorumlu bulunacağı, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin acentenin görev ve yükümlülüklerini düzenleyen 3.k.maddesinin “… A.Ş.üretimini en az %30 oto dışı branşlarda (Kasko ve trafik hariç branşlardan) sağlayacağını ….kabul ve taahhüt eder, üretimin en az %30 oto dışı branşlardan sağlayamadığı durumda, genel hasar/prim oranının %65.den fazla olması durumunda, şirketin alacağı fesih kararını kabul eder.” 18.j.maddesinin “Acente, genel hasar/prim oranının (Gerçekleşen hasar/kazanılmış prim) %80.den fazla olması durumunda (tek büyük hasar olduğunda hesaplama harici tutulacaktır) şirketin alacağı fesih kararını kabul eder.” hükmünde olduğu, dosyada bulunan sigorta branş bilgilerine göre, davacı acentenin düzenlediği sigorta poliçelerinin %98.inin araç kasko ve trafik branşlarına ait olduğu, davalı hasar/prim kayıt raporlarına göre davacı acentenin Hasar/Prim oranının 2015 yılı ortalamasının %120 olduğu, yani 100 TL prim gelirine karşılık 120 TL hasar ödemesinde bulunulduğunun anlaşıldığı, davacı acentenin üretimlerini acentelik sözleşmesinin acentanın görev ve yükümlülüklerini düzenleyen 3.k.maddesinin hükümlerine uygun olarak yerine getirmediği, %70 olması gereken oto branşı üretiminin %98 olduğu, sözleşmenin 3.k.maddesinde belirtilen %65 ve 18.j.maddesinde belirtilen %80 hasar/prim oranlarının bir hayli üzerinde %120 hasar/prim oranı ile üretim yaptığı, davacı acente tarafından sözleşmedeki branş oranlarına uygun portföy oluşturulmadığı, oto branşı portföy oranının yüksek olduğu, oto branşı portföy oranının yüksekliğinin ve portföy oluşturmaktaki özensizliğin hasar/prim oranını yükselttiği, sigorta şirketlerinin kurulma amaçlarının kar elde etmek olduğu, bu çerçevede davalı şirketin de amacı kar elde etmek olduğundan davalı şirketten hasar/prim oranlamasında hasar oranının ağırlıkta bulunduğu davacı acente ile zarar ettiği bir sözleşme ile sürekli olarak çalışmasının beklenemeyeceği bu hususun haklı fesih olarak değerlendirilebileceği, TTK.122.maddesi kapsamında davacı acentenin davalıdan portföy tazminatı talep edebilmesi için, davalının sözleşmeyi haksız feshi ve davacının davalıya yeni müşteriler sağlaması ve bu müşterilerin sözleşmenin son ermesinden sonra davacıya önemli çıkarlar sağlaması gerektiği, somut olayda bu iki şartında gerçekleşmediği, davacı acentenin zarara neden olan müşterilerinden davalının çıkar sağlaması mümkün bulunmadığından portföy tazminatı koşullarının oluşmadığı, davacının davalıdan portföy tazminatı talebinde bulunamayacağı, portföy tazminatı şartlarının oluşmuş olduğunun kabulü halinde ise, davacının portföy tazminatının 98.470,43 TL olduğu, bu kapsamda 19/12/2016 dava tarihi itibarı ile davacının davalıdan 98.470,43 TL asıl alacak ve 1.005,22 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 99.475,65 TL alacaklı olacağı, 98.470,43 TL asıl alacak tutarına 19/12/2016 dava tarihinden itibaren %10.50 ve değişen oranlarda avans faizi talebinde bulunulabileceği, davacı şimdilik 100 TL alacak talebinde bulunduğundan davacının davalıdan 100 TL alacak talebinde bulunabileceği, bu kapsamda taleple bağlı olarak 19/12/2016 dava tarihi itibarı ile davacının davalıdan 100 TL alacaklı olacağı belirtilmiştir.
Dava taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin haksız feshine dayalı portföy tazminatı talebine ilişkindir.
TTK 121 vd maddeleri “Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir. Belirli süre için yapılan bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi hâlinde, sözleşme belirsiz süreli hâle gelir. Müvekkilin veya acentenin iflası, ölümü veya kısıtlanması hâlinde, Türk Borçlar Kanununun 513 üncü maddesi hükmü uygulanır. Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır. Müvekkilin veya acentenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik sözleşmesi sona ererse, işlerin tamamlanması hâlinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranlanarak belirlenecek uygun bir tazminat acenteye ya da bu maddede yazılı hâllere göre onun yerine geçenlere verilir. Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.” hükümlerine amirdir.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişki devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde açıkça “denkleştirme istemi” olarak tanımlanan, doktrinde de “müşteri tazminatı”, “portföy tazminatı”, “portföy akçesi” olarak da ifade edilen bu tür tazminat, dava konusu uyuşmazlığa uygulanan mülga 6762 sayılı TTK’nın sigorta hükümlerinde açıkça düzenlenmemiştir. Ancak, anılan Kanun’un 134. maddesinde muhik bir sebep olmadan ve üç aylık ihbar müddetine riayet etmeksizin akdi fesheden tarafın, başlanmış işlerin tamamlanmaması yüzünden diğer tarafın uğradığı zararı tazmine mecbur olduğu, müvekkilin veya acentenin iflas veya ölümü yahut hacir altına alınması sebebiyle acentelik mukavelesi sona ererse, işlerin tamamen görülmesi halinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına nispetle tayin olunacak münasip bir tazminatın acenteye yahut yukarıdaki hallere göre onun yerine geçenlere verileceği hükme bağlanmıştır. Fesihten sonraki tazminat alacağı bu şekilde belirlenmiştir. Ayrıca, fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken 5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir.
Toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı izahı yapılan yasal mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde ; her ne kadar davacı haksız feshe dayalı portföy tazminatı talep etmiş ise de değerlendirmeleri olaya ve kanuna uygun olduğuna kanaat getirilen 22/12/2017 tarihli rapor hükme esas alınmış heyet raporunda da belirtildiği üzere; davacı acentenin üretimlerini acentelik sözleşmesinin acentanın görev ve yükümlülüklerini düzenleyen 3.k.maddesinin hükümlerine uygun olarak yerine getirmediği, %70 olması gereken oto branşı üretiminin %98 olduğu, sözleşmenin 3.k.maddesinde belirtilen %65 ve 18.j.maddesinde belirtilen %80 hasar/prim oranlarının bir hayli üzerinde %120 hasar/prim oranı ile üretim yaptığı, davacı acente tarafından sözleşmedeki branş oranlarına uygun portföy oluşturulmadığı, oto branşı portföy oranının yüksek olduğu, oto branşı portföy oranının yüksekliğinin ve portföy oluşturmaktaki özensizliğin hasar/prim oranını yükselttiği, davalı … şirketinin bu zarara katlanmasının beklenemeyeceği, bu hususun haklı fesih nedeni olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalı … şirketinin bu zarara katlanmasının beklenemeyeceği, bu hususun haklı fesih nedeni olarak değerlendirilmesi gerektiği, bunun yanında fesih sonrası portföyden önemli bir menfaat elde edilmesinin söz konusu olmadığı, bu nedenlerle davalının portföy tazminatı taleplerinin hukuki dayanağı olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 6.70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalının yapmış olduğu masraf bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan miktar üzerinden AAÜT’si 13/2 maddesine göre tespit olunan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı .
Katip …
Hakim …
¸