Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1051 E. 2018/758 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/1051 Esas
KARAR NO : 2018/758
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/12/2017
KARAR TARİHİ : 06/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı …tarafından 31/10/2017 tarihinde mahkememizin … D. İş sayılı dosyasından verilen ihtiyati haciz kararına dayanılarak İstanbul… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, anılan icra dosyasında… A.Ş tarafından … A.Ş’ye verilmiş olan 12 adet sıralı bonodan 10 adedi sebebiyle açıldığını, ilgili bonolarda … A.Ş’nin kefil olarak gösterildiğini, …A.Ş’nin bonolara bizzat kefil olmadığını ve bonolara atılan imzaların incelendiğinde çıplak gözle dahi anlaşıldığı üzere imzaların kefil adına …’ın imza attığı, bon8olarda kefil gösterilmesi işleminin … tarafından 03/11/2015 tarihinde… A.ş adına münferiden yetkili …tarafından …’a verilmiş olan vekaletnameye dayanılarak, haksız ve yetkisiz olarak gerçekleştirildiğini, vekaletnamede kefil olma iradesi kendisine verilmediği halde bu iradeyi yetkisiz olarak kullanan …’ın gerçekleştirmiş olduğu bu işlemin geçerli olmayacağı ve gerçekleştirilmiş olan bu işlemden sonra davacı tarafından işleme dair herhangi bir onay verilmiş olmadığından davacının sorumlu tutulamayacağını, vekilin gördüğü işi davacının iradesine ve talimatlarına uygun yapması gerektiğini, vekilin yetkilerini bu iradenin ve talimatların belirlediğini, vekalet veren irade ve talimatlarının sınırını vekaletnamede çizdiğini, vekaletnamede kendisine verilen yetkiyi aştığı takdirde vekilin yaptığı işlemin vekalet vereni sorumluluk altına sokmasının hukuken mümkün olmadığını, davacını haksız ve dayanaktan yoksun bir şekilde borçlu gösterildiği İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borç bedeli 1.310.859,78 TL olduğunu, bu bedel için davacıya uygulanacak icra baskısı davacıyı davacının maddi durumu değerlendirildiğinde altından kalkamayacağı ve telafisi mümkün olmayacak maddi sıkıntılar içine düşüreceğini, oluşabilecek haksız durumlar, davacının işbu dava sonuçlanıncaya kadar, dosya bedelinin oldukça yüksek olmasından ve davacının maddi durumunun bunu kaldırabilecek durumda olmamasından dolayı teminatsız bir şekilde dava konusu bonoların davacı tarafındın ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla tehir-i icra kararı verilmesini belirterek davacının takibe konu senetler ve icra takibi nedeniyle borcunun olmadığının tespitine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava dışı …A.Ş.’nin, davalı şirket ile akdettiği Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanan borçlarının ödenmesi için, işbu davaya konu bonolar tanzim ve keşide edilerek davalı şirkete teslim edildiğini, davacı şirketin, söz konusu bonoları avalist olarak imzaladığını, bonolar ödenmediğinden, keşideci ve avalistler hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. numarasına kayıtlı icra takibi başlatıldığını, keşide edilen ihtarname ve başlatılan icra takibine rağmen, borcun halen ödenmediğini, davalının dava dışı keşideci ve avalistlerden alacaklı olduğunu, davacı, takibe konu olan bonolarda, kendileri adına atılan imzaların, vekaleten … tarafından atıldığını, vekaletnamede kefalet yetkisi olmadığını, vekilin kefaleten imza atabilmesi için TBK 504. Maddesi gereğince özel olarak yetkilendirilmesi gerektiğini, bu nedenle borçlu olmadıklarının tespitini ve takibin iptalini talep ettiğini, öncelikle, bono üzerinde, keşideci dışında atılan imzaların, her ne isim ve sıfat ile atılmış olursa olsun aval hükmünde olduğunu, aval ve kefalet ayrı hukuki müessese olup, tabi oldukları yasal düzenlemeler de birbirinden farklı olduğunu, kefaletin TBK hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir hukuki müessese olduğunu, ticari işlerde avalin ise TTK hükümlerine tabi olduğunu, dolayısı ile, somut olaydaki hukuki ihtilafın TBK 504 ve devamı maddeleri gereğince değil, TTK hükümleri kapsamında değerlendirmek suretiyle çözüme kavuşturulması gerektiğini, …’a verilen vekaletname incelendiğinde; söz konusu vekaletnamenin TBK 504 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet hükümlerine göre değil, TBK’ da özel olarak düzenlenmiş “Ticari Mümessillik ve Ticari Vekillik Hükümlerini düzenleyen TBK 547, 548, 549, 550 ve 551. Maddeler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, bonoları imzalayan …’a davacı şirket tarafından verilen vekaletname incelendiğinde; vekaletnamenin çok kapsamlı yetkiler içerecek şekilde düzenlendiği, vekaletname kapsamında bulunan yetkilerin, …’ın ticari mümessil, en azından ticari vekil olarak tayin edildiğinin görüldüğünü, vekaletnamede, Vergi ve Muhasebe İşlemlerine dair her türlü iş ve işlemlerin yapılması, SGK bildirgelerinin verilmesi, iş yeri açma kapamalarının yapılması, iş yeri nakillerinin yapılması, işçi alımlarının ve sözleşmelerinin akdedilmesi, bunların feshedilmesi, ticari defterlerin tasdik ettirilmeleri, beyannamelerin verilmesi, kambiyo taahhüdünde bulunulması, çek tanzim edilmesi, kambiyo evraklarının ciro edilmesi, her türlü borçlanmanın yapılması, her türlü taahhütte bulunulması, bankalarda hesap açma kapama, banka hesaplarından dilediği şekilde para çekme, çekleri tahsile , teminata verme, çek keşide etme, ciro ve teslim etme, finansal kiralama sözleşmelerini imzalama, ahzu kabz gibi TBK 504 kapsamında bir vekil atanması değil, …’a, şirketi sevk ve idare etmek adına icra edilebilecek her türlü yetkinin verildiğinin görüldüğünü, dolayısı ile somut olayda, vekil sıfatı ile imza atan …’ın ticari mümessil, en azından ticari vekil olarak atandığını, vekaletnamede adeta şirketi sevk ve idare kapsamında verilen yetkilerin mevcudiyeti, davacı şirketin yetkilisi ve hakim hissedarı …’ ın, …’ ın oğlu olması, …’ ın davacı şirketin önceki hakim hissedarı olması ve bilahare hisselerini devretmesi ancak temsil yetkisinin bu defa kapsamlı vekaletname ile kendisinde olması, keza…’ ın da, asıl borçlu… A.Ş.’nin hissedarı olması, şirket adresleri, faaliyet konuları ve benzeri hususlar , tarafların ticari bir bütünlük içerisinde ve ortak irade ile hareket ettiklerini, açıkça gösterdiğini, …’ın, TBK 547 kapsamında ticari mümessil olarak kabulü halinde, ticari mümessilin kefalet de verebileceği, avalist olarak da borç altına girebileceği ve bu borçlanmanın şirketi bağlayacağını, …’ın ticari vekil olarak kabulü halinde de ticari vekilin kefalet verebileceği, avalist olarak da borç altına girebileceği ve bu borçlanmanın şirketi bağlayacağının açık olduğunu, …’a verilen vekaletnamede, “kambiyo taahhüdünde bulunma, çek keşide etme, finansal kiralama sözleşmelerini imzalamaya, her türlü borç ve taahhüt altına sokmaya” yetkileri açıkça verildiğinden, vekaletnamedeki yetkiler itibariyle TTK 770,701 VE 702. Maddelerinde düzenlenen aval imzasının vekil edeni bağlayacağını, baba ve oğulun birlikte yürüttükleri ticari ortaklıkları söz konusuyken, hisse devirleri yaparak, ticari işlerin devamını, verdikleri kapsamlı bir vekaletname ile yürüttükleri, vekaletnamedeki yetkilerin münhasıran şirket adına kullanılmış ve kullanılacak krediler için geçerli olduğuna dair bir kısıtlama olmaması, ahzu kabz, bankadan para çekme, hesap açma kapatma, kambiyo taahhüdünde bulunma, çek keşidesi dahil son derece kapsamlı vekaletnameye dayalı olarak atılan aval imzasının geçersizliğinden bahsedilmesi ve borcun ödenmesinden imtina edilmesi, MK 2. madde kapsamından da korunması mümkün olmayan bir kötü niyet göstergesi olduğunu belirterek davacı tarafın tedbir isteminin reddine, davanın reddi ile kötü niyetli davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İstanbul…İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, anılan takip dosyasında alacaklının …olduğu, borçluların … A:Ş, …ve … olduğu, takip konusu alacağın mahkememizin 25/10/2017 tarihli ihtiyati haciz kararına istinaden 1.091.281,48 TL asıl alacak, 209.884,82 TL faiz, 3.273,84 TL %0,30 komisyon, 427,28 TL ihtarname masrafı, 5.456,41 TL %0,50 BSMV, 95,95 TL ihtiyati haciz masrafı ve 440,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.310.859,78 TL yönünden yapılan takibin derdest olduğu görüldü.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında konu olan bonoların davacı şirket yetkilisi adına vekaleten imzalayan …’ın vekaletnamesindeki kefil olma özel yetkisinin bulunup bulunmadığı, yada avalist sıfatıyla imzalandığı ileri sürülen bonolar sebebiyle vekaleten atılan imzanın geçerli olup olmadığı ve bu bağlamda davacı şirketin ilgili icra dosyası ve bu icra dosyasındaki takibe konu bonolar sebebiyle borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 06/06/2018 tarihli oturumunda her iki taraf vekilinin de imzası ile tasdik etmiş oldukları yazılı beyanları ile, dosyaya sunulan vekaletname hususunda taraflar arasında bir ihtilafın olmadığını, bonoların imzalanmasına esas teşkil eden vekaletnamenin aynı vekaletname olduğunu, taraflar arasında bu hususun ihtilaflı olmadığından vekaletname aslının celbine gerek bulunmadığını ayrı ayrı beyan etmişlerdir.
Davacı şirket tarafından vekili …’a verilen vekaletnamenin incelenmesinde “bankalar finans kurumları Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde halen mecvut bulunan ve bundan böyle mevcut olacak olan bilimum resmi ve hususi milli ve yabancı bankalar özel finans kurumlarının merkez ve sair şubelerinden ve faktoring firmalarından dilediği miktar ve şartlarda her türlü nakdi/ gayri nakdi/ fonlar talep etmeye ve kullanmaya, kullanılmış veya kullanılacak fon/ krediler veya kredi limiti artırımları nedeniyle her türlü kredi sözleşmeleri talep formları, ödeme talimatları, ödeme planları vs belgeleri imzalamaya, kullanılmış ve kullanılacak kredi/ fonlardan dolayı, doğmuş ve doğacak borçlar nedeniyle kambiyo evrakı (çek, senet, poliçe) düzenleyip / keşide edip vermeye şirketimiz/ şahsı uhdesinde bulunan kambiyo evrakını ciro ederek (tahsil, temlik, rehin cirosu ile) vermeye … Muzam senet imzalamaya … Vekil tayin edildi şeklinde vekaletname verildiği” bu vekaletname uyarınca davacı şirketin vekili … tarafından bu davamıza konu olan İstanbul …cra Müdürlüğü’nün 2017/34417 takip sayılı dosyasında konu olan kambiyo senetlerinin ön yüzlerine davacı şirketi temsilen müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile bonoların imzalandığı her ne kadar davacı tarafça kefaleten işlem yapılabilmesi için Borçlar Kanununun 504. maddesi uyarınca vekaletnamede açık hüküm bulunması gerektiği ileri sürülmüş ise de davacı şirket tarafından dava dışı 3. şahsa verilen vekaletnamede açıkça bono, poliçe, çek gibi kıymetli evrakı imzalama, düzenleme, keşide etme ve cirolama hususunda açıkça yetki verildiği, TTK’nun 721. maddesine göre, muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne atılan her imzanın aval şerhi sayıldığı, dolayısıyla aval niteliğinde bulunan bu imzadan dolayı davacı şirketin sorumluluğunun kefalete ilişkin sorumluluktan ziyade avalistin sorumlu olduğu, dolayısıyla davacı şirket tarafından dava dışı 3. şahsa vekaletname de açıkça bono, poliçe, çek düzenleme ve ciro etme yetkisi verildiği anlaşıldığından davacının söz konusu düzenlenen bonolar sebebiyle sorumlu olduğu görülmekle davanın REDDİNE karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 22.386,21 TL’den mahsubu ile fazla alınan 22.350,31 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 63.275,79 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …