Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1018 E. 2022/766 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/1018 Esas
KARAR NO:2022/766

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:23/11/2017

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:01/09/2021
KARAR TARİHİ:30/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: (Asıl Dava Yönünden)
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/09/2017 tarihinde müvekkilinin yaya olarak kaldırımda yürürken sokağa girdiği esnada sonradan plakasının … olduğu öğrenilen aracın müvekkiline çarparak sürüklediğini, kaza sebebiyle müvekkilinin 21 gün yoğun bakımda kaldığını ve birçok kemiğinde kırıklar oluştuğunu, kaza nedeniyle iç organlarının zarar gördüğünü ve yürümekte güçlük çektiğini, kazadan önce ev temizliklerine giden müvekkilinin o tarihten bu yana çalışamadığını, uzun süre ayakta kalamayan müvekkilinin Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek maluliyet oranının tespit edilmesini, davalıların kaza sonrası müvekkilini bir kez bile arayıp durumu hakkında bilgi almadıklarını veya maddi / manevi yardımcı olmadıklarını, izah edilen nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla alacağın tahsilinin imkansız hâle gelmemesi için davalı adına kayıtlı araçlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, yaşanan mağduriyeti telafi edemeyecek olsa bile şimdilik 10.000,00-TL iş gücü kaybı olmak üzere maddi tazminat ve 40.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesini, davalı … için sigortaya başvuru tarihi – diğer davalı için ise kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; 6704 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 26/04/2016 tarihinden sonra açılan davalarda zarar görenin dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuruda bulunması gerektiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete yapılan başvuruya verilen cevapta sağlık kurulu raporu ve diğer eksik belgelerin gönderilmesi halinde talebin değerlendirileceği belirtilmişse de istenilen evrakların gönderilmediğini, … plakalı aracın müvekkili firma tarafından 14/11/2016 – 14/11/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere trafik sigorta poliçesi ile 330.000,00-TL poliçe limiti ile … adına sigortalandığını, her ne kadar davacı manevi tazminat da talep etmiş ise de manevi tazminat taleplerinin poliçe kapsamına girmemesi nedeniyle müvekkilinin gerek davacıya gerekse diğer davalıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacı vekilinin iş gücü kaybı ile ilgili maddi tazminat talebini kabul anlamına gelmemek kaydıyla sebepsiz zenginleşmeye mahal vermemek amacıyla Adli Tıp Kurumundan davacının maluliyet oranı konusunda rapor alınmasını ve akabinde sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazadaki kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, belirlenecek kusur oranına göre aktüer bilirkişi tarafından maddi tazminat hesaplamasının yapılmasını, müvekkili şirketin davacıya ödeme yapmak istese de davacıların dava yoluna gitmeleri sebebiyle dava öncesi yapılan başvurunun neticelendirilemediğini, dolayısıyla müvekkilinin davacıya karşı dava tarihinden önce temerrüdü hususunun söz konusu olamayacağını, maddi zararlar için reeskont – ticari veya avans faizine değil yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, açıklanan ve re’sen nazara alınacak sebeplerle haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Usulüne uygun tebliğe rağmen davalı … tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN: (…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunulan)
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/09/2020 tarihinde müvekkilinin yaya olarak … Mahallesi … Caddesi … Hastanesi yakınında kaldırımda yürürken sağ tarafında bulunan … Sokağa girdiği esnada arkasından gelen … plakalı aracın müvekkiline çarptığını ve müvekkilinin yaralandığını, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1018 Esas sayılı dosyası ile müvekkili lehine maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, davanın halen devam ettiğini, İstanbul 10 ATM.’de aldırılan ATK raporu neticesinde müvekkilinin %10 engelli oranına sahip olduğunun belirlendiğini, daha sonrasında 09/04/2021 tarihli ATK raporunda ise müvekkilinin %27,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğinin belirlendiğini bildirerek; davanın kabulü ile 02/12/2019 tarihinde alınan ATK raporu ile 09/04/2021 tarihinde alınan ATK raporu arasındaki %17 oranındaki fahiş maluliyet farkından kaynaklı olarak müvekkilinin dava konusu kaza sebebiyle yapılan masraflar, yol gideri, bakıcı gideri, geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı vs olmak üzere fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000TL iş gücü kaybı olmak üzere maddi tazminatın davalı sigorta şirketine başvuru tarih olan 11/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı sigorta şirketinden tahsili ile müvekkiline ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün 12/12/2017 tarihli müzekkere cevabı ekinde … plakalı araca ait araç özet bilgileri, … … Polis Merkezi Amirliği’nin 12/12/2017 tarihli müzekkere cevabı, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün 27/12/2017 ve 30/12/2017 tarihli müzekkere cevapları, … Polis Merkezi Amirliği’nin 03/03/2018 tarihli müzekkere cevabı ekinde davacı …’a ait sosyal ekonomik durum raporu (kişiye adreste ulaşılamadı), … İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 28/12/2017 tarihli trafik kazası tespit tutanağının mevcut olmadığına ilişkin müzekkere cevabı, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin 19/01/2018 tarihli müzekkere cevabı ekinde … plakalı araca ait hasar bilgisi, … Polis Merkezi Amirliği’nin 03/01/2018 tarihli müzekkere cevabı ekinde davalı …’ye ait sosyal ekonomik durum raporu (kişiye adreste ulaşılamadı), davalı … Sigorta vekili tarafından 06/02/2018 tarihli dilekçe ekinde sunulan … numaralı ZMMS poliçesi örneği, davalı … Sigorta vekili tarafından 21/06/2018 tarihli dilekçe ekinde sunulan …/1 numaralı hasar dosyası, …… Polis Merkezi Amirliği’nin 26/06/2018 tarihli müzekkere cevabı davacı …’a ait sosyal ekonomik durum raporu, davacı vekili tarafından sunulan 18/07/2018 tarihli dilekçe ekinde … Üni. … Tıp Fakültesinden alınan hastane tetkik evrakları, …n Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden gönderilen 26/07/2018 tarihli müzekkere cevabı ekinde davacıya ait grafi sonuçları ve DICOM, davacı vekili tarafından sunulan 28/11/2018 tarihli dilekçe ekinde … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden alınan radyoloji direk grafiler sonuç raporu, … Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden gelen tedavi evrakları, … Cumhuriyet Başavcılığı tarafından gönderilen 2017/… Soruşturma – 2019/… Savcılık Esas numaralı dosya uyap sureti, davacı vekili tarafından 28/01/2020 tarihinde sunulan ATK. raporuna itiraz dilekçesi, davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından 31/01/2020 ve 04/06/2021 tarihli ATK. maluliyet raporuna itiraz dilekçeleri, davacı vekili tarafından 14/02/2020 tarihinde sunulan davalı sigorta şirketi yönünden davanın konusuz kaldığı ancak maddi manevi tazminat bakımından davaya devam ettiklerine yönünde beyan dilekçesi, … … Polis Merkezi Amirliği’nin 22/06/2021 tarihli müzekkere cevabı ekinde davalı …’ye ait sosyal ekonomik durum raporu, davacı vekili tarafından sunulan 22/06/2021 tarihli dilekçe ekinde davalı sigorta şirketine %17 maluliyet farkının tazmini başvuru dilekçesi, … Polis Merkezi Amirliği’nin 02/10/2021 tarihli müzekkere cevabı ekinde davacı …’e ait sosyal ekonomik durum raporu, davalı vekili … Sigorta A.Ş. vekili tarafından sunulan 02/11/2021 tarihli dilekçe ekinde EFT gönderimi dekontu ve sulh protokolü, davacı vekili tarafından sunulan 11/05/2022 tarihli ıslah dilekçesi, davalı sigorta vekili tarafından sunulan 11/04/2022 tarihli bilirkişi raporuna itiraz ve 30/05/2022 tarihli ıslah dilekçesine karşı beyan dilekçesi Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Dosya İstanbul ATK. 2. İhtisas Kurulu’na gönderilerek davacının 08/09/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle maluliyet oranı araştırılarak rapor düzenlenmesi talep edilmiş, düzenlenen 02/12/2019 tarihli 2019/77440 sayılı raporu ile; … ve … kızı, 19/09/1982 doğumlu, …’ın (…) 08/09/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkındaki yönetmeliğe göre Ürogenital Sistem-Nefrektomi %10 olduğu, kişinin tüm vücut engellilik oranının %10 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 11 aya kadar uzayabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
(3)Dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’na gönderilerek davacının 08/09/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmediğinden Grup 1 kabul olunarak Gr 1 XI (4Aa……….25)A %29, E cetveline göre %27.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 11 (onbir) aya kadar uzayabileceği, 03/08/2013 tarihli 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünü içerdiği, Ek-3 ve diğer vetcelleri ve meslek grupları bölümünü içermediğinden sadece çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine ilişkin olduğu (hangi hastalık ve arızaların beden çalışma gücünün en az %60’ının kaybına neden olacağı), bu nedenle bu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği yönünde görüş ve kanaat belirtilmiştir.
(4)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, adli bilimler ve kusur hasar değer uzmanı bilirkişi … ile sigorta ve aktüerya hesap uzmanı …’ya tevdii edilen dosyada tanzim olunan 23/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dosyası kapsamındaki tüm bilgi / belgeler – … Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyası – sürücü / yaya / davalı şahısın beyanları – ATK. Raporları ve diğer tüm mevcut veriler teknik olarak değerlendirildiğinde 08/09/2017 tarihinde meydana gelen kazada … plakalı aracın sürücüsü …’un otomobil ile seyir halinde iken kavşağa kontrolsüz şekilde girerek … sokağa dönüş yaptığını, yayanın yaya yolu üzerindeki konumunu dikkate almadığını, yaya yolu üzerindeki yayaya tedbirsizce çarpması nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 47/d maddesini ihlal ettiği anlaşılmış olup dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı %100 oranında kusurlu – davacı yaya …’ın yaya yolu üzerinde yürüdüğü sırada dönüş yapan otomobil sürücüsünün darbesine maruz kaldığı anlaşılmakla kazayı önlemek bakımından alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığından kazanın oluşumunda kusursuz olduğunu, 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenen poliçe dönemine giren trafik kazasına bağlı bedelsel zararlarda 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları kriterlerine göre hesaplama yapıldığını, hesaplamada bakiye ömür süresinin tespiti açısından Yargıtay içtihatları doğrultusunda TRH 2010 – Kadın Tablosu esas alınarak yaşam süresi belirlendiğini, davacının olay tarihi olan 08/09/2017 tarihinde (34 yıl 11 ay 19 gün) 35 yaşında olduğu kabul edilerek TRH 2010 – Kadın tablosuna göre muhtemel bakiye ömrünün 44 olup muhtemelen 79 yaşına kadar yaşayabileceğini, davacı …’ın ev hanımı olması nedeniyle yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda aktif dönem – pasif dönem ayrımı yapılmaksızın yaşam süresinin sonuna kadar olan tüm dönemler pasif kabul edilerek yapılan hesaplamada işlemiş dönem için asgari geçim indirimi tenzil edilmiş net asgari ücretin esas alınacağını, işleyecek dönem için ise AGİ kaldırıldığından davacının kazanç durumunun (2022 aylık net asgari ücret 4.253,40-TL X 12 ay) 51.040,80-TL olarak hesaplandığını, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 29/11/2019 tarihli maluliyet ve iyileşme sürecine ilişkin rapor ile davacının maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkındaki yönetmeliğe göre kişinin tüm vücut engellilik oranının %10, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 29/03/2021 tarihli maluliyet ve iyileşme sürecine ilişkin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre yapılan hesaplamada %27,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı yönünde rapor tanzim edildiği ancak sayın Mahkeme’nin 10/06/2021 tarihli ara kararı ile bilirkişilerden dosyada mevcut iki farklı yönetmelik hükümleri dikkate alınarak hesaplama yapılmasının istenildiğinden terditli hesaplama yapıldığını, davacının olay tarihinden itibaren 11 aylık geçici iş göremezlik süresi boyunca %100 oranında – devam eden dönemde ise terditli olarak %10 ve %27,2 oranlarında sürekli malul kaldığının kabulü ile yapılan hesaplamaya göre davacının toplam efor kaybına ilişkin maddi zararının %10 maluliyet oranına göre 124.209,08-TL / %27,2 maluliyet oranına göre ise 311.554,37-TL olduğunu, dosyada mübrez 29/11/2019 ve 29/03/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu raporlarına göre davacının geçici iş göremezlik süresinin 11 ay olduğu tespit edilmiş ise de davacının yaşam boyu başka birinin bakımına muhtaç olduğu yönünde herhangi bir görüş verilmediğini, davacının ne kadar süre ile bakıcı giderine ihtiyaç duyacağı konusunun bilirkişilik uzmanlık alanı dışında olduğu ancak Yargıtay’ın bu konudaki yerleşik içtihatlarına göre davacının 11 aylık geçici iş göremezlik süresi boyunca %100 malul sayıldığı gözetilerek hesaplanan bakıcı giderinin 21.383,70-TL olduğunu, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri ve tedaviye bağlı diğer harcamalar için davacının davalıya başvurabileceğini ancak bu yönüyle hesaplama yapılabilmesi için konusunda uzman doktor bilirkişiden rapor alınması gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Birleşen dava ise; asıl davada ATK’dan alınan raporlar doğrultusunda %17 maluliyet farkı çıkması sebebiyle maluliyet farkı oranında maddi tazminat davasıdır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde davacı …’in davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine açmış olduğu davada mahkemece 08/09/2021 tarihinde HMK 166. maddesi uyarınca mahkememizin 2017/1018 Esas sayılı dosyası ile arasında hukuki ve fiili irtibatın bulunması sebebiyle birleştirilmesine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49/1.maddesi uyarınca; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir. Davacının uğradığı haksız fiil neticesinde maruz kalabileceği bedensel zarar aynı yasanın 54.maddesinde sayılmıştır. Bunlar; 1. Tedavi giderleri, 2. Kazanç kaybı, 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
Meydana gelen kazanın 08/09/2017 tarihinde gerçekleştiği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında ATK 2. İhtisas Dairesi tarafından maluliyet raporunun düzenlendiği, usulüne uygun düzenlenen 02/12/2019 tarihli rapora göre davacının tüm vücut engellilik oranının %10 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 11 aya kadar uzayabileceği, kusura ilişkin kusur bilirkişisinden alınan raporda ise Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dosyasındaki belgelerle bilirkişi raporu, kroki, sürücü yaya beyanları ile birlikte tüm belgelerle birlikte yapılan inceleme neticesinde; davalı taraf sürücüsü … yönetimindeki … plakalı otomobilin seyir halinde iken kavşağa geldiğinde kontrolsüz şekilde dönüşe geçtiği, yayanın yaya yolu üzerindeki konumunu dikkate almadığı ve yaya yolu üzerindeki yayaya tedbirsizce çarptığından %100 oranında kusurlu olduğu, davacı yayanın kazayı önlemek açısından alacağı tedbir bulunmadığında meydana gelen kazada kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1018 Esas sayılı asıl davada davacı TBK’nın haksız fiil hükümlerine göre kazaya karışan aracın sigorta şirketinden ve araç malikinden maddi tazminat talep etmiştir. Asıl dosyada Maddi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
Davaya konu olayda davacı KTK 85/son maddesinde, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” düzenlemesine yer verilmiştir. Davalı sigorta şirketinin zarardan sorumlu tutulabilmesi için kazaya karışan sigortaladığı aracın sürücüsünün kazada kusuru olmalıdır. O halde sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Bu bilgiler doğrultusunda; kazanın kazaya karışan aracın ZMSS poliçe dönemi içerisinde gerçekleştiği, sigorta şirketince sigortalı araç bakımından teminat sunulduğu, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlü olduğu, kazaya sebep olan aracın dava dışı sürücünün kusurlu olduğu ve sorumluluğu nispetinde sigorta şirketinin ve araç malikinin davacının zararlarından müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Ancak asıl dava dosyasına davacı vekilince sunulan 11/10/2021 tarihli dilekçe ile diğer davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden davacı vekili maddi tazminata ilişkin taleplerinin karşılanarak zararın tazmin edildiği ve sulh olunduğunu bildirmiş ve taraflar arasında akdedilen sulh protokolü, ibraname, feragatname başlıklı belge ibraz edilmiştir. Dosyaya sunulan dekontlardan anlaşılacağı üzere davalı sigorta şirketi tarafından yargılama devam ederken davacıya sulh protokolü kapsamında 121.058,57 TL tazminat ödemesi yapılmıştır. Bu doğrultuda davacının maddi zararlarının sigorta şirketi tarafından karşılandığı ve aynı doğrultuda diğer müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalı sigortalı … bakımından da sorumluluğun sigorta şirketi tarafından ödenen meblağla sınırlı olarak ortadan kalktığı anlaşılmıştır. Tüm bu bilgiler ışığında, davacı tarafından haksız fiil nedeniyle maddi zararların tazmini için açılan asıl davada, davacı vekili davalı sigorta ile sulh olduğu, sulh mahkemenin muvafakatine bağlı olmayan, davayı sona erdiren usuli bir sözleşme olduğundan sulhun HMK’nun 313. maddesi hükmüne uygun olarak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu olan dava olan maddi tazminat davasında yapıldığı anlaşıldığından davanın davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne yönelik açılan davada sulh olunması sebebiyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalı Osman İsteyiciye yönelik maddi tazminat talebi yönünden ise; mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan usulüne uygun hesaplama yapılmış raporda davacının %10 maluliyet oranına göre maddi zararının 124.209,08 TL olduğu, hesaplanan zarar miktarından sigortacı ile davacının sulh olduğu miktar olan 121.058,57 TL düşülmek kaydıyla (124.209,08 TL- 121.058,57 TL = 3.150,51-TL ) bakiye 3.150,51-TL maddi zarardan sorumlu olduğu kanaatiyle davacının davalı …’ye yönelik açılan davanın kısmen kabulüyle 3.150,51-TL’nin kaza tarihi olan 08/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile (araç ticari araç olmadığından) birlikte davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Asıl dosyada davacının davalı …’den Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
d 6098 Sayılı TBK 56. Maddesinde manevi tazminat düzenlenmiştir: ”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” Bu madde kapsamında manevi tazminat olarak verilecek paranın miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun’un 4. maddesinde belirtilmiştir. Manevi tazminat olarak ödettirilecek miktar cezalandırma amacına kaçmamalıdır. Çünkü zararın karşılanması amacı kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değil, zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hâkim bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut davada davacı TBK’nın haksız fiil hükümlerine, davalılardan …’den manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. KTK 85/son maddesinde, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda davacının manevi tazminat talebini yönelttiği davalı araç malikinin sorumluluğu mevcuttur. Davacı manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirme kapsamında ise; haksız fiile konu eylemin ağırlığı ve sürücünün asli derecede kusurlu oluşu, celbolunan sosyal ve mali durum araştırma raporları, davacının maluliyet oranının %10 olması, davacının kazanın gerçekleştiği mahalde yolcu konumunda olması, davacı tarafın kaza sonrası yaşadığı süreç, hak ve nesafet kuralları, manevi tazminatın, talep edeni zenginleştirme karşı tarafı da cezalandırma aracı olarak kullanılamayacağı gibi hususlar dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile davacı için takdir edilen 20.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile (araç ticari araç olmadığından) birlikte davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dava yönünden; asıl dosya davacısının yine asıl dosya davalılarından … Sigorta Anonim Şirketi’ne yönelik açılan maddi tazminat davasında, davacı asıl dosyada ATK’dan alınan 09/04/2021 tarihli maluliyet raporunda maluliyet oranının %27.2 olduğunu, ATK’dan alınan 02/12/2019 tarihli raporda ise %10 olduğu, bu durumda %17 oranında fahiş farkın bulunduğu, davalı sigorta şirketiyle ibra tarihindeki maluliyet oranı farkının daha düşük olduğu bu sebeple tüm maluliyet oranını kapsamadığı sebeplerine dayanarak %17 maluliyet farkı oranından kaynaklı maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Şöyle ki; asıl dosyada mahkememizce ATK 2. İhtisas Dairesi’nden alınan 02/12/2019 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre alınan raporda maluliyet oranının %10 olarak hesaplandığı, Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazatede yayımlanan kararı ile genel şartlar ifadesinin iptal edilmesiyle Yargıtay ilgili daireleri ve Bölge Adliye Mahkemeleri daireleri kararlarında Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca raporlar alınması gerektiğine işaret edildiği, ancak daha sonra genel şartlar ifadesinin iptalinin kaza tarihine göre Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporu alınmasını kapsamadığı yönünde gerek Yargıtay gerekse Bam kararları ile görüş birliğine varıldığı, somut olayda kazanın 08/09/2017 tarihinde meydana geldiği ve 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında rapor alınması gerektiği, asıl dosyada ATK 2. İhtisas Dairesinden alınan 02/12/2019 tarihli raporda Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet oranının hesaplandığı ve haksız fiilin gerçekleştiği tarihte geçerli olan yönetmelik gereği bu rapora itibar edilmesi gerektiği nazara alındığında; davacının iddiası gibi %17 maluliyet oran farkı oluşmadığı, farklı yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporı alınmasının davacıya hak bahşetmeyeceği, davacının davalı sigorta şirketiyle %10 maluliyet oranına göre hesaplama sonucu sulh olduğu ve zararının karşılandığı, davacının davalı sigorta şirketinden bakiye tazminat talep etme hakkı kalmadığından birleşen dava yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1018 Esas sayılı ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
A)Davacının maddi tazminat davası bakımından;
1-Davacının davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne yönelik açılan davada sulh olunması sebebiyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının davalı …’ye yönelik açılan davasının KISMEN KABULÜ İLE; 3.150,51-TL’nin kaza tarihi olan 08/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya ödenemesine,
B)Davacının manevi tazminat davası bakımından;
1-Davacının davalı …’ye yönelik manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; 20.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
-…. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davacının davasının REDDİNE,
(3)ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
(a)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.581,41-TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 986,78-TL’nin (dava açılırken 170,78-TL + 816,00-TL ıslah ile) mahsubu ile bakiye 594,63‬-TL’nin davalı …’den alınarak Hazine’ye irat kaydına,
(b)Davacı tarafından yatırılan (170,78-TL peşin harç + 816,00-TL ıslah harcı olmak üzere) 986,78-TL harcın davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine,
(c)Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL başvuru harcı, 1.797,90-TL bilirkişi ücreti, 771,6‬0-TL tebligat, posta ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 2.600,9‬0-TL yargılama masrafından davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 208,07-TL yargılama masrafının davalı …’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
(d)Maddi tazminat davası yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 3.150,51-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
(e)Maddi tazminat davası yönünden, davalı … Sigorta A.Ş. ve davacının sulh olması nedeniyle sulh anlaşması gereği taraflar adına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
(f)Manevi tazminat davası yönünden, kabul edilen dava için, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
(4)BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
(a)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
(b)Davacı tarafından yatırılan 847,00-TL ıslah harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(c)Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
(d)Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan yargılama masrafı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(e)Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen miktar itibariyle AAÜT 13/4 maddesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne verilmesine,
(5)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.