Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/940 E. 2020/708 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/940
KARAR NO:2020/708

DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/09/2016

KARŞI DAVA:Alacak
KARŞI DAVA TARİHİ:09/11/2016
KARAR TARİHİ:23/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … ürünlerinin satışından dolayı 2009 yılından beri süregelen bir bayilik ilişkisi bulunduğunu, 2016 yılında davalı firmanın ticari teamüllere yakışmayacak şekilde, davacı firma kendisinden alacaklı olmasına rağmen, talep edilen ürünleri göndermediğini, elinde bulunan teminat mektuplarını ortada borç olmadığı halde nakde çevirdiğini, teminat olarak aldığı senetleri yine borcun olmadığı bu dönemde icraya koyup tahsil etmek sureti ile haksız kazanç elde ettiğini, davalıya göndereceği ürünlere istinaden 540.000 TL çek keşide edildiğini, gönderilmesi gereken ürünlerin geç ve 40.000 TL eksik olarak gönderildiğini, davacı firmanın gönderilmeyen ürünlerden dolayı 40.000 TL alacaklı olduğu gibi taraflar arasında indirime giren ürünler açısından karşılıklı kar/zararlar karşılanmakta ve ıskonto bedeli adı altında davalı firmaya fatura düzenlenip gönderilmesinden dolayı ıskonto faturasından kaynaklı 190.922,40 TL alacaklı olduğunu, davacı firma alacaklı olmasına, davalının muaccel olmuş bir alacağının bulunmamasına rağmen teminat mektuplarını haksız olarak nakte çevirip 220.000 TL ilave haksız kazanç elde ettiğini, davalının ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile haksız olarak 120.000 TL tutarında icra takibi başlattığını, davalının haksız eylem ve fiillerinden dolayı davacı firmanın iflasın eşiğine geldiğini ve tasfiye sürecine girdiğini, bu nedenlerle davalıya borçları olmadığının tespiti ile icra dosyasının teminatsız olarak tedbiren durdurulup iptalini, teminat mektuplarından dolayı ödenen fazla miktarın istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA: Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının menfi tespit ve istirdat talep etmekle birlikte gerekli olan harçlar eksik ödenmiş olduğundan bir sonraki aşamaya geçilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacıya eksik olan harçları yatırması için kesin süre verilerek verilen süre içinde ödenmemesi durumunda dosyanın işlemden kaldırılması gerektiğini, işbu dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğundan davacının teminatsız olarak takibin durdurulması talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, alacaklarının senede bağlı olduğunu, senetle ispat kuralı doğrultusunda senede karşı senetle ispat hakkı kullanılabileceğinden davacının başka ispat vasıtaları kullanmasına muvafakat etmediklerini, senet teminat olarak verildiğinde ayrı bir sözleşme ve düzenlemeyle senedin teminat olarak verildiğinin düzenlenmesi gerektiğini, davacının bu şekilde bir belge sunamadığını, davacının davalı şirket ile imzalamış olduğu bayilik sözleşmesi uyarınca sipariş ettiği ürünlerin karşılığında çekleri keşide edip verdiğini, bu çekler içinde yer alan ve 2016 yılı yaz sezonuna ait … ürünlerinin karşılığı olarak alınan 120.000 TL tutarındaki çeklerin karşılığında kendisine 2016 yılı Mayıs içerisinde 108.350 TL tutarında ürün sevk edilerek teslim edildiğini, davalı şirketçe davacıya teslim edilmeyen ürün bulunmadığını, bahsedilen dönemde davalının davacıya ürün teslim etmek gibi bir yükümlülüğü de bulunmadığını, zira davacının sözleşme hükümlerini hiçe sayarak mağazasında başka firmalara ait olan ürünlerin satışını yaptığını, yine sözleşmeye aykırı ve davalı firmanın onayı veya bilgisi olmadan indirimli satışlar yapmaya başladığını, … adı altında başka bir mağaza açarak burada da ürün satışı yaptığını, bu konularda defalarca uyarılmasına rağmen davacının bu uyarıları hiçe saydığını, bunun üzerine ….Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile tespit isteminde bulunduklarını, bilirkişi marifeti ile yapılan tespitte davacının eylemlerinin bayilik sözleşmesi hükümlerine aykırı olduğunun ilama bağlandığını, davacının bu aykırılığı gidermeden herhangi bir talepte bulunmasının yasal olarak mümkün olmadığını, davacının ıskonto faturasından kaynaklı davalı şirketten 190.922,40 TL alacaklı olduğu iddiasının da gerçek dışı olduğunu, bahsedilen faturaların davalı şirketçe hesaplara alınıp davacının cari hesabına alacak olarak işlendiğini ve borçlarından mahsup edildiğini, bu mahsup işlemi yapıldıktan sonra davacının yaz sezonuna ait siparişleri için 5 adet toplam 120.000 TL bedelli çekleri davalı şirkete teslim ettiğini, davacı tarafından davalıya bayilik sözleşmesi kapsamında teminat mektupları verildiğini, bu mektuplardan 20/04/2016 tarih 100.000 TL ve 20/04/2016 tarih 20.000 TL miktarlı olanların vadelerinin uzatılması için davacı şirket defalarca uyarılmasına rağmen davacının mektup vadelerini uzatmaması üzerine mektupların nakde dönüştüğünü, toplam 120.000 TL’nin davalı şirket hesaplarında nakdi teminat kayıtlarına alındığını, daha sonra davacı şirket içerisinde davalı şirkete haber verilmeden hisse devri gerçekleştiğini, eski şirket yetkilisinin tüm haklarını mağaza müdürüne devrettiğini, davacının 04/07/2016 tarihindeki çekini davalıya ödemediğini mağazasının bulunduğu alışveriş merkezi yönetimine tadilat yapacaklarına dair gerçek dışı beyanda bulunarak mağazadaki tüm ürünleri alarak kaçtığını, kendilerine ulaşılamaması üzerine taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin teminatlar başlıklı 10/2 maddesinden doğan haklar kullanılmak suretiyle elde kalan 01/09/2016 tarih ve 100.000 TL bedelli son teminat mektubunun da 11/07/2016 tarihinde nakde dönüştürüldüğünü ve davacının borçlarından mahsup edildiğini, yine davalı şirkete borçların karşılığında verilen senedin icra takibine konu edildiğini, davacının davalıdan alacağı olmamakla birlikte yargılama doğrultusunda davacının alacağının çıkması durumunda cezai şart alacaklarından dolayı takas ve mahsup talebinde bulunduklarını, davacının sözleşme hükümlerine aykırı davranışlarından dolayı sözleşmenin Temel Hükümler başlıklı 2. maddesinin 3.fıkrası hükmünden doğan hak kullanılmak suretiyle 20/05/2016 tarih 220.000 TL bedelli cezai içerikli fatura tanzim edilerek davacıya ….Noterliğinin 23/05/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ekinde gönderildiğini, davacının işbu ihtarnameye konu fatura içeriklerine ….Noterliğinin 02/06/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile itiraz ettiğini, işbu ihtarnameye yine ….Noterliğinin 14/06/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile cevap verdiklerini, bu nedenlerle davacının davasının reddine, karşı davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faiziyle birlikte davacıdan tahsiline, takas ve mahsup taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafça toplam 340.000 TL cezai şart alacağı olduğu beyan edilmekle HMK.190/1 maddesi uyarınca talep konusunun niteliği itibarı ile bölünebilme ihtimali olmadığından davalının eksik yatırmış olduğu harcın ikmal edilmesi gerektiğini, taraflar arasında 2009 yılından beri devam eden bayilik sözleşmesinin olduğu, davalı tarafın ibraz etmiş olduğu 2013 tarihli bayilik sözleşmesi içeriğinde teminata ilişkin belirlenmiş açık bir miktar yazmadığı, mezkur bayilik sözleşme çerçevesinde teminat miktarının belirlenmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki bayilik sözleşmesinin yapıldığı tarihe ilişkin tarafların ticari defterleri incelendiğinde taraflarca alınmış belirlenmiş hiçbir teminatın, teminat mektubunun bulunmadığının görüldüğünü, TBK 179-182 hükümlerin uygun cezai şart niteliğine haiz bir maddenin açık ve net olarak bulunmaması, belirlenebilir dahi olmaması nedeniyle davalı tarafın cezai şarta ilişkin açtığı karşı davanın hukuki mesnedi bulunmadığını, çünkü ortada TBK hükümleri çerçevesinde belirlenmiş bir cezai şart bulunmadığını, davalı firmanın tüm bayilerine “…” program sistemini kurduğunu ve online olarak kurulan bu sistem içerisinde stok kartları açıp her bir bayiye ayrı şifreler verdiğini, 2009 Yılından beri devam eden bu uygulama çerçevesinde bayi firmaların davalının bilgisi dışında bir ürün satmalarının mümkün olmadığını, Bu sebeple davalının diğer tüm bayilerinin de olduğu gibi, bilgisi dahilinde satılan ve kendi markasını taşımadığını iddia etmesine rağmen, kendi online satış programının içerisinde bulunan bu ürünlerin davalı firmanın bilgisi dışında satılmasının mümkün olmadığını, Bunun gibi bahse konu … programının her bir mağaza için ayrı bir şifresi bulunduğunu ve bu şifrelerin bizzat davalı firma tarafından bayilere verildiğini, davacı firmanın da bu bağlamda iki adet şifresi bulunduğunu, Kaldı ki, … cad. sinde bulunan mağazanın, davalının bilgisi dahilinde açıldığını ve bizzat davalı tarafından bu mağazaya kargo ile ürünler gönderildiğini, mezkur mağazanın altı ay süre açık kaldığını, davalının ödemesini aldığı ürünleri zamanında göndermemesi, bir alacağın olmamasına rağmen teminat mektuplarını haksız yere nakde çevirmesi, yine alacağın olmadığı bir dönemde eldeki senetleri nakde çevirmesinin hep sözleşmenin fesih sebebi olupn normal şartlarda, davalının yapmış olduğu sözleşme ihlalleri sebebi ile müvekkil firmanın sözleşmeyi feshetmesi gerekirken, bunun yapılmadığını, davalının dilekçesinde belirtmiş olduğu ekstra %10 indirimin dahi davalının bizzat bilgisi dahilinde yapıldığını, davalı firmanın ürünleri iade almadığından dolayı ortaya çıkan stok maliyetlerinin artması sebebiyle yine davalı firmanın bilgisi dahilinde yapıldığını beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
….İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyası getirtilerek incelendiğinde; alacaklının … … Paz.San.ve Dış Tic.A.Ş.borçluların … … San.ve Tic.Ltd.Şti.ve … oldukları, 120.000 TL + 783,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 120.483,29 TL üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
….Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden getirtilmiştir. İncelendiğinde; davacının … … Paz.San.ve Dış Tic.A.Ş., davalının … … San.ve Tic.Ltd.Şti., davanın 04/04/2016 tarihinde açılan tespit davası olduğu, 08/04/2016 tarihinde makine mühendisi bilirkişi eşliğinde davalıya ait her iki mağazada da keşif yapıldığı, bilirkişi tarafından 13/04/2016 tarihli raporun dosyaya sunulduğu, 12/05/2016 tarihinde talebin kabulü ile, davalının bayilik sözleşmesinin 9.1 maddesine aykırı olarak mağaza vitrininde %50+10 İNDİRİM brandası asmış olduğunun, yine sözleşmenin 2.3 maddesine aykırı olarak mağazada sözleşmede belirlenenlerin harici markalarda ürünleri satışa sunulduğunun, yine sözleşmeye aykırı olarak davacıdan aldığı ürünler … Mah…. Cad…. Apt…. adresinde … tabelası altında başka bir mağazada satışa sunulduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya 2 … mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 06/08/2018 tarihli raporda; davacının 2016 yılı ilkbahar/yaz sezonu ürünleri için (120.000,00-TL) sipariş çeklerini davalıya verdiği, ödeme yapıldıktan sonra 12.04.2016’da davalı tarafından, davacıya 108.349,82-TL’lik ürünlerin gönderildiği, davacı tarafından teminat mektup süre uzatımı işlemi yapılmadığından, davalının 11.650,18-TL’lik eksik ürün gönderdiği, usulüne uygun düzenlenmiş davacı tarafın ticari defterler ve belgelerine göre; Sözleşme gereği 19.07.2016 takip tarihi itibariyle, davacının davalıya 325.069,96-TL Asıl Alacak ve 655,89-TL Asıl Alacak Faizi borçlu olduğu ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,00 yasal faiz (taleple bağlı kalınarak) işletilebilineceği, teminat mektuplarının 2016 yılında nakde çevrilmeye başlandığını, 2015 yılı kapanışına göre davalının davacıdan 334.759,00-TL alacaklı olduğu, yapılan incelemede, dosya kapsamı ve içeriği incelendiğinde, dava konusu sözleşmeyi kapsayan T.C….. Sulh Hukuk Mahkmesi dava dosya muhteviyatı ekinde olan 13.04.2016 tarihli Bilirkişi raporu ile Bayilik Sözleşmesine aykırı olarak faaliyete bulunulduğu düşünce ve kanaatine ulaşıldığı, bununla beraber, yapılan incelemede sözleşme gereği teminat mektuplarının süresini uzatmadığı sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı, cezai şartın oluştuğu dilşünce ve kanaatine varılmış olduğunun rapor edilmiş olduğu, tespit dosyası bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, tespit yapılan davacı işyerinde “…, …, …, …” markalı ürünler bulunduğu, bilirkişi tespit raporunda tespiti yapılan … üzerine kayıtlı olduğu tespit edildiği belirtilen … Mağazasına ait “… Mahallesi …. Cad. … Apt. … ” adresinin sözleşmede yer almadığı, bu sebeple davacının sözleşmenin 1. maddesi ve 2.3. maddesi kapsamında sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı, cezai şartın oluştuğu, ticari defterlerin incelemesinde, davalı tarafından davacıya kesilen 20.05.2016 tarihli 220.000,00 TL’lik faturanın, taraflar arasında yapılan sözleşmenin “Madde 14.4 “Bayi sözleşme çerçevesindeki herhangi bir hükmün ihlali halinde işbu sözleşme çerçevesinde … A.Ş. ‘ne verdikleri teminat tutarındaki cezai şartı hiçbir hükme hacet kalmaksızın derhal ve nakden ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder. Sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalayanlardan işbu cezai şartın kefaletleri dahilinde olduğunu ve asıl borçlu Bayi ile birlikte cezai şarttan müteselsilen sorumlu olduklarını peşinen kabul ve beyan ederler.”taraflar arasında imzalanan iş bu sözleşme maddelerinin ihlal edilmesi ile başlayan ihtilafın cari hesap uyuşmazlığına sebebiyet verdiğinin tespit edildiği, hükmünün ihlali ile cezai müeyyede tazminatı faturası kesildiği, davacı tarafın 220.000.00TL (100.000.00+20.000.00+100.000.00TL teminat mektubu ) teminat tutan ile uyumlu olduğu, cezai şart maddesinin sözleşmede var olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, taraf vekilleri rapora karşı beyan ve itirazlarını içerir dilekçelerini dosyaya sunmuşlardır.
Dosya itirazlar değerlendirilmek suretiyle ek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 27/02/2019 tarihli ek raporda; taraflar arasında imzalanan,bâyilik sözleşmesi uyarınca davacının sipariş ettiği ürünlerin karşılığında davalıya farklı tutarlarda toplam 540.000,00-TL.lik çek keşide ettıgi, bu çeklerin içinde beş adet 24.000,00TL’lik çekin 2016 yılı ilkbahar/yaz sezonuna ait ürünlere karşılık verildiği, davacıdan alman bu çeklere karşılık nisan ayı içinde davalı tarafından davacıya 108.349,72-TL.lik mal teslimlerinin 2016 yılı yaz sezonuna ait … ürünlerinin karşılığı olarak tüm bayilerine olduğu gibi sipariş çekleri alınınca ürünler toparlanarak davacıya gönderildiği, 2016 yaz sezonu ile ilgili bu durumda davacıya 108.349,72-TL.lik mal teslimi yaptığı, davacı tarafın 2016 yılı envanter defteri kayıtlarına göre 20.562,96 TL davalının borç bakiyesi verdiği, taraflar arasında ihtilafa konu olan 540.000,00 TL lik çeklerin 11.09.2015 tarihinde bayi ile sorun olmayan dönemde 2015 yılında 2015-2016 kış sezonu için verilmiş olduğu, davaya konu olan sezonu kapsamadığı, 120.000,00-TL lik çekin 2016 yaz sezonu ile ilgili olduğu (24.000,00TL x 5 çek= 20.000,00TL davacıdan sipariş çekleri alındıktan sonra ürünler %90 ölçüde sevk edildiği sevkıyatı yapılan ürünlerin 108.349,82-TL değerinde olduğu, ürünlerin kalan kısmı gönderi aşamasında iken bir gün sonra davacı bayinin teminat mektuplarının süresi uzatma işlemi yapmadığından davalı … tarafından süreç riskli görülüp 11.650,18-TL’lik ürün gönderilmediği, davacı tarafın sunmuş olduğu defteri kebir ve envanter defterleri de incelenmiş olup kök rapor ile birlikte tekrar değerlendirildiğinde kök rapordaki beyanlarında bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, taraf vekilleri rapora karşı beyan ve itiraz dilekçelerini dosyaya ibraz etmişlerdir.
Davalı-karşı davacı vekili 24/01/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi raporu doğrultusunda fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 220.000 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline, takas mahsup taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İlgili vergi dairesinden davacı-karşı davalı şirketin 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamesi getirtilmiştir.
Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek davacı-karşı davalının ticari defterleri de incelenmek suretiyle bilirkişi raporunda belirtilmiş olan cezai şart miktarlarının ödenmesi halinde davacı tarafın ekonomik açıdan mahfına sebep olup olmayacağı hususunda rapor tanzimi istenmiş, düzenlenen 03/07/2020 tarihli raporda; bayilik ilişkisinin başlangıç tarihinden bu yana firma miktarları değişmekle birlikte devamlı kar elde ettiği, karlılığın zirve yaptığı 2013 yılında 3 yıllık sözleşme yenilenmiş olup, davacıdan cezai şart için belirlenen 220.000,-TL tutan teminat mektubu alındığı, anlaşmazlığın başladığı 2016 yılında (25.03.2016) tarihinde taraflarca fesih hakkı kullanılmadığından sözleşme ilgili madde gereği 3 yıl uzadığı, daha önceki bilirkişiler tarafından ayrıntılı olarak izah edildiği üzere sözleşmenin davalı tarafından fesih edildiği ve teminatların nakde çevrildiği ve ayrıca alacakları için icra takibi başlatıldığı, sözleşmenin akdedildiği tarih dikkate alındığında cezai şartın kar ile karşılaştırıldığında makul olduğunun kabulünün mümkün olduğu, takibe geçildiği tarihte firmanın bilançosu incelendiğinde aktifinin likit olduğunun (kasadaki nakit para, stoklar, Vergi Dairesinden KDV alacağından oluşmaktadır.) görüldüğü, borçlarının genellikle bayiliğini yaptığı davalıya olan borçlar olduğu, firmanın finansmanının davalı … … A. Ş. tarafından sağlandığı, davacının 31.12.2016 tarihli bilançosunda kasada nakit olarak görünen para ile dahi cezai şartın ödenmesinin mümkün olduğu, ayrıca 60.000,- TL olan başlangıç sermayesinin biriken karların bünyede bırakılması ile 318.960,- TL olduğu ve KDV alacağı da bulunduğu, davacının anlaşmazlık sonrası davalıdan satın aldığı stokların satış ve tasfiyesi ile borçlarını önemli ölçüde tasfiye edebildiği, bu çerçevede; anlaşmazlığın ortaya çıktığı 2016 yılı dikkate alındığında davacının likit mevcutları ile cezai şartın ödenmesinin mümkün olduğu, stokların tasfiyesinin yapılması ile borçlarını büyük ölçüde ödenmesinin mümkün olduğu, özvarlığını kaybetmediği borca batık olmadığının değerlendirilebilineceği, kasa mevcudu ve KDV alacağı ile dava konusu borcun ödenebileceği, dolayısı ile 2016 yılı dikkate alındığında cezai şartın davacının ekonomik olarak mahvına sebep olmayacağı ödenebilir bir borç tutarı olduğu, ancak bayiliğin kaybedilmesi ve tasfiye sürecine girilmesi ile şartların değiştiği, eldeki malların değerinin altında nakde çevrilebilme imkânı ile firmanın ödeme gücünde azalma olduğu, 2018 yılında ise faaliyetin tamamen durduğu göz önüne alındığında cezai şart dâhil tüm borçların ödenmesi halinde özvarlığın büyük olasılıkla tamamen biteceği, tasfiye sürecinde özvarlığın yitirilmesi tasfiyenin doğal bir süreci olup, değerlendirilme yetkisinin Sayın Mahkemede bulunduğu belirtilmiştir.
Asıl dava ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti ve teminat mektuplarından dolayı ödenen fazla miktarın istirdatı, karşı dava ise cezai şart alacağı talebine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 maddeleri uyarınca ticari defter ve belgeler nezdinde mali yönden bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmiştir.
Toplanan deliller ve mali inceleme kapsamında taraflar arasında bayilik sözleşmesi kapsamında 2009 yılında ticari ilişkinin başladığı, dava dönemini kapsayan 25/03/2013 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya 16/02/2012 tarihli 100.000 TL ve 24/04/2012 tarihli 20.000 TL, 16/10/2014 tarihli 100.000 TL tutarında 3 adet mektup verildiği, 2016 yılında vadesi dolan mektupların sözleşme kapsamında vadelerinin uzatılmaması nedeniyle davalı tarafından tahsil yoluna gidildiği, davaya konu sezondan önce 31/12/2015 tarihinde taraflar arasında cari hesap bakiyesinin 334.759 TL olduğu, davalının davacıdan alacaklı olduğu, bu durumu taraf defterlerinin doğruladığı, teminat mektupları hesabının 220.000 TL borç bakiyesi verdiği, 2016 yılında taraflar arasında uyuşmazlıkların başladığı, davacının 11/09/2015 tarihinde davaya konu olmayan 2015-2016 kış sezonu için 540.000 TL sipariş çeki verdiği, davacının 2016 yılı İlkbahar/yaz sezonu ürünleri için davalıya 24.000×5 adet çek olmak üzere 120.000 TL sipariş çeki verdiği, ödeme yapıldıktan sonra 12/04/2016 tarihinde davacıya 108.349,82 TL bedelli ürün gönderildiği, davacı teminat senetlerinin vadesini uzatmadığından 11.650,18 TL’lik eksik ürün gönderildiği, davacı tarafından davalıya yapılan fazla ödeme bulunmadığı, davalının 325.069,96 TL alacaklı bulunduğu tespit edilmiş olmakla asıl davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden İİK 72/4 maddesi uyarınca davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Karşı dava yönünden; gerek dosya kapsamında yer alan ….Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında yapılan keşif ile alınan 13/04/2016 tarihli rapor gerekse mahkememiz dosyasında alınan rapor dahilinde, davacı-karşı davalının taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi hükümlerine aykırı olarak davalı-karşı davacının onayı olmaksızın mağazasında sattığı ürünlerde artı indirim uyguladığı, yine sözleşmede yazılı bulunan … markasına ait ürünlerle birlikte farklı marka bebek ürünlerini sattığı, bu ürünlerin satışına davalı-karşı davacı tarafından onay verildiğine ilişkin dosya kapsamında herhangi bir belge bulunmadığı, yapılan sözleşmede belirtilmeyen farklı bir adreste davalı-karşı davacıya ait ürünlerin satışını yaptığı, yine bu adreste satış yapılabileceğine dair davalı-karşı davacının onayı olduğuna dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı, ayrıca davacı-karşı davalının sözleşme gereği teminat mektuplarının süresini uzatmadığı, bu minvalde davacı-karşı davalının sözleşmenin 1.maddesi, 2.3.maddesi ile 10.2 maddesine aykırı hareket ettiği, davalı-karşı davacı tarafından sözleşmenin 14.4 maddesi “Bayi sözleşme çerçevesindeki herhangi bir hükmün ihlali halinde işbu sözleşme çerçevesinde … A.Ş.’ne verdikleri teminat tutarındaki cezai şartı hiçbir hükme hacet kalmaksızın derhal ve nakden ödemeyi işbu cezai şartın kefaletleri dahilinde olduğunu ve asıl borçlu Bayi ile birlikte cezai şarttan müteselsilen sorumlu olduklarını peşinen kabul ve beyan ederler.” hükmüne binaen cezai müeyyede tazminatı faturası kesildiği, bu itibarla davacının sözleşmeyi feshinde haklı olduğu, bu bağlamda cezai şart isteminde bulunabileceği anlaşılmakla birlikte sözleşmenin 14.4. maddesi uyarınca öngörülen cezai şartın teminat tutarında yani 220.000 TL olduğu ancak 220.000 TL cezai şarta hükmetmenin davalı şirketin ekonomik olarak mahfına neden olacağı anlaşıldığından söz konusu cezai şarttan takdiren ve taraflar arasındaki ilişkinin niteliği gereği % 40 oranında (88.000,00-TL) hakkaniyet indirimi yapılarak karşı davanın kısmen kabulü ile 5.000 TL cezai şart alacağının dava tarihinden 127.000 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl Dava Yönünden;
1-a) Davanın REDDİNE,
1-b)İhtiyati Tedbir kararı verilmemiş olması nedeniyle İİK 72/4 maddesi uyarınca davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Karşı Dava Yönünden;
Davanın KISMEN KABULÜ ile, 5.000,00-TL cezai şart alacağının dava tarihinden, 127.000,00-TL’sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78 TL +1.886,77 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 2.057,55 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 2.003,15 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı-karşı davalıya iadesine,
-Davalı-karşı davacı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 15.395,91 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsil edilerek davalı-karşı davacıya verilmesine,
-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 9.016,92 TL harçtan peşin alınan 85,38 TL+ 3.672,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.757,38 TL’nin mahsubu ile 5.259,54 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
-Davalı-karşı davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca 16.490,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan tahsil edilerek davalı-karşı davacıya verilmesine,
-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan; 3.786,58 TL harç, 600 TL bilirkişi ücreti, 113 TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 4.499,58 TL yargılama masrafınının davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine,
-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/11/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza