Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/891 E. 2018/7 K. 04.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIRESAS NO : 2016/891
KARAR NO : 2018/7
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 06/09/2016
KARAR TARİHİ : 04/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı …’ın maliki olduğu…plakalı aracın, davalının işletmecisi olduğu otoparktan 03/05/2015 tarihinde kimliği belirsiz kişilerce çalındığını, sigortalı aracın piyasa değeri olan 23.910 TL.ye %25 muafiyet tenzili uygulanarak sigortalıya 24/11/2015 tarihinde 17.932,50 TL hasar tazminatı ödendiğini, bu nedenlerle 17.932,50 TL tazminatın ödenme tarihi olan 24.11.205 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; aynı dava konusu ile İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinin… esas sayılı dosyası ile 20/06/2016 tarihinde dava açıldığından derdestlik itirazlarının bulunduğunu, görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemeleri olduğunu, anılan işyerinin oto yıkama faaliyeti göstermekte olup otopark hizmeti bulunmadığını, otopark iznide bulunmadığını, olayın meydana geldiği saatte oto yıkama hizmeti verilmediğini, oto yıkamanın aracın bırakılmasından sebep gelir elde etmediğini, davalı firmanın müşterisi olmayan davacı yönünden davalının sorumlu olmadığını, davacıa sigorta şirketi tarafından düzenlenen araştırma raporunu kabul etmediklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 08/09/2017 tarihli raporda; davacının rücu hakkı bulunduğu, 17.932 TL.nin kadri maruf olduğu belirtilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden ve …Polis Merkezi Amirliğinden ilgili bilgi ve belgeler getirtilmiştir.
Dava; hırsızlık sebebiyle meydana gelen zarardan kaynaklı ödemenin -genişletilmiş kasko poliçesi kapsamında halefiyet gereği- davalıdan rücuen tahsili talebinden ibarettir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yapılan düzenlemerele göre, tüketici; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade eder. mal veya hizmet fiyasalarında kamu tüzel kişileri de tahil olmak üzere ticari ve meselik amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan taşıma, eser, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder(TKHK.m.3/l.; mülga 4077 sayılı TKHK 3/h).
6502 sayılı TKHK.m.2 hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, tüketici kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar. tüketici işlemlerinde taraflardan birisi daima tüketici sözleşmenin karşı tarafı gelir elde etme amacıyla bu işi yapan satıcı, sağlayıcı, imalatcı, italatcı, hizmet veren, banka, yüklenici, taşıyıcı, sigortacı veya bunlar gibi gelir elde etme amacıyal bu işleri yapan gerçek veya tüzel kişilidir. Tüketici işleminin karşı tarafı olan müteşebbisin (girişimcinin) gerçek kişi tacir, esnaf veya TTK. anlamında ticaret şirketi olmasının herhangi bir önemi yoktur, önemli olan gelir elde etme amacıyla bu işi yapan bir kişinin bulunmasıdır. Sözleşmenin yapıldığı veya olayın gerçekleştiği tarihin mülga 4077 sayılı TKHK döneminde gerçekleşmesinin herhangi bir önemi yoktur. Mülga TKHK ‘nın yürürlükte olduğu dönemde yüksek Yargıtay tüketici işlemi ile ilgili olmak üzere bazı sözleşmelerin tüketici işlemi sayılamayacağını kabul etmişti. Ancak 6502 sayılı TKHK 2, 3/l, 73, 83 maddelerinde yapılan açık düzenleme ile bu sınırlamaların tamamı ortadan kaldırılmıştır.
Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK. 4,5 madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın mutlak ticari dava olması veya sözleşmenin TTK. da yada başka kanunlarda düzenlenmesinin herhangi bir önemi yoktur. (6502 sayılı TKHK m.83). Bu nedenle örneğin, taraflardan biri tüketici karşı tarafı müteşebbis olan uyuşmazlık konusunun kambiyo senedi, sigorta sözleşmesi (maliki tüketici olan hususi araçlar için yapılan kasko), taşıma sözleşmesi veya eser sözleşmesi ya da başka bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir örnemi yoktur.
Mahkemelerin görevi, ancak kanunla belirlenir (HMK m.1), kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Bu nedenle; yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Somut olayda; dava dışı sigortalının davalı ile arasında otopark abonelik ilişkisinin (kolluk ifade tutanaklarında davalı şirket çalışanlarının beyanlarından anlaşıldığı üzere) bulunduğu dikkate alındığında aralarındaki temel ilişki tüketici işlemi niteliğindedir.
6102 sayılı TTK’nın Madde 1472 maddesi” Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükümlerine amirdir.
Her ne kadar davacı kasko poliçesine dayalı olarak yapmış olduğu ödemenin rücuen tahsili talep etmiş ise de esasen ödemeyi yapan davacı yukarıda izahı yapılan halefiyet gereği sigortalısının yerine geçeceğinden burada tüketici işlemi niteliğindeki temel ilişkinin sorgulanması görevi tüketici mahkemesi tüketici mahkemesine aittir.
Açıklanan gerekçe ile mahkememizin davaya bakma görevi bulunmadığı, görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğu belirlenmekle HMK’nın 115. Maddesi düzenlemesinde dava şartlarının yargılamanın her aşamasında resen değerlendirilebileceği dikkate alınarak, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, talep halinde dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içersinde taraflardan biri tarafından görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, taraflarca süresi içersinde gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılabileceğinin ihtarına,
3-Yargılama, harç ve masrafların görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim
¸