Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/738 E. 2022/98 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/738 Esas
KARAR NO:2022/98

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:30/06/2016
KARAR TARİHİ:23/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı …’ın, diğer davacılar … ile .. … müşterek çocuğu olduğunu, davalı … Sigorta AŞ ise, kadın Doğum Uzmanı Dr …’ın tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçelerini tanzim ederek tarifede belirlenen 400.000,00TLlik teminat limiti dahilinde maddi, manevi zarardan doğan sorumluluğu üstlenmiş bulunduğunu, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinde yapılan 30/06/2016 tarihli sorgulamada anılan poliçenin dalı sigorta şirketi tarafından tanzim edildiğinin anlaşıldığını, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun, geriye dönük 10 yıllık süreyi de kapsadığını, davacı …’ın, hamileliği boyunca davalının sigortalısı doktor tarafından takip edildiğini, ne varki anılan doktorun genel olarak tıbbi kötü uygulaması sonucu, down sendromunun hamilelikte teşhis edilemediğini ve küçük …’in down sendromlu doğduğunu, Down sendromun, hayat boyu devam eden bir işgöremezlik hali olup, öncelikle davacı …’ın bu iş göremezlik hali nedeniyle maddi zarara uğradığını ve davalının sigortalısı doktorun tıbbi kötü uygulaması sonucu bebeğin down sendromlu olduğunu saptayamadığını ve doğumdan sonra down sendromlu olduğunun anlaşıldığını, davacı anne ve babanın da manevi zarara uğradığını beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, davacı küçük … için 15.000TL iş göremezlik (bakıcı ücreti dahil maddi) tazminat ve 20.000TL manevi tazminat, davacı anne … için 10.000TL manevi tazminat ve baba … için 10.000TL manevi tazminat olmak üzere toplam 55.000TL tazminatın dava tarihiden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacılar vekili vermiş olduğu 12/02/2020 tarihli dilekçesi ile, davalarını ıslah ederek, davacı … için iş göremezlik için 360.000,00TL maddi tazminat ve 20.000TL manevi tazminat, davacı anne … için 10.000TL manevi tazminat, davacı baba … için 10.000TL manevi tazminat olmak üzere toplam 400.000,00TL tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, sigortalı hekimin ve dolayısıyla davalı sigorta şirketinin sorumluluğu için hukuki şartların oluşmadığını, huzurdaki davanın tıbbi süreçte yer almayan ve dolayısıyla tedavi evraklarına doğrudan erişim imkanı bulunmayan sigorta şirketine yöneltildiğini, bu nedenle davacıya ait tüm hasta kayıtlarının dosyaya ibraz edildiğinde beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, sigortalı doktorun güncel tıb kurallarına göre yapılması gerekenleri yerine getirmiş olup, müdahalelerinde herhangi bir ihmal veya özen eksikliği söz konusu olmadığını, hasta kayıtları incelenip bilirkişi incelemesi yaptırıldığında da meydana gelen neticenin tıbbi kusur niteliğinde olmadığının görüleceğini, dava konusu olguda tıbbi uygulama hatası bulunmadığını, Down sendromunun insanda genetik düzensizlik sonucu fazladan bir kromozomun mevcut olması hali olduğunu, bunu bir hastalık değil, genetik bir farklılık olduğunu, dünya çapında yapılan araştırmalarda her 800 doğumda bir görüldüğünü, bu tıbbi gerçeklik karşısında, genetik farklılık olarak meydana gelen tıbbi durumun sorumluluğunu, gebelik sürecinde tıbbın ön gördüğü tüm müdahaleleri gerçekleştiren, gerekli önerilerde bulunan hekime yüklemenin hukuka aykırı olduğunu, gebelik takibinin tıp standartlarına uygun olarak gerçekleştirildiğini, ayrıca Down sendromunun anne karnındayken tanılanma imkanının, belirli sürelerde yapılabilen gebelik tetkikleri ile oldukça sınırlı ve çoğu zaman imkansız olduğunu, davacı tarafın isnatlarına dayanak olarak belirtilen gebelik tetkiklerinin de tanı testi olmadığını, tarama testi olduğunu, yani anne karnındayken bebeğe kesin tanı konulması amacı ve başarısına sahip olmayan, yalnızca risk durumunu tarayabilen testler olduğunu, sigortalı olan doktor tarafından davacı gebeye, tıbbi literatürde belirtilen süreler içinde yapılması gereken tarama testinin süresinde yaptırıldığını, üçlü tarama testi sonucunda risk faktörünün görülmesi üzerine, doğrulama amacıyla ileri teknik yapılabilmesi için hastanın … Üniversite Hastanesine sevk edildiğini, nitekim bu hususun davacılara açıklanarak sevk kağıdına yazıldığını, hastaya yapılması gereken tüm müdahale ve yönlendirmeleri yapan hekimin kusurundan yada ihmalinden söz etmenin hukuka aykırı olduğunu, anne karnında down sendromunun tespit edilmesi halinde fetüse müdahale imkanının da bulunmadığını, talep edilen tazminatın haksız ve fahiş olduğunu beyanla, davanın sigortalı olan …’a ihbar edilmesini, öncelikle davanın yargı yolu yanlışlığı ve husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi, olguda tıbbi uygulama hatasından söz edilemeyeceğinden davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
FERİ MÜDAHALE : Talep eden … vermiş olduğu 20/09/2017 tarihli dilekçesi ile ihbar talebine karşı beyanda bulunarak, işbu davada tazminat talebine konu edilen olayın kamu hastanesinde kamu hizmetinin sunumu sırasnıda meydana geldiğini, bu nedenle Sağlık Bakanlığı’na karşı idare mahkemesinde dava açılması gerekirken görevsiz Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını, davacının taleplerinin haksız olduğunu, kendisine atfı mümkün olmayan hizmet kusurunun bulunmadığını, dava konusu hadisede, tazmini gerektirici husus ile ortaya çıktığı iddia edilen istenmeyen netice arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı gibi yersiz ve fahiş olan manevi tazminat miktarı ve faiz talebinin mesnetsiz bulunduğunu beyan etmiş, daha sonra 06/11/2018 tarihli talep dilekçesi ile davaya feri müdahil olarak katılmayı talep ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, nüfus kayıt örneği, sigorta poliçesi, hasta dosyası, sağlık kurulu raporu, Yargıtay kararları, mahkeme kararları, acil servis hemşire gözlem formu, tedavi evrakları, uzman görüşü , bilimsel mütalaa, hasta anamnez formu, laboratuvar sonuçları, gebelik takip ve kontrol muayenesine ilişkin kayıtlar, Down Sendromu Bilgilendirme ve Aydınlatılmış onam formları, görüş yazısı celp olunmuştur.
Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesinin 04/04/2018 tarihli ve 6566 sayılı raporunda; davacı küçük …’ın mevcut down sendromu bilişsel gelişiminde gecikme, All tanıları nedeniyle 30 Mart 2013 tarih 28603 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Özürlülük Ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre All (tedavisi devam eden) %70, bilişsel gelişiminde gecikme (orta) %70 Balthazard formülüne göre kişinin engellilik oranının %91 olduğu belirtilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişiler Sağlık Hukuku Prof Dr …, Kadın Hastalıkları Prof Dr …, Yard Doç Dr …. ve Aktüerya Hesaplamalar Uzmanı … tarafından tanzim olunan 19/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda;davacının gebelik takiplerinin … Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde Op Dr … tarafından yapılmış olduğunu, hekimin hastayı üçlü testinin riskli çıkması üzerine 16.gebelik haftasında üniversite hastanesine sevk etmiş olduğunu, dosyada üçlü test raporunun aslı veya fotokopisine rastlanmadığını, 16.gebelik haftasından doğuma kadar (36.hafta) geçen 20 haftalık süre zarfında hastanın kim tarafından nasıl takip edildiğinin, tıp fakültesi hastanesine başvurmuş olup olmadığının, dosyadaki mevcut verilerden anlaşılamadığını, doğumun 36.haftada sorunsuz şekilde gerçekleştiği ve yapılan tetkikler sonucu davacı …’ın down sendromu tanısı aldığını, hasta …’ın yapılan gebelik takiplerinde üçlü testinin riskli çıkması üzerine Op Dr … tarafından zamanında üst merkeze sevk edilmiş olmasının yeterli tıbbi uygulama olduğunu, doktorun sevk işleminin sonra hastanın sevk edilen kuruma gidip gitmediğini takip etme imkanı ve zorunluluğu olmadığı gibi, hastayı bu konuda zorlama hakkının da olmadığını, sonuçta hekimlerin tıbbi uygulama sırasındaki bütün isteklerinin tavsiye niteliğinde olup, bu tavsiyeye uyup uymamanın tamamen hastanın kendi sorumluluğunda olduğunu, davanıın aldığı sağlık hizmetine ilişkin yapılmış olan muayenelere ait detaylara, yapılmış ise ilgili testler ve aydınlatılmış onam formlarına dosyada rastlanmadığını, bu nedenle kendisine söz konusu testlerin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hangi sağlık kurumunda yapıldığı/sonuçları, yapılması teklif edilmiş ise hasta tarafından reddedilip reddedilmediği hususlarının açıklığa kavuşmadığını, kaldı ki ilgili testlerin yapılmış ise bu konuda (bebeğin Down sendromlu doğması) hekimin bilgi sahibi olmasının da mümkün olmadığını, gebelik takiplerinde Dr … tarafından zamanında ikili ve üçlü testin istenmiş olmasının tıbbi uzmanı bilirkişiler uyarınca yeterli tıbbi uygulama olarak kabul edildiğini, küçük …’ın içinde bulunduğu sağlık durumu açısından, birden fazla sağlık kurumu ve hekim tarafından izlenen bir hastanın içinde bulunduğu olumsuz durumun ortaya çıkabilmesinin kendisine yapılan tüm testlerin tıbben incelenmesi ile mümkün olup, hastanın gereği gibi bilgilendirilip bilgilendirilmediği hususunu değerlendirmede sağlık hukuku açısından da mevcut tıbbi kayıtların yeterli olamadığını, dosya içeriği sınırlı kayıtlara dayanarak hekimin mesleki olarak kusurlu olmadığını, atfı kabil bir kusur tespit olunamadığından davacıların tazminat talebine ilişkin hesaplama yapılmasının da mümkün olamayacağını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiş itirazlar doğrultusunda Aktüer Bilirkişi … tarafından tanzim olunan 18/10/2019 tarihli ek raporda ise; davacının sürekli efor kaydı ve maluliyet durumunun dikkate alınarak, tedavisi devam eden %70, gelişiminde gecikme %70, kişinin engellilik oranının %91 olduğunun tespit edildiğini, buna göre yapılan hesaplamalar neticesinde davacının meslekte kazanma gücü/efor kaybına ait toplam maddi zararının 1.160.978,58TL olmakla poliçe limitini aştığını, buna göre davalı sigorta şirketinin davacının maddi zararının poliçe limiti dahilinde kalan 400.000,00TLlik kısmından sorumlu olup, işbu miktarı aşan zarar miktarından ise sorumluluğunun bulunmadığını belirtmiştir.
Dosya Adli Tıp Kurumuna tevdi edilmiş olup, Adli Tıp Kurumu 7.İhtisas Kurulunun 27/09/2021 tarihli ve 5270 karar sayılı raporunda; Küçüğe doğum sonrası yapılan tetkiklerde Down Sendromu teşhisi konulduğunun anlaşıldığını, gebelerin Down tarama testleri konusunda bilgilendirilmesinin güncel tebabet uygulamalarının içinde olduğunu, bu testin yapılması durumunda “doğacak bebekte Down Sendromu vardır veya yoktur” şeklinde kesin bir sonuca gitmenin mümkün olmadığını, tarama testlerinin annenin yaşı, hormonal değerleri ve testin özelliğine göre USG sonuçlarının göz önüne alarak bir risk oranı belirlendiğini, oranın istatistikleri ışığında risk sınırın üstüne bir değer göstermesi durumunda amniosentez gibi ileri tetkikler önerilebileceğini, tanı koydurucu olan bu ileri girişimsel tetkiklerde %1 oranında düşük riski olduğunu, tarama testlerinin sonuçlarının risk sınırı üzerine çıkması durumunda bebekte mutlaka Down Sendromu olduğu anlamına gelmeyeceği gibi, risk sınırının altında olduğu durumlarda da bebekte Down Sendromu görülebileceğini, test sonucunun söz edilen parametrelere göre istatistik açıdan kaç gebenin birinde karşılaşılabileceğini gösterdiğini, kişiye 18/02/2013 tarihinde yapılan tarama testinin risk sınırının üzerinde olduğundan mevcut tıbbi belgelere göre kişiye amniosentez önerildiğini ve üniversite hastanesine sevk edilmiş olduğu da dikkate alındığında dikkate alındığında; Dr…. eylemlerinin tıp kurallarına uygun olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.
Adli Tıp raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Dava, davacılardan …’ın tedavisi sonucu uğramış olduklarını belirttikleri maddi ve manevi zararın tedaviyi gerçekleştiren doktorun sigortacısı olan davalı sigorta şirketinden tahsilin talebine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının savunması, adli tıp raporu, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı …’ın 10/12/2012 tarihinde … Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları hastanesinde yapılan kan tahlili ve ultrason muayenesi ile gebelik tanısı konduktan sonra takiplerin yine bu hastanede görevli olan Op. Dr. … tarafından yapılmış olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı …’ın gebeliği sonrasında doğan davacı küçük …’ın Down sendromlu olması üzerine, davacının takibini yapan Op Dr …’ın genel olarak tıbbi kötü uygulaması nedeniyle down sendromunun hamilelikte teşhis edilemediği iddia edilerek, davacıların uğramış olduğu maddi ve manevi zararın davalı sigorta şirketinden tahsili noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Davacıların iddiaları ve dosyada toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı …’a gebelik sürecinde 18/2/2013 tarihinde yapılan üçlü testin pozitif (riskli) çıkması üzerine Op. Dr. … tarafından … Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildiği, doğumun 36. gebelik haftasında … Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları hastanesinde gerçekleştiği, … Eğitim ve Araştırma hastanesi tarafından 11/4/2016 tarihinde düzenlenmiş olan engelli sağlık kurulu raporunda …’ın Down sendromlu olduğu tespit edilmekle, davalının sigortalısı Dr …’ın herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda dosya Adli Tıp Kurumuna sevk edilmiş ve adli tıp kurumunca tespit edilen ve mahkememizce de kabul gören adli tıp raporundaki tespitlere göre, davacı küçüğe doğum sonrası yapılan tetkiklerde Down Sendromu teşhisi konulduğu, gebelerin Down tarama testleri konusunda bilgilendirilmesinin güncel tebabet uygulamalarının içinde olduğu, bu testin yapılması durumunda “doğacak bebekte Down Sendromu vardır veya yoktur” şeklinde kesin bir sonuca gitmenin mümkün olmadığı, tarama testlerinin annenin yaşı, hormonal değerleri ve testin özelliğine göre USG sonuçlarının göz önüne alarak bir risk oranı belirlendiği, oranın istatistikleri ışığında risk sınırın üstüne bir değer göstermesi durumunda amniosentez gibi ileri tetkikler önerilebileceği, tanı koydurucu olan bu ileri girişimsel tetkiklerde %1 oranında düşük riski olduğu, tarama testlerinin sonuçlarının risk sınırı üzerine çıkması durumunda bebekte mutlaka Down Sendromu olduğu anlamına gelmeyeceği gibi, risk sınırının altında olduğu durumlarda da bebekte Down Sendromu görülebileceği, test sonucunun söz edilen parametrelere göre istatistik açıdan kaç gebenin birinde karşılaşılabileceğini gösterdiği, kişiye 18/2/2013 tarihinde yapılan tarama testinin risk sınırının üzerinde olduğundan mevcut tıbbi belgelere göre kişiye amniosentez önerildiği ve üniversite hastanesine sevk edilmiş olduğu da dikkate alındığında dikkate alındığında; Dr…. eylemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu, sigortalı doktor tarafından hastaya aminosentez önerilmesi ve üniversite hastanesine sevk edilmesinin de sigortalı doktor tarafından davacı …’a gebeliğin riskinin ve çocuğun engelli doğma riskinin anlatıldığı ve bilgilendirme yükümlülüğünün yerin getirildiğinin göstergesi olduğu, dolayısıyla davalının sigortalısı olan hekimin somut olayda bir kusuru bulunmadığı ve bilgilendirme yükümlülüğü dahil hekimin mesleğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirdiği anlaşıldığından, davacıların davalı sigorta şirketinden maddi ve manevi tazminat talebinde bulunamayacağı sonuç ve kanaatine varılmakla, davacıların davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70TL karar harcının peşin alınan (dava açılırken 187,86TL + ıslah ile 1.178,35TL ) 1.366,21TLden mahsubu ile fazla alınan 1.285,51TLnin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-a)Red edilen maddi tazminat davası yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
b)Red edilen manevi tazminat davası yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 5.100,00TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL posta masrafı yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin takdiren üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/02/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI