Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/702 E. 2018/573 K. 30.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/702 Esas
KARAR NO : 2018/573
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2016
KARAR TARİHİ : 30/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacının davalı şirketten elektrik aldığını, davacının işyerinde kullandığı elektrik tüketim miktarına göre davalı tarafından aylık fatura tahakkuk ettirildiğini, ancak davacının abonelik tarihinden itibaren her ay düzenli ödediği faturalarda hizmet bedeli karşılığı olmayan kayıp bedeli, dağıtım bedeli ve iletim bedeli adı altında haksız tahsilat yapıldığının öğrenildiğini, bu kayıp ve kaçak tüketim bedellerinin karşılığının davacıya bir bedel olarak yansıtıldığını, kayıp kaçak bedelinin aboneden tahsil edilemeyeceğine ilişkin Yargıtay kararları bulunduğunu, davalı şirketin davacıdan dağıtım bedeli, iletim bedeli ve kayıp bedeli adları altında hukuka aykırı şekilde tahsilta yaptığını beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla dağıtım bedelleri için 500TL, iletim bedelleri için 500TL ve kayıp bedelleri için 500TL olmak üzere toplam 1.500TLnin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’de olup, EPDKnın kararları düzenleyici işlemler olduğundan, hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, davalı şirketin dağıtım şirketi olmadığını, elektrik tedarik şirketi olduğunu, davalının aracı konumunda olup dava konusu bedellerden bir kazancı bulunmadğıını, davalı ile davacının, iptal edilmedikçe EPDK kararlarına uymakla yükümlü olduğundan, davalının kayıp kaçak bedelinin tahsilinden, abonelerin de ödemesinden sorumlu olduğunu, kayıp kaçak bedeli dışında dava konusu edilen diğer bedellerin de yasal mevzuat uyarınca zorunlu olarak tahsil edildiğini, ayrıca söz konusu bedellerin davalı uhdesinde kalmadığını, davacının, dava konusu faturalara TTKda belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, davalının EPDK kararlarını uyguladığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dosya İstanbul Anadolu …Asliye Ticaret Mahkemesinin… esas … karar sayılı 05/05/2016 tarihli yetkisizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş olup, taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, Yargıtay kararları, fatura sureti, elektrik enerjisi satış sözleşmesi, abonelik sözleşmesi, fatura detay dökümleri, cari hesap ekstreleri celp olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi Elektrik Elektronik Mühendisi … tarafından tanzim olunan 05/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalı tedarikçi şirket arasında imzalanmış elektrik enerjisi satış sözleşmesi bulunduğunu, davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü halinde davacının fatura asıl alacaklarına 16/02/2016 dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun ile değişik 2.maddesi gereğince TCMB tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranı üzerinden temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, ancak 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile kayıp kaçak elektrik bedeline açıkça yasal dayanak sağlandığını, Elektrik Piyasası Kanuna eklenen Geçici 20.madde nedeniyle kanunda yapılan değişikliğin derdest davalara da uygulanacağını, mevcut düzenlemeler kapsamında, 6719 sayılı Kanun ile 17.maddeye 10.bendin eklendiğini, açılan davalarda mahkemenin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandığını, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDKnun düzenleyici işlemlerine uygun olduğunu, faturalara yansıtılan bedellerin EPDKca belirlenen … birim fiyatları ile uyuştuğunu, faturalarda davacı tarafça dava konusu edilen bu kalemler için fazladan tahakkuk bulunmadığını belirtmiştir. Bilirkişi raporu usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar dosyaya sunulmuştur.
30/04/2018 tarihli oturumda 6100 sayılı HMK’nun 186. Maddesi uyarınca sözlü yargılamaya geçilmiş, sözlü yargılamaya ilişkin diyecekleri ve son diyecekleri hazır bulunan davacı vekilinden sorulmuş; davacı vekili, önceki beyanlarını aynen tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlığın, davacının abonesi olduğu elektrik sayacına davalı tarafından haksız olarak yansıtılan kayıp kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti adı altında yansıtılan bedellerini tahsili amacı ile açılmış tazminat daası olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesini talep etmiş ise de, 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği, ve geçici 20. Maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” belirtildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı bilinmektedir. Yine Anayasa Mahkemesi sayfalarında yapılan incelemede bu başvuruların yapıldığı tarihten itibaren Anayasa’mızın 152. Maddesinde belirtilen 5 aylık bekleme süresinin dolduğu görülmüştür. Her ne kadar mahkememizce Anayasa Mahkemesine yapılan doğrudan doğruya bir başvuru bulunmamakta ise mahkememizce bilinen şekli ile bir kısım yerel mahkemeler tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda henüz bir karar verilmemiş olması, Anayasa’mızın 152/2. Maddesi uyarınca yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından 5 aylık süre içerisinde karar vermemesi halinde mevcut dosyayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre karara bağlayacağının düzenlendiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürürlüklü olmadığı, davacı tarafça faturalarda belirtilen kayıp kaçak bedellerinin EPDK kurul ve kararlarına aykırı düzenlendiği yönünde bir iddianın da bulunmayışı gözönüne alındığında mevcut kanun kapsamında yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yine yasal düzenlemeden önceki uygulamada Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında abonelerin kaçak elektrik bedellerinin rücuen tahsili için açılan davalarda kabul kararları verildiği, bu bağlamda davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu, ancak yasal düzenleme sebebiyle bu hakkını alamadığı anlaşıldığından, davacı vekiline vekalet ücreti takdirine, ayrıca davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davası konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar harcından peşin alınan 29,20TLnin mahsubu ile bakiye 6,70TLnin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 1.500,00TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20TL peşin harç, 600,00TL bilirkişi ücreti, 50,10TL tebligat tezkere giderleri olmak üzere toplam 679,30TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …