Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/701 E. 2018/515 K. 17.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2015/1276
KARAR NO : 2018/462
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 24/12/2015
KARAR TARİHİ : 05/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 12/11/2010 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin davalı tarafından 04/02/2015 tarihinde davacı acenteye …Noterliği … yevmiye nolu ihtarnamenin çekilmesi suretiyle haklı sebep gösterilmeksizin feshedildiğini, davalı şirketin bahsedilen ihtarname ile davacı ile aralarındaki acentelik sözleşmesinin 27.maddesinde öngörülen 3 aylık ihbar süresine uymuş olsa da herhangi bir haklı sebep olmaksızın sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini, sözleşmenin 01/05/2015 tarihi itibarı ile fesholunduğunu, davalının sözleşmeyi feshettikten sonra davacı acentenin yapılmasına aracılık ettiği sigorta sözleşmeleri ile davalı şirkete edindirdiği müşterilerine bildirimde bulunup söz konusu acentelik ilişkisinin son bulduğunu poliçelerinin yenilenmesini talep etmeleri hususunda kendilerine başvurmaları gerektiğini beyan ettiğini, davacı sigorta acentesinin yaptığı çalışmalar ile sigorta şirketine yeni müşteri topluluğu kazandırdığını, acentelik sözleşmesi sona ermiş olsa dahi bu sebeple, sigorta şirketi ile acente ilişkisinin devam edeceğini, bu sebeple davacı acenteye, bir karşılık ödenmesi gerektiğini, TTK.122.maddede bahsedilen denkleştirme tazminatı ya da Yargıtay uygulamasında portföy tazminatı olarak adlandırılmış bedelin sigorta acentesinin davalı şirkete kazandırdığı veya çevresini genişlettiği müşteriler sebebi ile verilmesi gerektiğini, davacı sigorta acentesi ve davalı sigorta şirketi arasında akdedilmiş acentelik sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın tek taraflı fesih edilmesi sebebiyle, TTK.122 maddede gösterilen şartların oluşması sonucu davacı lehine 12/11/2010-01/05/2015 tarihleri arasında süren faaliyet sırasında alınan yıllık komisyon ve diğer ödemelerin ortalaması alınmak suretiyle, davacı acenteye uygun denkleştirme tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle TTK.122 madde gereğince faaliyet dönemi sırasında alınan komisyonların ortalaması olan toplam 10.000 TL.nin belirsiz alacak davası olarak sözleşme fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davacı lehine denkleştirme tazminatı olarak hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; acentelik sözleşmesinin sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşme olduğunu, bu tür sözleşmelerde feshin olağan ve olağan üstü olmak üzere iki şekilde yapılabileceğini, olağan fesihte TTK.nun 121.maddesi ile belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin 3 ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla hiçbir gerekçe gösterilmeksizin fesih edilebileceğinin emredici bir şekilde düzenlendiğini, davaya konu sözleşmenin 27.maddesine göre acentelik sözleşmesinin 12/11/2010 tarihinden itibaren süresiz olarak yapıldığını, davalı şirketçe acentelik sözleşmesinin kanundan doğan kanuni hak ve acentelik sözleşmesinden doğan sözleşmesel hak kapsamında 3 aylık ihbar mehiline uyularak fesih edildiğini, Yargıtay …HD.nin … esas,…sayılı kararı ile acentenin sözleşmeye aykırı hareketi halinde önceden ihbara gerek kalmaksızın her zaman fesih edilebileceği ve sözleşmenin feshi durumunda herhangi bir nam altında tazminat talep edilemeyeceğinin belirtilmesi halinde 3 ay önceden bildirimli fesih halinde acentenin tazminat talep edemeyeceğinin vurgulandığını, olağanüstü fesihte ise belirli veya belirsiz süreli sürekli borç ilişkisi doğuran acentelik sözleşmesinin devamı sırasında ortaya çıkan sözleşmede veya kanunda belirlenen muhik haller dolayısı ile sözleşmenin devamı taraflardan biri açısından çekilmez hale geldiğinde kullanılan fesih yöntemi olduğunu, davalı şirketçe sözleşmenin haklı sebeple fesih edildiğini, sözleşmede davacıya yüklenen yükümlülüklerden en önemlilerinden bir tanesinin portföyü geliştirme borcu adı altında 11.maddede düzenlendiğini, yine TTK.121.maddesine göre de sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabileceğini, TTK.nın 122/f.3 ve direktifin 18.maddesine göre davalı, acenteye isnat edilebilecek bir sebeple sözleşmeyi haklı nedenle feshederse ya da acente, davalıya isnat edilebilecek bir durumu ya da mücbir sebep olmaksızın sözleşmeyi feshederse denkleştirme tazminatına hak kazanamayacağını, acentelik sözleşmesinin feshinin acentelik sözleşmesinin 11.maddesine dayanılarak haklı nedenle yapıldığını, sözleşmede belirtildiği gibi davalı şirket tarafından yapılan ihtarlara rağmen, acentenin üretimini makul süre içinde beklenen düzeye çıkaramaması nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, davacıya gönderilen 17/06/2013 tarihli yazı ile prim üretimi ile teknik karın artırılmasının ihtar edildiğini, davacı acente ile aynı il ve ilçede faaliyetini sürdüren acentelerin son 5 yıla ilişkin üretim dökümanları incelendiğinde, davacı acentenin ortalamanın çok altında seyrettiğini, davacının davalı şirkete kazandırdığı müşterilerin biten sigorta sözleşmelerini yenilemeye devam ettirdiklerini ve söz konusu müşterileri davacının kendi çabası ile kazandırdığını davacının ispat etmesi gerektiğini, davalı şirket tarafından sigortalılara gönderilen yazılarda poliçelerin yenilenip yenilenmemesinin kendilerinin insiyatifinde olduğunun belirtildiğini, çünkü poliçelerin sistemsel olarak müşterilerin herhangi bir hak kaybına uğramamaları için otomatik olarak yenilendiğini, davacı acentenin yeni müşteriler bulduğunu ve bu yeni müşteriler sayesinde acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra da davalı sigorta şirketinin önemli menfaatler elde ettiğini ispatlaması gerektiğini, önemli olanın acentelik sözleşmesi sonrasında davalı sigorta şirketi nezdinde yenilenen poliçelerin toplam rakamının, davalı sigorta şirketinin genel ciro ve karlılığı ile mukayese edildiğinde önemle arz edecek tutarda olması olduğunu, bu konudaki yasal düzenlemeler önemli menfaat ifadesini kullandığından sadece sigortalılardan tahsil edilen prim değil, sigortalılardan kar elde edilip edilmediğinin de bu bakımdan önem arz ettiğini, zira sigortalıdan tahsil edilen primden ödenen hasar ve/veya düşüldükten sonra geriye bir şey kalırsa o miktarın davalı sigorta şirketi bakımından elde edilen menfaat olarak nitelendirileceğini, portföy tazminatı belirlenirken özellikle acentenin yaşı, aynı türde başka iş bulup bulamayacağı, genel ekonomik durumu, davalı adına ve hesabına kaç yıl çalıştığı, aldığı ücretin miktarı ayrıca acentenin, sözleşmenin sona ermesinden dolayı uğradığı kaybı ile davalının ticari işletmesindeki değer artışının kanıtlanması gerektiğini, ibraz ettikleri şirket kayıtları ile davacı acentenin son yıllara ait toplam poliçe sayısı ve numaraları ile acentelik feshinden sonra yenilenen poliçe bilgilerinin davalı şirketin acentenin feshinden herhangi bir menfaat elde etmediğini gösterdiğini, davalı şirket ve davacı acente kayıtları incelendiğinde, portföyden herhangi bir poliçenin davalı tarafından yenilenerek menfaat elde edildiği veya elde edilmeye devam edildiği yönünde bir bulguya rastlanmadığının tespit edildiğini, yine portföy tazminatı talep edilebilmesi için hem TTK hem de Sigortacılık Kanununda belirlenen şartların bir arada bulunması gerektiğini, yargı kararlarında acentelik sözleşmesinin haksız feshinde sigorta şirketinin kusurlu olup olmamasının aranmayacağını, sözleşmenin feshinde acentenin kusurlu olup olmadığının resen araştırılacağının belirtildiğini, (11 HD.20/06/1996 gün 2084-4544 E/K) bu nedenlerle tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafından taraflar arasında düzenlenen acentelik sözleşmesinin ve sigorta poliçesi düzenlemeye yetkili acentelik vekaletnamesi aslı, 2011-2015 yıllarına ait poliçe üretim raporu ve davacı firmanın davalı sigorta şirketine yeni müşteriler kazandırdığı hususunu gösterir üretim raporu dosyaya sunulmuştur.
…Noterliğinin 04/02/2015 tarih ve…yevmiye sayılı ihtarname aslı ile tebliğe ilişkin belge asılları getirtilmiştir.
Dosya mevcut bilgi ve belgeler kapsamında, özellikle davacı şirketin yapmış olduğu işler karşılığında davalı tarafından aldığı komisyon ve ek ödemeleri ayrı ayrı hesaplanarak 5 yıllık ortalaması değerlendirilmek suretiyle rapor tanzimi için mali müşavir ve sigortacılık alanında uzman bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 16/01/2018 tarihli raporda; davalı sigorta şirketi vekili tarafından dosyaya davacı acentenin 5 yıllık prim üretimleri ile davacı sigorta şirketinin aldığı komisyon tutarları tablosunun sunulduğu, buna göre davacı şirketin 2011 ile 2015 yılları arasında toplam 296.323 TL tutarında komisyon almış olup, bu alınan komisyonların 5 yıllık ortalamasının 59.264 TL olduğu, acentelik sözleşmesinin davalı sigorta şirketi tarafından haksız olarak feshedildiğinin kabulü durumunda, davacının davalı sigorta şirketinden 5 yılın ortalaması olan 59.264 TL tutarınca portföy tazminatı isteyebileceğinin söylenebileceği, acentelik sözleşmesinin davalı sigorta şirketi tarafından haklı olarak feshedildiğinin kabulü durumunda, davacının davalıdan herhangi bir alacak talebinde bulunamayacağının söylenebileceği, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin yapıldığı 12/11/2010 tarihinden fesih ihbarının yapıldığı 04/02/2015 tarihine kadar geçen sürede davacı acentenin portföyündeki sigorta poliçelerini dava dışı sigorta şirketlerine yönlendirdiğinin kabulü halinde 6102 Sayılı TTK.nun 122/1-a maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sonlanmasından sonra da davalı şirket önemli menfaatler elde ediyorsa davacı acentenin uygun bir denkleştirme tazminatı isteyebileceği belirtilmiştir.
Davacı vekili 05/03/2018 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda ve HMK.107/2 gereğince dava dilekçesinde belirttikleri 10.000 TL dava değerini 49.264,60 TL artırıp 59.264,60 TL ye çıkardıklarını beyan etmiş, eksik harcı tamamlamıştır.
Dava; Acentelik sözleşmesinin feshinden sonra acentenin sigorta şirketinden denkleştirme tazminatı talebine ilişkindir.
TTK 121 vd maddeleri “Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir. Belirli süre için yapılan bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi hâlinde, sözleşme belirsiz süreli hâle gelir. Müvekkilin veya acentenin iflası, ölümü veya kısıtlanması hâlinde, Türk Borçlar Kanununun 513 üncü maddesi hükmü uygulanır. Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır. Müvekkilin veya acentenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik sözleşmesi sona ererse, işlerin tamamlanması hâlinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranlanarak belirlenecek uygun bir tazminat acenteye ya da bu maddede yazılı hâllere göre onun yerine geçenlere verilir. Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez.
Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.” hükümlerine amirdir.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişki devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Somut olaydan sonra yargılama sırasında yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde açıkça “denkleştirme istemi” olarak tanımlanan, doktrinde de “müşteri tazminatı”, “portföy tazminatı”, “portföy akçesi” olarak da ifade edilen bu tür tazminat, dava konusu uyuşmazlığa uygulanan mülga 6762 sayılı TTK’nın sigorta hükümlerinde açıkça düzenlenmemiştir. Ancak, anılan Kanun’un 134. maddesinde muhik bir sebep olmadan ve üç aylık ihbar müddetine riayet etmeksizin akdi fesheden tarafın, başlanmış işlerin tamamlanmaması yüzünden diğer tarafın uğradığı zararı tazmine mecbur olduğu, müvekkilin veya acentenin iflas veya ölümü yahut hacir altına alınması sebebiyle acentelik mukavelesi sona ererse, işlerin tamamen görülmesi halinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına nispetle tayin olunacak münasip bir tazminatın acenteye yahut yukarıdaki hallere göre onun yerine geçenlere verileceği hükme bağlanmıştır. Fesihten sonraki tazminat alacağı bu şekilde belirlenmiştir. Ayrıca, fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken 5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir.
Davacı acente ile davalı sigorta şirketi arasında sigorta acenteliği sözleşmesi imzalandığı ve davacıya acentelik vekaletnamesi ile yetki verildiği, davalının 04/02/2015 tarihinde davacıya gönderdiği noter ihbarnamesi ile sözleşmeyi 01/05/2015 tarihi itibarı ile feshedeceğini bildirdiği, buna göre davalı tarafın herhangi bir haklı sebebe dayanmaksızın TTK 121/1 maddesine dayanan olağan fesih yöntemiyle sözleşmeyi feshettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, taraf beyanları toplanan deliller ve bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde, davacının acentelik sözleşmesinin davalı tarafın herhangi bir haklı sebebe dayanmaksızın TTK 121/1 maddesine dayanan olağan fesih yöntemiyle feshedildiği, davacının süresi içerisinde iş bu davayı açarak denkleştirme tazminatı talebinde bulunduğu, yukarıda izahı yapılan yasal mevzuat kapsamında denkleştirme tazminatı talep hakkı fesihte kusuru bulunmayan acenteye tanındığı, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı sigorta şirketi tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabulünü gerektirir gerekçeli ve yeterli delil ve belgeler ileri sürülüp ispat edilemediği, portföyde yapılan defter incelemesine göre yıldan yıla sürekli artış bulunduğu, davacı acentenin kendi kusuruyla feshe sebep olmaması nedeniyle denkleştirme ücreti talep hakkı olduğu, mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davacı şirketin 2011 ile 2015 yılları arasında toplam 296.323 TL komisyon aldığı, TTK’nın 122/2 maddesine göre acenteye verilebilecek tazminat tutarının acentenin faaliyetinin devamı sırasında son beş yılda hak ettiği komisyon veya diğer ödemelerin bir yıllık ortalamasını geçemeyeceğine ilişkin üst sınır düzenlendiği, buna göre bilirkişi tarafından davacı acentenin davalı sigorta şirketinden 5 yılın ortalaması olan 59.264,60 TL portföy tazminatı isteyebileceğinin belirlendiği, acentenin sözleşmenin feshi nedeniyle önemli miktarda komisyon kaybına uğrayacağı anlaşılmakla birlikte, davalının fesihten sonra müşterilerin bir kısmı ile ilişkisini devam ettireceği kabul edilmekle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 59.264,60 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 3.036,27 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 2.587,09 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Davacı yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 6.869,11 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim
¸