Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/665 E. 2018/792 K. 19.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2016/665
KARAR NO : 2018/792
DAVA : Tazminat (Hayat sigortası sözleşmelerinden kaynaklı tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/06/2016
KARAR TARİHİ : 19/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hayat sigortası sözleşmelerinden kaynaklı tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların miras bırakanı …’nın 25/02/2015 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefatından önce …Bankası …Şubesinden kullandığı krediler nedeniyle davalıdan bir takım sigortalar yaptırdığını, murisin vefatından sonra davacılar tarafından poliçe teminatları kapsamında gerekli tazminatları alabilmek ve kredi borçlarının teminat kapsamında sigorta şirketince üstlenilmesi için davalı sigorta şirketine pek çok kez başvurulduğunu ancak sigorta şirketince bu taleplerin reddedildiğini, davalı sigorta şirketi tarafından red gerekçesi olarak sigortalının sigorta başlama tarihinden önce var olan şeker hastalığı ile direkt ilişkili kroner arter hastalığı sonucu vefat ettiği, sigorta başlama tarihinden önce oluşan bu rahatsızlığını sigorta yapılmasına esas teşkil eden kendisi tarafından imzalı sağlık beyan formunda açıkça sorulmasına rağmen beyan etmediği belirtilerek, beyan edilmeyen sağlık durumu ile gerçekleşen vefat arasında sebep-sonuç ilişkisi bulunduğunun gösterildiğini, murisin vefatı nedeniyle düzenlenen otopsi raporunda kişinin ölümünün travmatik olmayan kalp duvar yırtığından gelişen kalp tamponadı sonucu meydana gelmiş olup sigortalının ölümü ile sigorta şirketinni red gerekçesi arasında illiyet bağı bulunduğuna ilişkin kesin bir bulgu olmadığını, müteveffanın kronik şeker hastası olup olmadığı, şayet kronik şeker hastası ise beyan etmediği rahatsızlığı ile vefatı arasında illliyet bağı olup olmadığının bu hastalıklar konusunda uzman bilirkişi veya kurulundan veya ATK.dan alınacak bir raporla tespit edilmesinin zaruri olduğunu, sigorta şirketinin red gerekçesinin hukuki bir dayanağı olmadığını, müteveffanın kronik şeker hastası olduğuna dair konulmuş bir tanı ve müteveffaya uygulanan bir tedavi olmadığını, kronik şeker hastalığı tanısı için çeşitli tetkikler gerektiği ve hastalıktan haberi olmayan sigortalının sözleşmenin kuruluş aşamasındaki eksik veya yanlış bildiriminden söz edilemeyeceğini, sigortalıya sözleşmenin kurulma aşamasında sigortacılık ilkelerine göre uygun bir şekilde beyanda bulunnma hakkı tanınmadığını, sigorta teklifnamesinin hazırlanmasında ve sigiorta ettirene verilmesinde gerekli özenin gösterilmediğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 200.000 TL vefat tazminatının vefatın meydana geldiği 25/02/2015 tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların başvurusu üzerine davalı şirket tarafından yapılan hasar değerlendirmesinde… ve … sayılı poliçelerdeki başvuru formlarında müteveffadan sağlık beyanı alınmadığı tespit edilerek iyi niyetle davacılara ödeme yapıldığını, ancak müteveffanın 21261201 sayılı …Sigortası, 21003123 sayılı …Sigortası, … sayılı … Sigortası,… sayılı Yıllık Pratik Hayat Sigortası poliçelerinin akdedilmesi sırasında beyan yükümlülüğüne kasten uymayarak hastalığını beyan etmediğinin tespit edildiğini, bu itibarla söz konusu talebin karşılanamayacağının 21/05/2015 ve 23/07/2015 tarihlerinde davalı şirket tarafından müteveffanın varislerine bildirildiğini, uyuşmazlık konusu olan 21261201 ve 21003123 sayılı poliçelerin bilgilendirme formlarında ve gereksede katılım sertifakalarında ….A.Ş.daini mürtehin olarak belirlendiğinden olası bir talep hakkı bulunması halinde bu hakkın öncelikli alacaklı olan finans kurumuna ait olduğunu, nitekim kredi alacağı belirleme oranında lehtar belirleme hakkının rehin alacaklısı olan ….A.Ş.ye ait olduğunu, bilgilendirme formunun tazminat ödemesi ile ilgili hususlar başlığında bu hususun açıkça ifade edildiğini, sigortalı ve/veya hak sahiplerinin ancak daini mürtehin olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatini almak suretiyle ve kendi menfaati de zedelendiği taktirde sigortacıdan tazminat isteme hakkında sahip olduğunu, bu durumda davacının ancak daini mürtehin olan ve leline sigorta yaptırılan tarafın açık muvafakati olması halinde tazminat isteyebileceğini, davaıların daini mürtehin olan ….A.Ş.den muvafakatname alması gerektiğinin örnek Yargıtay kararları ile görülebildiğini, davalı şirketin ihtilaf konusu olayda vefatına sebep olan hastalıkları müteveffanın sağlık geçmişi kayıtları ile öğrendiğini, bu hastalıkların vefatı ile doğrudan ilişkisi olduğunu tespit ettiğini, sigortalının 21261201, 21003123, … ve… sayılı sigorta poliçeleri düzenlenirken kendisinde mevcut olan hastalığını gizlemesi ve ölümüne sebep olan rahatsızlık ile gizlenen hastalık arasında doğrudan illiyet bağı bulunmuş olması sebebiyle BK.m.36 gereği poliçe hükümsüz hale gelmiş olduğundan müteveffanın mirasçısına hayat sigortası sözleşmesine dayanılarak herhangi bir ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için davacıların taleplerinin haklı olduğu kabul edilse dahi ödenecek tutarın sigorta sözleşmesinin krediye bağlı azalan kapitalli bir poliçe olması nedeniyle vefat tarihindeki bakiye kredi borcundan ibaret olup davalı şirketin kredi borcunu kapatmak haricindeki herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığını, bu nedenlerle müteveffa sigortalınnı poliçe başlangıç tarihinden önce şeker hastalığı ve coroner arter hastalığı teşhisinin olmasına rağmen kalp hastalığına bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu vefatı nedeni ile Haya Sigortası Genel Şartları C.2.madesi “Sözleşmenin yapılması sırasındaki beyan yükümlülüğüne” ve TTK.nun beyany yükümlülüğüne ilişkin maddelerine aykırı hareket ettiği sabit olduğundan haksız tazminat talebinin ve başvurunun reddine, davacıların taleplerinin kabul görmesi durumunda TTK.madde 1439/II uyarınca sigortalının sözleşmenin kurulması esnasındaki beyan yükümlülüğüne aykırılığı ve ölüm/beyan edilmeyen hastalık arasında uygun illiyet bağının bulunması nedeniyle ödenecek tutarın kusur oranında tazminattan indirim yapılmasını talep etmiştir.
… A.Ş Genel Müdürlüğünün 01/03/2017 tarihli cevabi yazısı ile … adına kayıtlı 21261201 ve 21003123 numaralı poliçeler üzerinde bankanın rehninin devam etmekte olup 01/03/2017 tarihi itibarı ile alacak miktarının 1.170 TL olduğu, devam eden riskin tüm masraflarıyla birlikte kapatılması kaydı ile bedeli altında satılmasına muvafakatlerinin bulunduğu beyan edilmiş, ayrıca şahsın kullanmış olduğu kredilere ait tespit edilen belgeler ve sigorta poliçeleri yazı ekinde gönderilmiş, bankanın 03/01/2018 tarihli cevabi yazısı ile herhangi bir banka alacağının bulunmadığının tespit edildiği, rehin hakkının sağladığı bir fayda bulunmadığından söz konusu davaya muvafakatlerinin bulunup bulunmadığı hususunun söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
Dava hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun geçici 73.maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” ifadesi ile tüketici mahkemelerinin görev alanı tüketici işlemleri ile sınırlandırılmıştır. Aynı yasanın 3/1 maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hakeret eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem, tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda; her ne kadar ön inceleme duruşmasında görev itirazı reddolunmuş ise de davacılar mirası bırakanının tüketici olduğu ve davalı sigorta şirketi ile arasındaki hayat sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğunun anlaşılmasına göre, davanın açıldığı tarih itibarı ile davanın tüketici mahkemesinin görev alanına girdiği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. (bu yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/05/2017 tarih, 2017/198 esas 2017/5526 karar sayılı kararı)
HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartı olduğundan ve HMK’nun 115.maddesine göre dava şartlarının mevcut olup olmadığı mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılabileceğinden, uyuşmazlığın hayat sigortasından kaynaklandığı, davacılar murisinin sigorta sözleşmesinin tarafı olduğu, işlemin tüketici işlemi niteliğinde olduğu davanın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş dosyanın talep halinde görevli bulunan İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, talep halinde dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içersinde taraflardan biri tarafından görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, taraflarca süresi içersinde gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılabileceğinin İHTARINA,
3-Yargılama, harç ve masrafların görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın …liğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸