Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/639 E. 2018/284 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2016/147
KARAR NO : 2018/376
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 10/02/2016
KARAR TARİHİ : 22/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket sigortalısı …A.Ş.(… Holdingi)’ne ait Türkiye dahilinde beyan edilen herhangi bir yerde bulunan her tür ve tanımdaki taşınmaz ve kişisel mülklerin davacı şirket nezdinde Kapsamlı İşyeri Sigorta Poliçesi ile 30/04/2013-30/04/2014 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, 14/02/2014 tarihinde … adresinde bulunan davalı firmaya ait kulede monteli olan, sigortalıya ait sabit baz istasyonunun davalıya ait kulenin yıkılmasıyla birlikte devamen yıkılarak hasar gördüğünü, sigortalı … firması ile davalı arasında akdedilen 27/03/2013 tarihli Katılım Kira Sözleşmesi ile hasara uğrayan baz istasyonunun davalıya ait kulede bulundurulması hakkının sigortalıya tanındığını, bahse konu kulenin sağlam halde bulunması, bakım ve onarımından davalının mesül olduğunu, bu nedenle sigortalının zararınından da davalının sorumlu olduğunu, davacıya yapılan hasar ihbarı sonrası yaptırılan ekspertiz raporuna bianen 16/10/2015 tarihinde 1.740,65 USD hasar tazminatının ödendiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödenen 1.740,65 USD.nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek USD para birimi cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketinin sigortalısının kiracı sıfatıyla bulunduğu kulenin davalı şirket tarafından düzgün inşa edilmediğinden bahisle yıkıldığı iddiasıyla işbu davayı açmış olup davacının rücu talebini kiralananın ayıbına dayandırdığını, bu doğrultuda halef olan davacı sigorta şirketinin sigortalısı kiracı yerine geçerek ikame ettiği davada görevli mahkemenin HMK.4.uyarınca Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğunu, uyuşmazlığa konu olay Silifke’de geçtiğinden ve sigortalı ile davalı şirketin kira ilişkisinin bulunduğu yer de Silifke olduğundan yetkili mahkemenin Silifke Mahkemeleri olduğunu, davacının sigortalısının uğramış olduğu zarar sebebiyle ödenen bedel davalı şirketten tanzim edilmek istendiyse de zarar mücbir sebepten meydana gelm…olup, davalıya kusur isnad edilmesi mümkün olmadığından rücuen tazminat şartlarının oluşmadığını, zarar ile kulenin yanlış inşası, sağlam bulunmaması ya da bakımındaki eksiklik ile uygun bir illiyet bağı bulunmadığını, bu illiyet bağının varlığının ispat yükünün de zarar görene ait olduğunu, zarar kuledeki bakım eksikliği v.b.dışında ve bunun bir katkısı olmaksızın mücbir sebebin/şiddetli fırtınanın sebep olduğunu, şiddetli fırtına ve yıldırım sebebiyle kulenin yıkılmasında davalı şirkete hiçbir şekilde kusur isnad edilmesinin müknün olmadığını, uygun illiyet bağının varlığı düşünülse dahi, davalı şirketin yıkılan kulenin imal ve/veya kurulumu ile mesul olmayıp faaliyet alanında da bu yönde bir ibare bulunmadığını, yıkılan kulenin imal ve montajının yüklenici firmalar tarafından gerçekleştirildiğini, kulenin yönetmeliklere uygun olarak inşa edilm…olup, davalı tarafından tüm bakımlarının da yaptırıldığını, tüm bu hususların zarar ile illiyet bağını kestiğini, bir an için rücu şartlarının gerçekleştiği düşünüldüğünde rücu edilebilecek miktarın ancak gerçek zarar olup, gerçek zararın, zararın meydana geldiği tarihteki rayiç ve dolar kuru üzerinden bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerektiğini, rücu hakkının ancak ödeme yükümlülüğü olan kişilere tanınabilecek bir hak olup, meydana gelen zararın poliçe kapsamında olup olmadığının araştırılarak sigorta şirketinin zararı tazmin yükümlülüğünün bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, davacı tarafından ibraz edilen sigorta poliçesinde fırtınaya ilişkin kloz bulunmadığını, sigorta şirketi tarafından davalı şirket temerrüde düşürülmem…olduğundan faiz başlangıç tarihinin olsa olsa dava tarihi olarak kabul edilebilmesi, faiz oranının ise mevduat faizi değil yasal faiz olarak kabulünün mümkün olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirketten hasar dosyası ve poliçe örneği gönderilmiştir.
Dosya sigortacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 03/06/2017 tarihli raporda; davacının sigortalısı …’ya 16/10/2015 günü …Bankası aracılığı ile “… hasar dosyası ödemesi” açıklaması ile 1.740,65 USD havale ettiği, davacının yaptığı bu ödemeye konu hasarın, davacının tanzim ettiği Kapsamlı İşyeri Sigorta Poliçesi kapsamında olduğu ve davacının 6102 Sayılı TTK.1472 maddesine göre aktif husumet ehliyetine sahip olduğu, davalının mücbir sebep savunmasının değerlendirilebilmesi ve kulenin yapım bozukluğu veya bakım eksikliği dışında ve bunların bir katkısı olmaksızın, lokal ve hamleli olarak 70-80 km.hızla kuvvetli ve fırtına şeklinde esebilmesine bağlı olarak yıkılıp yıkılmadığının belirlenebilmesi için inşaat mühendisi bilirkişinin atanması ile bu konuda rapor tanzimi istenmesinin yerinde olacağı, davalının zarar miktarına yönelik itirazının incelenmesi ve zarar ve sovtaj değerlerinin belirlenmesi için elektronik mühendisi bilirkişinin atanması ile bu konuda rapor tanziminin istenmesinin yerinde olacağı, davacının kabul görebilecek talebi yönenden gerek TBK117 gerekse davacının 20/01/2016 günlü yazısı kapsamında bu yazının davalıya tebliğ edildiği 01/02/2016 gününü takip eden 11.gün olan 12/02/2016 gününden itibaren faiz talep edebileceği belirtilmiştir.
Dosya Elektrik Mühendisi ve İnşaat Mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, düzenlenen 13/02/2018 tarihli raporda; davacı ile sigortalı … arasında 30/04/2013-30/04/2014 tarihleri arasında kapsayan Kapsamlı …Yeri Sigorta Poliçesi düzenlenm…olup poliçenin fırtına teminatlarını da içerdiği, ekspertiz raporunda, yapılan incelemelerde devrilen kulede herhangi bir hata/kusur/dış etken tespit edilemediği, bu bağlamda kulenin muhtemelen şiddetli fırtına sebebiyle devrilmiş/yıkılmış olabileceği, olayın mücbir sebep sayılamayacağı, alınacak önlemler dahilinde olayın önüne geçilebileceği (davalı şirketin dengeli anten dağılımı, denetim-gözetim-bakım yükümlülüğü kapsamında) ayrıca bölgedeki hava koşullarının öngörülebileceği bu kapsamda kulenin projelendirilme aşamasında gerekli tedbirlerin alınabileceği hususları gözetilerek, Katılım Kira Sözleşmesine göre işletmeci operatör davalı …’in %100 oranında kusurlu olduğu, davacının sigortalı işyerinde meydana geldiği tespit olunan dava konusu 26.859,45 USD (-118,80 USD sovtaj) =26.740,65 USD -25.000,00 USD (Muafiyet) =1.740,65 USD toplam hasar tazminatının olay tarihi itibarı ile rayiç piyasa değerine denk ve dolayısı ile gerçek zarar olduğu belirtilmiştir.
Dava, davacının sigortalısının kiracı olduğu davalıya ait kulenin yıkılması nedeniyle uğranılan zararın davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenmesi nedeniyle, ödenen bedelin davalıdan rücuen tahsili talebinden ibarettir.
HMK’nun 114/(1)-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartı olduğundan HMK’nun 115.maddesine göre dava şartlarının mevcut olup olmadığı mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılabilir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlıktaki temel ilişkinin sigortalı … ile davalı arasındaki Katılım Kira Sözleşmesinden kaynaklandığı, temel ilişkinin kira ilişkisinden kaynaklanması sorumluluk esaslarının kira sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği, HMK.’nun 4/1-a maddesi gereği kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkların Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp çözüme kavuşturulması gerektiği, anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, talep halinde dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içersinde taraflardan biri tarafından görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi halinde dosyanın İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, taraflarca süresi içersinde gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılabileceğinin İHTARINA,
3-Yargılama, harç ve masrafların görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim