Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/630 E. 2022/340 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/630 Esas
KARAR NO:2022/340

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/06/2016
KARAR TARİHİ :17/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 09/04/2010 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ile Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) dağıtım şirketi olan müvekkili … A.Ş.’nin bayiliğini yaptığını, normal şartlarda sözleşmenin sona erme tarihi 09/04/2015 iken davalının sözleşmenin sona erme tarihinden önce 05/03/2015 tarihinde gönderdiği ihtarnamede sözleşme süresinin Mart ayı itibariyle bittiği sözleşmenin yenilenmeyeceği ve mevcut sözleşmenin geçerliliğinin kalmadığını bildirerek sözleşmeyi feshettiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin olağan sona erme tarihinden önce feshedildiğini ve kendisine ait tüplerin iadesini talep ettiğini, davacının zilyetliğinde mülkiyeti müvekkiline ait (403 adet 2 kg. – 152 adet 12 kg. – 6 adet 24 kg.) toplamda 561 adet LPG tüpü bulunduğunu, tüplerin bayilik sözleşmesinin 17. maddesine göre sözleşme sona erdiğinde 15 gün içerisinde iade edilmesi gerektiğini aksi takdirde müvekkili şirketin tüp başına imalat bedeli kadar cezai şart talep etme hakkının doğduğunu, davalının bayilikten erken çıkması ve sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle müvekkili şirketin kâr mahrumiyeti yaşadığını, ayrıca davalı tarafın sözleşmenin 21/b maddesine göre sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle sözleşmenin feshine neden olduğu için cezai şart ödemesi gerektiğini, tüplerin iade edilmemesi sebebiyle tazminat talebi bilirkişi tarafından davalının takas depozito alacağı da mahsup edilmek suretiyle arttırılmak üzere şimdilik 5.000,00-TL, kâr mahrumiyeti bilirkişi tarafından hesaplandığında arttırılmak üzere şimdilik 1.000,00-TL, 25.979,25-TL cezai şart ve 1.050,00-TL cari hesap alacağı olmak üzere şimdilik 33.029,25-TL’nin fesih ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin tacir sıfatını taşımadığını ve davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin iddia edildiği gibi bayilik sözleşmesine aykırı olarak süresinden önce fesih ihbarı yapmadığını, dava konusu bayilik sözleşmesinin bir suretinin istenilmesine rağmen müvekkiline oyalamak suretiyle verilmediğini, sözleşmenin tarih kısmının el ile doldurulduğunu ve bu el yazısının müvekkiline ait olmadığını, müvekkili tarafından sözleşmenin uzatılmayacağı veya yenilenmeyeceği bildirilen ihtarnamede yazılı olduğu üzere 2015/3. Ayı sonu itibariyle sözleşmenin sona ereceği ihtar edilmiş olup gerçekten sözleşmeye yazılı olan tarihin 09/04/2010 olduğu / olacağı bilinseydi 9 günlük bir hata yapmasının mantıken bir imkanı bulunmayacağını, davacının depozito alacağı – cezai şart alacağı ve kâr mahrumiyetine yönelik taleplerinin haksız ve mesnetsiz olması nedeniyle reddinin gerektiğini, ayrıca davacı tarafından satışlara yönelik olarak satış rakamlarına binaen talep edilen kâr mahrumiyetine ilişkin talep edilen hesaplama yönteminin de doğru olmadığını, davacının haksız mesnetsiz ve zamanaşımına uğramış taleplerinin reddini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; davacı vekili tarafından sunulan 11/01/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesi, davalı vekili tarafından sunulan 07/02/2017 tarihli ikinci cevap dilekçesi, davacı ve davalı vekili tarafından sunulan bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri Mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları ve dosyada toplanan deliller nazara alınarak davalının ticari defter ve belgelerinin incelenerek inceleme yapılması için … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat müzekkeresi yazıldığı, SMMM …’ya tevdii edilen dosyada tanzim olunan 21/07/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı …’nun ibraz ettiği yasal defterlere bakıldığında yevmiye kebir ve envanter defterlerinin yerine sadece işletme defteri tuttuğunu,dava dosyasına 2010 2011 2014 ve 2015 yıllarına ait işletme defterini ibraz ettiğini, 2012 ve 2013 yıllarına ait işletme defterini ibraz etmediğini, tuttuğu işletme defterinde yapılan ticari münasebet kayıtlarından giderlerin ödenip ödenmediği – ödendiyse nasıl ve ne zaman ödendiği veya gelirlerin tahsil edilip edilmediği – edildiyse kimden ne zaman nasıl tahsil edildiğinin bu işletme defterlerinden tespit edilemeyeceği gibi verilen depozito ve teminatların da gösterilemeyeceğinin tespit edildiğini, davalının dava dosyasına ibraz ettiği yıllara ait işletme defterlerinin incelenmesi sonucu davalının ilk tüp alışının 20/03/2010 tarihinde … ve 009263 seri numaralı faturalarla … (… Ticaret)’den olduğunu, … A.Ş.’den ilk tüp alışının ise 16/04/2010 tarihinde … seri numaralı faturalarla yapıldığının tespit edildiği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(3)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, akaryakıt ve LPG sektörü bilirkişi … ve mali müşavir …’e tevdii edilen dosyada tanzim olunan 07/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının ticari defter ve belge incelemeleri üzerinde yapılan inceleme sonrasında takip tarihi itibariyle cari hesap alacağının bulunmadığını, 01/11/2015 tarihli “sözleşme kredi” açıklaması ile 1.050,00-TL’lik hareketin virman yapılması ile hesabın borçlandırıldığını, davacının kâr mahrumiyetinin 522,79-TL olarak hesaplandığını, cezai şart tutarının hesaplanması için … A.Ş.’den imalat bedellerinin tespitinin gerekeceği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(4)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi dosya yeniden bilirkişi …’e tevdii edilerek 19/03/2018 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; daha önce dava dosyasına sunulan raporda da belirtildiği üzere davalının işletme defteri tuttuğunu, davalının tuttuğu bu işletme defterinde tespit edilecek hususların önceki sunulan raporda belirtildiği şekilde olduğunu, bu nedenle davacının davalıyla yaptığı ticari münasebetlerin davacının ticari defteri üzerinde tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, diğer yandan davalı vekili tarafından dava dosyasına sunulan dilekçede önceki sunulan raporda belirtilen ilk tüp alışlarından sonra 03/04/2010 tarihinde 9286 seri numaralı fatura hakkında inceleme yapılmadığı yönünde itirazların bulunduğunu, davalının ilk tüp alışlarının 20/03/2010 tarihinde … ve … seri numaralı faturalarla … (… Ticaret)’den olduğunun belirtildiğini, bu alışlardan sonra 03/04/2010 tarihinde de … seri numaralı faturayla da davalının …’den tüp aldığına ilişkin kayıt olduğunun tespit edildiğini, davalı vekilinin alınmış olan depozitolu tüplere karşılık müvekkili tarafından yapılan ödemelere ilişkin davacının tahsilat makbuzlarının dikkate alınması yönündeki itirazları için davalının tutmuş olduğu işletme defterinde davacıyla yapmış olduğu ticari münasebetlerin dökümlerinin yapılamadığını bu nedenle bu tahsilat makbuzlarının hangi depozitolu tüpler için ödendiği veya ödenmeyen depozitolu tüp olup olmadığı hususunun davalının işletme defterinde tespit edilemediğini, davalı vekilinin müvekkili hakkında öz sermaye tespiti raporu hakkında herhangi bir tespitin raporda bulunmadığı yönündeki itirazlarıyla ilgili davalının işletme defteri tutması nedeniyle işletmenin toplam aktif ve toplam borçlarının bu işletme defterlerinden tespit edilemeyeceğinden davalının öz sermaye tespitinin yapılamadığını, davalının işletme defteri tutması sebebiyle davacıyla yapılan ticari münasebetlerin dökümünün yapılamadığını, 26/07/2017 tarihinde sunulan raporda belirtilen hususlar haricinde davalının işletme defterlerinde tespit yapılamayacağı ve davacının ticari defterleri üzerinde de gerekli inceleme / tespitlerin yapılması gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(5)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi dosya yeniden bilirkişi … ve …’a tevdii edilerek 11/01/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; tarafların kök ve ek rapora itirazlarında sektörel yönden görüşlerini değiştirecek bir hususun bulunmadığını, kâr mahrumiyeti hesaplanırken yerleşik Yargıtay kararlarında olduğu gibi brüt kâr üzerinden değil net kâr üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, mâli yönden yapılan değerlendirmede 9 günlük kâr mahrumiyeti hesabı yapılırken faaliyet kârının brüt satış kârına oranlama yoluyla hesaplanan faaliyet kârlılığı oranı kullanıldığını, 9 günlük kâr mahrumiyeti olarak 1.742,00-TL / 30 x 9 = 522,79-TL olarak tespit edildiğini, davalı vekili tarafından talimat dosyasına aldırılan bilirkişi raporuna bilirkişinin öz sermaye tespiti yapmadığına beyanla itirazda bulunulduğunu, sayın Mahkeme tarafından davalının öz sermayesinin tespitinin yapılması için kendilerine görevlendirme yapıldığını, talimat mahkemesi tarafından aldırılan bilirkişi raporu ve davalı şirkete ait 2011 – 2012 – 2013 – 2014 – 2015 ve 2016 yılları yıllık gelir vergisi beyanlarının incelendiğini, davalının işletme defteri mükellefi olduğunu ve bu defter türünde kayıtların işleyiş biçimlerinden işletmenin aktif – pasifinin net sonuçlar vermediğini, bu nedenle işletmenin sadece 31/12/2016 yılı sonunda 113.500,00-TL tutarlı emtiası bulunduğu sonucuna varılabileceğini, işletmenin pasifi yani borçlarının tespiti mümkün olmadığından 113.500,00-TL’nin tümünün işletme öz sermayesi olmayacağını, cezai şart tutarının hesaplanması için tüp bedellerine yönelik … A.Ş.’den gelen bir cevap olmadığından hesaplama yapılamadığını, depozito makbuzlarındaki imza tespiti konusunun ise bilirkişiler olarak uzmanlık alanlarının dışında olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(6)Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi dosya yeniden bilirkişi … ve …’a tevdii edilerek 24/10/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; taraflar arasında 20/03/2010 tarihli davalı adına düzenlenen faturanın bulunduğu fatura tarihi kapsamında 20/03/2010 tarihi itibariyle LPG tüp ticari faaliyetinin başladığını, sektörel mevzuat gereği taraflar arasında bayilik anlaşması tesis edilmeden fatura düzenlenemeceği için taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalının ilk mal alış tarihi olan 20/03/2010 tarihinden önce düzenlenerek taraflarca imzalanmış olması gerektiğini, ayrıca 24/03/2010 tarihli 1733 yevmiye numaralı … Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından düzenlenen davacı lehine olmak üzere 25.000,00-TL bedelli ipotek resmi senetinin bulunduğunu, taraflar arasında ipoteğin tesis edildiği Mart 2010 tarihinde ipotek resmi senedinde de bayilik mukavelesinden bahsedildiğinin sabit olmasından kaynaklı olarak bu tespiti değerlendirerek taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin 20/03/2010 tarihinden önce tesis edildiğini, sayın Mahkemece bayilik sözleşmesinin davalı tarafından süresinden önce sonlandırıldığı yönünde kanaat hasıl olması halinde davacının kâr mahrumiyetinin 522,79-TL olarak hesaplandığını, davacının bayilik sözleşmesinin 21. Maddesine göre talep edebileceği cezai şart tutarının 18.996,17-TL olarak hesaplandığını, davalının uhdesinde kalan tüplere yönelik davalının depozito makbuzundan bulunan imzaların kendisine ait olmadığına yönelik beyanı doğrultusunda depozito makbuzlarındaki imza tespiti konusunun bilirkişi uzmanlık alanları dışında yer aldığını, sayın Mahkemece depozito makbuzlarındaki imzaların davalıya ait olduğunu ve davalı uhdesinde iade edilmeyen tüplerin kaldığına dair karar verilmesi durumunda davalı uhdesinde kaldığı davacı tarafça beyan edilen tüplerin toplam bedelinin 14.766,45-TL olacağını, davalının itirazlarına kanaat getirilmesi durumunda davalı uhdesinde iade edilmeyen tüp bulunmayacağından davacı tarafın alacağı olmayacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
(7)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, mali müşavir … / nitelikli hesaplama uzmanı … ve sektör bilirkişi …’ya tevdii edilen dosyada tanzim olunan 26/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında akdedilen ve süresi 09/04/2010 olarak belirlenen sözleşmeden önce taraflar arasında bayilik ilişkisinin kurulduğunun dosyadaki evrak ve sektörel uygulamalarla mevcut olduğunu, bu nedenle Mart 2015 itibariyle sona erdiği belirtilen sözleşmenin erken feshinden söz etmenin mümkün olmayacağını, davacı firmanın izni ile davacı firmanın diğer bayisinden yapılan ürün alımı ile bayilik ilişkisinin başlayacağını ve bu şekilde davalı firmada haklı bir beklenti oluşmasının mümkün olacağını, sözleşmenin olağan süresinde sona erdiğini düşünmekle birlikte sayın Mahkemenin sözleşmenin erken feshiyle ilgili farklı bir karar vermesi durumunda erken feshinden kaynaklı olarak 9 günlük kâr mahrumiyeti rakamının mevsimsel etkiler de göz önünde bulundurularak 33,17-TL olduğunu, sözleşmenin olağan süresinde sona erdiğini düşünmekle birlikte sayın Mahkemenin sözleşmenin erken feshedildiğiyle ilgili karar vermesi durumunda erken fesihten kaynaklı cezai şart tutarının 25.979,25-TL olduğunu, sözleşmenin erken fesih edilmesi veya olağan süresinde sona ermesi durumlarında fark olmaksızın davalı firmanın elinde bulunan tüpleri iade etmesi gerektiğini, iade edilmeyen tüp bedelleri için hesaplanan cezai şartın 15.212,95-TL olduğunu, ancak davacı tarafından davalıya teslim edilen ve iade edilmediği iddia edilen LPG tüplerden kaynaklanan depozito bedellerinin davalıya fatura edildiğini ve davalıyı cari hesap üzerinden borçlandırdığını, taraflar arasındaki sözleşme dönemi içerisinde de söz konusu tüp bedellerinin cari hesap üzerinden davalıdan tahsil edildiğinden davacının işbu tüp bedellerinden dolayı talebinin yerinde olmadığını, davalının incelenen yıllık gelir vergisi beyannamelerinden yıllık karının 1.000-TL seviyelerinde olduğunu, ticari faaliyetlerinin işletme esasına göre kayıt ve izlendiğinden davalının varlığına ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığını, yıllık faaliyetlerinden sağlanan kârların ise hesaplanan cezai şart bedelini ödeyebilecek mâli varlığa sahip olmadığı dolayısıyla hesaplanan cezai şart bedelinin davalının mahvına sebep olacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle talep edilen cezai şart alacağı, iade edilmeyen tüpler nedeniyle tazminat, cari hesap alacağı ve kar mahrumiyetine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı …Ş, davalı ile 09/04/2010 yılında 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin sona erme tarihinin 09/04/2015 olmasına rağmen davalının 05/03/2015 tarihinde gönderdiği ihtarname ile sözleşmeyi süresinden önce feshettiğinden bahisle davalıdan cezai şart alacağı, iade edilmeyen tüpler nedeniyle tazminat, cari hesap alacağı ve kar mahrumiyeti alacağı talep etmiştir.
Davacı …Ş ile davalı arasında 09/04/2010 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalanmış, davalı tarafından keşide edilen … Noterliği’nin 05/03/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; 2010 tarihli sözleşmenin 2015 yılında son bulduğunu, sözleşmeyi Rekabet Kurumu kararları da nazara alındığında uzatmayacağını ve yeni sözleşme de imzalamayacağından 2010 yılında imzalanan … Bayilik Sözleşmesinin 2015/Mart ayı itibariyle son bulacağını, … İli … İlçesi 1260 Ada 5 nolu parselde kayıtlı olan gayrimenkul üzerindeki ipoteğin de borcun bulunmaması sebebiyle sözleşmenin sona ermesi tarihinden itibaren 7 gün içerisinde kaldırılmasını ihtar etmiştir.
Mahkememizce hükme esas alınan 26/06/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda da tespit edildiği üzere davalı ilk tüp alışını 20/03/2010 tarihinde davacı firmanın aynı ildeki bayisi … Ticaret’ten faturalarla yaptığı ve yine davalının sözleşmenin başlangıç tarihi olan 09/04/2010 tarihinden önce 03/04/2010 tarihinde LPG alımı yaptığı yani taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi başlangıç tarihinden önce davalının davacıdan LPG alımı yaptığı tespit edilmiştir. Öte yandan davalı tarafından davacı firma lehine 24/03/2010 tarihinde … İli … İlçesi 1260 Ada 5 nolu parselde kayıtlı olan gayrimenkul üzerinde 25.000,00 TL tutarla ipotek tesis etmiştir. İpotek tesis tarihi de sözleşmenin başlangıç tarihinden öncedir. Davalı tarafından keşide edilen … Noterliği’nin 05/03/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinden sonra da bayi ile dağıtım firması arasında LPG alımı gerçekleşmiş ve davalının son LPG alımı 30/03/2015 tarihinde olduğu anlaşılmıştır. Bu bilgiler doğrultusunda, taraflar arasında akdedilen 09/04/2010 başlangıç tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin sona erme tarihi 09/04/2015 olsa da; davalının sözleşme başlangıç tarihinden önce LPG alımını gerçekleştirdiği, davacının sözleşme başlangıç tarihinden önce alıma izninin bulunmadığına dair herhangi bir itiraz ve şikayetinin bulunmadığı, kaldı ki davacı lehine taşınmaz ipoteğinin dahi 24/03/2010 tarihinde tesis edildiği, taraflar arasında bir anlaşma yokken davalının davacı lehine ipotek tesis etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bayilik faaliyetinin imzalanan sözleşmeden önce fiilen başladığı kanaatine ulaşılmıştır. Davalı tarafından keşide edilen 05/05/2015 tarihli ihtarnamede Bayilik Sözleşmesinin 2015/Mart ayı itibariyle son bulacağının belirtildiği, davalının 30/05/2015 tarihinde davacıdan son LPG alımı yaptığı da dikkate alındığında tüm değerlendirme neticesinde 2015 Mart ayı sonu itibariyle sözleşmenin sona ereceği kanaatine ulaşılmakla davalının süresinden önce sözleşmeyi feshetmediği sonucuna varılmıştır. Davalı tarafça sözleşme erken feshedilmediğinden davacının süresinden önce fesihten kaynaklı cezai şart tazminatı ve kar mahrumiyeti alacağı oluşmadığından bu talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8/e maddesinde de düzenlendiği üzere her ne şekilde olursa olsun sözleşmenin sona ermesi halinde tüplerin dağıtım firmasına iadesi gerekir. Bu durumda sözleşmenin süresinden önce ya da süresinde feshedilmesi hususu fark edilmeksizin davalının elinde bulunan tüpleri davacıya iade etmesi lazım gelir. Davacı taraf dava dilekçesinde tüplerin iade edilmemesi sebebiyle, davalının 4.612 TL tüp depozito alacağı mahsup edilmek suretiyle bakiye tazminatı talep etmiştir. Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde ise davalıya teslim edilen LPG tüplerinin Tüp Depozito Bedeli adı altında faturalandırıldığı, bu fatura bedellerinin davalı cari hesabına borç olarak kaydettiği, sözleşme süresi içerisinde tüp depozito bedellerinini davalıdan tahsil ettiği, davacının cari hesabında alacak kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda bedeli tahsil edilen LPG tüpleri için davacının tüp depozito alacağı bulunmadığından buna yönelik taleplerinin de reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca davacının 2011,2012,2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defter ve belgelerinin incelenmesinde 20/05/2015 tarihi itibariyle tarafların borç/alacak cari hesap bakiyesinin sıfır olduğu ancak ticari ilişkinin sona ermesinden sonra davacının 1.050,00 TL cari hesap bakiyesi olarak 30/06/2016 tarihinde şüpheli alacaklar hesabına aktardığı, mali müşavir bilirkişilerce yapılan tespitle fatura dayanağının ticari mal alış verişinden kaynaklanmadığı, tüp depozito bedellerinin de cari hesap üzerinden tahsil edildiği tespiti yapıldığından davacının davalıdan herhangi bir alacağının kalmadığı kanaatine varılarak belirtilen sebeplerle açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
(1)Davanın REDDİNE,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70-TL karar harcının peşin olarak alınan 564,06-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 483,36-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(3)Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
(4)Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
(5)Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
(6)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK. yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/05/2022

Katip …
✍e-imzalıdır.

Hakim …
✍e-imzalıdır.