Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/52 E. 2018/1129 K. 22.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/52 Esas
KARAR NO : 2018/1129
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/01/2016
KARAR TARİHİ: 22/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar ile davalı arasında imzalanan abonelik sözleşmeleri gereği, davalı şirket tarafından davacı şirketlere elektrik satımı yapıldığı, buna göre her ay düzenli olarak davacı şirketler tarafından fatura bedelleri karşılığında davalıya ödemelerin yapıldığı, ancak davalı şirket tarafından davacı şirketlere kesilen faturalarda her ay için satış okuma bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemin kullanım bedeli, dağıtım bedeli ve TRT payı adı altında haksız olarak ve alınmaması gereken bedellerin faturaya yansıtıldığı ve bu bedellerin tahsil edildiğini, davalı tarafça haksız olarak faturalara yansıtılan ve davacılardan tahsil edilen bu bedellerin Anayasa 73.maddesi gereğince hukuka aykırı olduğunu ve tahsili gerektiğini, anılan nedenlerle davanın kabulü ile şimdilik 100.000,00 TL bedelin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında Elektrik Abonelik Sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme kapsamında davacıların davalı şirketten elektrik tedarik ettiğini ve bu kapsamda davacılara faturalar kesildiğini, kesilen faturalara yansıtılan satış okuma bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemin kullanım bedeli, dağıtım bedeli ve TRT payı bedellerinin EPDK düzenlemelerine göre alındığı, alınan bu bedellerin ilgili mevzuatlar uyarınca abonelerden zorunlu olarak alınarak dağıtım şirketine ödendiği, davalı şirketin bu tutarları gelir kaydetmediğini, bu bedelleri tahsil eden dağıtım şirketinin … olduğunu, davalı tarafından tahsil edilen bu bedellerin ilgili mevzuatlar uyarınca …’a ödendiğini, bu nedenle davanın muhattabının … olduğunu, yine dava konusu bedellerin yasal olarak alınması zorunlu bedeller olduğunu, anılan nedenlerle öncelikle davanın husumet yönünden reddi ile her halukarda davanın tamamen esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacıların abonesi olduğu elektrik sayacına, davalı tarafından haksız olarak yansıtılan perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, kayıp kaçak bedeli, trafo bedeli ve TRT payı bedellerinin iadesine yönelik tazminat davasıdır.
Mahkememizce dosyanın Elektrik Mühendisi bilirkişi …’a tevdi edilerek faturaların perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, kayıp kaçak bedeli, trafo bedeli ve TRT payını ve bu bedellere tahakkuk ettirilen KDV tutarları bedellerinin ne miktar olduğu hususunun tespiti ile yine söz konusu faturaların 6719 sayılı yasanın 17.ve 20. Maddeleri uyarınca bu faturaların EPDK kurul kararları ile uyumlu olup olmadığı hususunda da inceleme yapılarak rapor düzenlenmesine karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan raporda; taraflar arasında 30/12/2009 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi bulunduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun konuya ilişkin 21/05/2014 günlü ve … Esas, …Karar sayılı emsal ilamındaki “kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine” yönelik kararı bulunduğu, ayrıcı Yargıtay….Hukuk Dairesinin 30/09/2014 tarih … Esas ve… Karar sayılı emsal ilamında “dağıtım, iletim, PSH bedellerinin de tüketiciye iadesine” yönelik kararları bulunduğu, ancak 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişiklik ile kayıp kaçak elektrik bedeline açıkça yasal dayanark sağlandığı, mevcut düzenlemeler kapsamında 6719 sayılı kanun ile 17.maddeye 10.bent eklenmiş, açılan davalarda mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandırıldığı, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi için yapılan incelemelerde, davalı tedarikçi şirket tarafından davacı şirkete tahakkuk ettirilen kayıp kaçak, dağıtım, iletim bedellerinin EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, faturalar yansıtılan kayıp kaça, dağıtım, iletim, PSH bedellerine ait birim fiyatların “ticarethane” tarifesinde fatura dönemleri itibariyle yürürlükte olan EPDK tarafından belirlenen TEDAŞ birim fiyatları ile birebir uyuştuğu, faturalarda davacı tarafça dava konusu edilen kalemler için fazladan tahakkuk bulunmadığı, EPDK’nun 07/12/2011 tarihli kayıp kaçak bedeline ilişkin duyurusund a2006-2010 döneminde enerji bedeli hesaplanırken o dönem için belirlenmiş olan hedef kayıp kaçak oranları dikkate alındığı, 2011 yılından itibaren ise kayıp kaçak bedelinin ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiğinin açıkça belirtildiği, davalı şirket uygulamasının da bu yönde olduğu, davacı tarafça TRT payının tamamının talep edilemeyeceği, 3093 sayılı kanun kapsamında TRT payının davacı taraftan tahsil edilmekte olduğu, davacı tarafça sadece TRT payı içerisindeki kayıp kaçak bedelinin talep edilebileceği, bu hususta yapılan değerlendirmelerde ise 26/10/2011 tarihli Danıştay ….Daire Başkanlığının kararında TRT fonu hesabında kayıp kaçak bedelinin hariç tutulmasının yerinde olmadığına dair karar verildiği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 16/03/2011 tarihli kararında Enerji fonu ve Bedeliye Tüketim vergisinin de TRT payı kapsamında olacağının değerlendirildiği, bu kapsamda kayıp bedeli üzerinden enerji fonu-TRT payı ve Belediye Tüketim Vergisi tahsil edilmesinin uygun olduğu, Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 20.madde nedeniyle kanunda yapılan değişikliğin derdest davalara da uygulanacağı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay …Dairesinin kayıp kaçak bedellerinin tüketicilerden tahsili uygulamasını hukuka aykırı bulduğu kararlarından sonra Elektrik Piyasası Kanununda yapılan değişiklikler sonucu kayıp kaçak, dağıtım, iletim maliyetlerini tarifeler üzerinden tüketicilere yansıtmasının mevcut mevzuata uygun olduğu, 6719 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine götürüldüğü, Anayasa Mahkemesinin 2016/150 Esas 2017/179 Karar ve 28/12/2017 tarihli kararı ile yapılan itirazların Anayasaya aykırı bulunmadığı gerekçesi ile iptal talebinin reddine karar verildiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, kayıp kaçak bedeli, trafo bedeli ve TRT payı bedellerinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen bedellerin iadesini talep etmiş ise de, 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17.maddeye 10.fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği, ve geçici 20.madde de ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümlerinin uygulanacağının” belirtildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20.maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152.maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı, Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih 2016/150 Esas sayılı dosyası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının reddedildiği, sadece 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesine eklenen 10 nolu fıkranın iptal edildiği, iptal edilen fatura ve reddedilen kısımlar dikkate alındığında mahkemelerin denetim yetkisinin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine yönelik olma kısmının iptal edildiği, ancak aldırılan bilirkişi raporuna göre de söz konusu faturaların 6719 sayılı kanun, 6446 sayılı kanun, EPDK kurul ve kararlarına aykırı olmadığı, her ne kadar başlangıçta davacı tarafça açılan davada davacı haklı iken, daha sonra yapılan düzenlemeler ile düzenlenen bu faturaların geçmişe yönelik olarakta yasal hale geldiği anlaşılmakla, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yine davacı taraf dava açıldığı aşamada haklı olduğundan davacı lehine vekalet ücreti takdirine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar harcının, peşin alınan 1.707,75 TL’den mahsubu ile fazla alınan 1.671,85 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 700,00 TL bilirkişi ücreti, ve 135,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 835,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekillerinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …