Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/471 E. 2018/1119 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/412
KARAR NO : 2018/1146
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/04/2016
KARAR TARİHİ : 25/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş. arasında elektrik enerjisi tedarik ve satış sözleşmesi akdedildiğini, ….abone numarası ile hizmet aldığı 03/04/2014 – 02/02/2016 tarihleri arasında faturalarına yansıtılan Kayıp Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, Personel Sayısı Hizmet Bedeli, Personel Sayaç Okuma Bedeli, İletişim Sistemleri Bedelleri adı altında haksız tahsilatlar yapıldığını, kötü niyetli aboneler tarafından kullanılan kaçak elektriğin ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusuru ile alt yapısının eksikliğinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketimlerinin diğer abonelere yansıtılmasını kabul edilemeyeceğini, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında akdedilen elektrik enerjisi tedarik ve satış sözleşmesi uyarınca abone olan müvekkil şirket lehine her ay yapılması kararlaştırılan %30 indirim bedelinin birçok ayın faturasına yansıtılmaması sebebiyle, iş bu indirim bedel hakkının da müvekkiline iadesinin elzem hale geldiğini belirterek, fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla tahkikat sonucunda müvekkilinin haksız ve hukuka aykırı olarak ödediği 18.396,58 TL alacak talebinin kabulüne, hükmedilecek alacak üzerine faturaların fiili ödeme gününden itibaren lehlerine değişen ve artan oranda uygulanmak suretiyle devlet bankalarınca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının huzurdaki davayı ikame etmekte hukuki yararı bulunmadığını, hukuki yarar da dava şartlarından olduğundan huzurdaki davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının iadesini talep ettiği bedellerin tahsil edilmesi gereken yasal ödeme tutarlarından olduğunu, müvekkil şirket tarafından EPDK ve yasama organı tarafından yapılan düzenlemeler ile ilgili mevzuat çerçevesinde faturalandırma işlemi yapıldığını, sözleşmenin 3. maddesinde “Tedarikçi EPDK tarafından onaylanan iletim ve dağıtım sistemi kullanım bedelleri, perakende satış hizmet bedeli, kayıp kaçak bedeli, var ise güç bedeli, reaktif elektrik enerji aşım bedeli ve kaçak kullanım tespiti halinde doğan bedelleri de her türlü vergi, harç, fon ve benzeri diğer yasal ödeme bedellerini müşteriye düzenleyeceği faturalara ilave ederek fatura bedelini oluşturur hükmünün yer aldığını, davaya konu bedellerinin ve diğer yasa) bedellerin fatura bedeline dahil edileceğinin açıkça belirtildiği, kullanım bedeli ve sayaç okuma bedeli fatura da yer alacağı sözleşmeden düzenlenmiş olan ve müvekkili şirket tarafından davacıdan tahsil edilerek davacının sayaçlarının bulunduğu bölgelerin dağıtım şirketlerine ödenen bedeller olduğunu, dağıtım sistemi perakende satış hizmet bedeli, sözleşme serbestisi çerçevesinde davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşmede tahsil edilmesi kararlaştırılmış müvekkili şirketin vermiş olduğu hizmetin bedeli olduğunu belirterek, davanın öncelikte dava şartlarının yokluğu nedeniyle usulden reddine esasa gidilmesi halinde ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup, taraflar arasında yapılan abonelik sözleşmesi ile tahakkuk ve tahsil edilen fatura örnekleri celp olunmuştur.
(2)Taraflar arasında uyuşmazlık konusunun tespiti bakımından Elektrik Mühendisi …’den rapor alınmış, tanzim olunan 08/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Kanunun 21. maddesi, 17/06/2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20. maddeyi öngören 26. maddesi de, 17/06/2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsadığından davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedeli ve bu bedel üzerinden de %1 Enerji Fonu, %2 TRT Payı, %5 Belediye Vergisi ve %18 KDV bedelinin geçerli olduğu, davacının talebinin kabulünün ancak mevzuat hükümlerinin iptali veya mevzuat değişikliği ile olabileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Davanın; davacının davalı şirkete abone olduğu dönemde elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedellerinin haksız alındığı iddiası ve bunların tahsiline yönelik istirdat davası olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesi amacı ile dava açılmış ise de 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği ve geçici 20. maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” ifade edildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin
Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı bilinmektedir. Her ne kadar mahkememizce Anayasa Mahkemesi’ne yapılan doğrudan doğruya bir başvuru bulunmamakta ise Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürürlüklü olmadığı, düzenlenen bilirkişi raporunda söz konusu kesintilerin mevzuatta yer alan hükümler dahilinde yapılmış olup olması gereknden fazla bir miktar kesintinin bulunmadığının ifade edildiği, yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş yine yasal düzenlemeden önceki uygulamada Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında abonelerin kaçak elektrik bedellerinin rücuen tahsili için açtıkları davalarda kabul kararları verildiği, bu bağlamda davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu ancak yasal düzenleme sebebiyle bu hakkını alamadığı takdir edildiğinden davacı leyhine vekalet ücreti takdiriyle ayrıca davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine yönelik neticeden aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU :
1-Yasal mevzuattaki değişiklik kapsamında davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 314,17 TL harçtan mahsubu ile bakiye 278,27 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden davanın niteliği itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 314,17 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 104,10 TL posta, müzekkere masrafından oluşan toplam 951,77 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”