Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/357 E. 2018/271 K. 05.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/357 Esas
KARAR NO : 2018/271
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2016
KARAR TARİHİ : 05/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davacı ile davalı arasında 06/12/2011 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesinin akdedildiğini, bu kapsamda söz konusu sözleşmenin feshedildiği 31/03/2012 tarihine kadar davalı şirket tarafından davacı şirket ve şubelerine fatura karşılığında elektrik enerjisi tedarik edildiğini, davalı şirketin … AŞ olan ticari ünvanının … AŞ olarak değiştirdiğini, ancak sözleşme süresi boyunca davalı yanca tanzim edilen faturalara davalı şirket tarafından tedarik edilen elektrik enerjisi tüketim bedeli dışında, hukuka aykırı şekilde kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerinin de yansıtıldığını, söz konusu bedellerin elektrik faturasına yansıtılmasının hukuka aykırı olduğunu ve bu bedellerin tahsil edilmemesi gerektiğinin açık olmasına rağmen tahsil edildiğini, bunun hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını beyanla, davalı tarafından davacı şirketten haksız olarak tahsil edilen bu bedellere karşılık olarak, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 5.000TLnin fiili ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davalı şirketin hissedarlarının değişimine bağlı olarak … AŞ olan ünvanın 2014 yılında … AŞ, 2015 yılından itibaren de … AŞ olarak tadil edildiğini, davacının beyanı doğrultusunda abonelik sözleşmesinin 2011 yılının sonunda … AŞ ünvanı kullanılırken imzalamış olduğunu, hali hazırda davalı şirket ile aralarında yürürlükte bir abonelik sözleşmesi olmadığını, dava konusu faturaların … AŞ ünvanı adı altında düzenlenen faturalar olduğunu, ortaklar arasında yapılan sözleşmeler gereğince hisselerini devreden ortakların kendi dönemlerine ilişkin şirket aleyhine çıkacak yükümlülükler konusunda sorumlulukları bulunduğundan, işbu dava sonucunda davalı aleyhine karar verilirse, davalının dava sonucunda aleyhine hükmedilen hususları ilgili dönem sorumluluğu kapsamında eski ortaklara rücu etmesi gerekeceğinden, davada davalı şirket yanında eski ortaklara davanın ihbarını talep ettiklerini, davacının davasının faturalarda açıkça belli olan bedeller üzerinden açması gerektiğini, davacının kısmi dava açamayacağını, ayrıca davalı şirketin sadece enerji bedelini uhdesinde bırakmakta EPDK kararları ve dağıtım şirketi ile yapılan sözleşmeler, TRT mevzuatı, Belediye Gelirleri Kanunu gereğince tahsil edilen diğer bedellerin ilgili dağıtım şirketi, TRT ve belediyelere aktarıldığını, davalı şirketin kendi adına özel olarak dava konusu bedelleri tahsil etmediğini, davalı şirketin bu davada taraf sıfatı olmadığını, söz konusu bedellerin iadesi konusundaki taleplerin doğrudan dağıtım şirketine yönetilmesi gerektiğinden, husumet itirazında bulunduklarını, ayrıca dava konusu belgelerin davalı şirkete tebliğ edilmemiş olması ve söz konusu döneme ilişkin defter ve belgelerin vergi incelemesi için vergi idaresine teslim edilmiş olduğundan zaman aşımı konusunda bir belirleme yapılmadığını, bu nedenle davaya zaman aşımı yönünden de itiraz ettiklerini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İHBAR: İhbar olunan… vekili vermiş olduğu ihbara cevap dilekçesi ile, huzurdaki davanın muhatabının EPDK olduğunu, ihbar olunan…’ın EPDK mevzuatı v kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, …’ın dava konusu uyuşmazlık sebebiyle sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenle husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca zaman aşımı itirazları olduğunu, zaman aşımı yönünden de davanın reddi gerektiğini, görevli mahkemelerin ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’ın görevli olduğunu, bu nedenle mahkememizin görevsiz olduğundan davanın reddi gerektiğini beyanla, ihbar dilekçesinin haksız ve yersiz olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
İhbar olunanlar . …,…, …, … ve … vekili olarak Av…. ihbara cevap dilekçesi vermiş ise de, vekaletnamelerini sunmadığı, ihbara cevap dilekçesi ile, ihbar olunanların davalı şirketin eski hissedarları olduğunu, bu sıfatları nedeniyle tüzel kişiliğin borçlarından dolayı hukuki anlamda şahsi sorumlulukları bulunmadığını, ayrıca haksız olarak tahsil edildiği ileri sürülerek dava konusu edilen kalemlerin, davalı şirket tarafından abonelik sözleşmesine dayalı olarak tahsil edilmediğni, söz konusu kalemlerin ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda davalı şirketin tahsilatına aracılık ettiğini ve doğrudan ilgili kurumlara aktardığı bedeller olduğunu, bu nedenle davanın husumet açısından davalı şirkete yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanı nreddi gerektiğini, ayrıca alacak taleplerinin zaman aşımına uğrdaığını, akdi ve yasal düzenlemelere uygun bir şekilde tahsil edilen bedellerin haksız olarak ödendiğinden bahsedilerek iadesinin talep edilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, 06/12/2011 tarihli sözleşme, fatura suretleri, dekontlar, ticaret sicil kayıtları, EPDK duyurusu, Yargıtay kararları celp olunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş olup, bilirkişi Elektrik Elektronik Mühendisi … tarafından tanzim olunan 15/12/2017 .tarihli bilirkişi raporunda; dosya kapsamında yer alan elektrik enerjisi satış sözleşmelerinden, davacı ile … AŞ (Sonrasında davalı … AŞ) arasında imzalanmış elektrik enerjisi satış sözleşmesi bulunduğu, davalı tarafça davacı şirkete tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp/kaçak, dağıtım, iletim, PSH bedellerinin detaylandırıldığını, davalı tedarikçi şirketçe sözleşme ve EPDK kararlarına bağlı kalındığını, davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü halinde davacının fatura asıl alacaklarına 01/04/2016 dava tarihinden 3095 sayılı Kanun ile değişik 2.maddesi gereğince TC Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranı üzerinden temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konuya ilişkin … günlü ve … esas … karar sayılı emsal ilamındaki kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine yönelik kararı bulunduğunu, ayrıca Yagrıtay …Hukuk Dairesinin …, …, … sayılı emsal ilamında dağıtım-iletim-PSH bedellerinin tüketiciye iadesine yönelik kararları bulunduğunu, ancak 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile kayıp kaçak elektrik bedeline açıkça yasal dayanak sağlandığını,, Elektrik Piyasası Kanuna eklenen Geçici 20.madde nedeniyle kanunda yapılan değişikliğin derdest davalara da uygulanacağını, mevcut düzenlemeler kapsamında, 6719 sayılı Kanun ile 17.maddeye 10.bendin eklendiğini, açılan davalarda mahkemenin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandığını, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDKnun düzenleyici işlemlerine uygun olduğunu, faturalara yansıtılan bedellerin EPDKca belirlenen TEDAŞ birim fiyatları ile uyuştuğunu, faturalarda davacı tarafça dava konusu edilen bu kalemler için fazladan tahakkuk bulunmadığını belirtmiştir.
Bilirkişi raporu usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyanlar dosyaya sunulmuştur.
05/03/2018 tarihli oturumda 6100 sayılı HMK’nun 186. Maddesi uyarınca sözlü yargılamaya geçilmiş, sözlü yargılamaya ilişkin diyecekleri ve son diyecekleri hazır bulunan taraf vekillerinden sorulmuş; davacı vekili, önceki beyanlarını aynen tekrarla davanın kabulüne, davalı vekili ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesini talep etmiş ise de, 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği, ve geçici 20. Maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” belirtildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı bilinmektedir. Yine Anayasa Mahkemesi sayfalarında yapılan incelemede bu başvuruların yapıldığı tarihten itibaren Anayasa’mızın 152. Maddesinde belirtilen 5 aylık bekleme süresinin dolduğu görülmüştür. Her ne kadar mahkememizce Anayasa Mahkemesine yapılan doğrudan doğruya bir başvuru bulunmamakta ise mahkememizce bilinen şekli ile bir kısım yerel mahkemeler tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda henüz bir karar verilmemiş olması, Anayasa’mızın 152/2. Maddesi uyarınca yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından 5 aylık süre içerisinde karar vermemesi halinde mevcut dosyayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre karara bağlayacağının düzenlendiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürürlüklü olmadığı, davacı tarafça faturalarda belirtilen kayıp kaçak bedellerinin EPDK kurul ve kararlarına aykırı düzenlendiği yönünde bir iddianın da bulunmayışı gözönüne alındığında mevcut kanun kapsamında yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yine yasal düzenlemeden önceki uygulamada Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında abonelerin kaçak elektrik bedellerinin rücuen tahsili için açılan davalarda kabul kararları verildiği, bu bağlamda davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu, ancak yasal düzenleme sebebiyle bu hakkını alamadığı anlaşıldığından, davacı vekiline vekalet ücreti takdirine, ayrıca davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davası konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2)-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 341,55TL nispi karar harcından peşin alınan 85,39TLnin mahsubu ile bakiye 256,16TLnin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.180,00TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4)-Davacı tarafından yapılan 85,39TL peşin harç, 700,00TL bilirkişi ücreti ve 137,20TL posta masrafı olmak üzere toplam 922,59TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip
Başkan