Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/331 E. 2018/145 K. 06.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR
ESAS NO : 2016/331
KARAR NO : 2018/145
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/01/2015
KARAR TARİHİ : 06/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketlerin abonesi olduğunu, davalıların, davacıya yansıttıkları faturalarda hakları olmadığı halde kayıp kaçak bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli adı altında haksız paraları da faturalandırıp tahsil ettiklerini, davacının elektrik hizmetinden mahrum kalmamak için bu bedelleri şimdiye kadar ödemek zorunda kaldıklarını, haksız olarak alınan bu kalemlerin yanında aktif tüketim içine gizlenen kayıp kaçak bedeli için TRT payı, Enerji Fon bedeli ve Belediye Tüketim Vergisi de alındığını, ayrıca haksız alınan bu paralar için KDV alındığını, bu nedenlerle davalıların dava tarihinden geriye doğru davacının aboneliklerinin başladığı günden itibaren tüm yıllara ait her ne ad altında olursa olsun faturalandırarak gizliden veya açıktan haksız olarak tahsil ettikleri tüm miktarların uzman bilirkişi marifetiyle müşterek ve müteselsil veya münferit sorumlu olunan dönemlerin ve miktarların ayrı ayrı tespiti ile tespit edilecek bedellerden şimdilik davalılardan ayrı ayrı 1.000 TL.nin haksız tahsilat tarihlerininden itibaren işleyecek ticari faiziyle istirdatı ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. AŞ vekili süre uzatım ve cevap dilekçesinde özetle, cevap süresinin HMK’nun 127. maddesi hükmü uyarınca uzatılmasını Huzurdaki davanın, davalılara birlikte açılmasının usule aykırı olduğunu, davacının, birden çok sayaca bağlı olarak elektrik enerjisi tedarik etmekte olduğunu ve her bir sayaç için farklı şirketlerle imzalamış olduğu abonelik sözleşmeleri kapsamında hizmet aldığını, hangi davalıdan hangi sayaç için elektrik enerjisi tedarik edildiği ifade ederek davacı şirket ile davalı şirketler arasında kurulan hukuki ve ticari ilişki birden fazla olup ihtilaf davacı iddiasının aksine aynı elektrik aboneliklerinden kaynaklanmadığını, davacı ile müvekkili şirket ve diğer davalılar arasında tarihleri, hüküm ve şartları, bedeli vb. hususları farklı olan sözleşmeler akdedildiğini, Öte yandan davacı tarafından davalılar arasında müşterek sorumluluk olduğu ve bu gerekçeyle bütün davalıların birlikte dava edildiği iddia edilmiş ise de; bunun kabulünün mümkün olmadığını, Zira davalı şirketlerin, davacı ile aralarındaki farklı abonelik sözleşmeleri kapsamında ayrı hukuki ilişkiler içerisinde olup davaya konu edilen alacak kalemleri açısından aralarında müşterek ya da müteselsil sorumluluğu gerektirecek hiçbir bağlantı olmadığını, davanın, yetkili mahkemede açılmadığını, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan 01.07.2012 tarihli Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşme’nin 12. Maddesi uyarınca, sözleşmeden doğabilecek anlaşmazlıkların çözümünde İstanbul Merkez Adliyesi Mahkemeleri’nin yetkili olacağının hükme bağlandığını, bir davalı için öngörülen yetkili mahkemenin farklı olması ve bu davalının yetki itirazında bulunması veya kesin yetki kuralının varlığı halinde, bu davalının dosyasının tefrik edilerek yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, Yargıtay … HD’nin 21.10.2010 tarihli, … E. ve … K. sayılı kararında da; aynı yönde hüküm kurulduğunu belirterek yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında yapılan yetki sözleşmesi uyarınca, uyuşmazlıkların çözümünde yetkili mahkemelerin İstanbul mahkemeleri olduğunu, Bu nedenle, huzurdaki dava yetkili mahkemede açılmamış olup müvekkili yönünden davanın tefrikiyle, davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, müvekkili yönünden davanın tefrikiyle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın, İstanbul Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, Dava konusu tüm bedelleri belirlenebilir nitelikte olup bu bedellerin, belirsiz alacak davası yoluyla talep edilmesinin usule aykırı olduğunu, Davanın belirsiz alacak şeklinde açılamayacağına yönelik itirazları saklı kalmak kaydıyla; dava dilekçesi HMK’nın 119. maddesine uygun olmadığından, davacının taleplerini açıkça ortaya koyması gerektiğini belirterek davanın yetki yönünden reddi ile dosyanın İstanbul mahkemelerine gönderilmesine, Dava konusu bedeller belirlenebilir nitelikte olup bu bedellerin belirsiz alacak davasıyla talep edilmesinin mümkün olmadığından davanın usulden reddine, Usuli itirazları yerinde görülmediği takdirde; Yargıtay kararlarının yerel mahkemeleri bağlayıcı bir niteliği olmamakla birlikte, aksi yönde birçok Yargıtay kararı bulunduğundan, kayıp – kaçak bedeli, EPDK’nın kurul eliyle almış olduğu kararla uygulamaya konulduğundan ve söz konusu EPDK kararına, iptal edilmedikçe elektrik piyasasındaki tüm şirketler ile aboneler uymakla yükümlü olduğundan,Bir an için kayıp – kaçak bedeli ve sair bedellerin tahsilinin EPDK kararı gereği yasal zorunluluk olduğu kabul edilmese dahi davacı, elektrik tedarikçisini seçme hakkına sahip bir serbest tüketici olarak müvekkilimiz ile yaptığı elektrik satış sözleşmesi (ikili anlaşma) çerçevesinde, dava konusu bedelleri ödemeyi üstlendiğinden; özel hukuk hükümlerine tabi bu sözleşme, taraflarca serbestçe müzakere edilerek akdedildiğinden ve basiretli tacir olan davacı, kayıp – kaçak bedellerini ödemeyi kabul ettiğinden, Davacının iddiaları sebepsiz zenginleşme hükümlerine tabi olmakla birlikte; davacı, KK bedellerini ödeyeceğini sözleşmeyle önceden bildiğinden ve müvekkilinin bu bedelleri dağıtım şirketine aktardığından, zaman aşımı süresi dolduğundan sebepsiz zenginleşme şartları oluşmadığından, Davacı, dava konusu faturalara itiraz etmeyip ticari defterlerine de kaydedip ödediğinden faturaları kabul etmiş sayılacağından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davalılar …ve …A.Ş. yönünden dosya tefrik edilmiş, 2015/1207 esas sayılı dosyada 18/12/2015 tarhinde verilen yetkisizlik kararı üzerine gönderilen dosya Mahkememiz yukarıda yazılı esasına kayıt edilmiştir.
Dosya bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 20/10/2017 tarihli raporda; dosya kapsamında yer alan sözleşme örneklerinden davacı ile davalı tedarikçi şirketler arasında imzalanmış Elektrik Enerjisi satış sözleşmeleri bulunduğu, sunulan fatura önreklerinden davalı tedrikçi şirketlerce davacı şirkete tahakkuk ettirilen faturalarda talep edilen tutarlar hesaplandığında davalı … Enerji yönünden toplam 325.112,01 TL, davalı … Enerji yönünden toplam 2.107.397.07 TL olduğu, 2012/01 dönemi itibarı ile TRT payı, enerji payı ve belediye tüketim vergisi içerisinde kayıp kaçak bedelinin yer almaya başladığı, davalıların dava tarihi itibarı ile temerrüde düştüğünün kabulü halinde davalının fatura asıl alacaklarına 28/01/2015 dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun ile değişik 2.maddesi gereğince T.C.Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranı üzerinden temerrüt faizi uygulanması gerektiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konuya ilişkin 21/05/2014 günlü vea 2013/7-… esas, … karar sayılı emsal ilamındaki kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine yönelik kararı bulunduğu, ayrıca Yargıtay …Hukuk Dairesinin
30/09/2014, 2014/6150, 2014/12754 sayılı emsal ilamında dağıtım, iletim, PSH bedellerinin de tüketiciye iadesine yönelik kararları bulunduğu, ancak 6719 Sayılı Kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişiklik ile kayıp kaçak elektrik bedeline açıkça yasal dayanak sağlandığı, Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 20.madde nedeniyle kanunda yapılan değişikliğin derdest davalarada uygulanacağı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin kayıp kaçak bedellerinin tüketicilerden tahsili uygulamasını hukuka aykırı bulduğu kararlarından sonra Elektrik Piyasası Kanununda yapılan değişiklikler sonucu kayıp kaçak maliyetini tarifeler üzerinden tüketicilere yansıtmasının mevcut mevzuata uygun olduğu, 6719 Sayılı Kanun ile yapılan düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine götürüldüğü, Anayasa Mahkemesi kararının beklenmekte olduğu, mevcut düzenlemeler kapsamında, 6719 Sayılı Kanun ile 17.maddeye 10.bent eklendiği, açılan davalarda mahkemelerin yetkisinin, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandırıldığı, davalı tarafından davacıya yüklenen kayıp kaçak, dağıtım, iletim, PSH bedellerinin EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK.nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, faturalara yansıtılan kayıp kaçak, dağıtım, iletim, PSH bedellerine ait birim fiyatların, ticarethane tarifesinde fatura dönemleri itibarı ile yürürlükte olan EPDK.ca belirlenen TEDAŞ birim fiyatları ile bire bir uyuştuğu, faturalarda davacı tarafça dava konusu edilen bu kalemler için fazladan tahakkuk bulunmadığı belirtilmiştir.
Davada, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedellerin davalılardan istirdatı talep edilmektedir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve … E.- … K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı ve HGK kararı uyarınca dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 Sayılı yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Her ne kadar davacı 2009 yılı ve öncesi döneme ait talep etmiş oldukları kalemlerde hesaplama yapılmasını talep etmiş ise de sunulan raporlarda yapılan kesintilerin EPDK düzenlemeleri gereği yapıldığı yöne 2009 yılı ve öncesine ait dönemde yapılan kesintilerin EPDK düzenlemelerine uygun olarak faturalara yansıtıldığı, davalı şirketlerin EPDK düzenleyici işlemlerine aykırı faturalandırma yapmasının mümkün olmadığının belirtildiği dikkate alındığında son çıkan yasal düzenleme karşısında bu yöndeki araştırmanın davanın esasına etkili olmayacağı, dava sonucunu değiştirmeyeceği anlaşılmakla bu yöndeki taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir. Dava tarihi itibariyle ve HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. Aynı şekilde vekalet ücreti yönünden haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısı ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … esas, … karar, … tarihli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin … esas, … karar, 06/12/2016 tarihli kararları da bu doğrultudadır. Bu nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davacı lehine yargılama gideri ve maktu vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35.90 TL maktu harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan bilirkişi, tebligat posta masrafı olmak üzere toplam 600,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T 13/2 maddesine göre tespit olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen taraflara İADESİNE,
Dair davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …
¸