Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/306 E. 2020/684 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/306 Esas
KARAR NO:2020/684

DAVA: İflas (İflasın Açılması)
DAVA TARİHİ:07/05/2014
KARAR TARİHİ:18/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Açılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile, … Ticaret Sicilinde … Merkez-… sicil numarasıyla kayıtlı …A.Ş. unvanlı şirketin toplam 2.161.320.000.hissesinin devri nedeniyle satıcılar tarafından verilen 17.12.2010 tarihli vekaletnameler gereği … ile … arasında 20.12.2010 tarihli Anonim Şirket Hisse Devri ve İbra Sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşmenin 6.6 maddesine göre …’nun Satıcılar’a 1.0000.000.ABD doları peşin olmak üzere toplam 15.000.000.-ABD doları ödeyecekleri hususunda mutabakata varıldığını, bu sözleşmenin Bakiye Devir Bedelinin ödeme şartları başlıklı 6.7.2 maddesine göre bakiye bedelin 7 eşit taksit halinde beheri 2.0000.000.-$ bedelli 7 adet bononun tediyesi ile ödeneceğinin hüküm altına alındığını, bonoların gerek belirtilen vekaletnameler ve gerekse sözleşme ile tanınan yetkiye istinaden borçlusu tarafından alacaklılardan … adına tanzim edildiğini, 26.04.2011 tarihli Anonim Şirket Hisse Devri ve İbra Sözleşmesine Katılma Belgesi ile … A.Ş.’nin … yerine alıcı sıfatı kazandığını, önceki alıcı …’nun ise katılan … A.Ş.nin fiilini taahhüt ve garanti eden müşterek ve müteselsil borçlu sıfatına haiz olduğunu, söz konusu katılma gereği taraflar arasında 26.04.2011 tarihli Beyan ve Tutanağın imzalandığını ve bu değişikliklerin hükme bağlanarak tutanakta belirtilen bonoların da gereği gibi tanzim edilerek değiştirildiğini, 26.04.2011 tarihli Ödeme Taahhüdü ve Garanti Beyanı’na göre … A.Ş., … Anadolu … A.Ş.ve … “Alıcı” sıfatını kazanan … A.Ş.’nin “üçüncü şahsın fiilini taahhüt edenler” sıfatıyla garantörü olduklarını,17.11.2011 tarihinde … A.Ş. müşterek ve müteselsil borçlu -garanti eden … ve Satıcılar arasında ll. Tadil Sözleşmesi Protokol başlıklı belge imzalandığını, 26.04.2011 tanzim, 01.10.2013 vade tarihli 2.000.000.$ bedelli bononun çekilen protestoya rağmen ödenmediğinden, …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile borçlular hakkında icra takibine başlandığını, takibin kesinleştiğini, 6 ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen borçlular tarafından herhangi bir ödeme gerçekleşmediğini, takibin 03.02.2014 tarihinde iflas takibine çevrildiğini, iflası istenilen … nun herhangi bir itirazda bulunmadığını, takibe konu borcuda ödemediğinden davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, davalının iflasa tabi bir tacir olmadığından iflasının talep edilemeyeceğini, iflasa tabi bir tacir olduğu kabul edildiği takdirde, yetkili mahkemenin İİK 154/III maddesi uyarınca muamele merkezi … Hastanesi, … /…/… olduğundan … Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, 07.05.2014 tarihli dava dilekçesinde iflas talebine gerekçe yapılan alacak iddiasının öncelikle ve esas olarak 20.12.2010 tarihli Anonim Şirket Hisse Devri ve İbra Sözleşmesi’ne dayandırıldığının açıkça görüldüğünü, davacının da dahil olduğu … ailesi, … A.Ş.deki hisselerini, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere bilahare imzalanan 26.04.2011 tarihli Anonim Şirket Hisse Devri ve İbra Sözleşmesine Katılma Belgesi ile … A.Ş.’ne devrettiğini, bu katılma belgesi ile davalının hisselerin alıcısı olma sıfatını kaybettiğini, davacı tarafın alacak iddiasına gerekçe yapılan hisse devir ilişkisinin tarafı olmaktan çıktığını, bu hisse devir sözleşmesi kapsamında tanzim edilen 7 adet emre muharrer senedin tarafları ve vadeleri farklı 7 adet senet ile değiştirilmesi neticesinde ortaya çıkan tecdit ( yenileme ) sözleşmesi kapsamında esas ilişki nedeniyle tüm sorumluluklarının sona erdiğini, iflasının istenilmesinin hukuken mümkün olmadığını, mahkemece davalının iflasına karar verilmesi halinde son derece ciddi bir mal varlığı ve kefaletleri nedeniyle geçici bir mali müzayaka hali içerisinde olan davalının iflasının ertelenmesi suretiyle tüm mali mükellefiyetlerinin yerine getirilmesinin mümkün olduğunu, iflas talebinin reddine karar verilmesini talep etmekle birlikte, iflas talebinin kabul edilmesi halinde mütekabil davalarının dikkate alınmak suretiyle iflasın ertelenmesi doğrultusunda icap eden tahkikat yapılarak iflasın ertelenmesine karar verilmesini 6100 sayılı HMK nun 111. Maddesi uyarınca terditli dava olarak talepte bulunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
….Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/09/2014 tarihli … Esas … karar sayılı yetkisizlik kararı verilmiş olup, kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyada verilen karar Yargıtay’ca onanmakla, dosya mahkememize gönderilmiş, taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş, iflas avansının mahkemeler veznesine yatırıldığı, … ve … Ticaret Sicil Müdürlüklerine, … Vergi Dairesi Müdürlüğüne ve …. İcra Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği, …. İcra Dairesinden istenilen … Esas sayılı takip dosyasının onaylı örneğinin gönderilmiş olduğu, İİK nun 166/2 madde ve fıkralarına göre ilanların davacı tarafça yaptırıldığı, ilan gazetelerinin suretlerinin, ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının UYAP sureti, taşınmazların tapu kayıtlarının, gayrimenkul listesi ve son durumları, Faiz oranlarına ilişkin İHM kararları, kıymet takdir raporunun, Yargıtay ilamının celp edildiği görülmüştür.
Dava konusu taşınmazların keşfen incelenerek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler İnşaat Mühendisi …, İnşaat Mühendisi … Kurun ve Harita Teknikeri … tarafından tanzim olunan 26/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazlardan … Mah … Ada … parselin 10/06/2014 tarihi itibariyle toplam arsa değerinin 1.166.825,25TL ve davalı …’nun hissesine 8623/57621 (86,23 m2) düşen bedelin 174.615,75TL, dava konusu taşınmazlardan … Mah … Ada … parselin keşif tarihi olan 24/01/2018 tarihi itibari ile toplam arsa değerinin 1.584.577,50TL olduğunu ve davalı …’nun hissesine 8623/57621 (86,23m2) düşen bedelin 237.132,50TL, dava konusu taşınmazlardan … Mah … Ada … parselin 10/06/2014 tarihi itibari ile toplam arsa değerinin 5.928.782,55TL olduğunu ve davalı …’nun hissesine 46377/309597 (463,77 m2) düşen bedelin 888.119,55TL, dava konusu taşınmazlardan … Mah … Ada … parselin keşif tarihi olan 24/01/2018 tarihi itibari ile toplam arsa değerinin 8.049.522,00TL olduğunu ve davalı …’nun hissesine 46377/309597 (463,77m2) düşen bedelin 1.205.802,00TL olabileceğini belirtmişlerdir.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, davalının iflasa tabi şahıslardan olup olmadığı, davalı borçlarının ödemelerini tatil etmiş olup olmadığı, davalı mal varlığının borçlarını ödemeye yetip yetmediği ve bu kapsamda davalıya ait taşınmazların bilirkişilerce tespit edilen değerleri dikkate alınmak sureti ile ve İİK’nun 177. Maddesi uyarınca doğrudan iflas halinin bulunup bulunmadığı, ayrıca davacı tarafından …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından öncelikle davalı borçlu hakkında İİK’nun 168. Maddesi uyarınca kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla takip başlatıldığı, daha sonra İİK’nun 43. Maddesi uyarınca takip türünün değiştirilerek iflas yolu ile takibe geçiş yapıldığı ve söz konusu ödeme emrinin borçluya tevdi üzerine borçlu tarafından itiraz edilmediği ve davacı tarafça iflas davasının açıldığı anlaşıldığından davacının davalıdan olan alacağının bir sonraki duruşma tarihine kadar olan depo emrine esas teşkil edecek miktarının hesaplanması için dosya bilirkişi mali Müşavir …, Hukukçu Dr … ve Mali Müşavir …’e tevdi edilmiş olup, bilirkişiler tarafından tanzim olunan 06/07/2020 tarihli raporunda; davalı vekilince davalının vergi mükellefi olmaması nedeniyle yasal defter ve belgelerinin olmadığının beyan edildiğini, takip konusu alacak dayanağının 26/04/2011 tanzim tarihli 01/10/2013 vade tarihli 2.000.000USD bedelli senet olduğunu, davalı aleyhine başlatılan, devam eden birçok icra takibinin olduğunu, borçlu davalının bu borçlarını ödeyemediğini, bu durumun da ne zaman sona ereceğinin anlaşılamaması dolayısıyla takdiri mahkemeye ait olmak üzere mevcut durumun İİK 177.mad anlamında borçlunun borçlarını tadil etmesi olarak değerlendirilebileceğini, iflasın söz konusu olması için borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması gerektiğini, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde yapılan inceleme uyarınca borçlunun tacir olmadığını, TTK anlamına tacir olmasa da tacir gibi sorumlu olanların da iflasa tabi olacağının TTK madde 12.’de belirtildiğini, bunun için borçlunun ister kendi adına, ister hukuken var sayılmayan şirket adına ortak sıfatıyla ticari işletme açmış gibi işlem yapmış olması halinde, TTK 12.maddenin 3.fıkrası gereğince iyi niyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olduğundan iflasının da bu üçüncü kişilerce istenebileceğini, dosya kapsamında borçlunun bir ticari işletme açmış gibi işlem yaptığının dosya kapsamından anlaşılamadığını, davalı borçlunun tacir olmadıkları halde özel kanun hükümleri uyarınca iflasa tabi kişilerden olduğunun da dosya kapsamından anlaşılamadığını, 23/12/2018 tarihi itibariyle depo emrine esas alacak tutarlarının asıl alacak 13.729.600,00TL, işlemiş faiz 1.031.726,10TL, komisyon 41.188,80TL, peşin harç 624.696,80TL, vekalet ücreti 93.779,60TL, başvurma harcı 24,30TL olmak üzere toplam 15.521.015,60TL olarak hesaplandığını belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, rapora karşı beyan ve itirazlar dosyaya sunulmuştur.
Dava; kesinleşmiş takibe dayalı İflas istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlığın ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı borçlu hakkında iflas yoluyla yapılan takipte davalı borçlunun takibe itiraz etmediği ve takibin kesinleştiği, davalı tarafından herhangi bir ödemede de bulunmadığı nedenle 2004 sayılı İİK’nun 156 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış davalının iflası talebine ilişkin olduğu, İİKnun 43.maddesinde: “İflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Şu kadar ki, alacaklı bu kimseler hakkında haciz yolu ile de takipte bulunabilir.” denilmekte olup, 6102 sayılı TTKnun 12.maddesinde ise ” (1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. (2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. (3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” şeklinde düzenleme bulunduğu, iflasın söz konusu olması için borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması gerektiği, bu Anonim Şirketin ortağı yada yöneticisi olmanın başlı başına tacir sayılmayı gerektirmediği, Mahkememizce ilgili Vergi Dairesine yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazılarda davalının tacir olarak kaydının bulunmadığı, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan bilirkişi raporundaki tespitlere göre de, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde yapılan inceleme uyarınca borçlu davalının tacir olmadığı, davalının tacir olmadığı halde özel kanun hükümleri uyarınca iflasa tabi kişilerden olduğunun da dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılamadığının tespit edildiği anlaşılmakla, davacının davasının davalının iflasa tabi şahıslardan olmaması sebebiyle ancak davacının iflas davasına konu ettiği kambiyo evrakı ile haciz yoluyla takip yapabileceği yada alacak davası açabileceği gözönüne alınarak davacının davasının usulden reddi de gözönüne alınarak ilerde kesin hüküm oluşturmamak bakımından davacının esasa ilişkin hakları da saklı tutulmuştur ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;
1-Davacının davasının davalının iflasa tabi şahıslardan olmaması sebebiyle davacının esasa ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle USÜLDEN REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40TL karar harcından peşin olarak alınan 25,20TLnin mahsubu ile bakiye 29,20TLnin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince; 3.400,00TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 10.837,90TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/11/2020

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı