Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/202 E. 2018/1242 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/202
KARAR NO : 2018/1242
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 25/02/2016
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
(I) TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …adresindeki iplik boyama tesisi ile ilgili olarak davalı şirketin … abone no ile abonesi olduğunu, davalı şirketin müvekkil adına düzenlenen faturalarda kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, PSH ve sayaç okuma bedelleri ile bu bedeller üzerinden %1 enerji fonu, %2 TRT payı, %5 BTV ve %18 KDV tahakkuk ve tahsil ettiğini, bu bedellerin tahakkuk ve tahsilinin Anayasa’ya, usule ve yasalara aykırı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih 2014/679 K. nolu kararında ve diğer emsal Yargıtay Kararlarında dava konusu bedellerin tüketicilerden alınmayacağının hüküm altına alındığını, iadesi gereken bedeller üzerinden yapılan tahakkuk ve tahsilatların mevzuata aykırılığı nedeniyle bu tutarların da iadesinin gerektiğini, elektrik tüketicilerine gönderilen son faturalarda kayıp-kaçak bedeli ve diğer kalemlerin ayrı ayrı gösterilmeyerek, aktif enerji tüketim tutarı içinde faturalara yansıtıldığını, dolayısıyla davalı tarafından son 10 yıldır yapılan haksız kesintilerin doğru bir şekilde hesaplanmasının mümkün olmadığını ve bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirterek, davalı şirket tarafından 2006 yılından itibaren dava tarihine kadar olan dönemde müvekkil şirket adına düzenlenen elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, PSH ve sayaç okuma bedelleri ile bu bedeller üzerinden hesaplanan %1 enerji fonu, %2 TRT payı, %5 BTV ve %18 KDV içindeki toplam bedele isabet eden farkın, 186.304,99 TL’den az olmamak üzere her bir faturadaki fazla tutarın ödeme tarihinden itibaren fiili geri ödeme tarihine kadar yürütülecek ticari ilişkilerde uygulanan en yüksek değişken oranda avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı…A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda açılması gerektiğini, davacının elindeki faturalardan talep ettiği bedelleri rahatlıkla hesaplayabileceği dikkate alındığında eldeki davayı kısmi dava ya da belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararı bulunmadığını, davaya konu faturalara süresinde itiraz edilmediğini ve faturalara karşı ihtirazı kayıt da sunulmadığını, uyuşmazlığa konu fatura kalemlerinin gerek adını gerekse tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar verme yetkisinin tamamen EPDK’ya ait olduğunu, ilgili tedarik şirketlerinin icrası zorunlu olan bir idari kararı yerine getirmekte olduğunu, Kurul Kararı’na uymama seçeneği olmadığına göre, faturalara Kurul Kararları gereğince yansıtılan bedellerin hukuka uygun olduğu yönünde yasal bir karine olduğunu ve Yargıtay içtihatlarının da bu doğrultuda olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
(II) ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
(1)Taraflara usulüne uygun olarak tebligatlar yapılmış olup; tarafların delilleri celp olunmuştur.
(2)Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, Doç. Dr. K. …na tevdii edilen dosyada tanzim olunan 02/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 17/06/2016 Tarih … sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nın Kanundaki yetkileri genişletilerek dağıtım, sayaç okuma, PSH, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri maliyet unsuru kapsamına dahil edildiğini, alçak gerilim tek terimli sanayi tarifesi için EPDK tarafından onaylanan dönemsel birim fiyatlar ile dosya kapsamında bulunan 4014083 nolu aboneliğe ait fatura suretleri incelendiğinde bu faturalarda tahakkuk ettirilen dava konusu bedellerin EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren perakende satış tarifelerine uygun olarak hesaplanmış olduğunu, 6719 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinin Anayasa’nın 2., 13., 36. ve 125. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 28/12/2017 tarih 2016/150 E. – 2017/179 K. sayılı kararında; 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 21. Maddesiyle değiştirilen 6446 sayılı Kanun’un 17. Maddesinin; (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine, (6) numaralı fıkrasının (ç) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine, (6) numaralı fıkrasının (f) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine, eklenen (10) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, geçici 19. Maddenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine, geçici 20. Maddenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verildiğini, bu nedenle davacı tarafın ödediği belirtilen iletim, dağıtım, kayıp-kaçak, PSH ve sayaç okuma bedellerinin iadesi talebi hakkında nihai kararın Mahkemeye ait olduğunu, 6719 sayılı Kanun ile değiştirilen 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. Maddesi gereği bu fatura kalemlerinin maliyet unsuru kapsamına dahil edildiği ve 6719 sayılı Kanunun 26. Maddesi ile bu karara eklenen geçici 19. ve 20. Maddeleri ile geçmişe dönük olarak da 17. Madde hükümlerinin uygulanacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
(III) DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Davanın; davacının davalı şirkete abone olduğu dönemde elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli ve sair bedeller adı altında haksız alındığı iddiası ve bunların tahsiline yönelik Alacak davası olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesi amacı ile dava açılmış ise de 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği ve geçici 20. maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” ifade edildiği görülmüştür.
Mevcut kanun kapsamında yapılan yasal değişiklik sebebiyle davacı tarafça açılan davada mahkeme yetkisinin ancak faturaların EPDK kararlarına aykırı olup olmadığının incelenmesi noktasında olabileceği, davacı vekilinin karar celsesinde alınan beyanı dahilinde miktar bazında bir itirazlarının olmayıp itiraza konu kesinti kalemlerinin hukuka aykırılığından bahisle talepte bulunulduğunun ifade edildiği, bu itibarla yapılan yasal düzenleme sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş yine yasal düzenlemeden önceki uygulamada Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında aboneler tarafından kaçak elektrik bedellerinin rücuen tahsili için açılan davalarda kabul kararları verildiği, bu bağlamda davacının başlangıçta dava açmakta haklı olduğu ancak yasal düzenleme sebebiyle bu hakkını alamadığı dikkate alınarak davacı leyhine vekalet ücreti takdirine ayrıca yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine yönelik neticeden aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
(IV) HÜKÜM SONUCU :
(1)Yasal mevzuattaki değişiklik kapsamında dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
(2)Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.181,63 TL harçtan mahsubu ile fazlaya yatırılan 3.145,73 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
(3)Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden dava değeri dikkate alınarak AAÜT uyarınca takdir edilen 2.180 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(4)Davacı tarafından yapılan; 29,20 TL başvuru harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 110,30 TL posta, müzekkere masrafından oluşan toplam 743,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
(5)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
(6)Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanun’un 33-(1), 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341-(1) ve devamı maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın usulen taraflardan her birine tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre dahilinde, Mahkememize dilekçe ile başvurmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”