Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/192 E. 2018/682 K. 21.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/192 Esas
KARAR NO : 2018/682
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/02/2016
KARAR TARİHİ : 21/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı ile akdettiği abonelik sözleşmesi kapsamında … abone numaralıyla elektrik satın aldığını, davalı şirket tarafından müvekkilinden haksız ve dayanaksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedeli ile enerji şirketlerinin elektriği dağıtımı sırasında doğal nedenlerle yada hırsızlanma nedeniyle ortaya çıkan kayıpların telafisini sağladığını, bu durumun hukuk devletinin temel ilkeleri olan adalet ve hakkaniyet ile bağdaşmadığını ve bu nedenlerle haksız olarak tahsil edilen bedellerin iadesi gerektiğini, kendi üzerine düşen yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getiren müvekkilinin kayıp kaçak bedeli ve sair isimlerle kendisinden tahsil edilen bedelleri ödemek zorunda bırakıldığını belirterek kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, enerji fonu, BTV, TRT payı ve sair isimler altında müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen bedelleri için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4.000,00 TL’nin davalı şirketten faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu uyuşmazlığın müvekkili şirkete değil EPDK’nın tasarrufunda bulunan bir konuya ilişkin olması sebebiyle idari yargıda açılması gerektiğini, kayıp kaçak bedelinin tamamen yasadan kaynaklanmakta olup yasal mükellefiyetler gereği uygulandığını, bunu uygulamanın idari müeyyidesi bulunduğunu, onusu olan kayıp kaçak bedelinin tıpkı diğer bedellerde olduğu gibi kurul tarafından düzenlenen yasal mevzuat uyarınca davacıdan tahsili zorunlu olan bir bedel olduğunu, kanun gereğince yayımlanan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği ve ilgili tebliğleri uyarınca takip eden yıla ilişkin müvekkili kurumun gelir tavanının EPDK tarafından yıllık bazda onayladığını, takip eden yıla ait gelir tavanının müvekkili kurumun yıllık işletme giderlerini ve gerekli iletim yatırımlarını karşılamasının esas olduğunu, temel prensibin bir yıl boyunca düzenlenen iletim sistemi sistem kullanım ve sistem işletim faturaları ile teşekkülü işletme giderlerinin ve iletim sisteminin sekteye uğramadan hizmet verebilmesi için gerekli yatırımların yapılabilmesine olanak sağlayacak gelirin elde edilebilmesi olduğunu, bu nedenle düzenlenmek olan iletim sistemi sistem kullanım ve sistem işletim faturalarının içerik itibariyle yıllık iletim sistem, sistem kullanım ve sistem işletim bedellerinin aylık taksitleri olduğunu, müvekkili kurumun ifa ettiği kamu hizmetinin devamı için tamamen yasal düzenlemeler ve yürürlükteki mevzuat gereği tahsil olunan bedellerin hukuka ve özellikle de Anayasa’ya aykırılığından bahsedilemeyeceğini belirterek davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine, söz konusu davanın alacak davası şeklinde açılamayacağından reddine, davacının zamanaşımına uğramış olan taleplerinin reddine, davacının 10 yıl geriye dönük taleplerinin husumet sebebiyle reddine, davanın esastan reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyada toplanan deliller nazara alınarak, dosya rapor tanzimi için Elektrik Mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişinin gerekçeli ve ayrıntılı raporu ile, 2006-2010 döneminde enerji bedeli hesaplanırken o dönem için belirlenmiş olan hedef kayıp kaçak oranlarının dikkate alındığı, 2011 yılından itibaren ise maliyet kalemlerinin ayrıştırılması söz konusu olup faturada daha önce perakende satış (aktif enerji) içerisinde yer alan kayıp kaçak bedelinin ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması sına geçildiğinin açıkça belirtildiğini, 2011/01 dönemi itibariyle … ulusal tarifelerde kayıp kaçak bedelinin birim fiyatı yer aldığını, hedef kayıp oranlarından ziyade EPDK’ca onaylı kayıp kaçak ulusal tarife fiyatının değerlendirmeye alınması gerektiğine kanaat getirildiği, davalı tedarikçi şirket tarafından davacı şirkete tahakkuk ettirilen kayıp kaçak, dağıtım, iletim bedellerinin EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, faturalar yansıtılan kayıp kaçak, dağıtım, iletim bedellerine ait birim fiyatların, “Alçak GErilim Sanayi” tarifesinde fatura dönemleri itibariyle yürürlükte olan EPDK’ca belirlenen (onaylı)… birim fiyatları ile bire bir uyuştuğu, faturalarda davacı tarafça dava konusu edilen bu kalemler için fazladan tahakkuk bulunmadığı, EPDK’nın 07/12/2011 tarihli kayıp kaçak bedeline ilişkin duyurusunda 2006-2010 döneminde enerji bedeli hesaplanırken o dönem için belirlenmiş olan hedef kayıp kaçak oranları dikkate alındığı, 2011 yılından itibaren ise kayıp kaçak ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması, uygulamasına geçildiği, hedef kayıp kaçak oranlarının oluşturduğu kayıp kaçak bedeli, faturasını ödeyen son kullanıcılara ülke genelinde tüketim oranına göre yansıtıldığı, dağıtım şirketi kendi bölgesinde hedef kayıp kaçak oranının altına düşürse bunu “bonus” olarak doğrudan gelir hanesine aktardığı, eğer hedefin üstünde kayıp kaçak söz konusu olursa hedefle gerçekleşme arasındaki farkın dağıtım şirketinin kasasından çıkacağı, EPDK’nın yıllara göre elektrik piyasası gelişim raporlarından temin edilen davalı … bölgesine ait yıllık hedef ve gerçekleşme oranları incelendiğinde, gerçekleşme oranlarının hedef oranları altında kaldığı, davacının hedef oranlar yönünden kayıp kaçak bedelini talep edemeyeceği” tespit edilmiştir.
21/05/2018 tarihli oturumda davacı vekilinden esasa ilişkin beyanları sorulmuş, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı kuruma abone olan davacıya ait tesisatta davalı kurumca düzenlenen faturalarda kayıp kaçak bedeli, BSH bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, enerji fonu, BTV, TRT payı gibi isimler altında hukuka aykırı olarak yansıtılan ve davacıdan tahsil edilen bedellerin istirdadına yönelik istirdat davası olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi uyarınca davalı şirketten sağlanan elektrik bedellerine ve faturalarına davalı tarafından yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yersiz olarak yansıtıldığı belirtilerek söz konusu fazla tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesini talep etmiş ise de, 6719 sayılı yasanın 21 ve 26. Maddeleri ile değişik 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddelerinde yapılan düzenlemeye göre, 17. Maddeye 10. Fıkra olarak eklenen fıkra uyarınca, “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağının” belirtildiği, ve geçici 20. Maddede ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümlerinin uygulanacağının” belirtildiği görülmüştür. Bir kısım yerel mahkemeler tarafından 6719 sayılı yasa ile düzenlenen 6446 sayılı yasanın 17 ve geçici 20. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa’mızın 152. Maddesi uyarınca söz konusu yasaların iptali için başvuru yaptığı, Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih 2016/150 Esas sayılı dosyası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının reddedildiği, sadece 6446 sayılı Kanun’un 17. Maddesine eklenen 10 nolu fıkranın iptal edildiği, iptal edilen fatura ve reddedilen kısımlar dikkate alındığında mahkemelerin denetim yetkisinin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine yönelik olma kısmının iptal edildiği, ancak aldırılan bilirkişi raporuna göre de söz konusu faturaların 6719 sayılı kanun, 6446 sayılı kanun, EPDK kurul ve kararlarına aykırı olmadığı, her ne kadar başlangıçta davacı tarafça açılan davada davacı haklı iken, daha sonra yapılan düzenlemeler ile düzenlenen bu faturaların geçmişe yönelik olarakta yasal hale geldiği anlaşılmakla, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yine davacı taraf dava açıldığı aşamada haklı olduğundan davacı lehine vekalet ücreti takdirine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davası konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 68,31 TL den mahsubu ile fazla alınan 32,41 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL harç, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 83,20 TL yargılama masrafı olmak üzere toplam 819,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …