Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/17 E. 2019/700 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/17 Esas
KARAR NO : 2019/700

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2014/70 ESAS-2017/241 KARAR SAYILI DOSYASINDA;

DAVA : Alacak
DAVA TARİH İ: 24/06/2011
KARAR TARİHİ: 01/03/2017

DAVA : Alacak
DAVA TARİH İ: 24/11/2005
KARAR TARİHİ: 25/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememizin Bozmadan Önce … Esas ve …Karar Sayılı Dosyasında;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Birinci Körfez Savaşına bağlı olarak ortaya çıkan kriz öncesinde, 1989 yılı içinde Irak Devlet Bankaları olan … Bank ve … Bank tarafından …bank nezdinde açtırılan geri dönülmez akreditifler karşılığında …AŞ ve …AŞ tarafından gerçekleştirilen ihracatlardan kaynaklanan alacakların …bank T.A.Ş’ne iskonto ettirildiği, böylece…bank’ın davalı borçlu Irak Bankalarından 19.876.517,01 USD alacaklı olduğu, işbu alacaktan 3.107.689,00 USD’nin tahsil edildiği, bakiye 16.768.828,00 USD muaccel borcun ise ödenmediği, 1991 yılında meydana gelen Irak Savaşı nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 06/08/1990 tarih ve 661 sayılı kararıyla Irak’a ekonomik müeyyideler uygulanması cihetine gidildiğini, alacaklı Interbank’ın davalı borçlu bankalardan alacağını tahsil edemediğini, bilahare alacaklı …bank ile davalı borçlu bankalar ve borca garanti veren … Bank Irak arasında 25/12/1991 tarihli bir sözleşme imzalanarak söz konusu borcun ana para, faiz ve faiz oranının ve ödeme şeklinin tespit edildiği, bu sözleşme uyarınca borçluların alacaklı Interbank’a olan borçlarının 16.768.828,00 USD olduğu, bu bedelin 11.216.365,00 USD’lik kısmının … Bank, 5.552.463,00 USD’lik kısmının ise … Bank’ın borcu olduğu, söz konusu borcun 900.000,00 USD’lik kısmının 31/01/1992 tarihinde…bank’a ödeneceği, bakiye 15.868.828,00 USD borcun ise davalı borçlu bankalar tarafından 5 eşit taksite ve 6’şar aylık taksitler halinde 24 ayda ödeneceği, ilk taksitin Irak üzerindeki BM ekonomik yaptırımların kaldırılması izleyen 6 y sonra ödeneceği, borcun muaccel olduğu orijinal vadelerinde 02/08/1990 tarihine kadar 6 aylık Libor faizi ödeneceği, faiz ödemelerinin de ana para bakiyeleri ile birlikte aynı taksitlerle yapılacağı, ileriye dönük ana para ödemelerinin 6 aylık Libor faizi ile birlikte aynı taksitlerle yapılacağının kararlaştırıldığı ve… Bankası’nın diğer davalı borçlu bankalara sözleşmede belirtilen tüm anapara ve faiz borcuna garanti verdiği, yine taraflar arasındaki sözleşme uyarınca çıkacak uyuşmazlıklarda Türk Hukuku’nun uygulanacağı ve Türk Mahkemelerinin yetkili kılındığını, anılan nedenlerle 16.768.828 USD ana para ve bu alacağın 1989 yılı içerisindeki orijinal vade tarihlerinden itibaren işleyecek 6 aylık Libor faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200.000,00 er USD ana para ve 50.000’er USD faiz olmak üzere 250.000 USD’nin davalı … Bank’tan, 250.000 USD’nin davalı … Bank’tan ödeme tarihine kadar işleyecek 6 aylık Libor faiziyle birlikte tahsiline, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 400.000 USD ana para ve 100.000 USD faiz olmak üzere 500.000 USD’nin garantör sıfatıyla davalı… Bankası’ndan ödeme tarihine kadar işleyecek 6 aylık Libor faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Irak’ın uzun yıllar boyunca süren bir savaş süreci yaşadığı, şimdide iç savaşın içinde olduğunu, bu nedenle bakanlıklar, devlet daireleri ve bankaların günlerce çalışamadığını, bu durumun yasalardaki imkansızlık ve zaruret hali olduğunu, bu nedenle davanın takip edilemediğini, delillerinin sunulamadığını, banka ile görüşme olanağının sınırlı olduğunu, banka ile görüşmelerin e-posta yolu ile yapılmaya çalışıldığını, delillerini sunmak üzere süre talep ettiklerini, daha sonra bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini, yine dava konusu alacağın neden kaynaklandığına dair dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığını, davalı bankanın alacağın kaynağını teşkil eden işleme yönelik kabulünün bulunmadığını, sözleşmede borçlu olarak görünen davalı bankayı kimin temsil ettiğinin dahi belli olmadığını, bu nedenle sözleşmenin hukuken geçerli bir sözleşme olmadığını, alacağın banka kayıtların da da bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Birleşen Mahkememizin 2014/70 Esas-2017/241 Karar Sayılı Dosyasında;
DAVA:Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ile, davalı … Bank ve … Bank tarafından …bank T.A.Ş. nezdinde açılan akreditifler karşılığında dava dışı şirketler tarafından gerçekleştirilen ihracattan kaynaklanan alacakların …bank T.A.Ş.’ne iskonto ettirildiğini, bu şekilde …bank T.A.Ş.’nin davalılardan alacaklı olduğunu, alacağın 25.12.1991 tarihli borç düzenleme sözleşmesi ile yeniden düzenlendiğini, düzenlenen bu alacağında 09.12.1993 tarihli alacakların devri başlığını taşıyan bir sözleşme ile dava dışı… ‘ya devrettiği, bu firmanın da hak ve alacakları davacıya devir ve temlik ettiğini, davalıların sözleşmelerdeki yükümlülüklerini ihlal ederek davacının temlikle elde ettiği alacağı ödemediklerini ileri sürerek ana para alacağın ve faizinin 250.000 USD’lik bölümünün davalı … Bank’tan, 250.000 USD’lik bölümünün davalı … Bank’tan, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 500.000 USD’nin garantör sıfatıyla davalı… Bankası’ndan tahsilini talep ve dava etmiş, ayrıca aynı sözleşmeye ilişkin İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas sayılı dava dosyasında yargılamanın devam ettiğini, aynı sözleşmeye istinaden alacaklarının 500.000USDlik kısmını dava konusu yaptıklarını, bu dosyada ise, alacağın tamamının dava konusu yapıp, ek dava açtıklarını, her iki davanın taralrı ve konusunun aynı olduğunu, bu iki davanın birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas sayılı dosyasının Yargıtay safhasında olup, kararın bozulduğunu, bozma ilamına karşı karar düzeltme talebinde bulunduklarını, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını beyan ettiğini, ayrıca davanın dayanağı olan borç düzenleme sözleşmesi dahil, temlik belgeleri ve eklerinin hiçbir belge aslının mahkemeye sunulmayıp, fotokopilerle dava açtıklarını, bu nedenle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, Birleşmiş Milletler tarafından Irak’a ekonomik ve ticari yaptırımlar uygulandığını, bu işgalin halen devam ettiğini, ambargonun kalkmadığını, dava dayanağı olan ilk sözleşmede uluslar arası nitelik taşıyan böyle bir belgenin nerede imzalandığının belli olmamasının kuşkulu olduğunu, … ile ilgili yaptıkları araştırmada da dosyada belirtilen adreslerinde faaliyet gösteren bir şirket bulunmadığını beyanla, öncelikle daanın derdestlik yönünden esasa girilmeksizin reddini, davacının davacı olmasına gerekçe gösterilen temlik belgelerinin hukuka uygun olmaması nedeniyle …’nın davacı sıfatı olmadığından davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin bu dosyası ile yine mahkememizin … Esas (Eski: … Esas) dosyası arasında şahsi, fiili ve hukuki irtibat bulunduğu, birinden verilecek karar diğerini etkileyeceği anlaşıldığından her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2011/2972 Esas ve 2012/11184 Karar sayılı ilamı ile; davacının dayandığı 09.12.2003 tarihli “Hak ve Menfaatlerin Devri” başlıklı belgenin, temlik eden yabancı uyruklu …unvanlı dava dışı şirketin yetkililerince imzalandığı, “…açıklanmayan bir karşılık mukabilinde bu belge hamiline…’nın bir sureti buraya Ek 1 olan ekli bir sözleşme uyarınca doğan hak ve menfaatlerini işbu belge ile devretmekteyiz…” şeklinde olduğu, belgenin dava dışı …bank A.Ş. tarafından sözkonusu hak ve alacakların davacıya devir ve temlik edildiği belirtilerek, 26.05.1997 günlü yazı ekinde davacı şirkete gönderildiğini, çözümlenmesi gereken hukuksal sorunun bu temlik işleminin geçerli olup olmadığı, dolayısı ile davacı şirketin bu temliknameye dayalı olarak aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, mahkememizce verilen kararda ve bu kararın dayanağı bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi Türk Hukuku’nda beyaza temlikin geçerli olduğu kabul edildiği, temlikin beyaz bir şekilde, yani temlik edilen kimsenin ismini ve temlik olunan alacağı göstermeksizin de tanzim olabildiği, bu takdirde senedin diğer bir şahıs ve hususu ile temlik edilen kimse tarafından ikmalinin gerektiği, (BK) 13.2 maddeye göre temlik senedi temlik eden kimsenin bir mektup veya telgrafından da ibaret olduğu, temlik eden kimsenin yazılı beyanı temlik edilene vasıl olduğu ve bunun tarafından (sarahaten veya zımmen) kabul edildiği anda temlik tamam olur. (Andreas von Tuhr Borçlar Hukuku 1-2 Ankara 1982 sh. 832) Yine Türk ve yabancı doktrinde temlik alanın kimliğinin belirlenmesi hususunun üçüncü kişilere bırakılabileceği de kabul edildiği, dava konusu olayda temlik alanın kimliği yukarıda belirtilen gönderme yazısı ile dava dışı banka tarafından belirlenmiş olup, bu nedenle davacının dayandığı temliknamenin temlik alanın isminin belge metninde gösterilmemiş olması nedeniyle geçerli olmadığı gerekçesinin yerinde olmadığı, mahkememizce verilen kararda aynı belgede temlikin ivazlı olduğunun belirtilmiş olması nedeniyle, temlik alanı borç altına sokacak nitelikteki bu sözleşmede davacının imzasının bulunmadığı dolayısı ile geçersiz olduğu yolundaki gerekçesinin ise, temlikin tasarruf işlemi niteliği gözetildiğinde, bu haliyle ivaz yönünden bağlayıcı bir sözleşmenin bulunup bulunmadığının temlikin geçerliliğine bir etkisi olmayacağından yerinde olmadığı, bu nedenle davacı şirketin geçerli temliknameye dayalı olarak alacak hakkını temellük ettiği anlaşıldığından aktif dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü ile davanın esasının değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı değerlendirilerek mahkememizce verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bilahare mahkememizce yapılan yargılama aşamasında davacı vekili sunmuş olduğu 23/09/2019 tarihli dilekçe ile işbu … Esas sayılı asıl dava ile … Esas sayılı birleşen davadan feragat ettiklerini, feragat nedeniyle işbu davaların reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalılar vekili ise sunmuş olduğu 23/09/2019 tarihli dilekçe ile davacılar tarafından açılan davalardan feragat edilmesi nedeniyle, karşı taraftan herhangibir masraf ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyanla feragat uyarınca karar verilmesini talep etmiştir.
Davadan feragat 6100 sayılı HMK’nun 307 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre feragat, davacının talep sonucunda kısmen veya tamamen vazgeçmesi diye tanımlanmıştır. Feragatin kayıtsız ve şartsız olacağı, dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği belirtildikten sonra hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı açıkça belirtilmiştir. Davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde feragate yetkili olduğu görülmekle; davacı tarafın hem asıl hemde birleşen davasından feragati nedeniyle HMK 307 ve 311.maddeleri uyarınca feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin … Esas sayılı dava dosyası yönünden davacı tarafın davasından feragat nedeniyle HMK 307 ve 311 maddeleri uyarınca feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-Mahkememiz dosyası ile birleşen yine Mahkememizin …Esas sayılı dava dosyası yönünden davacı tarafın davasından feragat nedeniyle HMK 307 ve 311 maddeleri uyarınca feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Asıl Davada; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 9.190,20 TL’den mahsubu ile bakiye 9.145,80 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Birleşen Davada; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 981.007,70 TL’den mahsubu ile bakiye 980.963,30 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Taraflarca talep edilmediğinden taraflar lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 Hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

“5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”